Veli-der, Muğla’nın Fethiye ilçesinde yaptığı basın açıklamasında, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini ifade etmesine tepki göstererek, Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu.
Öğrenci Veli Derneği (Veli-der), Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 17 Aralık’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı konuşmada tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini beyan etmesi üzerine bir basın açıklaması yaptı.
Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezi önünde bugün (26 Aralık) saat 13.00’te gerçekleştirilen basın açıklamasını Fehime Korkmaz Bingöl okudu.
Açıklamada, tarikat ve cemaatlerin yasa dışı gerici yapılar olduğu ifade edilerek, “Yasa dışı gerici yapıları okullarımızda istemiyoruz” denildi.
“BU DİNCİ YAPILARI MEŞRULAŞTIRMAYA VE SEVİMLİ GÖSTERMEYE ÇALIŞMAKTADIR”
Bakan Tekin’in, “Bunların içerisinde, sizin ‘tarikat cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır” sözleriyle konuyu önemsizleştirdiği belirtilen açıklamada, “Aslında önemsizleştirmeye çalıştıkları bu protokollerle ülke şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketine dönüştürülmek istenmektedir. Ayrıca, Yusuf Tekin tarikat ve cemaatlerin çocukların dağa çıkmasını engellediğini iddia ederek bu dinci yapıları halkın nezdinde meşrulaştırmaya ve sevimli göstermeye çalışmaktadır” ifadelerine yer verildi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN ÇOCUKLARINA SAHİP ÇIKMA GÜCÜ VE YETERLİLİĞİ VARDIR”
Tarikat ve cemaatlerin çocukları terör örgütlerine yönlendirdiği vurgulanan açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çocuklarına sahip çıkma gücü ve yeterliliği vardır. Yeter ki bu irade devlet tarafından gösterilebilsin. Çocuklarımızın dağa çıkmasını engellediğini iddia ettiğiniz tarikat ve cemaatler, Suriye iç savaşı sırasında çocuklarımızı IŞİD, ÖSO, El Nusra ve El Kaide gibi dinci terör örgütlerine gönderdiler. Ve yine sizin “STK” dediğiniz, bizim “tarikat ve cemaat” dediğimiz gerici yapıların yurtlarında ve Kuran kurslarında çocuklarımızın başına neler geldiğini çok iyi biliyoruz” denildi.
“BİR TANE BİLE ‘TARİKAT CEMAAT’ İLE YAPILAN PROJE, PROTOKOL ASLA KABUL EDİLEMEZ”
Açıklamada, Bakan Tekin’in tarikat ve cemaatlerle protokol yapacağını TBMM’de beyan etmesi hakkında ise, “Bir tane bile ‘tarikat cemaat’ ile yapılan proje, protokol asla kabul edilemez. Aslında Yusuf Tekin, bu güne kadar ki uygulamalarıyla anayasal ve yasal suç işlemiştir ve bu son açıklamalarıyla da bu suçu işlemeye devam edeceğini beyan etmektedir” ifadeleri kullanıldı.
“TARİKAT VE CEMAATLERİN OKULLARA GİRMELERİNİN ÖNÜ AÇILDI”
Okullarda din görevlilerinin eğitim vermesini sağlayan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi”ne de değinilen açıklamada, “ÇEDES ile MEB okullarına ‘manevi danışman’ adı altında dini görevliler (imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu hocaları) görevlendirilerek tarikat ve cemaatlerin okullara girmelerinin önü açıldı. Cemaat örgütlenmelerinde karşımıza çıkan ‘Abi-Abla’ modelleri ile “Proje uygulama mekânlarında” rol model oluşturulabilecek. Bu mekanların nereler olduğu da bilinmemektedir” denildi.
“İKTİDARIN DESTEĞİ İLE BÜTÜN EĞİTİM SİSTEMİNİ SARMIŞTIR”
Dini yapıların Türkiye’deki eğitim sistemini sardığı vurgulanan açıklamada, “MEB‘in dini içerikli proje, protokol ve uygulamalarıyla, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerinden laik, bilimsel, kamusal eğitim ortadan kaldırılarak, dini vakıf-dernek, cemaat okulları, kursları, yurtları vb. yerleri doğrudan iktidarın desteği ile bütün eğitim sistemini sarmıştır” ifadeleri kullanıldı.
“YASA DIŞI YAPILARLA İŞ BİRLİĞİ YAPMAK SUÇTUR”
Eğitim-öğretim faaliyetlerinin MEB’in görevi olduğu ve bu görevi devredemeyeceği ifade edilen açıklamada, “Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim öğretim faaliyetleri devletin asli görevidir. Bu görevi yerine getirmekle Milli Eğitim Bakanlığı yetkilidir ve bu yetki devredilemez. Dini vakıf-dernek, cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamak, ilgili mevzuatın izin vermediği yetki devrinin kullanılmasıdır ki bu suçtur. 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler yasasına göre tarikat ve cemaatler yasa dışıdır. Yasa dışı yapılarla iş birliği yapmak suçtur” denildi.
“Tarikat ve cemaatler STK değil, yasa dışı gerici yapılanmalardır” denilen açıklamada, Bakan Tekin’in görevinden azledimesi gerektiği belirtilerek, “Yasa dışı gerici yapıları okullarımızda istemediğimiz gibi, hukuku çiğneyerek bu gerici yapıları yasalara rağmen okullarımıza sokmaya çalışan Yusuf Tekin’in de Milli Eğitim Bakanlığı görevinden azledilmesini istiyoruz. Çünkü Yusuf Tekin’in Milli Eğitim Bakanlığı gibi önemli bir görevde bulunması bu ülke için beka sorunudur” ifadelerine yer verildi.
“YAŞASIN LAİK, BİLİMSEL, DEMOKRATİK, KAMUSAL EĞİTİM MÜCADELEMİZ!”
Çocukları karanlığa teslim etmeyecekleri ifade edilen açıklamada son olarak şunlar söylendi:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi yaptırmayacağız. Bu mücadele iyi ile kötünün, aydınlık ile karanlığın, bilim ile cehaletin kavgasıdır. Bugün her ne kadar durum aleyhimize gibi görünse de umutsuz değiliz. Zira insanlık tarihine baktığımızda; kötülüğün, karanlığın, cehaletin kalıcı olarak kazandığı görülmemiştir. Ne olursa olsun çocuklarımızı karanlığa teslim etmeyeceğiz! Karanlığa teslim olmayacağız! Yaşasın laik, bilimsel, demokratik, kamusal eğitim mücadelemiz!”
Açıklama sonrası Veli-der, Bakan Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu ve yurttaşlara da suç duyurusunda bulunmaları üzerine çağrı yapıldı.
BAKAN TEKİN NE DEMİŞTİ?
Bakan Tekin, 17 Aralık’ta TBMM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı itibarıyla 2 bin 709 protokolü olduğunu belirtmişti.
Tekin, Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini belirterek, “Sizin ‘tarikat’, ‘cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 protokolümüz vardır. Ben, bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz” demişti.
“YİTEN CANLARIMIZ İÇİN ULUSAL YAS İLAN EDİLMESİNİ İSTİYORUZ”
Ayrıca Veli-der, Bakan Tekin’in konuşması hakkında yaptığı basın açıklaması öncesi Kuzey Irak’taki Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde şehit olan 12 asker ile ilgili de bir açıklama yaptı.
Açıklamada, savaşı değil barışı ve kardeşliği savundukları bildirilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Geçtiğimiz Cumartesi günü, sınır ötesinde gerçekleşen bir askeri operasyonda, on iki gencimiz yaşamını yitirdi ve ülke olarak yasa boğulduk. Acımız büyük. Artık bu acıların son bulmasını ve bir gencimizi daha kaybetmemek için gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz.
Siyasilerin, yaşamlarını yitiren çocuklarımızın cenaze törenlerinde hamaset nutuklarını atmasını da istemiyoruz. Kayıplarımız yoksul ailelerin çocuklarıdır. Sıkılan her kurşun, bir ananın yüreğine saplanmaya devam ediyor. Yoksul halk çocuklarının yaşamları da ellerinden alınıyor.
Bizler, ölümü değil, yaşamın kutsallığını savunuyoruz. Barışı savunuyoruz. Kardeşliği savunuyoruz. Zira ölüm kutsandıkça gençlerimizin cenazeleri gelmeye devam ediyor. Çatışmada yaşamını yitiren gençlerimizin ailelerinin ve yakınlarının acılarını paylaşıyor, baş sağlığı ve sabırlar diliyoruz. Yiten canlarımız için ulusal yas ilan edilmesini istiyoruz.”