Dünya Çevre Haftası’nda “Krom Eleme Tesisi’ne karşı; Muğla arısı gen koruma alanındaki çam ormanımızı ve pürenimizi hep birlikte koruyoruz” diyerek bir araya gelen yurttaşlar, Fethiye Yeşilüzümlü’de atıksız piknik, doğada sanat ve uçurtma şenliği etkinlikleri düzenledi.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde Eti Elektrometalurji A.Ş tarafından yapılması planlanan ve Muğla Valiliği’nin “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verdiği Krom Konsantre Tesisi projesine karşı çıkan yurttaşlar Dünya Çevre Haftası dolayısıyla bugün (1 Haziran) bir araya geldi.
Projeye karşı mücadele eden ve ÇED gerekli değildir kararına karşı hukuki süreç yürüten Dağ Taş Aş Bizim Platformu’nun çağrısıyla Yeşilüzümlü, Nif, Kızılbel, İncirköy ve Koruköy’den yurttaşlar ile Kıyılar Halkındır İnisiyatifi ve S.S. Fethiye Ata Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Üzümlü Altı mevkisinde saat 10.00’da toplanmaya başladı.
Saat 9.00 ve 10.00 arasında ise etkinlik alanında mıntıka temizliği yapıldı. Piknikte de tek kullanımlık malzemelerin kullanımından kaçınıldı.
Pikniğin ardından ise Krom Konsantre Tesisi projesi ile ilgili forum yapıldı. Yeşilzümlü’de yaşayan Mimar Zeynep Ebru Aksoy ilk sözü alarak projeye ilişkin genel bir değerlendirme yaptı.
Aksoy bölgenin, Muğla iline uyum sağlamış ve kendine özgü genetik özelliklere sahip Muğla arısının yaşam alanı olduğuna, ayrıca büyük orman yangınlarından kaçarak hayatta kalmış yaban hayatı içinde önemli bir konuma sahip olduğuna dikkat çekti.
FETHİYE’NİN SEKİZDE BİRİ BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ ALANDA MADEN İŞLETME RUHSATI 30 YILLIĞINA ŞİRKETE VERİLDİ
Ayrıca Aksoy, Krom Konsantre Tesisi için şirkete verilen ruhsat alanının büyüklüğüne işaret etti.
Proje Tanıtım Dosyası’nda Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 15 Mayıs 2017 tarihinde verilen işletme ruhsatının süresinin 15 Mayıs 2047, yani 30 yıl olduğu belirtiliyor. Ruhsat sahası içindeki ÇED alnının büyüklüğü ise 9,85 hektar.
Fethiye’nin yüzölçümü 875 kilometrekare, yani 87 bin 500 hektar. Şirkete verilen maden ruhsatı bölgesinin büyüklüğü ise 11 bin 239 hektar. Bu büyüklük Fethiye’nin yaklaşık olarak sekizde birine denk geliyor.
Büyük ruhsat sahaları içindeki 25 hektarı geçmeden planlanan maden projeleri ise ÇED raporu hazırlamaktan kaçmanın bir yöntemi olarak eleştiriliyor.
ÇED Yönetmeliği’ne göre, “ÇED Raporu” hazırlanması gereken projeler ile “Proje Tanıtım Dosyası” hazırlanması gereken projeler ayrılıyor. Buna göre, ÇED Yönetmeliği’nin Ek-1 listesinde yer alan projelerin ÇED Raporu hazırlaması zorunluyken EK-2 listesinde yer alan projeler yalnızca Proje Tanıtım Dosyası hazırlar ve valilikler tarafından “ÇED gerekli değildir” kararı verilebilir.
Yönetmeliğe göre bir maden projesinin alanı 25 hektardan fazla olduğunda, bu projeye ÇED gerekli değildir kararı verilemez ve ÇED süreci işletilir. Madde, şirketlerin ÇED süreçlerine tabi olmamak için geniş ruhsat sahalarında 25 hektarın altında birden fazla proje tasarlayabilmeye imkan tanıması nedeniyle eleştiriliyor.
Ekoloji Kolektifi Derneği’nin hazırladığı ve bu ÇED süreçlerin daha anlaşılır hale getirmeyi amaçlayan Yurttaşlar İçin ÇED Süreci Takip Rehberi’ne ulaşmak için buraya tıklayın.
AKSU GURUP’A ÇAĞRI: “SÖZÜNÜZÜ TUTUN, SORUMLU MADENCİLİKLE HAVZAMIZA BAKIN”
Aksoy konuşmasında Eti Elektrometalurji A.Ş ana hissedarı Aksu Grup’a da seslendi.
Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 2010 yılından beri altın üretimi yaptığı Çöpler Maden Sahası’nda istiflenen toprağın kayması sonucu dokuz işçi enkaz altında kalarak hayatını kaybetmişti. Bunun üzerine Maden Platformu bir açıklama yapmıştı.
Türkiye Madenciler Derneği’nin internet sitesinde yer alan ve sorumlu madenciliğe ilişkin ifadeler yer alan açıklamada, Eti Elektrometalurji A.Ş ana hissedarı Aksu Grup Yönetim Kurulu Başkanı ve Krom Üreticileri Derneği (Kromder) Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aksu’nun da imzası yer almıştı.
Aksoy, Aksu Grup’un sorumlu madencilik adına imza atmasına rağmen proje için hazırlanan proje tanıtım dosyasının yetersiz ve mühendislik bilgileri açısından yanlış bilgi içerdiğini söyledi. Dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda da bölgede tesisinin açılabileceğini söyleyen maden mühendisi bilirkişisinin raporunun yetersiz görülerek iki defa istendiğine, raporunda özensiz hazırlandığına dikkat çekti.
“BÜTÜNSEL PLANLAMA İSTİYORUZ”
Aksoy, altına imza atıldığı şekliyle sorumlu madencilik ilklerinin uygulanmasını istedi ve “Bir şey yapılacaksa bütünsel planlama içinde yapılsın istiyoruz” diye konuştu.
Bölgede kapalı bir maden tesisinin pasa alanının kaymaya başladığına dikkat çeken Aksoy, İliç’teki maden faciasını hatırlattı.
Bölgenin hala altının üstüne gelmediğine ve bölgeye sahip çıkılması gerektiğine değinen Aksoy, “Biz yan yana olduğumuz sürece; toprağımıza, tarımımıza, havamıza, en önemlisi birbirimize sahip çıktığımız sürece bu talebimiz karşılığını bulacaktır” dedi
İncirköy’de yaşayan Atilla Çelik ise, “Soframızda kirazımız, çileğimiz… Tarımsal ürün açısından bulunmaz nimet. Ne yazık ki istenmeyen durumlar oluyor. Biz de buna hayır diyoruz. ‘Biz çevremizle, doğamızla birlikte yaşayacağız, böyle büyüyeceğiz, böyle gelişeceğiz’ demek için buradayız” ifadelerini kullandı.
Bir başka yurttaş ise köyünü çok sevdiğini ve köyünde yapılacak krom konsantre tesisi ise doğanın yok olmasını istemediğini, köyünü terk etmek istemediğini söyledi.
Koruköy Mahallesi Muhtarı Nurettin Göztepe de “Bizim gidecek başka yerimiz yok! Bizim yöremiz burası. Sahip çıkmak boynumuzun borcudur” dedi.
İncirköy Mahallesi Muhtarı, Yeşilüzümlü Mahallesi Muhtarı, Kızılbel Mahallesi Muhtarı da pikniğe katılarak muhtarlar olarak üzerlerine yapacaklarını söylediler.
Son olarak bölgede yaşayan bir başka yurttaş da “Doğa bizim her şeyimiz. Ne kadar koruyabilirsek ne kadar sürdürebilirsek o kadar hayatta kalma şansımız, çocuklarımızın, torunlarımızın bu güzel doğayı yaşama şansı var. O yüzden lütfen hep birlikte daha da artarak doğamıza, çevremize sahip çıkalım” dedi
ÇOCUKLARI FİLİSTİNDE KATLEDİLEN ÇOCUKLARIN İSİMLERİNİN YAZILDIĞI UÇURTMALARI UÇURDU
Forumun ardından, etkinliğe katılan çocuklarla birlikte uçurtmalar uçuruldu. Uçurtmaların üzerinde ise öldürülen Filistinli çocukların isimleri yazıldı.
Uçurtma şenliğinin ardından ise çocuklarla masal okuma etkinliği gerçekleştirildi.
Yeşilüzümlü’de krom tesisine karşı düzenlenen etkinlik boyunca, Dağ Taşa Aş Bizim Platformu Gönüllüsü Devrim Furkan Kavcar ile çocuklar ve yetişkinler yeryüzü sanatı ürünleri ortaya koydu. Çam kozalakları ile arı peteği ve arı desenleri oluşturuldu.
Yeşilüzümlü’de krom tesisine karşı düzenlenen etkinlik, bağlama dinletisi ile sona erdi.
NE OLMUŞTU?
Eti Elektrometalurji A.Ş tarafından yapılmak istenen proje için 4 Mart 2022 tarafından ÇED süreci başlatılmıştı. Bu kapsamda hazırlanan proje tanıtım dosyasını Muğla Valiliği uygun bularak projeye 3 Ağustos 2022 tarihinde ÇED gerekli değildir kararı vermişti.
Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği ve Yeşilüzümlü’de yaşayan yurttaşlar, eksik olarak hazırlandığını savundukları Yeşilüzümlü krom tesisi proje tanıtım dosyası üzerinden verilen ÇED gerekli değildir kararına karşı Muğla Valiliği’ne dava açmış, dava kapsamında 20 Ekim 2022’de bölgede bilirkişi keşfi yapılması karar verilmişti.
13 Haziran 2023 tarihinde bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişilerin raporu ise 12 Eylül 2023 tarihinde mahkemeye sunulmuştu. Raporun ardından 15 Ocak 2024 tarihinde davanın duruşması Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde görülmüştü.
İlk bilirkişi raporunun mahkemeye sunulmasının ardından mahkeme, 18 Ocak 2024 tarihli kararında projenin maden mühendisliği ve çevre mühendisliği açısından yeniden değerlendirmesini ve ek rapor hazırlanmasını istemişti.
Bu raporda, maden mühendisliği bilirkişisi bölgede krom tesisine karşı olumlu görüş verirken orman mühendisliği bilirkişisi ise olumsuz görüş vermişti. Raporu inceleyen mahkeme, 7 Mart 2024 tarihinde verdiği kararda maden mühendisi bilirkişisinin raporunu yetersiz bularak yeniden rapor düzenlemesini istemişti.
FETHİYE KROM TESİSİ PROJE TANITIM DOSYASINDA ÇEVRE ETKİLERİ HAKKINDA NELER SÖYLENİYOR?
Proje tanıtım dosyasına göre, proje alanında ya da çevresinde projeden etkilenebilecek mevcut arazi kullanımları (konut, bahçe, diğer özel mülkiyet, sanayi, ticari tesis, rekreasyon alanı, halka açık alan, tarım, ormancılık, turizm, madencilik ya da malzeme ocağı gibi) yok.
Dosyada projenin yapılması planlan yerin de yeşil alan kaybının çok olacağı bir yerde olmadığı iddia ediliyor fakat aynı raporun bir başka bölümünde ÇED alanında en az 10 bin ağacın kesileceği dile getiriliyor.
Diğer yandan, proje alanında ya da çevresinde projeden etkilenebilecek yüksek peyzaj ya da görsel değere sahip yerler veya özelliklerin olmadığı dile getiriliyor.
İlk röportajda Yeşilüzümlü’de yaşayan Mimar Zeynep Ebru Aksoy’un vurgu yaptığı Muğla’ya özgü arı ırkının bölge yaşaması ve yurttaşların arıcılıkla geçimi sağlaması üzerine sözlerin aksine proje tanıtım dosyasında şu ifadelr yer alıyor: “Proje alanında ya da çevresinde projeden etkilenebilecek koruma altında, hassas ya da önemli flora ya da önemli flora ya da fauna türlerinin kullandığı (üreme, yuva, beslenme, dinlenme, kışlama ya da göç amaçlı) alanlar yoktur.”
Proje tanıtım Dosyası’na göre, ÇED sahasının tamamı devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve orman sayılan alanlardan oluşuyor fakat bir başka bölümde, “Proje alanında yada çevresinde, projeden etkilenebilecek önemli ya da ekolojik açıdan hassas bölgeler (sulak alanlar, su kaynakları, kıyı bölgeleri, dağlar, ormanlar ya da ormanlık araziler gibi) yoktur” ifadeleri yer alıyor.
Son olarak dosyada yer alan bir diğer ifade şu şekilde: “Proje alanında ya da çevresinde ulusal ya da uluslararası yasalarla ekolojik, peyzaj, kültürel ya da diğer değerleri için koruma altına alınmış ve projeden etkilenebilecek alanlar yoktur.”
Dosyada arıcılık ya da bölgedeki arı ırkına ilişkin ise herhangi bir ifade yer almıyor.
Proje tanırım dosyasının tamamını okumak için buraya tıklayın.