Muğla’nın Datça ilçesinde yapılmak istenen yat limanı projesine karşı açılan davanın bilirkişi keşfi sonrası davacılardan Çevre Mühendisi Gül Büyükbay ile yurttaşların avukatı Arzu Alper bilirkişi keşfine ve yasal sürece ilişkin Gündem Fethiye’ye bilgi verdi.
Haber: Hülya Çetinkaya
Muğla’nın Datça ilçesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından ‘Yap-İşlet-Devret’ modeliyle yapılmak istenen yat limanı projesine karşı açılan davada dün (30 Mayıs) bilirkişi keşfi yapıldı.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi’nin bilirkişi keşfi öncesinde yaptığı basın açıklaması engellenmeye çalışıldı.
Bilirkişi keşfi sonrasında davacılardan Çevre Mühendisi Gül Büyükbay ile yurttaşların avukatı Arzu Alper bilirkişi keşfine ve yasal sürece ilişkin Gündem Fethiye’ye bilgi verdi.
“KEŞFE GELEN HEYET ASLINDA KONUYA HAKİM DEĞİL”
Büyükbay, keşfe gelen heyetin çizim dosyaları hazır olmadığı için çizim dosyalarını istediklerini, aslında konuya hakim olmadıklarını söyleyerek şu sözleri dile getirdi:
“Onlara kaçak bir şekilde yapılan yapıları gösterdik, uzun yıllara yayılan şekilde. 1. Derecede Arkeolojik Sit Alanı’nı gösterdik, oraya çıkıldı ve kral mezarları görüldü. Bizim görüşümüz; bütün bu çok değerli su altı canlılarına sahip, su üstünde çok önemli Sit Alanı, arkeolojik alanlara sahip yerine onlar tarafından da korunacağı yönünde.”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yetkilisinin yat limanı projesi kapsamında; alışveriş merkezlerinin, restoranların yapılacağını söylediğini belirten Büyükbay, “Yatlar zaten hiç susuz kalmaya dayanamaz, o yüzden bir deniz suyu arıtma tesisi olacak. Reverse ozmos yoluyla deniz suyu arıtılacak ve yatlara servis edilecek dendi” sözlerine yer verdi.
Büyükbay bunun başlı başına karşı çıkılması gereken bir şey olduğunu aktararak, “Çünkü ne Çevresel Etki Değerlendirmesi’nde (ÇED) yer alıyor, ne daha önce duyduk bunu. Böyle bir plan da varmış” ifadelerini kullandı.
“PROJENİN KAMUYA YARARI OLMASI SÖZ KONUSU BİLE DEĞİL”
Projenin kamu yararından öte birkaç yat sahibine hizmet edecek bir alan olacağını söyleyen Büyükbay, “Bunun kamuya yararı olması söz konusu bile değil. Kendi otelleri, kafeleri, barları olacak, belki kartla girilecek bir alan. Kamu yararı olduğunu hiçbir şekilde düşünmüyoruz” dedi.
Büyükbay, projenin 25 yıl boyunca yüklenici şirketin işletmesini taahhüt ettiğini belirterek, “Binaların ve yapıların 25 yıl ömrü var mı? Bunun değerlendirmesini istedik. Gerçekten de devlete devredilecek, 25 yıl sonra kamu malı olacak” sözlerine yer verdi.
Bu koşullar altında yat limanını yaptırmak istemediklerini vurgulayan Büyükbay, “Zaten arkeolojik sit alanı çok değerli, zengin su altı ve su üstü kaynaklar var. Burada Ilıca var” dedi ve şu ifadeleri dile getirdi:
“Sonra bilirkişi heyetinden birisi Ilıca’nın kaynayan bir su olduğunu ve kaynayan bu tür kükürtlü su alanlarından hayat geçiyor olma olasının çok yüksek olduğunu belirtti. Mesela bütün bunların tekrardan değerlenmesi gerekiyor. Bu ÇED raporu da hiçbir şekilde yeterli değil.”
AV. ALPER: “BURASI HEM ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ HEM DE ARKEOLOJİK ALANLAR VAR, DOĞAL SİT ALANLARI VAR”
Alper, MUÇEP ve Datçalı yurttaşlarla birlikte açtıkları yat limanı projesi ÇED olumlu kararının iptali davasına geldiklerini belirterek, “Bizimle birlikte Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin ve Datça Belediyesi’nin aynı projeye, aynı karara açmış olduğu davaya ilişkin keşif vardı. Üçü bir arada yapıldı. Ayrı ayrı herkesin beyanları alındı” dedi.
Proje alanının hem Özel Çevre Koruma Bölgesi olduğunu hem de bölgede arkeolojik alanların, doğal sit alanlarının bulunduğunu söyleyen Alper, “Bunlarla ilgili olarak hiçbir koruma yapılmadan, koruma önlemleri alınmadan ve direkt tahribata yönelik, tahribatı sağlayacak şekilde bir ÇED olumlu kararı verildi” sözlerine yer verdi.
AV. ALPER: “ÇEVRE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI’NIN ŞİRKETLERİN YARARINA ÇED OLUMLU KARARLARI VERDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Alper; İnceleme-Değerlendirme Komisyonu (IDK) Toplantısı’nda sunulan itirazların hiçbirisinin incelenmeden değerlendirildiğini vurgulayarak, “Zaten genel olarak baktığımızda Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın hiçbir itirazı kabul etmediği, hiçbir itirazı dinlemediğini, sadece masa başında şirketlerin yararına ÇED olumlu kararları verdiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Muğla’da Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği tüm ‘ÇED olumlu’ ve ‘ÇED gerekli değildir’ kararlarına karşı davalar açtıklarını belirten Alper, “Burası gerçekten bakıldığında tertemiz korunacak bir alan” dedi.
AV. ALPER: “KEŞFİN DAHA İLERİLERİNE GİTTİĞİMİZDE KIYISAL ALANLARIN DA TAHRİP EDİLDİĞİNİ GÖRDÜK”
Alper; keşifte kıyısal alanların da tahrip edildiğini, Kıyı Kanunu’na aykırı hareket edildiğini gördüklerini aktararak, “Burada aynı zamanda anıtsal mezarlar var, 1. Derecede Arkeolojik Sit alanı var ve buralarında hiçbir şekilde korunmadan kararın alındığını görüyoruz” sözlerine yer verdi.
Hiçbir incelemenin, araştırmanın yapılmadığını belirten Alper, “İDK Toplantısı’nda sunmuş olduğumuz 35 sayfalık bir itiraz var. Hiçbiri dikkate alınmamış. Umarım rapor olumlu gelir. Olumlu gelmesini bekliyoruz çünkü haklıyız” ifadelerini kullandı.