Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Kentleşme ve Çevre Sorunları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Doğan Bıçkı, “Yaya dostu kent” kavramı hakkında Gündem Fethiye’ye konuştu. Bıçkı, Muğla’da yeterli park yeri bulunmadığı için insanların araçlarını gelişigüzel park ettiğini vurguladı.
Haber: Duru Şevval Ayyüce
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Kentleşme ve Çevre Sorunları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Doğan Bıçkı, Gündem Fethiye‘nin sorularını cevapladı.
Bıçkı, “Yaya dostu kent” kavramının, yurttaşların kent içerisinde herhangi bir engelle karşılaşmadan sağlıklı bir kent ekolojisi içerisinde gerek ulaşım maksadıyla gerekse sportif amaçla yaya biçimde dolaşabilmelerini ifade ettiğini söyledi.
Yaya dostu kentler konusunun kent sağlığı açısından önemli olduğunu vurgulayan Bıçkı, hareketsiz yaşam biçiminden kaynaklı oluşan sağlık sorunlarının günümüzün önemli problemlerinden biri olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu sağlık sorunlarının başında obezite ve diyabet yer alıyor. Yürümek çok maliyetsiz biçimde bu sorunlarla mücadele açısından çok etkili bir çözüm.”
Yürümenin, fiziksel sağlık kadar mental sağlığı da olumlu yönde etkilediğine dikkat çeken Bıçkı, “Yürüyerek ulaşım sağlamanın bir başka avantajı da hiçbir dışsal enerji kaynağına başvurmadan, fosil yakıt tüketmeden, çok çevreci biçimde ulaşım probleminin giderilmesidir” dedi.

‘MEDENİYET İLE KALDIRIM YÜKSEKLİĞİ TERS ORANTILIDIR’
Hem yaya biçiminde hem de bisikletle ulaşımın tüm dünyada teşvik edildiğini belirten Bıçkı, “Yaya dostu olabilmek için uygun bir altyapıya ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
YAYA YOLLARI VE KALDIRIMLARIM TASARIM KURALLARI HAKKINDA YÖNETMELİK
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yaya Yolları ve Kaldırımların Tasarım Kuralları Hakkında Yönetmelik”, 7 Kasım 2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayınladı.
Yönetmelik, kaldırımların yüksekliğinin en fazla 15 santimetre olmasını ve en dar sokaklarda bile kaldırım genişliğinin en az 1,5 metre olmasını öngörülüyor.
Ayrıca, yaya yollarında engellilerin erişimini kolaylaştırıcı rampalar ve hissedilebilir yüzey uygulamalarının yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Sağlıklı bir şekilde yürüyüş yapabilmek için alçak ve geniş kaldırımların, trafiğe kapatılmış alanların ve insanların yürüyüş imkânlara kolayca ulaşabilecekleri bölgelerin oluşturulmasının önemine dikkat çeken Bıçkı, şunları söyledi:
“Yaya dostu kentlerin bir başka özelliği de engelli dostu olmalarıdır. Yayalara ayrılmış geniş kaldırımlar, gezinti alanları, aynı zamanda engellilerin gereksinim duydukları özel işaretlemelerin bu kaldırımlarda veya gezinti alanlarında rahatlıkla yapılabilmesine imkân sağlıyor. Kaldırımların çok dar olması, çok kesintili olması ise engellilerin bu kaldırımlarda yol almalarını zorlaştırıyor.”

Kaldırımların çok yüksek olmasının; çocukların, yaşlıların ve bebek arabasıyla gezinti yapan bireylerin bu kaldırımları kullanmasını ve ev dışında rahatça vakit geçirebilmelerini zorlaştırdığını ifade eden Bıçkı, şu ifadeleri kullandı:
“Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin eski hocalarından birisinin şöyle bir sözü var, ‘Medeniyet ile kaldırım yüksekliği ters orantılıdır’. Yani kaldırımlar yükseldikçe medeniyet seviyesi aşağıya düşmektedir.”
Bu sözün ne anlama geldiğini İtalya’nın Roma kentini gezerken daha iyi anladığını vurgulayan Bıçkı, Roma’da kaldırımların son derece geniş ve alçak yapıldığını, Türkiye’de olduğu gibi kaldırımların üzerine park edilmiş araçlar, masalar, sandalyeler, işletme tabelaları, motorlar veya elektrik panoları gibi engellere rastlamanın mümkün olmadığını söyledi.

İNCİNEBİLİR YOL KULLANICILARININ KORUNMASINA YÖNELİK TEDBİRLER UYGULAMA KILAVUZU
Kaldırımlarla ilgili düzenlemelerde “İncinebilir Yol Kullanıcıları” kavramı, genellikle kırılgan veya hassas yol kullanıcıları bağlamında ele alınıyor.
Kanunlar ve yönetmelikler açısından bu gruba; engelliler, yaşlılar, çocuklar, hamileler ve hareket kabiliyeti kısıtlı bireyler, baston veya tekerlekli sandalye kullananlar dâhil ediliyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2023 yılında yayımlanan “İncinebilir Yol Kullanıcılarının Korunmasına Yönelik Tedbirler Uygulama Kılavuzu” incinebilir yol kullanıcılarının güvenliğini sağlamak için yaya yolları, kaldırımlar ve geçitlerde alınması gereken yapısal ve işaretleme tedbirleri belirleniyor.
Aynı zamanda, şehir içi ulaşımda erişilebilirliği artırarak herkes için daha güvenli ve konforlu bir yaya altyapısı oluşturmayı amaçlanıyor.

“ESAS PROBLEM ENGELLİLERE UYGUN BİÇİMDE YAPILMIŞ OLAN KALDIRIMLARIN, ENGELLİ OLMAYANLAR TARAFINDAN DEĞİŞİK BİÇİMLERDE İŞGAL EDİLMESİDİR”
Yerel yönetimlerin incinebilir bireyler için yaya alanlarında nasıl düzenlemeler yapılması gerektiğini bildiklerini ifade eden Bıçkı, “Esas problem engellilere uygun biçimde yapılmış olan kaldırımların ve yaya yollarının, engelli olmayanlar tarafından değişik biçimlerde işgal edilmesidir” dedi.
Kaldırımları işgal edenlere göz yumulmaması ve engelli hakları ile ilgili yurttaşların bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Bıçkı, yurt dışında katıldığı bir çalıştayda gündelik hayatta engellilerin karşılaşacağı problemler ile ilgili farkındalığı artırmak amacıyla engelli olmayan bireylere yönelik çalışmalar ile ilgili şunları söyledi:
“Örneğin, bir sinema filmini izledikten sonra tüm ışıklar kapatılarak insanların çıkışı hiçbir yardım almadan bulmaları ve sinemadan ayrılmaları istenerek görme engelli bireylerin yaşadıkları genel durum engelli olmayan bireylere anlatılmaya çalışılmıştır. Aynı şekilde gözleri bağlanarak çeşitli engellerle donatılan bir kaldırımda yürümeye bırakılan insanlar, görme engelli kimselerin maruz kalabilecekleri tehlikeleri öngörebilme konusunda eğitilmişlerdir.”
Engelliler için bir takım fiziksel düzenlemelerin yapılmasının yeterli olmadığını vurgulayan Bıçkı, şu ifadeleri kullandı:
“Aynı zamanda yapılan düzenlemelerin iyi kullanılabilmesi için bunların engellilerin kullanımına açık biçimde tutulmasının da temin edilmesi gerekir. Bu da bir yandan cezai yaptırımların tavizsiz biçimde uygulanmasını, diğer yandan engelli olmayan bireylerin daha ilköğretimden başlanarak eğitilmelerini gerekli kılmaktadır.”

YAYA KONUMUNDA OLAN KİŞİLERİN TEMEL İHTİYACI GÜVENLİK
Yaya konumunda olan kişilerin temel ihtiyacının güvenlik olduğunu belirten Bıçkı, suça maruz bırakılmamak için kaldırımların özellikle gece geç saatlerde iyi aydınlatılması ve güvenlik güçlerinin gece saatlerinde de denetimlerini sürdürmelerinin yaya güvenliği açısından son derece önemli olduğunu dile getirdi.
Güvenliğin başka bir boyutunun ise fiziksel nitelikli güvenlik olduğunu söyleyen Bıçkı, şu açıklamaları yaptı:
“Bu bağlamda yayanın yürüyüş esnasında bir çukura düşmemesi, bir engele çarpmaması, bir engel dolayısıyla (kaldırıma park edilen bir otomobil, motosiklet, büyük bir tabela, masa, sandalye vb.) kaldırımdan inmek zorunda kalmaması; yağmur, fırtına, aşırı sıcak gibi çevresel etkenlere karşı kısa süreliğine de olsa sığınılacak sağlam bir barınağın bulunması gibi özellikler fiziksel güvenliği temin etmeye yardımcı olur.”

“KENT İÇİNDEKİ YAYA YOLLARININ GEZİNTİ ALANLARININ KONFORLU OLMASI HEMŞEHRİLERİN DAHA ÇOK ALIŞVERİŞ YAPMALARINA İMKÂN SAĞLAR”
Yaya yollarının sosyal yaşama en önemli katkısının, yürüyüş ve gezinti esnasında insanların birbirleri ile karşılaşmalarına, buluşmalarına, selamlaşmalarına, etkileşim içerisine girmelerine imkân sağlaması olduğuna dikkat çeken Bıçkı, kent içindeki yaya yollarında daha fazla vakit geçirilmesinin yerel esnaftan daha çok alışveriş edilmesi imkânı oluşturduğunu söyledi.
Kentin çeperlerinde konumlanan alışveriş merkezlerinin, yalnızca otomobil sahiplerinin erişimine uygun olduğunu ve içlerindeki ticari işletmelerin genellikle küresel veya ulusal zincirlere ait şubelerden oluştuğunu belirten Bıçkı, şunları söyledi:
“Alışveriş merkezlerinin kentin ekonomisine ve vergi gelirlerine sağlayabileceği katkılar, düşünüldüğü kadar fazla olmayabilir. Ancak kent içinde konumlanan küçük yerel işletmeler; kent ekonomisine, yerel istihdama ve sosyal sürdürülebilirliğe daha fazla katkı sağlayabilir. Bu nedenle kent içindeki yaya yollarının gezinti alanlarının konforlu olması hemşehrilerin, mahalli işletmelerin civarında daha çok vakit geçirmelerine ve dolayısıyla buralardan daha çok alışveriş yapmalarına imkân sağlar.”
Kent içindeki işletmelerin korunmasının aynı zamanda kent kültürünün ve kent kimliğinin korunması anlamına geldiğini belirten Bıçkı, “Yerel işletmelerin pek çoğu, örneğin gastronomi ile ilgili olanlar kentin marka değerine, belleğine önemli katkılar sunarlar” dedi.

MUĞLA’DA EN DİKKAT ÇEKEN UNSUR KALDIRIMLARIN ÇEŞİTLİ BİÇİMLERDE İŞGAL EDİLMESİ
Muğla’da en dikkat çeken unsurun kaldırımların çeşitli biçimlerde işgal edilmiş olması olduğunu ifade eden Bıçkı, diğer bir meselenin de yeterli park yeri bulunmamasından dolayı insanların araçlarını gelişigüzel park etmesi olduğunu söyledi.
Bu konuyla ilgili en temel çözümün ise nüfus yoğunluğunun kente dengeli biçimde dağıtılması olduğunu belirten Bıçkı, bunun için belirli bölgelerde aşırı yoğunlaşmayı meydana getirecek yapılaşmalardan uzak durulması gerektiğini dile getirdi.
Bir başka pratik çözümün ise yeni imara açılan yerlerde mevcut ve potansiyel park yeri ihtiyacının öngörülerek bina sahiplerinden gerçek ihtiyacı karşılayacak sayıda otopark inşasının istenmesi ya da yönetimler tarafından toplu biçimde bu ihtiyacın karşılanması olduğunu ifade eden Bıçkı, şunları söyledi:
“Diğer bir mesele de insanların otomobil bağımlılığından uzaklaştırılmasıdır. Bu ise bir yandan yürüme ve bisiklet konforunun kent içinde artırılmasıyla; diğer yandan fosil yakıtlara bağlı olmayan temiz enerji kaynakları ile çalıştırılan kaliteli bir toplu ulaşım sisteminin kurulmasıyla sağlanacaktır.”

En iyi çözümün insanların tüm ihtiyaçlarına, eğitim, iş, dinlenme de dahil olmak üzere kendi yaşam alanlarında ulaşabilmeleri olacağını belirten Bıçkı, “İnsanların başka yerlere göç etmek zorunda kalmadan gündelik hayatı ve çalışma hayatını sürdürebilmeleridir. Ancak bu şekilde öngörülebilir bir nüfus ile dengeli biçimde gelişen şehirler yaratma imkânı bulunmaktadır” dedi.
Bıçkı, son olarak “Herkesin sürekli olarak yer değiştirdiği; iş, eğitim ve boş zaman faaliyetleri için sürekli seyahat ettikleri ve dolayısıyla zaman ve enerji tükettikleri bir dünyanın istikrarlı hale gelmesi mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
*Bu haber, bir Avrupa Birliği projesi olan Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi projesi kapsamında Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla Gündem Fethiye‘nin sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir
