Türk-İş’in araştırmasına göre mart ayında açlık sınırı 9 bin 591 liraya, yoksulluk sınırı ise 31 bin 241 liraya yükseldi.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) tarafından hazırlanan açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre gıda fiyatları mart ayında aylık bazda yüzde 1,76, yıllık bazda ise yüzde 94,62 yükseldi.
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 9 bin 591 liraya; gıda harcaması ile giyim, konut, (kira, elektrik, su, yakıt) ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 31 bin 241 liraya yükseldi.
Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 12 bin 459 lira oldu.
MUTFAK ENFLASYONUNDA 12 AYLIK DEĞİŞİM ORANI YÜZDE 94,62
Mutfak enflasyonundaki değişim Mart 2023’te şöyle oldu:
Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 1,76 oranında gerçekleşti.
İki aylık değişim oranı yüzde 17,96 tespit edilirken, son 12 ay itibariyle değişim oranı yüzde 94,62 oldu.
12 aylık ortalamalara göre değişim oranı yüzde 114,03 olarak hesaplandı.
KIRMIZI ET 250 LİRAYI GEÇTİ
Raporda, gıda enflasyonunda iki aylık değişim oranı yüzde 17,96, on iki ay itibariyle değişim oranı yüzde 94,62, on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı yüzde 114,03 olarak hesaplandı.
Peynir ve yoğurt fiyatları gerilerken, sütün fiyatı artarak 25 liranın üzerine çıktı.
Bir ayda dana etinde yüzde 13, kuzu etinde yüzde 18, tavukta yüzde 4, yumurtada yüzde 16, balıkta yüzde sekiz fiyat yükselişleri gerçekleşti. Dana eti ilk kez 250 liranın üzerine çıktı. Baklagillerden fasulye fiyatı yüzde 10 geriledi. Yeşil ve kırmızı mercimek fiyatları yüzde 4 yükseldi.
“DEPREM GELİR DAĞILIMINI DAHA DA BOZABİLİR”
Türk-İş açıklamasında 6 Şubat’taki depremlere işaret edilerek “Hâlihazırda büyük bir geçim zorluğu yaşayan geniş kitlelerin 6 Şubat büyük Türkiye depremi ve sonrasında yaşanan sel felaketlerinin doğurmuş olduğu zorlukları daha yoğun hissetmesi ve gelir dağılımındaki adaletin daha da bozulması ihtimal dâhilinde” denildi.
Açıklamada ayrıca, “Bunun mümkün olduğunca önlenmesi ve ücretli-maaşlı geçinenlerin milli gelirden aldıkları payların yıldan yıla gerilemesinin önüne geçilmesi için siyasi iradenin ilk başta yapması gerekenlerden birisi vergide adaleti sağlamaya yönelik politikalar geliştirmesidir” ifadeleri yer aldı.