Muğla’nın Fethiye ilçesinde bulunan Söğütlü Köyü’nün tek su kaynağının, jandarma müdahalesi ile HES için kesilmesi sonrası açılan davanın bilirkişi keşfi dün (15 Mayıs) yapıldı. Sekiyaka 2 HES’e giden yolun farklı yerlerinde jandarma kontrol noktaları kuruldu ve alanda kimlik kontrolü yapıldı.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Söğütlü Mahallesi’nde köylerinin tek su kaynağı olan Bozluca kaynağını, Fethiye Sulama Birliği ile tahsis dolayısıyla Akfen Holding’e ait Sekiyaka 2 Hidro Elektrik Santrali’ne (HES) ve HES’ten geçen suyun Seydikemer ilçesindeki köylere ulaştırılmasına karşı mücadele eden köylüler 5 Ağustos 2024’te sularını korumak için nöbet tutmaya başlatmıştı.
Jandarma ekipleri, 9 Ağustos 2024’te köylülere müdahale etmişti. Ayrıca, sekiz köylü darbedilerek ve ters kelepçeyle gözaltına alınmıştı. İş makineleri ise suyun yönünü değiştirmişti.
Köylüler, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü 21. Bölge Müdürlüğü’nün suyun paylaştırılmasının iptali istemiyle 15 Ağustos 2024’te DSİ’ye dava açmıştı.
Muğla 2. İdare Mahkemesi’ndeki davanın bilirkişi keşfinin tarihi 15 Mayıs 2025 saat 14.00 olarak belirlenmişti.
Keşif günü (15 Mayıs) Sekiyaka 2 HES’e giden yolun farklı yerlerinde jandarma kontrol noktaları kuruldu ve alanda jandarma tarafından kimlik kontrolü yapıldı.
Gündem Fethiye, keşfi alanda takip etti.


AVUKAT BORA SARICA: “KÖYLÜLER, SUDAN YARARLANAMIYOR”
Bilirkişi heyeti, saat 15.00 sıralarında Karaçomak su kaynağının bulunduğu bölgeye geldi.
Mahkeme heyeti, keşif öncesi tarafların beyanlarını almaya başladı. İlk sözü Avukat Bora Sarıca aldı.
Sarıca beyanında; Söğütlü Köyü’ne aktarılan suyun, kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından engellendiğine dikkat çekti.
Bölgenin, başlıca su kaynağı olduğunun altını çizen Sarıca, köylünün sudan yararlanamadığını vurguladı.


DSİ AVUKATI: “ESAS PROBLEM KURAKLIK”
DSİ avukatı ise esas problemin kuraklık olduğunu ve köy için kapalı su sistemi planlandığını öne sürdü.
Ardından heyet, HES’e ait regülatörün bulunduğu alanda inceleme yaptı.
Sarıca, alanda bulunan iki büyük balık çiftliğinin de yoğun su kullandığını belirtti.
DSİ’nin havza planlamasının yanlış olduğunu savunan Sarıca, suyun büyük bölümünün HES’e gittiğine dikkat çekti.
Heyet son olarak, 9 Ağustos 2024’te iş makinelerinin suyun yönünü değiştirmesi sonucu suyun paylaşıldığı alana giderek incelemeler yaptı ve saat 16.00 sıralarında keşif bitti.


“BURADA GERÇEKTEN BİR TARIMSAL SULAMA MI YOKSA HES’İN BESLENMESİ MESELESİ Mİ VAR?”
Keşfin ardından Avukat Bora Sarıca, Gündem Fethiye’den Duru Şevval Ayyüce’nin sorularını yanıtladı. Sarıca, Ağustos 2024’te suyun başında köylülerle jandarma arasında yaşanan arbedeyi hatırlattı.
Köylülerin, suyunu vermek istemediğini ve kadimden gelen su hakkını savunmak istediklerini vurgulayan Sarıca, şunları söyledi:
“DSİ’nin vermiş olduğu karar ve jandarma müdahalesiyle Söğütlü’nün suyu alındı, HES’e ve alttaki köylere verildi. Hemen akabinde biz davamızı açtık.”
Sarıca; dava kapsamında gözlemlerini, notlarını ve iddialarını ilettikleri belirterek “Özellikle şunu söyledik burada gerçekten bir tarımsal sulama mı yoksa HES’in beslenmesi meselesi mi var?” dedi.
Bu konuda köylülerin şüphesi olduğunu vurgulayan Sarıca, şu ifadeleri kullandı:
“Köylüler, bunun bir sulama meselesi olmadığını; HES’in ihtiyacına yönelik bir su bölünmesi olduğunu söylüyorlar, düşünüyorlar. Bunun özellikle bilirkişi tarafından tespit edilmesini istedik. Biliyorsunuz öncelikle içme suyudur, tarımsal sulamadır Sonra endüstriyel su kullanması söz konusudur.”
Bu konunun net ve insanların kafasındaki şüpheleri ortadan kaldırılacak şekilde tespit edilmesinin gerektiğine dikkat çeken Sarıca, “Bunu da yapacak bağımsız mahkemelerdir. Umarım bu sorun çözülür, köylü suyuna ulaşır, herkes mutlu olur” dedi.
“SUYUN, HES’E GİTTİĞİNİ İSPATLAMIŞ OLDUK”
Bilirkişi heyetine, bölgede geçmişte olanları ve geçen sene yaşananları anlatan Fethiye Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Fethiye İlçe Yönetim Kurulu Üyesi ve DSİ’den emekli Ziraat Mühendisi Serdar Adakale Gündem Fethiye’ye konuştu.
Bölgenin fiziki yapısının labirent gibi olduğunu ve herkesin bir anda anlayamayacağı karışıklıkta olduğunu vurgulayan Adakale, şunları söyledi:
“Ahmet Şık tarafından soru önergesi verilmişti. Bakan’ın yazdığı yanıt yazısında ise HES’e su gitmediğinden bahsedilmişti fakat şu an regülatörün başındayız. Suyun çevrildiği yeri gördük ve bu noktadan suyun HES’e gittiğini ispatlamış olduk. Bunu bilirkişi heyetine ifadelendirdik.”
“KULLANIM SÖZLEŞMESİNDE OLMAYAN SUDAN PARA KAZANMA DURUMU VAR”
Söğütlü Köyü’nde, alansal olarak arazi anlaşmazlığına bağlı bir durum olsa da bölgede kamu zararının olduğunun da gözden kaçtığını belirten Adakale, dava konusundan farklı olarak şu ifadeleri kullandı:
“Sekiyaka 1-2 HES su kullanım sözleşmesinde bolca su kaynağı yok. Dolayısıyla özel sektör tarafından da işletildiği için kullanım sözleşmesinde olmayan sudan para kazanma durumu var. Bu da Türkiye’de yaşayan insanlar için bir anlamda kamu zararı anlamına geliyor.”
Adakale, bilirkişi keşfinin olumlu geçtiğini ifade ederek “Umarım karar da Söğütlü halkının adına olumlu olur” dedi.


“KURAKLIK SADECE BU SULAMA İÇİN DEĞİL, SÖĞÜTLÜ İÇİN DE GEÇERLİ”
DSİ avukatının kuraklık ve kapalı sulama sistemi yönünde yaptığı savunmalar hakkında konuşan Adakale, “Kuraklık sadece bu sulama için değil, Söğütlü için de geçerli. Hatta tüm Türkiye’de yaşanan kuraklıktan bahsedebiliriz” ifadelerini kullandı.
Yukarı Akçay sulamasının, yüksek basınçlı bir sulama sistemine sahip olduğuna dikkat çeken Adakale; sulamadan faydalanan çiftçilerin, damla sulama veya yağmurlama sulama yapabileceklerini dile getirdi.
Su ihtiyacının da projelendirilirken damla sulama yapılması yönünde planlandığının altını çizen Adakale, “Mevcut kanal kapasitelerinden tutun her şey ona göre planlandı ve inşası yapıldı ama gördüğümüz kadarıyla maalesef damla sulama yapılma oranı çok düşük” dedi.
“DERİNE SIZMADAN DOLAYI SU KAYBI, YÜZDE 60 KADAR OLABİLİYOR”
Bu durumun, yüzeysel sulama yapıldığı anlamına geldiğini söyleyen Adakale, yüzeysel sulamayı şu şekilde anlattı:
“Direkt açıktan suyun tarlaya iletimi ve tarla içerisinde de damla sulama olmadığından meyve, ağaç için tava veya arık dediğimiz usuller veya daha vahşi sulamalardır. Derine sızmadan dolayı su kaybı, yüzde 60 kadar olabiliyor.”
Adakale; damla sulama yapan bir çiftçinin, asgari su kaybının yüzde 5 olduğu varsayıldığında, basınçlı sulamadan faydalanmayan bir çiftçinin, yarattığı su kaybının ise yüzde 60’lara ulaşabildiğine dikkat çekti.
Bölgede, damla sulama yapılmış olsa su tasarrufu sağlanacağından farklı bir su kaynağına ihtiyaç olmayacağını belirten Adakale, bu sayede de Bozluca suyunun Söğütlü’de kalacağını ifade etti.
“1596 DÖNÜM ARAZİYE NE KADAR YETERLİ SU VERİLİYORSA BİZ DE HAKKIMIZI İSTİYORUZ”
Söğütlülü Yusuf Öztürk, bilirkişi keşfi hakkında konuştu. Keşif için toplandıklarını belirten Öztürk, 2024’te DSİ tarafından köylülerin bulunduğu yere suyun çok gittiğinin söylendiğine ve köylülerin suyunun azaltıldığına dikkat çekti.
Öztürk, 2024 yılının Ağustos ayında günde iki defa köyden beş kilometre uzaklıktaki su gözüne yaya gelerek su çevirdiklerini ve suyun paylaşılamadığını ifade etti.
Köylülerin arazilerinin 30 hektar olduğunu söyleyerek az gösterdiklerini belirten Öztürk, sonradan arazilerinin 70 hektar olarak gösterildiğini dile getirdi.
Öztürk, arazilerinin 1596 dönüm olarak tespit edildiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Buna göre keşif yapıldı. Sonucu ne olur bilmiyoruz. 1596 dönüm araziye ne kadar yeterli su veriliyorsa biz de hakkımızı istiyoruz, verirlerse bu suyu alacağız, almaya çalışacağız. Onlar vermezse de biz uğraşacağız.”
“BİZ KAÇAK DEĞİLİZ, BİZ EŞKIYA DEĞİLİZ, BİZ SİLAHLA GELMEDİK”
Söğütlülü Güçlü Durukan ise Söğütlü (Yürek) Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar olarak sularını savunduklarını ifade etti.
Bazı müracatlarından geri dönüş alamadıklarını belirten Durukan, şunları söyledi:
“Bizim amacımız HES ve DSİ’nin suyuyla oynamak değil ama Söğütlü Köyü halkı olarak biz buradaki taksimat suyunda, suçlu duruma düştük. Biz, suya tecavüzcü olduk.”
Söğütlü’de yaşayan yurttaşların, basına köylülerin silahla ve çadırla bir ay nöbet tuttuklarının yansıdığını vurgulayan Durukan, bazı basın kollarının bu durumu büyüttüğünü dile getirdi.
Amaçlarının bu olayı büyütmek olmadığını belirten Durukan, “Biz komşu bir mahalle ve köyüz. Dualar olur, düğünler olur biz yine kardeşçe geçinmek zorundayız” dedi.
Köylülerden artan suyu DSİ’nin kullanabildiğini, HES’in kullanamadığını belirten Durukan, “Bazı kurumlar ‘Bozluca Deresi’nin suyu bulanık, heyelan suyu olduğu için bu suyun regülatöre girmesi sakıncalı’ dediler ama bu suyu bizden almaya çalışıyorlar” dedi.
Söğütlü Köyü’ne gizlice kamera yerleştirildiğini söyleyen Durukan, bilirkişi keşfinden önce jandarma tarafından yapılan kimlik kontrolü hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Biz kaçak değiliz, biz eşkıya değiliz, biz silahla gelmedik ama bizim tek tek Söğütlü Köyü halkı olarak kimliklerimize el koydular ve kimlik teyit ettiler. Bu şekilde giderse biz Bozluca Deresi’ndeki suyu, hakkımız olan suyu alırız. Vermezlerse de almaya çalışırız”
“SİZ, BİZİM ARKAMIZDA DURURSANIZ BİZ MAYIS OTU GİBİ ÇIKARIZ”
Durukan, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Biz Türk vatandaşıyız, biz köylüyüz, biz hakkımızı ararız, aramaya da devam ederiz. Burada bizim sesimizi çıkaracak olan basındır. Siz bizim arkamızda durursanız biz mayıs otu gibi çıkarız. Basın arkamızdaysa biz de önden yürürüz, basın öndeyse biz basının arkasından yürürüz.”
Bozluca Deresi’nde kendilerine verilen su tahsisinin 300 dönümden, 700 dönüme çıkardıklarını dile getiren Durukan, “Elektronik sisteme bakıldığı zaman Söğütlü Köyü’nün 1695 dönüm arazisi vardır. Onun için bize verdikleri su yetmemektedir” dedi.
Sularını almak için mücadele edeceklerinin altını çizen Durukan, “Biz şimdiye kadar hiçbir olay işlememişizdir, işleme niyetimiz yoktur. Biz sadece çoluğumuzun, çocuğumuzun rızkını temin etmek için bu suya müracaatımız budur” dedi.
SÖĞÜTLÜ’DE NE OLMUŞTU?
Söğütlü Mahallesi’nde yaşayan yurttaşların tek su kaynağı olan Bozluca su kaynağının 16 Temmuz 2021’te Fethiye Sulama Birliği’ne tahsisi yapılmıştı.
Söğütlü köylüleri, su kaynaklarını vermek istemedi ve suyun kendi köylerine geçişini sağlamıştı.
Bunun üzerine; Fethiye Sulama Birliği ve tahsis dolayısıyla Akfen Holding’in Sekiyaka 2 Hidro Elektrik Santrali’nden geçen suyun ulaşacağı köylerin muhtarları, Söğütlü Muhtarı ve azaları hakkında şikâyette bulunmuştu.
Suyun bölünme bölgesinin Seydikemer ilçesinde kalması sebebiyle Seydikemer Kaymakamı Yıldız Büyüker’in imzasını taşıyan şikayete ilişkin kararda, suyu kendi köylerine yönlendiren muhtar ve azalarının “3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun” kapsamında zilyetlik hakkına tecavüz ettiği belirtilmişti.
5 Ağustos 2024’te tebliği yapılan kararda; mütecavizlerin keşif, infaz memuru ve araç masraflarını 4 bin 525 TL olarak müştekiye ödemesine hükmedilmişti.
Söğütlü Muhtarı Süleyman Ölmez, kararı kabul etmediği yönünde şerh düşerek tebligatı imzalamıştı.
Ölmez, mahallelerinde sulanan alan tespiti için 35 gün önce başvuru yaptıklarını ancak bir geri dönüş alamadıklarını belirtmişti. Su tahsisinin köylerine 300 dönüm için yapıldığını belirten Ölmez, köydeki sulaman alanın bin 570 dönüm olduğunu aktarmıştı.
9 Ağustos 2024’te ise jandarma ekipleri suyu böldürmemek için nöbet tutan köylülere müdahale etmiş, ekiplerin koruması altında iş makineleri köye giden suyu bölmüştü.
Söğütlü köylüleri Gündem Fethiye’ye yaptıkları açıklamada; suyu diğer köylerle paylaşmak konusunda problemleri olmadığını dile getirmiş, meselenin köyler arasındaki çatışma olmadığını vurgulamıştı.
Bozluca su kaynağından Söğütlü’ye gelen suyun bölünerek HES’e verilmesine ve sonrasında Seydikemer’deki köylere ulaştırılmasına karşı çıkan köylüler, bunun yerine suyun halihazırda geçtiği Söğütlü Köyü’nden de Seydikemer köylerine ulaşabileceğini belirtmişti.
Muğla Valiliği, 9 Ağustos 2024’te bir açıklama yaparak konunun HES ile ilgili olmadığını açıklamıştı. Söğütlü köylüleri ile dayanışma amaçlı köyü ziyaret eden sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin keşfi sırasında ise köylüler döşenen boruların HES için döşendiğini ortaya çıkarmıştı.
Köylüler tarafından 15 Ağustos 2024’te, DSİ Genel Müdürlüğü 21. Bölge Müdürlüğü’nün 9 Ağustos 2024’te suyun paylaştırılması işleminin iptali istemiyle DSİ’ye dava açılmıştı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Gizem Özcan da konuyu Türkiye Büyük Meclisi’ne (TBMM) taşımış ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vererek “DSİ’nin bu mevsimde bölgedeki HES’e su sağladığı iddiası doğru mudur?” diye sormuştu.
AK Parti Fethiye İlçe Başkanı Murat Çağlar Ayıkol ise 21 Ağustos 2024’te köye yaptığı ziyarette suyun HES’ten geçeceğini doğrulamış, “HES’in enerji üretmesinin, bir katma değer sağlamasının burada kime ne zararı var?” ifadelerini kullanmıştı. Ayıkol ayrıca, bölgeye verilen suyun artırılacağı sözünü vermişti.
Jandarma müdahalesi ile suyun bölünmesi sırasında kullanılan araçların masrafları için Söğütlü Köyü Muhtarı Süleyman Ölmez ve dört azası Süleyman Erat, Bayram Ölmez, Tahsin Doğan ve Şemsi Durukan’a, Fethiye Sulama Birliği tarafından 98 bin 178 liralık ödeme emri gönderildiği ortaya çıkmıştı.
Muğla 2. İdare Mahkemesi’ndeki dava kapsamına harita mühendisliği, ziraat mühendisliği ve hidrojeoloji alanlarında yapılacak bilirkişi keşfinin tarihi 15 Mayıs 2025 saat 14.00 olarak belirlenmişti.
Keşif sonrası bilirkişi raporunun, “Fethiye ilçesi Söğütlü (Yürek) Mahallesi’nin ve Seydikemer ilçesi, Söğütdere, Ören, Ortaköy, Paşalı ve Çayan Mahallerinin mevcut su kaynakları, insan nüfusu, tarım alanları, büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayıları anılan kaynaktan daha önce yapılmış tahsisler ve doğal çevrenin su ihtiyacının ne kadar olduğu, dava konusu su kaynağına göre daha yakın mesafede, daha ekonomik su kaynaklarının bulunup bulunmadığı, davacıların ikamet ettiği Fethiye ilçesi Söğütlü (Yürek) Mahallesi’ne bırakılan suyun asgari zirai ve yaşamsal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığı, su kaynağının dağıtımının bilimsel verilere ve kamu yararına uygun olup olmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlanması” talep edilmişti.