Tokyo 2025 İşitme Engelliler Yaz Olimpiyat Oyunları’nda (Deaflympics) Türkiye’yi temsil eden milli tenis sporcusu Sercan Yeşilova, işitme engellilerin spora erişimini ve kendi deneyimlerini Gündem Fethiye’ye anlattı.
Engelliler Haftası, 10 Mayıs ile 16 Mayıs arasında, Birleşmiş Milletler’e üye 156 ülkede aynı tarihlerde kutlanıyor. Hafta boyunca engelliler toplumsal yaşama eşit şekilde katılmasına yönelik farkındalık çalışmaları düzenleniyor. Etkinlikler, kamu kurumları, okullar, sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin katkılarıyla yürütülüyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 1992 yılında aldığı 47/3 sayılı kararla 3 Aralık, her yıl “Dünya Engelliler Günü” olarak ilan edildi. Bu günün amacı, engellilerin haklarının korunmasına dikkat çekmek ve politik, sosyal, ekonomik ile kültürel alanlarda farkındalığı artırmak olarak ifade ediliyor.


Dünya Engelliler Günü’ne özel bir dosya haber hazırlayan Gündem Fethiye için Kasım ayında Japonya’nın başkenti Tokyo’da gerçekleştirilen Deaflympics’te Türkiye’yi temsil eden Fethiyeli milli tenis sporcusu Sercan Yeşilova, işitme engellilerin spora erişimine ilişkin soruları yanıtladı ve kendi deneyimlerini aktardı.
Babası Fuat Yeşilova’nın tenis antrenörü olması sayesinde tenisle tanıştığını aktaran Yeşilova, küçük yaşlarda enerjisini doğru yönlendirmesi için ailesinin kendisini farklı spor kurslarına götürdüğünü belirtti.
Konuşmasının devamında, “Bir gün tenis kortlarının yanından geçerken topun ritmini ve oyuncuların hareketlerini izledim; o an oldukça etkilendim. İşitme engelli olmama rağmen sporun görsel yönü beni çok çekti” dedi.
“BU SÜREÇ, BANA DAHA GÜÇLÜ BİR ODAKLANMA YETENEĞİ KATTI”
Antrenman ve maç süreçlerini anlatan Yeşilova, şunları söyledi:
“İşitme engelim, özellikle iletişim ve uyarıların takip edilmesi konusunda bazı farklar yaratıyor. Antrenörümle daha çok görsel işaretler, jestler, yazılı açıklamalar ve göz teması kullanıyoruz.”
Maç sırasında hakem uyarılarını duymadığını için görsel sinyallere, rakibinin vücut diline ve ritme odaklandığını dile getiren Yeşilova, “Bu bazen zorlayıcı olsa da zamanla kendi stratejimi geliştirdim. Aslında bu süreç, bana daha güçlü bir odaklanma yeteneği kattı” dedi.
İşitme engelli sporcuların antrenmanlarında, görsel çalışmaların daha ağırlıklı olduğuna dikkat çeken Yeşilova, şunları söyledi:
“Drill’lerde antrenör bayrak, ışık veya el işareti kullanabilir. Ritim çalışmaları işitmeye değil, hareket zamanlamasına dayanır. Taktikler genelde antrenman öncesinde detaylı şekilde yazılı veya işaret diliyle anlatılır.
Grup antrenmanlarında herkesin birbirini görebileceği şekilde konumlanması önemlidir. Bu yöntemler sayesinde hem daha düzenli hem de daha güvenli antrenman yapabiliyoruz.”
“KURALLAR BÜYÜK ÖLÇÜDE AYNI ANCAK UYGULAMADA GÖRSEL İLETİŞİM ÖN PLANDADIR”
Müsabakalarda ise temel tenis kurallarının aynı olduğunu belirten Yeşilova, işitme engelliler tenisini şöyle anlattı:
“Oyuncular koklear implant veya işitme cihazı takamaz, tamamen doğal işitme seviyemizle oynamamız gerekir. Hakem komutları ve uyarılar görsel sinyallerle desteklenir.
Bazı turnuvalarda servis sırasında ‘fault’ çağrıları işitilebilir olmadığı için topun net şekilde içeride ya da dışarıda görülmesine daha fazla vurgu yapılır. Kısacası kurallar büyük ölçüde aynı, ancak uygulamada görsel iletişim ön plandadır.”
“DEAFLYMPİCS BENİM İÇİN HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASIYDI”
Deaflympics deneyimi hakkında konuşan Yeşilova, şunları dile getirdi:
“Deaflympics benim için hayatımın dönüm noktasıydı. Dünyanın dört bir yanından gelen işitme engelli sporcularla aynı sahada mücadele etmek inanılmaz bir duyguydu. Hem uluslararası rekabet hem de birbirimizi sessiz ama güçlü bir bağla anlayabilmek çok özel bir deneyimdi.”
Disiplin, sabır ve süreklilik sayesinde başarılı olduğunun altını çizen Yeşilova, “Çocukluğumdan beri birçok engelle karşılaştım ama her defasında korta dönmek beni daha da güçlendirdi. Bir de tabii ki ailem, antrenörüm ve takım arkadaşlarımın desteği. Başarı aslında hepimizin ortak emeği” dedi.
“ÖN YARGILARI KIRMANIN EN GÜÇLÜ YOLU İSE SAHADAKİ BAŞARILARIMIZ”
İşitme engelli sporcuların; “İletişim kuramaz, takım içinde zorlanır”, “Komutları duymaz, sporda ilerleyemez” ve “İşitme engelli biri tenis gibi hızlı bir sporu yapamaz” gibi ön yargılarla karşılaştığını belirten Yeşilova, şunları aktardı:
“Oysa ki bu düşünceler gerçeği yansıtmıyor. Doğru yöntemler ve destekle işitme engelli sporcuların performansı gayet yüksek olabiliyor. Ön yargıları kırmanın en güçlü yolu ise sahadaki başarılarımız.”
“TÜRKİYE’DE SON YILLARDA İLERLEME OLSA DA HÂLÂ ERİŞİMDE EŞİTSİZLİKLER VAR”
Türkiye’de işitme engellilerin, spor erişimini değerlendiren Yeşilova; şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de son yıllarda ilerleme olsa da hâlâ erişimde eşitsizlikler var. İşitme engellilere özel programlar, antrenör eğitimi ve kulüp destekleri yeterli seviyede değil. Bazı şehirlerde tesisler veya kulüpler bu konuda oldukça ilgiliyken, bazı bölgelerde spora ulaşmak neredeyse imkânsız. Yani tablo büyük oranda bölgesel şansa ve bireysel çabaya bağlı.”
Yeşilova; Türkiye’de spor tesislerinde, turnuvalarda veya antrenman süreçlerinde erişebilirlik açısından geliştirilebilecek yöntemleri şu şekilde aktardı:
Tesislerde görsel uyarı sistemleri, ışıklı skor tabelaları ve bilgilendirme ekranları.
Antrenörlere ve hakemlere işitme engelli sporcularla iletişim konusunda eğitim.
Turnuvalarda işaret dili bilen gönüllüler veya görevliler.
Kayıt ve bilgilendirme süreçlerinin görsel/dijital formatta sunulması.
Kulüplerin işitme engellilere özel programlar oluşturması. Bunlar büyük bütçeler gerektirmeyen ama etkili değişiklikler.
Türkiye’de engelli sporların gelişimi için farkındalık ve görünürlüğün artırılmasının gerektiğini belirten Yeşilova, “Engelli sporcuların başarıları daha fazla duyurulmalı” dedi.
Eğitim ve antrenörlerin desteğinin güçlendirilmesi ve antrenörlerin, engellilerle çalışmayı öğrenmesi gerektiğini vurgulayan Yeşilova, şunları söyledi:
“Devlet ve federasyon destekleri artırılmalı: Hem tesis hem finansal destek hem de organizasyon anlamında daha bütüncül bir politikaya ihtiyaç var. Engellilerin spora erişimi bir lütuf değil; bir hak. Bu bilinci yaygınlaştırdığımızda gerçek anlamda gelişme sağlanabilir.”












