Gündem Fethiye’nin Türkiye’de erkek şiddetinin çocuk haklarına etkisi konusundaki sorularını yanıtlayan Emrah Kırımsoy, çocukların hak sahibi insanlar olduğunun altını çizerek, çocuk koruma sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi Kırımsoy, bütüncül ve hak temelli bir yaklaşımla koruyucu ve önleyici bir yapının oluşturulması gerektiğini vurguladı.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Gündem Fethiye kadın hakları mücadelesinin farklı başlıklarını konu alan söyleşi dizisine devam ediyor. Sosyal hizmet uzmanı ve çocuk hakları savunucusu Emrah Kırımsoy Gündem Fethiye’nin Türkiye’de erkek şiddetinin çocuk haklarına etkisi konusundaki sorularını yanıtladı.
“ÇOCUKLAR İNSANDIR”
Çocuğa karşı şiddetin görünür olduğu en önemli alanlardan birinin toplumsal cinsiyet kalıplarına sıkıştırılan çocuklar olduğunu ifade eden Kırımsoy, çocuğa karşı şiddetin normalleştirilmesi ile ilgili şunları söyledi: “Çocuk hak sahibi bir insandır. Üzerinde tahakküm kurulabilecek bir nesne veya mal değildir. Oysa yetişkinlerin çarpık çocuk algısı çocukları tek tipleştirmeye, onun hakkında şuursuzca kararlar almaya neden oluyor. Yetişkinler çocuğun yüksek yararını değil kendi istek, arzu ve önceliklerine göre hareket ediyor.
Unutmayalım güç ve erkin kötüye kullanılması şiddettir. Ve yetişkinler güç ve erklerini kötüye kullanarak çocukları duygusal, fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakıyorlar. Çocuğa karşı şiddetin görünür olduğu en önemli alanlardan biri toplumsal cinsiyet kalıplarına sıkıştırılan çocuklardır.
Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına dair Sözleşme çocuğa özel bir statü tanımlar. Buradaki amaç çocuğun insan haklarını korumaktır. Her insan eşit, özgür ve onur sahibidir. Yaşar Kemal’i anarak hatırlayalım: Çocuklar insandır.”
“ÇOCUK, BAKIMINI ÜSTLENENLERİN MALI DEĞİLDİR!”
Çocukların haklarının sağlanması ve korunmasında özel önlemler alınmasını gerektiğini dile getiren Kırımsoy, bütüncül yaklaşım konusunda yetişkinlerin sorumluluklarına ve devletin yükümlülüklerinde dikkat çekti: “Çocukların başta gelişimsel özellikleri, kendilerini ilgilendiren konularda oy hakları olmamaları, karar ve hak arama mekanizmalarına yetişkinler gibi katılamamaları onların haklarının sağlanması ve korunmasında özel önlemler alınmasını gerektirir. Bu konuda önlemler alınması konusunda tüm yetişkinlerin sorumluğu, devletin de yükümlülüğü vardır.
Eğer ebeveyn bakımı altında bulunan çocukların hakları ihlal ediliyorsa bu devletin önleme yükümlülüğünü yerine getirmemesiyle ilişkilidir. Çocuk hakları ihlalleri kader, fıtrat, istisna, müstesna, doğal afet ile açıklanamaz! Çocuk bakımını üstelenenlerin malı değildir!
Bütüncül yaklaşım çocukların ayırım gözetmeden yaşama ve gelişme haklarının, katılım haklarının ve yüksek yararlarının gözetilmesidir.”
“ÇOCUK YAŞTA EVLİLİK ÇOCUK HAKLARI İHLALİDİR”
Kırımsoy, Sıla Şentürk’ün maruz bırakıldığı hak ihlalleri ve 16 yaşındaki çocukların mahkeme kararıyla, 17 yaşındaki çocukların ise ebeveyn rızası ile evlendirilmesine izin veren kanunla ilgili olarak şunları söyledi: “Kısa ve öz: çocuk yaşta evlilik çocuk hakları ihlalidir. Sıla’nın maruz kaldığı ihlaller zinciri sayısızdır. Çocuk koruma sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini gösteren ne ilk ne son örnektir. Çocukların haklarını korumakla yükümlü olanların görevlerini yapmadığının, sorumluluk zincirinin işlemediğinin kanıtıdır.
Çocuklara yönelik cinsel istismar başta olmak üzere şiddetin her türlüsünün üzerinde ciddiyetle ve her kesimden hesap vererek gidilmedikçe yaşanan ihlallerin ne ilk ne de son olacağını söylemek, ümit etmek tamamen boştur.”
“BİR ARADA YAŞAM KÜLTÜRÜNÜ, -MIŞ GİBİ YAPMADAN HEP BİRLİKTE İNŞA ETMELİYİZ”
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın yayınladığı raporda da dikkat çektiği konulardan biri olan, şiddete maruz bırakılan çocukların kendi başlarına başvuru yapmalarının önündeki engellere dair ise Kırımsoy, çocuğun yararını öne koyan bir yaklaşıma ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı: “Çocukların kolayca erişebileceği ve kendilerini güvende hissedebilecekleri hak arama mekanizmaları çokça sınırlı. Olanlarında çocukların kendilerini güvende hissetmelerini sağlama konusunda güçlendirmesi gerekiyor. ALO 183, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri, Emniyet, Kamu Denetçiliği Kurumu, alan özelinde çalışan sivil toplum örgütleri vb.
Kendilerini değil çocuğun yararını önceleyen bir yaklaşım ihtiyacı var. Halen kurumumuzun, okulumuz adı çıkmasın diye bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen çalışanların olduğu bir ülkedeyiz.
Çocukların başta şiddet olmak üzere her türlü hak ihlalinden uzak olmaları için bir seferberlik ilan edilmesi lazım. Kamu idaresi, yerel yönetimler, akademi, özel sektör, medya, sivil toplum örgütleri ve en önemlisi de çocuklarla birlikte… Bir arada yaşam kültürünü, -mış gibi yapmadan hep birlikte inşa etmeliyiz.”
“GÜNDEM ÇOCUK’UN KAPATILMASI ÇOCUK HAKLARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIN KAMU İDARESİ TARAFINDAN NASIL HEDEF ALINABİLECEĞİNİN ÖRNEĞİ OLDU”
Gündem Çocuk Derneği’nin kapatılması ile ilgili süreci ve Gündem Çocuk’un kapatılmasının ne anlama geldiği hakkında Kırımsoy şunları söyledi: “Kasım 2016’da 677 sayılı KHK ile kapatıldı Gündem Çocuk. Çocuk haklarını gündemleştirme, çocuk katılımı, vaka takibi, izleme ve raporlama, politika belgeleri oluşturma gibi savunu çalışmalarına hak ihlallerindeki cezasızlık kültürü ile mücadele etmekteydi. Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin gereği olarak ‘Bütüncül ve Hak Temelli Bir Çocuk Politikası’ için çalışmalarını yürütmekteydi.
Hak ihlallerinin olduğu her alanda; yaşam hakkı, cinsel istismar, okullarda fiziksel güvenlik, çalışan çocuklar, çocuk adalet sistemi vb. gibi alanların yanında 2015 yılında sokağa çıkma yasakları sırasında çocukların maruz kaldığı hak ihlallerine de dikkat çekti. OHAL sonrasında pek çok hak temelli örgüt ve kişi gibi marjinalleştirilip kriminalleştirildi.
Gündem Çocuk’un kapatılması çocuk hakları ile ilgili çalışmaların kamu idaresi tarafından nasıl hedef alınabileceğinin örneği oldu. Sivil topluma, hak temelli çalışmalara ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir darbe oldu.”
“BAŞKA BİR DÜNYANIN MÜMKÜN OLDUĞUNA DAİR UMUT YOK EDİLEMEZ…”
Tüzel kişiliği olmasa bile kapatılmasının ardından Gündem Çocuk hareketinin, içindeki kişiler tarafından sürdürüldüğünü ifade eden Kırımsoy, “Ama sonuçta çocuk hakları hareketinde kırmızı çizgilere dair hak temelli yaklaşımın nasıl baskılanabileceğine hep birlikte şahit olduk.
Bu arada ne insan hakları hareketi ne de bu bağlamda çocuk hakları hareketi boşluk tanımaz. Eşitlik, özgürlük ve barış içerisinde yaşam talebi temeldir. Bu temel bulunduğu zaman ve koşullara göre yeniden biçimlenir ve dönüştürür. Çünkü başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair umut yok edilemez…” dedi.
“BÜTÜNCÜL VE HAK TEMELLİ BİR YAKLAŞIMLA, KORUYUCU VE ÖNLEYİCİ BİR YAPI OLUŞTURULMASI LAZIM”
Son olarak Kırımsoy, çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi için bütüncül ve hak temelli bir yaklaşımla koruyucu ve önleyici bir yapı oluşturulması gerektiğini söyledi ve bu konudaki adımları açıkladı:
“Birincil önleme: Herhangi bir ihlal olmadan yapılması gerekenler. Eşit, özgür yaşam alanları, destek mekanizmaları, farkındalık çalışmaları (yetişkinlere ve çocuklara) gibi…
İkincil önleme: Biri ihlal olduğunda etkili ve onarıcı bir müdahale. İhlale maruz bırakılan çocuğun güvenli alana alınması ve desteklenmesi. Etkin soruşturma, fail/ faillerin ve sorumluluk zincirinin cezasız kalmaması, cezasızlık kültürü ile mücadele.
Üçüncül müdahale: Benzer bir olayın asla tekrarlanmaması için politika, yasa, örgütlenme ve toplumsal yaşamda yapılması gerekenler.
Aksi sadece -mış gibi yapmaya devam etmek olacak. Oysa çocuklar için daha iyi bir dünya mümkün.“