Son dönemde orman yangınlarında iki orman işçisi hayatını kaybetti. Orman işçilerinin çalışma koşullarına ilişkin eski orman işçisi, Gündem Fethiye’ye açıklama yaptı. Orman işçisi, “İşçiler için durumlar aşırı minimize edilmiş durumda” dedi.
İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Tosunlar Mahallesi’nde 2 Temmuz’da başlayıp rüzgarın etkisiyle hızla yayılan orman yangını, yaklaşık 48 saat süren yoğun müdahalenin ardından kontrol altına alındı.
Yangına müdahale sırasında, Konya Orman Bölge Müdürlüğü’nde görevli dozer operatörü İbrahim Demir, Köseler Mahallesi yakınlarında yaşamını yitirdi. Yangında ağır yaralanan Beydağ Orman İşletme Şefliği personeli şoför Ragıp Şahin ise tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Orman işçilerinin çalışma koşullarına ilişkin ismini vermek istemeyen eski bir orman işçisi, Gündem Fethiye’den Yasin Çoban’a açıklama yaptı.
Resmi olarak bir buçuk gün izinleri olduğunu söyleyen orman işçisi, “Günlük mesai saati diye bir kavram yok. Çalışma saatlerimiz işletmedeki işin duruma göre değişiyor. Sabit bir mesai saati başlangıcı ya da bitişi olmuyor” dedi.
Orman işçisi, yangın olmadığı dönemlerde genellikle peyzaj, damga ve işletme alanlarında rutin temizlik işleri yaptıklarını; yangın sezonunun başlamasıyla birlikte ise yangın işçisi olarak görev aldıklarını söyledi.
Çalışma koşullarının ağır olduğunu vurgulayan orman işçisi, “Çünkü normal bir mesai saatimiz yok. Her an her işi yapabiliriz. Ormanlık dağlarda damga işi yaparken bir anda yangına gidebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

“HER AN AYRI BİR KAZA YA DA RİSK HER TÜRLÜ BAŞIMIZA GELİYOR”
İş güvenliği konusunda gerekli eğitimlerin sözlü olarak verildiğini söyleyen orman işçisi, şunları söyledi:
“Çalışma sırasında ağır bir iş olduğu için risk her zaman var. Ormanda olduğumuz için dağda bayağı bir düşmüşlüğüm oldu. Yabani bitkilerin içinde olduğumuz muhtelif çizikler vesaire her türlü vücudum da var. Yangın da söylememe gerek yok zaten her an ayrı bir kaza ya da risk her türlü başımıza geliyor.”
Fazla mesai diye bir kavram olmadığını ifade eden orman işçisi, “Ne kadar durursak duralım fazla mesai diye bir şey yok. Orman yangını sezonun da asli görevimiz orman yangınları ama işletmedeki işçinin yapabileceği her işi yapıyoruz. Damga, peyzaj, ormanda işimiz yoksa yangının olmadığı durumlarda şeflerin ve memurların kaldığı lojman temizliği, tuvalet temizliği, mıntıka temizliği, daire de ki camlar, daire de ki memur odalarının temizliği gibi” dedi.
“İŞÇİ KIYAFETİNİ GÖREN HERKES BİZE EMİR VERİYORDU”
Orman işçilerinin çalışma koşulları hakkında da bilgi veren orman işçisi, “İşletmedeki en alt tabaka biz olduğumuz için herkesten emir alıyoruz. Yani bu durumu şöyle özetlemek gerekirse benim emir alabileceğim kişiler orman muhafaza memuru ve işletme şefleri ama bizlere normal daire kurumundaki memurlarda emir verebiliyordu. İşçi kıyafetini gören herkes bize emir veriyordu. Askeri bir düzen var. İşçiler için durumlar aşırı minimize edilmiş durumda” sözlerini kullandı.
İşe başlamadan önce işle alakalı gerekli araştırmaları yaptığını söyleyen orman işçisi, “İş hakkında koşulların bilincinde girdim. İşe başlarken verilen iş hakkındaki eğitim slayt üzerinden baştan savma dümdüz anlatılan şeylerdi. İş eğitimi olarak bence gerekli eğitim asla verilmiyor. Dediğim gibi işletmede bize normal bir davranış biçiminin dışında davranılıyor. Herkesin emirinin altındasın ve emir komuta zincirinde olmayan bile bize emir verebiliyor” dedi.
İlk haftadan iş tanımı dışında her işi yaptığını vurgulayan orman işçisi, şunları ifade etti:
“Sonrasında yangına girmem için belli bir belge, eğitim almadığım halde yangına gönderildim. İşim gereği o hafta tatil yapmadığım halde gittim ama gitmeyenler de vardı bunu da gördüm. Yani o gün yangına gitmemin tek sebebi iş ahlakım gereği telefonu açmaktı. Ancak benim gibi telefonu açıp yangına gidenlerle açmayıp yangına gelmeyen işçiler arasında herhangi bir ücret farkı yok. Kimin gidip kimin gitmediğini dahi bilmiyorlar.”

“BU ŞARTLARDA ÇALIŞMANIN MÜMKÜN OLMADIĞINI GÖRDÜM”
Sırtında sırt çantası, gerekli ekipmanları ve de gerekli eğitimi olmadan yangın bölgesine girdiğini ifade eden orman işçisi, şu ifadeleri kullandı:
“Kendimi bir anda yangın bölgesinde buldum. Elime verilen hortum ve tabancayla yangın soğutmayı orada o an öğrendim. İşlerimi yaptım gece olduğunda ise şefimiz, şoförü ile arabasında klimasını açtı uyudu, bizi hiç sormadı bile. Ben de yangın bölgesinde yerde hiçbir uyku tulumu olmadan, bir şey olmadan uyumaya çalıştım. Sabah olduğunda ise bu soğutma işlerine dinlenmeden, uyku uyuyamadan çalışmaya devam ettim. Yangında iki gün ortalama 43 saat geçirdim. Kumanya ve su verildi ona şükrettim.”
Şeflerinin bir gün sonra eşyalarını değiştirip tekrardan ekip binasına geçmeleri gerektiğini söylediğini ifade eden orman işçisi, “Daha hiç izin kullanmama ve 43 saattir uyumadan dinlenmeden mesaimize devam etmemizi söyledi. Gördüğüm lüzum üzerine de bu şartlarda çalışmanın mümkün olmadığını gördüm. İnsani şartları en azından oluşsaydı çıkmayı ayrılmayı planlamazdım. İşçiler bence ormanın piyadeleridir ve piyade olmadan savaş kazanılmaz. Ama gördüğüm lüzum üzerine kurum bunu göz ardı ediyor” sözlerini tamamladı.