Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Kızılkum Koyu’nda Sinpaş/Kızılbük GYO’nun yapmak istediği otel ve devremülk projesine verilen ÇED olumlu kararına karşı açılan davada ikinci bilirkişi keşfi gerçekleşti. Keşif sırasında yurttaşların ve gazetecilerin beyanları dinlemesi engellenmeye çalışıldı.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Kızılkum Koyu’nda Sinpaş Holding’in iştirak şirketi Kızılbük Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) A.Ş’nin Marmaris Milli Parkı’nda yapmak istediği otel ve devremülk projesine 10 Mart 2023 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İkilim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı vermişti.
Projenin ekolojik yıkım niteliğinde olduğu, Marmaris Milli Parkı’nda dinamit patlatıldığı, bölgede kanalizasyon altyapısının olmaması, projenin bölgeye ağır trafik yükünü kentin kaldıramayacak olması, deniz ve orman ekosisteminde geri döndürülmesi imkansız tahribatlara neden olacağı gibi gerekçelerle karara karşı Muğla Büyükşehir Belediyesi ve yurttaşlar toplamda üç dava açmıştı.
Açılan davalar ise 23 Ocak 2024’te o dönemde hazırlanan bilirkişi raporuna dayandırılarak reddedilmişti. Bilirkişi raporu ise bölgede ekoloji mücadelesi veren sivil toplum örgütleri ve yurttaşlar tarafından eksik hazırlandığı gerekçesiyle eleştirilmişti. Karara itiraz edilmiş ve süreç Danıştay’a taşınmış, Danıştay ise “Yüzeysel değerlendirme ile değil gerçekçi, bilimsel, kamu yararı ve çevreyi koruyan bir rapor hazırlanmalı” diyerek dava sürecini yeniden başlatmıştı.
Yeniden başlayan ve Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı dava üzerinden devam ettirilen süreç kapsamında bugün (15 Kasım 2024) bilirkişi keşfi yapıldı.
Yurttaşların açtığı davaların bu davaya müdahil olma talepleri ise reddedildi.
Keşif kapsamında Marmarisli yurttaşlar saat 10.00’dan itibaren Sinpaş/Kızılbük inşaatı önünde toplandı. Keşif sürecini Gündem Fethiye ekibi de yerinde izledi.
Daha önce Marmaris Milli Parkı’na giriş çıkışı kontrol etmek amacıyla Sinpaş/Kızılbük GYO’nun Aşıklar Tepesi’ne koyduğu fakat daha sonra kaldırılan kapının yeniden yerleştirildiği, kapının üst bölümünde de jiletli tellerin yer aldığı gözlemlendi.
Ayrıca, kadastral yol olmamasına rağmen Aşıklar Tepesi’nden inşaat alanına kadar parke taşı döşeme çalışması yapıldığı görüldü.
Bilirkişi keşif heyeti saat 10.30 sıralarında alana geldi ve mahkeme heyeti keşif öncesi tarafların beyanlarını almaya başladı. Beyanları dinlemek isteyen yurttaşlar ve gazeteciler ise dosyada gizlilik kararı olmamasına rağmen engellenmek istendi ve alana alınmadı.
Gündem Fethiye muhabirlerinin talebi üzerine, hakimden izin alınarak beyanların verilmesi sırasında gazetecilerin dinlemesine izin verilirken, yurttaşların talebi yine reddedildi.
Bölgedeki polis ekipleri Marmaris Kent Politikaları Derneği Kurucu Üyesi olan ve davaya katılma talebi reddedilen Halime Şaman’ın beyanlarını dinlemesine engel oldu.
Bilirkişi keşfi öncesinde beyanların alınması sırasında, Sinpaş/Kızılbük GYO vekili avukatlar, bölgenin özel mülkiyet olması sebebiyle gazetecilerin ve yurttaşların keşfe dahil olmamasını talep etti ancak hakimin izni ile Gündem Fethiye muhabirleri beyanları dinleyebildi ve keşfe katıldı.
“SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAMA HAKKI MÜLKİYET HAKKININ ÖNÜNDEDİR”
Beyanların alınması sırasında ilk sözü Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili Avukat Pelin Öncel aldı. Anayasa’nın 56’ncı maddesindeki “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” maddesine atıf yapan Öncel, sağlıklı çevrede yaşama hakkının mülkiyet hakkının önünde olduğunu söyledi.
Projenin Marmaris Milli Parkı içinde yer aldığını hatırlatan Öncel, milli parkların üst seviyede korunması gereken alanlar olduğuna dikkat çekti. Projenin yapılmasında ilgili mevzuatlara uyulmadığını ve yapılaşmaya açılmaması gereken alanlarda yapılaşmaya gidildiğini söyledi.
Projenin ayrıca revizyon ve imar planlarında da aykırılık içerdiğini söyleyen Öncel, Kıyı Kanunu’na da uyulmadığına dikkat çekti. Bölgede kıyı silüeti çalışmasının yapılmasının zorunlu olmasına rağmen böyle bir çalışmanın yapılmadığını dile getirdi.
Sinpaş/Kızılbük GYO avukatları ise taraflar dışında beyanları kabul etmediklerini, mevcut taraflar dışında davaya katılma talebinde bulunan taraflara da beyanda bulunma hakkı verilmesini kabul etmediklerini söylediler. Dava konusunun sınırlanarak keşif yapılmasını talep ettiler.
SİNPAŞ/KIZILBÜK GYO AVUKATLARI: “DAVA KONUSU ŞİRKETİN MÜLKİYET ALANINA UYGUN İNŞAAT YAPIP YAPMAMASIDIR, BUNUN DIŞINDAKİ DELİLLER KABUL EDİLMEMELİDİR”
Bir diğer şirket avukatı da müvekkillerinin kendi mülkiyet alanına uygun inşaat yaptığını, davanın konusunun da bu olduğunu öne sürdü. Bu durum dışındaki delillerin kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.
MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇEVRE MÜHENDİSİ: “PROJE KAMU YARARINA AYKIRI”
Ardından ise Muğla Büyükşehir Belediyesi Çevre Mühendisi beyanda bulundu. Bölgenin Marmaris Milli Parkı içinde olduğunu, çevrede Bördübet gibi doğal hayatı koruma alanlarının mevcut olduğunu dolayısıyla proje yüzünden doğal yaşamın yapılaşma baskısı altında kalacağını dile getirdi.
Projede jeotermal sondaj atıklarının bertarafı hakkında bilgi olmadığına dikkat çekti ve projenin kamu yararına aykırı olduğunu vurguladı.
Şirket avukatı ise Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’ne bir rapor hazırlattıklarını ve doğal yaşamı koruma alanlarının projenin etki sahası içinde olmadığının belirtildiğini söyledi.
Beyanların alınması 10.45’te sona erdi. Ardından şantiye alanında ve ÇED’i kapsayan parsellerde keşfe başlandı. Bilirkişiler kıyı şeridinde, şantiye alanında ve çevresinde incelemelerde bulundu.
BİLİRKİŞİ HEYETETİ, ŞANTİYETE UYGUN TEÇHİZATIN SAĞLANMADIĞINI TESBİT ETTİ
Bir bilirkişi, keşif ile ilgili hazırlıkların yapılmadığını ifade ederek; heyete şantiyeye uygun baret, ayakkabı gibi teçhizatların sağlanması gerektiğinin altını çizdi. Bilirkişi, “Burada heyetten birisini başına bir şey gelse, ne olacak?” diye sordu.
“YOL DEĞİL BAĞLANTI SAĞLAYAN ALAN”
Şantiye alanından “Kadın Plajı” olarak adlandırılan ve projenin yapılacağı parsellerin içinde yer alan bölgede toprak bir yol olduğunu belirleyen heyet, şirketin avukatına burada yol olup olmadığını sordu. Avukat ise yol olmadığını “bağlantı sağlayan alan” olduğunu söyledi.
KIYIDA PARSEL DIŞINA MOLOZ DÖKÜLDÜĞÜ TESPİT EDİLDİ
Daha sonra doldurma yöntemiyle genişletilen kıyı çizgisinin bittiği alanda kıyıya moloz döküldüğü heyet tarafından tespit edildi. Moloz dökülen alanın parsel dışında olduğu bildirildi.
Daha sonra “Kadın Plajı” olarak adlandırılan bölgeye geçildi. Plajın doldurulduğu gözlemlenirken; heyet tepede yer alan beton santralini fotoğrafladı. Heyet, şirketin avukatına beton santralinin olduğu bölgede bir proje olup olmadığını sorarken; avukat konu hakkında bilgisi olmadığını aktardı.
Heyet, beton santralinin olduğu bölgede inceleme yapmak istedi ve kendilerine araç sağlanmasını talep etti.
Şirket tarafından sağlanan araçlarla hakim, bilirkişi heyeti ve taraf avukatları beton santralinin olduğu bölgeye giderek, incelemelerde bulundu.
Saat 12.30’da keşif tamamlandı.
“MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN DAVASININ SONUÇLANMASINI BEKLİYORUZ”
Keşfin ardından Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtlayan Marmaris Kent Politikaları Derneği Kurucu Üyesi Halime Şaman, Sinpaş’a açılmış Muğla’da Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının iptali talepli üç dava olduğunu belirtti. Şaman, “İki tanesi Marmaris yaşayanlarının bir tanesi de Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı dava. Bugün zaten Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı davanın bilirkişi keşfi yapıldı” dedi.
Danıştay’ın lehlerine kararı bozduğunu hatırlatan Şaman, şu ifadeleri kullandı:
“Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde keşif talebiyle lehimize bozulmasına rağmen ilginç biçimde bizim dosyamızın olduğu mahkeme Büyükşehir Belediyesi’nin dosyasını bekletici sebep saydı ve şu anda bizim o davamızda herhangi bir işlem yapılamıyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin davasının sonuçlanmasını bekliyoruz.”
Şaman, doğal ve adil yargılanma haklarını kullanabilmek adına davaya görüşlerini, eleştirilerini ya da önerilerini sunmak üzere davaya müdahale başvurusunda bulunduklarını söyledi. Dün (14 Kasım) öğle saatlerinde müdahillik taleplerinin firma ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın istememesi üzerine reddedildiğini açıkladı.
Yaşanan ret sürecinin etkisini keşif öncesi görüldüğünü ifade eden Şaman, “Bu dosyada herhangi bir gizlilik kararı bulunmuyor. Aleni yargılama geçerli, dolayısıyla da keşfe katılmasak bile keşif öncesi yapılan ön duruşmada beyanları dinleme hakkımız var. Ancak bu hakkımızdan yararlanamadık” sözlerini kullandı.
Niçin bu konuda haklarından yararlanamadıkları konusunda bir tutanak düzenlenip düzenlenmediğini Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden ilgili mahkemeye soracaklarını beyan eden Şaman, bilirkişilerin raporu bilimsel veriler ışığında yazacaklarına inandıklarını söyledi.
“GÖRDÜKLERİNİ RAPOR ALTINA ALSINLAR”
Doğanın çok şey söylediğini belirten Şaman, “Bugün buradaki alan imdat çığlıklarını attı onlara. Çünkü; çok acımasızca patlatmaların yapıldığı, tıraşlamaların yapıldığı, kazıların yapıldığı, yani bütün bitki dokusunun süpürülüp atıldığı bir çorak alana dönüştürüldüğü bir yerde gezdiler” ifadelerini kullandı.
Bilirkişi heyetinden tek talebi olduğunu ifade eden Şaman, şunları söyledi:
“Gördüklerini yazsınlar yeter. Bu kadar istiyor, Marmaris halkı ve doğa hakkı savunucuları başka hiçbir şey istemiyoruz. Gördüklerini rapor altına alsınlar, kayıt altına alsınlar. Bu zaten yapılan işlemin ne kadar usulsüz, doğa düşmanı bir çalışma olduğunu gösterecek.”
“EKOSİSTEMİN TARUMAR EDİLDİĞİNİN AÇIK KANITLARINI GÖRDÜK”
Ellerine iki video ulaştığını ve bu videoların bir tanesinde denizin 15 metre derinliğine, yasalara aykırı biçimde izinsiz olarak arıtma sisteminin borularının döşendiğini gördüklerini ifade eden Şaman, “Bu dosyaya eklendi. Bir diğer veri ise o dalış esnasında Kadınlar Plajı olarak tanımladıkları yan koyun nasıl moloz yığınlarıyla doldurulduğu denizel alandaki ekosistemin tarumar edildiğinin açık kanıtlarını gördük” dedi.
Bölgeyi denetlemekle yükümlü olan ÇED olumlu kararını veren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın sorumluluğunu orada bitmediğini söyleyen Şaman, “Onun sorumluluğu ilgili mevzuat bağlamında firmanın sürece uyup uymadığını da denetlemek” ifadelerini kullandı.
Şaman, denetimin layıkıyla yapılmadığını ve kendilerinin kolaylıkla ulaştığı denizel ve karasal alandaki yıkımın Bakanlık yetkilileri tarafından kayıt altına alınmadığını belirtti. Eğer kayıt altına alınmış olsaydı mahkeme kararını beklemeden ÇED sürecinin sonlandırılması gerektiğini ifade etti.
ÇED sürecinin Türkiye’de bir prosedür olarak işletildiğini söyleyen Şaman, “Bu prosedür olarak işletmenin tam kanıtı da Sinpaş proje alanı. Güya buraya bir izin verildi. Milli Park’ın ortasında nasıl bir yıkıma yol açacağının hesaba katılmadığı veya görmezden gelindi” dedi.
“HAKKIMIZI ARAMAYA SONUNA KADAR MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Ayrıca Şaman, şu ifadeleri kullandı:
“Çünkü bizzat davacı kurum dedi ki; ‘burada kanalizasyon sistemi yok, şebeke suyu yok ve benim önümüzdeki yıllarda oraya götürmekle ilgili bir çalışmam da yok.’ Böyle söylendi. 15 bin kişinin geleceğinin söylenildiği bir yerde kanalizasyonu, suyu, altyapısı ve kazassal yolu olmayan bir yere Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇED olumlu kararını verdi.”
Bakanlık temsilcilerinin ÇED süreçlerinde izni verdikten sonra denetlediklerini söylediğini ifade eden Şaman, “Fakat o söylem bizim direncimizi kırmak, sakinleştirmek amacıyla. Bugün görüyoruz ki o görevlerini de ihmal etmişlerdir. Görev kusurundadırlar ve bu konunun da takipçisi olacağız. Yasal olarak hakkımızı sonuna kadar hem kendi yurttaşlık hakkımızı, Anayasa’nın verdiği yetkiyle hem de bu kentin yaşayanlar olarak bu hakkımızı aramaya sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” sözlerini kullandı.
Davanın asıl konusunun firma yetkililerinin söylediğinin dışındaki her şey olduğunu beyan eden Şaman, “Çünkü çevresel etki değerlendirme keşfi, bu doğal olarak da bir proje alanının bulunduğu ekosistem üzerine hem karasal hem denizel hem de hava ekosistemi üzerine nasıl etki ettiğinin ölçümlendirilmesi ve değerlendirilmesidir” ifadelerini kullandı.
“DAVA ÜZERİNDE GİZLİLİK KARARI YOKSA HERKES O DURUŞMAYI GÖZLEMCİ OLARAK İZLEME HAKKINA SAHİPTİR”
Bölgedeki denize dökülen molozdan Milli Park’taki ağaca kadar hepsinin davanın konusu olduğunu belirten Şaman, “Orada işledikleri günahın farkında oldukları için daima bir bilgi karartması yapmaya çalışmaktalar. Ruhsat iptal davasında da bilirkişi heyetinin imar planlarına, plan notlarına dikkat ederek bunu değerlendirmesine itiraz etmişlerdi ve şöyle bir değerlendirmemiz olmuştu; verilen ruhsatlar ve imar durum belgesi üst ölçekli planları, plan hiyerarşisi üzerinden bakılmayacaksa nereden sorulacak, falcıdan mı sorulacak?” ifadelerine yer verdi.
Şaman, firmanın hangi mevzuatın işine geliyorsa onu söylediğini ama sorumluların imza yetkisi olan kurumlar olduğunu ifade etti. Firmaya durması gerektiği yeri söyleyecek olanların imza yetkisi olanlar olduğunu belirtti.
Yetkili makamların üç maymunu oynadığını söyleyen Şaman, son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Tahammül edilemez, üzücü olan yan budur. Bir başka konu ise bugün biz ön duruşmaya alınmadık ve firma şöyle itirazda bulundu; burası özel mülk. Oysa mevzuat şöyle, mahkeme kendisini bir duruşma alanı seçmişse orası artık kamusal bir alandır ve eğer dava üzerinde gizlilik kararı yoksa herkes o duruşmayı gözlemci olarak izleme hakkına sahiptir. Dolayısıyla da hani futbol terimindeki dokuz kusurlu hareketin tamamını burada gördük.”