Muğla’nın Yatağan-Kavaklıdere-Menteşe ilçeleri sınırları içerisinde Lodos Yenilenebilir Enerji ve Elektrik A.Ş. tarafından yapılması planlanan Lodos Rüzgar Enerji Santrali (RES) projesine karşı çıkan yurttaşlar Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kapsamında düzenlenen Halkın Katılım Toplantısı’nı (HKT) yaptırmadı.
Muğla’nın Yatağan ilçesi Şerefköy Mahallesi’ndeki Karabelen, Eyli ve Şaban tepelerine; Lodos Yenilenebilir Enerji ve Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılmak istenen “Lodos RES 49,5 MW/49,5 MW Projesi” için ÇED süreci kapsamında düzenlenmesi zorunlu olan Halkın Katılımı Toplantısı bugün (31 Temmuz) yapılmak istendi.
Toplantıya Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Müdürlüğü yetkilileri ve şirket yetkililerinin yanı sıra bölgede yaşayan çok sayıda yurttaş ve mahalle muhtarları katıldı.
Yapılmak istenen projeye karşı çıkan bölge halkı projeyi istemediklerini dile getirerek, toplantıyı yaptırmadı. Protestolara Şerefköy, Deştin, Esenköy, Alaşar, Kavaklıdere ve Yenimahalle muhtarları da destek verdi.
“BAĞIMSIZ BASIN İSTİYORUZ”
Toplantı sırasında alanda olan, daha önce Muğla’da yapılmak istenen çimento fabrikasına verdiği destek ve çimento fabrikasına karşı mücadele eden yurttaşlar hakkındaki karalama haberleri ile gündeme gelen Muğla Postası Gazetesi de protesto edildi.
Muğla’nın Menteşe ve Yatağan ilçelerine bağlı Bayır ve Deştin mahallelerinin ortak sınırında kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına karşı mücadele eden çevre aktivistleri hakkında Muğla Postası Gazetesi ve bazı sosyal medya hesapları tarafından ‘para karşılığı eylem yaptıkları’ yönünde iddialarda bulunulmuştu. 167 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütü ise karalamaların hedefindeki yurttaşlar ile dayanışmak için ortak bir basın açıklamasına imza atmıştı.
Köylülerin “Çimentocu basın istemiyoruz”, “Bağımsız basın istiyoruz”, “Onurlu gazetecilik istiyoruz” sloganları sonrasında Muğla Postası Gazetesi’nin alandan ayrıldığı aktarıldı.
“HALK BİLGİ ALMAK İSTEMEDİ” TUTANAĞINA TEPKİ
Protestoların ardından Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Müdürlüğü görevlileri “İl Müdürlüğü personeli, Bakanlık yetkilileri, misafir firmanın hazır bulunduğu ancak halkın bilgilenmemek istememesi ve yoğun protestolar nedeniyle halk bilgi edinmek istememiştir” şeklinde tutanak tuttu.
Halkın bilgi almak istemediği yönündeki ifadelere tepki gösteren yurttaşlar kendileri ayrı bir tutanak hazırladı ve saat 14.30’da tutanağı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne teslim etti.
YURTTAŞLARIN TUTANAĞINDA NELER YAZILDI?
Halkın bilgi alma hakkını kullanmadığı değil toplantının yapılmadığına vurgu yapan köylüler tutanakta şu maddelerle neden projeye karşı olduklarını açıkladı:
1- 14.500 dekar ormanlık alanda kurulacak bur RES’ler ormanlarımızı büyük zarar verecektir. Bu ormanları büyük yangından koruyabilmekiçin biz canımız ortaya koyduk.
2- Bu ormanlar bizlerin geçim kaynağıdır. Bu dağlardan bizler kuzugöbeği mantarı, çıntar, sahlep toplar pazarda satar ve çoluk çocuğumuzun geçimini sağlarız.
3- bölge arıcılık için elverişlidir ve bal arıları vardır. arıcılık ve bal üretimi yaparız. Muğla ilinde kara kovan olan yerleşim yeri yegane burasıdır.
4- RES’ler için yolların açılmasında orman ve bitki örtüsü yok edilecek ve ayrıca görüntü kirliliği ortaya çıkacaktır. Elektromanyetik alan etkisi yaratacaktır. Tüm canlılar üzerinde mekanik ve aerodinamik gürültü etkisi yaratabilecektir. Ses ötesi yaydığı dalgalar camdan, duvardan dahi geçebilmektedir.
5- Dönen rüzgar kanatları böcek, arılar ve kuşlar için ölümcüldür. Yollarını değiştirmelerine yönlerini karıştırmalarında da neden olur.
6- Kanatlardan savrulan hava, nemi yukarıya çıkarır bal üretimi için gereken basra böceğinin salgısını engeller. Mantarlama üretemez hale getirir.
Bunlarla bizim geçim kaynakalrımızın, yaşam hakkımızın yok olması anlamına gelir.
Son olarak rüzgarın estiği her yere RES yapılmak zorunda değildir. Yer seçimi doğru yapılmalıdır. Bizler yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı değiliz ancak yer seçiminin doğru yapılmasından yanayız.
PROJE NEYİ KAPSIYOR?
Projenin ÇED raporuna göre; ilk olarak Bodrum’un Çiftlikköy mevkisinde yapılmak istenirken Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin İlke Kararı’nda belirlenen RES yapılabilir alan sınırları içinde olmaması ve bazı direklerin turizm bölgesinde kalmasından dolayı söz konusu proje iptal edilmişti.
Raporda ayrıca projenin ekonomik ömrünün 49 yıl olmasının planlandığı, kurulması planlanan 10 adet rüzgâr türbininden yıllık azami güç üretimi 173 bin 250 kilowatt saat (kWh) olarak öngörüldüğü belirtildi. Santral sahası sınırına 300 metre mesafede emniyet bandı bırakılacağı dile getirildi.
Diğer yandan, daha önce mahkeme tarafından ÇED olumlu kararı iptal edilen ve Menteşe Belediyesi tarafından ruhsatları iptal edilen çimento fabrikasına da enerji sağlanacağı ifadeleri raporda yer aldı.
Proje bedelinin ise 960 milyon TL olduğu belirtildi.
Yurttaşlar, projeye dair görüş ve itirazlarına ilişkin bir metin kaleme aldı.
Yurttaşların itirazlarında şu ifadelere yer verdi:
“Kavaklıdere’nin güney batısında kalan sıradağ bloğu bölgenin bakir kalan ender yerlerinden biridir. Bu nedenle ilgili bölgede yapılacak RES başta yaban hayatını ve orman örtüsünü olumsuz etkileyecektir. Küresel ısınma ve kuraklıktan dolayı daha alçak yerlerde arıcılık faaliyetleri gün geçtikçe zorlaşmaktadır.”
“ENDEMİK BİTKİ ÖRTÜSÜ VE ARILAR OLUMSUZ ETKİLENECEKTİR”
Açıklamada, bölgenin rakımının bin 700 metrenin üzerinde olması ile ilkbahar mevsiminin daha geç gelmesi bölgenin bitki örtüsünün arı üreticilerinin arılarının bölgede konakladığı ifade edildi.
Kurulması planlanan RES ile bölgedeki endemik bitki örtüsünün olumsuz etkileneceği ifade edilirken, “Arılar balsıradan çam balı üretmektedirler. türkiye bal üretiminde ve arıcıların özellikle Muğla geçiminde çam balı çok önemli bir gelir kaynağıdır. Kızılçam ormanlarının deniz etkisini alan yörelerinde balsıra oluşmaktadır” denildi
Ayrıca itiraz metninde, şu ifadelere yer verildi:
“İklim değişikliği (ısınma ve kuraklaşma süreci) balsıra yapan kabuklu koşnilin daha yüksek araziye taşınmasına sebep olmuştur. Bu nedenle bu bölgelerin önemi gün geçtikçe daha da önem kazanmaktadır. Kızılçam ormanları içine kurulacak RES alanlarının; orman içi iklimi değiştirmesi ve balsıra yapan koşnilin verimliliğini azaltması veya yaşamasını engellemesi mümkündür. Böyle olumsuz etkileme ormanlara zarar vermek yanında, halkın geçim kaynağına da darbe vuracaktır.”
“ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN DOĞAL EKOLOJİK DENGESİNİ BOZACAK ÖLÇÜDEDİR”
Rüzgar güllerinin oturduğu geniş alanlar gerekse ulaşım için yapılan devasa yollardan dolayı orman yapısı olumsuz etkileneceği ifade edilen açıklamada, “Ormanlar kamu malı oldukları için, kâr amacı ile kurulan RES firmalarına tahsis edilmeleri uygun değildir. Öte yandan orman içine kurulan RES tesislerinin kullandıkları alan (kule alanı, yollar ve enerji nakil hatları) ve yarattıkları sorunlar orman ekosistemlerinin doğal ekolojik dengesini bozacak ölçüdedir” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, orman alanlarında, sulak alanlarda yaşayan kuşların RES’lerden olumsuz etkilenmesi; orman içinde olduğu kadar, çevredeki tarım alanları ile meyveliklerde de zararlı böceklerin artmasına sebep olacağı belirtildi.
Açıklamada, Muğla Orman Bölge Müdürlüğü ve Ege Ormancılık Araştırma Enstitüsü’nün 2010-2013 yıllarında Orman Yönetim Konseyi’nin (FSC) Kavaklıdere-Menteşe-Yatağan sınırında Göktepe Dağı etrafında 26 farklı çeşit bitkinin endemik, nadir ve cites kapsamında yayılışı tespit edildiği söylendi.
RES santralinin kanatlı birçok hayvanın ölümüne ve göçmen kuşların göç yollarını engel olduğu belirtilen açıklamada, “Ormanda toprak yüzeyine yakın hava tabakasındaki su buharının kaynağı ölü örtüdeki organik maddelerin ve toprak hayvancıklarının solunumundan kaynaklanır. Orman içinde hava hareketlerinin açık alana göre çok daha sakin olması, nemli havanın orman içinde kalmasını sağlar” denildi.
“ORMANIN BU BÜTÜNLÜĞÜNE VE EKOSİSTEMİN DOĞAL
DENGESİNE ZARAR VERMEKTEDİRLER”
Açıklamada, ormanın kendi içinde özel bir iklim oluşturduğu belirtildi. Orman ekosisteminin doğal dengesi bu ‘orman içi iklim’ koşullarına bağlı olduğu söylendi.
Orman içi iklim özelliklerinin değiştirilmesi, orman ekosisteminin doğal dengesinde de değişikliklere yol açtığı ifade edilen açıklamada, şunlar söylendi:
“Orman içinde yapılmaya çalışılan RES santralinin oluşturduğu açıklık alanları ile ormanın bu bütünlüğüne ve ekosistemin doğal dengesine zarar vermektedirler. RES kulelerinin inşaatı, uzun kanatların tır ile nakli için orman içinde geniş, toprak yollar açılmaktadır. Bu yolların kanal, menfez gibi alt yapıları çok sorunludur. Ayrıca elektrik nakil kablosu için de ayrı yollar açılmaktadır.”
Öte yandan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Yılda birkaç defa afet halinde yağan yüksek/sağanak yağışlarda kulelerin çevresinde ve bu toprak yollarda önemli miktarda materyali taşıyacağı, çamurlu sellerin daha aşağıdaki yerleşim yerlerine ve tarım alanlarına zarar vereceği göz önüne alınmamaktadır. Devlet ormanına bu kadar hesapsızca ve vahşice girmeye, zarar vermeye kimsenin hakkı yoktur.”
RES kulesi ile orman ekosisteminin dengesinin bozmanın doğru olmadığı belirtilen açıklamada, “Orman ekosisteminin sağladığı faydaların yok edilmesi ile sebep olunan zarar ve bozulan dengenin yeniden sağlanabilmesi için gerekli para rsantralinin sağlanacak firma gelirinden çok yüksektir. Ayrıca bozulan doğal dengenin kaç yılda sağlanabileceği hususu, sorunun dördüncü boyutunu oluşturmaktadır” belirtildi.
Açıklamada, bütün bu olumsuzlukların yanı sıra görüntü ve gürültü kirliliği bölgenin doğal yapısına zarar verileceği ifade edildi. Orta vadede planlanan yayla turizmi, eko turizmi, kamp ve karavan turizminin önüne tıkayacağı denildi.
“ORMANLARIMIZI EVLATLARIMIZA OLDUĞU GİBİ DEVRETMENİN MÜCADELESİ İÇERİSİNDEYİZ“
6831 Sayılı Orman Kanunu’ndan bahsedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Yatırımların gerekli izinler alınarak öncelikli olarak orman niteliğini kaybetmiş alanlarda gerçekleştirilmesi esastır. RES yapılacak olan yerde 2021 yılında büyük bir orman yangını meydana geldi. O halde ormanlarımız bunun için mi yandı, orman niteliğini kaybetmiş yerlerde yapmak için mi bunlar yapılıyor! İnsanın aklına bunlar geliyor. Bunun çok net bir şekilde açıklanması gerekiyor.”
Orman alanlarının, orman vasfının kaybettiği tescilenmediği belirtilen açıklamada, “RES santralinin bu bölgeye nasıl kurulduğu sorulan açıklamada, Yanan orman alanları anayasa gereği kesinlikle farklı amaçla kullanılamaz, imara konu edilemez ya da farklı bir şekilde değerlendirilemez. Bu iki maddeye dayanarak bu RES santralinin burada gerçekleştiremeyeceğini hemfikiriz ve bunun için buradayız” denildi.
2021 yılında Kavaklıdere yangınında ilgili bölgede yangının daha fazla büyük alanlara yayılmaması için çocuk-genç-yaşlı topyekün büyük uğraşlar verdikleri belirtilen açıklamada son olarak, şunlar söylendi:
“Şimdiye kadar gözümüz gibi sakındığımız ormanlarımızı, hayvanlarımızı ve bitki örtümüzü bundan sonra da korumaya kollamaya devam edeceğiz. Çünkü bizler orman köylüsüyüz bazılarımızın evlerine giren ekmeğin-aşın bu ormanların sayesinde olduğunun bilincindeyiz. Atalarımızdan devraldığımız bu ormanlarımızı evlatlarımıza olduğu gibi devretmenin mücadelesi içerisindeyiz. Tüm bu nedenlerden dolayı bölgemizde kurulacak olan RES santralini karşı çıkıyor durdurulmasını talep ediyoruz.”