Muğla’nın Ortaca ilçesinde yapılmak istenen “Patlatmalı Yeraltı Krom Ocağı ve Maden Arama” projesine karşı açılan davanın duruşması bugün görüldü. Duruşma sonrası davacıların avukatı Arzu Alper, “Zeytinciliğin korunması hakkındaki kanun Cumhuriyet kanunudur ve değiştirilemez” dedi.
Muğla’nın Ortaca İlçesine bağlı Gölbaşı ve Çaylı mahalleleri sınırları içerisinde, Damla Turizm Madencilik Sanayi Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketi tarafından yapılması planlanan “Patlatmalı Yeraltı Krom Ocağı ve Maden Arama” projesine Muğla Valiliği tarafında 5 Temmuz 2023 tarihinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verilmişti.
Yurttaşlar ise Sandrası Koruma Platformu öncülüğünde projeye karşı hukuki süreç başlatmış, açılan dava kapsamında 19 Aralık 2023 tarihinde Gölbaşı ve Çaylı mahalleleri ve çevresinde bilirkişi keşfi yapılmıştı.
Davanın duruşması bugün (12 Haziran 2024) Muğla 1. İdare Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmaya davacı ile davalı Muğla Valiliği ve davalı yanında müdahil Damla Turizm Madencilik vekili katıldı.
Duruşmanın ardından davacıların avukatı Arzu Alper ve Sandrası Koruma Platformu Sözcüsü Neşe Yüzak açıklamalarda bulundu.
“BİLİRKİŞİ RAPORU BİZİM LEHİMİZE GELDİ”
Bilirkişi raporunun lehlerine geldiğini belirten Avukat Arzu Alper, bölgenin herkes tarafından korunması gereken bir alan olduğunu belirtti. Bilirkişi keşfi sırasında hakimin bölgedeki sulardan içmek istediğini ancak o suyun yanında pasa yani maden atıklarına krom altı atığının karıştığını ifade etti.
Atığın direkt kanserojen solunuma neden olan bir madde olduğunu belirten Alper, “Kesinlikle yeraltı ve yer üstü sularına katılmaması karışmaması gereken bir madde” dedi.
Zeytincilik Kanunu olarak da bilinen ‘3573 Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun‘un defalarca değiştirilmeye çalışıldığı ifade eden Alper şunları söyledi:
“Yine bakıldığında üç kilometre içinde burada zeytinliklerin olduğu açık, zeytincilik kanunu açık defalarca değiştirilmeye çalışıldı. Neden değiştirilmeye çalışıldı? Maden şirketlerinin önünü açmak için değiştirilmeye çalışıldı. Defalarca kanun teklifi verildi. Ancak bunlar engellendi. Zeytinciliğin korunması hakkındaki kanun Cumhuriyet kanunudur ve değiştirilemez kolay kolay.”
Alper, bölgede üç kilometre içinde ekili dikili alanların olduğunu hem de bölgede zeytinliklerin olduğu ve raporun kendi lehlerine geldiğini ifade etti.
“BÜTÜN MUĞLA’NIN DA SUYUNA SAHİP ÇIKMASINI İSTİYORUZ”
Duruşma esnasında Damla Madenciliğin avukatının bölgede patlatma yapmayacağını belirttiğini ifade eden Alper, “Ancak izne bakıldığında patlatmalı maden ocağı var burada ve 10 bin 786 tane ağacın kesileceği zaten raporda yazıyor. Kesinlikle her yönden burada verilen ÇED gerekli değildir kararının iptali gerekmektedir” dedi.
Son olarak Alper, şunları söyledi:
“Bilirkişi raporuna göre de davamızı kazanacağımızı tahmin ediyoruz. Bütün Muğla’nın da suyuna sahip çıkmasını istiyoruz. Yeraltı ve yerüstü sularına sahip çıkılması gerekiyordur. Tüm Muğla’da yerüstü ve yeraltı suları, denizleri, maden şirketleri, yat şirketleri, limanlar ve Çevre Şehircilik projeleri nedeniyle tehlike altındadır. Tüm Muğla’nın korunması gerekmektedir. Bütün çevreci arkadaşlarında tek bir mücadelesi ve amacı budur. Hattı müdafaa yoktur ve Muğla’nın müdafaası için biz çalışıyoruz.”
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI ÇIKIYORSANIZ ORMANLARIN YOK EDİLMESİNE İZİN VERMEMELİSİNİZ”
Sandras’ı Koruma Platformu Sözcüsü Neşe Yüzak, “İklim değişikliğine eğer karşı çıkıyorsanız, bu kadar fazla maddenin ormanları yok etmesine izin vermemelisiniz” dedi ve şu sözleri dile getirdi:
“Öncelikle ben her zaman, her yerde söylediğim gibi; Orman Kanunu‘ndaki 16. madde değişmeli. Bu ormanlar, Cumhuriyet’in ormanları çünkü yıllarca koruyucular korudu. Yıllarca köylü birbirinden korudu bu ormanları.”
6831 SAYILI ORMAN KANUNU’NUN 16. MADDESİ NEDİR?
Madde 16 – Devlet ormanları içinde maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu; tesis, yol, enerji, su, haberleşme ve altyapı tesislerine, fon bedelleri hariç, bedeli alınarak Tarım ve Orman Bakanlığınca izin verilir.
Ancak, temditler dahil ruhsat süresince müktesep haklar korunmak kaydı ile Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, verimli orman alanları, orman parkları, endemik ve korunması gereken nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda maden aranması ve işletilmesi, Tarım ve Orman Bakanlığının muvafakatine bağlıdır.
Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin; baraj, gölet, liman ve yol gibi yapılarda dolgu amaçlı kullanacağı her türlü yapı hammaddesi üretimi için yapacağı madencilik faaliyetleri ile zorunlu tesislerinden bedel alınmaz.
Ruhsatname veya imtiyaz almış olanlarla, ruhsatname veya imtiyaz alacaklar, işe başlamadan evvel çalışma sahalarını orman idaresine haber vermeye ve ormana zarar gelebilecek hallerde, orman idaresinin göstereceği tedbirleri almaya ve yapmaya mecburdurlar.
Madencilik faaliyetlerinin ve faaliyetlerle ilgili her türlü yer, yol, bina ile tesislerin hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda veya özel ormanlarda yapılmak istenmesi halinde Tarım ve Orman Bakanlığınca izin verilebilir. Bu takdirde kullanım bedeli, kullanım süresi, yapılan bina ve tesislerin devri gibi hususlar genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit edilir.
Madencilik faaliyetlerinin sona ermesi neticesinde idareye teslim edilen veya terk edilen doğal yapısı bozulmuş orman alanları rehabilite edilir.
Rehabilite maksadı ile bu alanların orman yetiştirilmek üzere inşaat, yıkıntı ve hafriyat atıkları ile doldurularak ağaçlandırmaya hazır hale getirilmesi için büyükşehir mücavir alanlarında büyükşehir belediyelerine, diğer yerlerde ise il ve ilçe belediyelerine bedeli karşılığında izin verilebilir veya Bakanlıkça uygun görülmesi halinde ihale mevzuatına göre gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabilir.
Maddenin uygulanması ile ilgili tanım, şekil, şart ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Ayrıca Yüzak, “Biz o ormanlardan kozalak toplayamazken; şu anda o ormanlar, hektarlarca araziler maden kanununa heba ediliyor ve orman müdürlükleri aslında bu kanun olduğu için görüş verir gibi yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
“ANAYASA İLE YÖNETMELİKLER VE KANUNLARIN ÇELİŞTİĞİ BİRÇOK OLAY VAR”
Orman müdürlüklerinin aslında görüş vermedikleri belirten Yüzak, “Çünkü mecburlar, kanunla elleri bağlanmış. Eğer bakarsanız Anayasa ile yönetmelikler ve kanunların çeliştiği birçok olay göreceksiniz. Bunlardan biri de bu 16. madde” sözlerine yer verdi.
Yüzak, Anayasa’nın ‘ormanı daraltamazsınız’ diye bir madde koyduğunu söyleyerek, “Ama bakıyorsunuz Orman Kanunu’nda, yönetmeliklerde çıkan şeyler orman işletmelerin elini kolunu bağlıyor. Bunları aşmamız lazım” dedi.
Son olarak Yüzak, “Maden Kanunu’nun hepsinin abisi olması, her şeyden önce gelmesi, ekonomiyi canlandıracak bir faktör olarak bakılması politikanın olumsuzluğu demektir. Bu da küçük ölçekte bir açılan davaydı. Davanın olumlu sonuçlanacağını düşünüyoruz” sözlerine yer verdi.
Muğla Valiliği’ne sunulan Proje Tanıtım Dosyası’na (PTD) ulaşmak için buraya tıklayın.