Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Göcek koylarında yapılması planlanan mapa şamandıra projesine karşı yurttaşlar basın açıklaması gerçekleştirdi. Projenin doğaya, yerel ekonomiye, yurttaşların kıyıyı kullanım hakkın zarar vereceği belirtilen açıklamada, “Göcek’te yaşam, yalnızca büyük sermaye gruplarına değil; emeğiyle, alın teriyle geçinen halka da aittir” denildi.
Muğla’nın Fethiye ilçesinde Göcek ve Dalaman koylarında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Türkiye Çevre Ajansı tarafından yapılması planlanan “Göcek Dalaman Koylarında Mapa Şamandıra Sistemlerinin Kurulması ve İşletilmesi” projesinin çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreci 21 Ocak 2025’te başlamıştı.
Bunu takiben 13 Şubat 2025’te Muğla Valiliği tarafından projeye ilişkin “ÇED gerekli değildir” kararı verilmişti.
Karara karşı; Göcek Kültür ve Turizm Derneği, Anadolu Deniz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifleri Birliği ve Fethiye Göcek Çalış Ölüdeniz Deniz Yolcu Taşıma Kooperatifleri Birliği tarafından dava açılmıştı.

“DENİZLERİMİZİ SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKME PROJESİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”
Konuya ilişkin yurttaşlar, dün (4 Temmuz) saat 18.00’de Göcek Kordon’da bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Grup adına basın açıklamasını Göcek Halk Meclisi Başkanı Onur Ugan okudu.
Projenin denizleri sermayeye peşkeş çekme amacı taşıdığı vurgulanan açıklamada, şunlar söylendi: “Bu proje, Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesini ve doğal sit alanlarını kapsamaktadır. ÇED olumlu raporu bulunmayan, kamuoyuna yeterli duyuru yapılmadan, planlama ilkelerinden, koruma hukukundan ve anayasal güvencelerden yoksun bu proje, denizlerimizi sermayeye peşkeş çekme projesinden başka bir şey değildir.”

“HALKIN YAŞAM HAKKINI GASBETMEKTEDİR”
“Kıyılar Anayasa’ya göre halkındır” denilen açıklamada, Anayasa’nın 43. Maddesi’ne dikkat çekildi: “Kıyılar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve herkesin eşit, serbest ve ücretsiz kullanımına açıktır. Bu proje, kıyılara erişimi engellemekte, kamu alanlarını özelleştirmekte ve halkın yaşam hakkını gasbetmektedir.”
“GERİ DÖNDÜRÜLEMEZ ÇEVRESEL YIKIMLARA YOL AÇACAKTIR”
Projenin bölgedeki deniz çayırlarına (posidonia oceanica) geri döndürülemez zararlar vereceği belirtilen açıklamada, “Aynı zamanda Akdeniz fokunun da barındığı bu bölgede yapılacak fiziki müdahaleler, geri döndürülemez çevresel yıkımlara yol açacaktır. Ulusal ve uluslararası koruma sözleşmeleri açıkça ihlal edilmektedir” denildi.
“GÖCEK’TE YAŞAM, YALNIZCA BÜYÜK SERMAYE GRUPLARINA DEĞİL; EMEĞİYLE, ALIN TERİYLE GEÇİNEN HALKA DA AİTTİR”
Projenin doğanın yanı sıra denizcilikten geçimini sağlayan yurttaşları da tehdit ettiği ifade edilen açıklama şöyle devam etti:
“Yat turizminin gerçek taşıyıcıları olan bu insanlar, kıyılar özelleştirildikçe ya yüksek ücretlere boğulacak ya da tamamen dışlanacaktır. Denizin üstüne otopark kurulur gibi mapa-şamandıra sistemi kurmak, yerel ekonomiyi çökertmek, geçimini denizden sağlayanların yaşamını gasbetmektir. Göcek’te yaşam, yalnızca büyük sermaye gruplarına değil; emeğiyle, alın teriyle geçinen halka da aittir!”

“DERHAL KEŞİF GÜNÜ BELİRLENMESİ İÇİN KAMUOYUNUN DA DESTEĞİNİ TALEP EDİYORUZ”
Davayı açarken yürütmenin durdurulmasını talep ettikleri belirtilen açıklamada, “Mahkemece keşfe karar verilmiş olmasına rağmen, henüz keşif günü tayin edilmeden proje alanında inşaata başlanacağına dair duyumlar almaktayız” ifadeleri kullanıldı.
Konuya ilişkin mahkemeye ikinci bir beyanla başvurdukları söylenen açıklamada, “Geri dönülmez tahribatlar yaşanmadan ivedi yürütmenin durdurulması kararı verilmesi ve derhal keşif günü belirlenmesi için kamuoyunun da desteğini talep ediyoruz” denildi.
“GELECEK KUŞAKLARIN YAŞAM HAKKINI SAVUNUYORUZ”
Göcek halkının geleceğini korumak için mücadele ettikleri vurgulanan açıklama, şu şekilde devam etti:
“Bu dava sadece bir iptal davası değil, doğanın metalaştırılmasına, kamusal alanların özelleştirilmesine ve halkın doğayla kurduğu yaşam bağının koparılmasına karşı bir mücadeledir. Göcek halkının, esnafın, balıkçının, kaptanın, çocukların ve gelecek kuşakların yaşam hakkını savunuyoruz.”

“22 KOYU KAPSAYAN BU BÜYÜK PROJE, OLDU-BİTTİYE GETİRİLEMEZ”
İnşaat faaliyetlerine başlanmasının oluşturduğu endişe dile getirilen açıklamada, şunlar söylendi: “Deniz çayırları üzerinden ‘Mapa Şamandıra Projesi’ adı altında koyların büyük bir marina işletmesine dönüştürülmesi kabul edilemez. İşletme modeli netleşmeden, yerel halkın ve diğer teknelerin bu projeden nasıl yararlanacağı açıklığa kavuşturulmadan başlatılacak inşaat faaliyetleri büyük endişe ve riskleri beraberinde getirmektedir. 22 koyu kapsayan bu büyük proje, oldu-bittiye getirilemez.”
“KIYILAR HEPİMİZİN; SATILAMAZ, ÖZELLEŞTİRİLEMEZ, PARAYLA ÖLÇÜLEMEZ”
“Biz mahkemeden adalet beklerken, körfezimiz katledilmesin. Şimdi yalnızca yargıya değil, siz duyarlı yurttaşlara da sesleniyoruz” ifadeleriyle yurttaşlara çağrıda bulunulan açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Göcek’in koylarını, denizini, kıyısını sermayeye teslim etmemek; çocuklarımızın yarınlarını savunmak için sessiz kalmayın! Bu talan ancak halkın vicdanı ve ortak tepkisiyle durdurulabilir. Kıyılar hepimizin; satılamaz, özelleştirilemez, parayla ölçülemez! Her bir yurttaşı, bu doğa katliamına karşı sesini yükseltmeye, yaşam alanlarımızı savunmaya çağırıyoruz.
Hukuku, bilimi ve toplumsal vicdanı yok sayan bu projeye karşı durmaya; kamuoyunu, çevre gönüllülerini, meslek odalarını ve tüm duyarlı yurttaşları bu mücadeleye destek vermeye çağırıyoruz. Göcek koyları satılamaz!”

‘ÇED gerekli değildir’ kararına açılan davanın Avukatı Bora Sarıca, Tekne İşletmecisi Gülşen Yıldırım ve Tekne Kaptanı Ertan Yorulmaz Gündem Fethiye’den Duru Şevval Ayyüce’nin sorularını yanıtladı.
“YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ”
Davanın keşif aşamasına geldiğini belirten Av. Sarıca, “Bilirkişi ücretini yatırdık ama bir taraftan da duyum aldık, Tonozların yerleştirileceğine dair. Hukuki süreç devam ederken biz hukuki sürecin beklenmesini istiyoruz ve derhal mahkemeden yürütmenin durdurulması kararı verilmesini talep ediyoruz. Çünkü o tonozlar bir kere yerleştirildiğinde artık geri dönüşü yok” dedi.
Göcek koylarını korumak için çaba harcadıklarını ve birçok dava açtıklarını ifade eden Av. Sarıca, şöyle devam etti:
“Hep birlikte ortak akılla eğer Göcek koylarını kurtarmak gibi, korumak gibi bir derdimiz varsa bütün devlet kurumlarıyla da birlikte vatandaşlarla -burada ekmeğini kazanan insanlarla- birlikte oturup, konuşup, tartışıp ortak yolu bulmamız gerekiyor.”
Yurttaşların karar süreçlerine katılımını talep ettiklerini söyleyen Av Sarıca, “Tepeden inme kararlarla halkın işin içine katılmadığı süreçlerle maalesef bir yol alamıyoruz, mağduriyetlere yol açılıyor” ifadelerini kullandı.
“DENİZ ÇAYIRLARININ YOK OLMASI, GÖCEK KÖRFEZİ’NİN DE YOK OLMASI ANLAMINA GELİYOR”
Bölgedeki deniz çayırlarının önemine ve proje ile birlikte göreceği zarara dikkat çeken Av. Sarıca, şu ifadelere yer verdi:
“Göcek koyları, Poseidon çayırlarının üreme alanı ve Poseidon çayırları denizin akciğerleridir. Aslında gün geçtikçe de yok olan bir ekosistemden bahsediyoruz. Mevcuttaki kötüye kullanım doğaya oldukça zarar veriyor. Bunun rehabitasyonu için çaba göstermeden daha da zarar verici projelerle deniz çayırlarının yok olması, Göcek Körfezi’nin de yok olması anlamına geliyor.”

“DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN GÖZBEBEĞİ GÖCEK İÇİN OLDUKÇA ÜZÜCÜ”
Göcek Körfezi’nde deniz kirliliği vakalarıyla karşı karşıya kalınacağını söyleyen Av. Sarıca, şunları söyledi: “Göcek Körfezi, çok kirli bir körfez ve insanlar buraya denizin mavisi için geliyor. Ama maalesef bir müddet sonra artık burada da müsilajla ya da başka tür deniz kirliliği vakalarıyla karşı karşıya kalacağız. Bu da dünyanın ve Türkiye’nin gözbebeği Göcek için oldukça üzücü bir durum.”
“24 TANE GÜNÜBİRLİK TEKNEYİZ VE BUNUN MAĞDURİYETİNİ YAŞAYACAĞIZ”
Gülşen Yıldırım ise Göcek’e gelen misafirlerini Akvaryum, Batık Hamam, Yassıcalar, Bedri Rahmi gibi koylarda gezdirdiklerini ifade etti ve şunları söyledi: “Şamandıralar geldiği zaman kısıtlı yerler olacak. Zaten oraları da motor yatlar dolduracak. Biz burada 24 tane günübirlik tekneyiz ve bunun mağduriyetini yaşayacağız.”
Halihazırda koyların motor yatlarla dolu olduğunu söyleyen Yıldırım, “Şamandıra geldiği zaman bu tamamen kısıtlanacak” dedi.
Koylardaki deniz trafiğine dikkat çeken Yıldırım, şöyle devam etti: “Gittiğimiz koylarda 45’er dakika maksimum bir saat mola veriyoruz. Bu 45 dakikalık alanı açmak bizim için o kadar zor ki. Kaptanlar hep bir telaş içinde. Koylarımız zaten bu şekildeyken bir de şamandıra sistemi geldiği zaman tamamen zorlaşacak.”

“BU TEKNELER NASIL BİR SIRAYA GİRECEK?”
Mapa şamandıra sistemi ile koylarda teknelerin nasıl sıraya gireceği ve uygulamada yaşanabilecek sorunlar hakkında endişelerini dile getiren Ertan Yorulmaz, “Bu tekneler demir atmadan yanaşması söz konusu olmaz. Bunlara eğer sıra verirseniz, bu tekneler nasıl bir sıraya girecek? Burada bir de ticari yatlar var. Ekonomisini denizcilikten sağlayan bizler gibi insanlar var. Dolayısıyla bu büyük bir sorun” dedi.
Kendi müşterilerinin mapa şamandıra masraflarını karşılayamayacağını belirten Yorulmaz, şöyle devam etti:
“Başka türlü bir yöntem olsa çok iyi olacak ama ekonomik olarak para verip de şamandıraya bağlanmak bizim müşterilerimizi zaten aşar. Örneğin, 25 bin – 30 bin liraya tura çıkıyoruz. Bu müşteri 100 Euro verip, şamandıraya bağlamaz. Günlük turcular nasıl bağlanacak? Bir sürü insan aynı yere gidiyor. Niye yatçılar bağlayabiliyor da bu insanlar bağlayamıyor. Bu konu önemli bir konu. İnşallah devletimiz, büyüklerimiz bu işe bir çözüm yolu bulurlar. Önemli olan çalışanların ekonomisi, önemli olan çalışanların kazançları.”
MAPA ŞAMANDIRA SİSTEMİ NEDİR?
Mapa şamandıra sisteminde, deniz tabanına yerleştirilen tonozlara bağlı olan şamandıralara yatlar ve tekneler bağlanılıyor. Sistemde, kıyı tarafında karaya sabitlenen mapalara, teknelerin bağlı kalmasını sağlayacak yapılar kuruluyor.