Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de Akbelen Ormanı’nı kömür madenine karşı savunan İkizköylüler, şirketin ormanda kesim yapma ihtimaline karşı nöbetlerini kalabalıklaşarak sürdüklerini belirtti. Ayrıca köylüler maden alanındaki dinamit patlamaları yüzünden evlerinin duvarlarının çatladığını söyledi.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de, yaklaşık dört yıldır Akbelen Ormanı’nın kömür madeni için kesilmesine karşı mücadele eden ve son bir buçuk yıldır da çadırlı nöbeti aralıksız sürdüren İkizköylüler, yılbaşından önce ormanda kesim yapılacağına dair duyum aldıklarını söylemiş ve nöbete çağrı yapmıştı.
Çağrının ardından nöbet alanı kalabalıklaşmaya devam ederken, 28 Aralık’ta YK Enerji’nin Akbelen Ormanı sınırında, zeytinliklere yakın bir mesafede patlattığı dinamitler görüntülenmişti.
Karadam ve Karacahisar Mahalleleri Doğayı ve Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) Başkanı Nejla Işık, çağrının ardından Akbelen Ormanı çadırlı nöbet alanına giden Gündem Fethiye’ye yaşananları anlattı.
Işık, patlamanın o güne özel olmadığını, her gün bu tür patlamaların saat 12:00 civarında gerçekleştiğini söyledi ve herhangi bir şeklide uyarı yapılmadığını belitti. Işık patlama anını nasıl kaydettikleri ile ilgili ise şunları aktardı:
“Normalde patlatma yapılacağı zaman bir siren bir uyarı verilmesi gerekiyor ama bizim köyümüzde maalesef böyle bir şey yok. Biz 3-4 gündür şirket tarafından Akbelen Ormanı’nda kesim yapacağı duyumlarını aldığımız için buradaki nöbeti daha da kuvvetlendirdik ve sahada gezilerimizi arttırdık. Normalde günde bir defa çıkıyorduk şimdi iki defa çıkmaya başladık daha ileriye maden tarafında gitmeye başladık. Bugün de çıktık, şansımıza tam 12:00 gibi oradaydık. Baktık yerde bir şeyler var, ben hiç görmemiştim o şeyi, bunlar falan derken birbirimize Tuncer Amca dedi ki bunlar patlatma için olabilir. Benim aklıma geldi, saate bakın dedim. 12’ye 10 var dedim hemen patlatılır bunu çekelim videoya. Derken zaten İsmail Hoca canlı yayındaydı avukatımız. Arka arkaya 6-7 çok şiddetli.”
Patlamalar yüzünden köy halkının evlerinde şiddetli sallanmalar ve çatlaklar oluştuğunu dile getiren Işık, “Duamız bir can kaybı olmasın artık” ifadelerini kullandı.
Yaşadıkları sorun hakkında YK Enerji yetkilileri ile defalarca konuştuklarını belirten Işık, “Dedik ki çok şiddetli bu dinamitler, bunları azaltın, bir şey yapın. Biz burada sonuçta bir yerleşim yerindeyiz. Üç tane daha mevki duruyor burada” dedi. Şirketin ise usulüne uygun olarak patlatmalarını yaptıklarını iddia ettiğini söyleyen Işık, sadece kendisinin değil birçok köylünün bu sorundan şikayetçi olduğunu söyledi.
“Evlerimiz başımıza göçecek, evler çatladı” diyen Işık, “İnsanlar harç yaptırıyor, kapatıyor, tekrar açılıyor. Bu nereye kadar böyle gidecek? Hiçbir şey umurlarında değil. Dediğim gibi burada İlkay var mesela, dört çocuğuyla yaşıyor ve ‘korkuyorum Nejla abla’ diyor ev başımıza göçecek diye. Şirkete sorarsanız ‘sizin evleriniz 60-70 senelik evler, kerpiç evleri dinamitten değil’ diyor” ifadelerini kullandı.
Kendi evinin ise iddia edilenin aksine eski olmadığını ve buna rağmen çatlaklar oluştuğunu söyleyen Işık, “Hadi onlar eski ev de çatlıyor benim yeni ev niye çatlıyor? Her şeye bir cevapları var yani. Ne derler ona özrü kabahatinden büyük, hiç yaptıklarını görmüyorlar” dedi.
Diğer yandan, YK Enerjinin kömür madeni için istimlak edilen Işıkdere Mahallesi’ndeki evini terk etmek zorunda kalan ve İkizköy’de madene yaklaşık 500 metre uzaklıkta ailesiyle borç ve kredilerle kendisine yeni bir ev kapan Aytaç Yakar’ın evinde de aynı çatlakların olduğu görüldü.
“ZEYTİNLERİN İKİ METRE DİBİNDE MADEN ÇALIŞMASI YAPILIYOR”
Şirketin Akbelen Ormanı’nın kıyısında zeytinlerin çok yakınında maden çalışmalarını devam ettirdiğinin ve dinamit patlattığının altını çizen Işık, “Hep zeytin yasasını söylüyoruz, bugün yine gittik gördük 50 metre falan diyorduk, yok artık 50 metre falan, zeytinin iki metre dibinde. Maden sahasının içinde su göletleri oluşmuş. Işıkdere’de pınarımız deriz, akan bir pınarımız vardı, o pınarın suyu ve yeraltı suları madenin yüzüne göllenmiş. O suları arıtmaya çalışıyorlar şu anda. En başta sularımız gidiyor. Deremizi yok etmişler zaten. Deremiz yok yani. Her defasına gittiğimizde içimiz burkularak ağlayarak üzülerek dönüyoruz geri” dedi.
Geçmişte madenin ilerlemesini durduramadıklarını söyleyen Işık, bugünkü mücadelelerine dair ise şunları anlattı:
“Geçmişte oraya bir şey yapamadık ama en azından kazanacağımız çok büyük bir şey var. Akbelen Ormanı’nı kazanmak için çabalıyoruz dört senedir. Oradaki yıkımı burada yapmamaları için çabalıyoruz. İşte bayraklar dikmişler yerlerini belli etmişler. O bayrakları buraya diktirmemek için, Akbelen Ormanı’nı sonuna kadar savunmak için mücadelemize devam ediyoruz.
Herkes yine gelmeye başladı. Teşekkür ediyoruz. 530 gün oldu hemen hemen. Dile kolay, kolay değil ama kışıyla, sıcağıyla, soğuğuyla, karıyla, yağmuruyla hiç kolay değil burada bu şeyi göstermek. Ben herkese hakikaten çok yürekten teşekkür ediyorum. Akbelen’i çok büyük sahiplendi herkes. Şimdi siyasiler de irtibata geçmeye başladı bizimle. Yani karşısında duracağız şirketin, vermeyeceğiz, Akbelen Ormanımızı onlara yem etmeyeceğiz.”
“AKBELEN ORMANI’NIN ORMAN OLARAK KALMASI BİZ İKİZKÖYLÜLER İÇİN HAYATİ BİR KONUDUR”
İkizköy Çevre Komitesi’nden ve İkizköy’de zeytin bahçesi bulunan Tuncer Saraçoğlu ise, kömür madeninin Işıkdere Mahallesi’ni yok ettikten sonra geriye Akbelen Ormanı’nın kaldığını söyledi ve “O da giderse biz de biteriz. Ben de ailemle birlikte biteriz” dedi.
Şimdiye kadar kömür madeni yüzünden kaybettiklerini ise şöyle anlattı: “Zeytinliklerimizi kaybettik. Ceviz bahçelerimiz gitti. İncir bahçelerimiz gitti. Çam balı üretimi tamamen bitti. Ayrıca tertemiz orman havamız yerine şu anda baca gazı ile yaşıyoruz. Uykumuz kaçtı. Gece sabaha kadar kaya kırma yükleme takır tukur kulağımızın dibinde, evlerimizin duvarları dinamit patlamasından çatladı. Köylünün sağlığı çok olumsuz etkilendi. Ne kadar çok insanımız antidepresan hap kullanıyor.”
Akbelen Ormanı’nın varlığının İkizköylüler için hayati bir konu olduğunu vurgulayan Saraçoğlu, “Biz İkizköylüler Anayasa’nın kendimize tanıdığı sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını sonuna kadar savunmaya kararlıyız. Bu memleket bizim. Biz kim miyiz? Toprağına, ağacına, havasına, suyuna, doğasına sahip çıkan yurtseverleriz. Bu yüzden ağır cezada yargılanıyoruz. İdamla yargılasanız ne yazar. Dedik ya biz vatanseveriz” dedi.