LGBTİ+ haklarının yerel medyada daha görünür olması amacıyla bir haber dizisine başlayan Gündem Fethiye, ‘Muğla’da LGBTİ+ olmak’ konusunu Bodrum’da yaşayan LGBTİ+ Nöropsikolog Alkım Seven ile konuştu. Seven, “LGBTİ+ birey olmak Muğla’da zor bir şey değil fakat insanlarda giyim tarzım ve saç şeklim bir merak uyandırıyor” şeklinde konuştu.
LGBTİ+’ların hak ve eşitlik taleplerinin kamuoyunda daha çok yer bulmasıyla, medyada LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi de artarak devam etti. Kaos GL Derneği’nin 2009 yılından bu yana lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve intersekslerin (LGBTİ) medyada yer alış biçimlerini ve medyadaki ayrımcı söylem, nefret söylemi, nefret suçu ve önyargıya dikkat çektikleri “Medya İzleme Raporu” bu durumu ortaya koyuyor.
Yerelde hak odaklı yayıncılık yapan Gündem Fethiye olarak, LGBTİ+’ların yerel medyada daha görünür olmasını sağlamak, LGBTİ+’ların hak ve eşitlik taleplerini dile getirmeleri konusunda alan açmak ve taleplerinin karar alıcılara ulaşabilmesini sağlamak için bir haber dizisine başlamıştı. Bu haber dizisinde öncelikle bu alanda çalışma yapan örgütlere, hak savunucularına ve LGBTİ+’lara mikrofon uzatıyoruz.
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
Serinin bu bölümünde Muğla’da yaşayan LGBTİ+ Nöropsikolog Alkım Seven, ‘Muğla’da LGBTİ+ olmak’ konusu hakkında Gündem Fethiye’den Songül Karadeniz’in sorularını yanıtladı.
Alkım Seven, altı ay önce annesinin sağlık durumu nedeniyle ailesiyle birlikte Urla’dan Bodrum’a taşındı. Seven, daha önce yalnızca yaz aylarında ziyaret ettiği Bodrum’da ilk kez kışı geçireceğini belirtti.
Nöropsikoloji alanında özellikle beyin plastisitesi üzerine çalışan Seven, gözlem ve deneyimlerini “LGBTİ+ birey olmak Muğla’da zor bir şey değil fakat insanlarda giyim tarzım ve saç şeklim bir merak uyandırıyor. Bu ofansif bir merak değil, daha çok tanımak üzerine bir merak” şeklinde özetledi.


“BURADA HERHANGİ BİR GÜVEN KAYGISI YAŞAMIYORUM”
Seven, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Genelde ‘gey ama iyi insan’, ‘değişik ama iyi biri’ gibi atıfları Urla’da da duymuştum fakat Bodrum bu konuda biraz daha kozmopolit bir yapıya sahip olduğu için bir müttefik olarak adlandırabileceğim bir noktada. Dolayısıyla burada herhangi bir güven kaygısı yaşamıyorum açıkçası. İstanbul biraz daha kaotik bir şehir ve İstanbul’un bölgeleri vardır; Kadıköy ve Beyoğlu gibi.
Oralarda daha konforlu olabilirsiniz ama bu, şiddetin hiçbir zaman oralara gelmeyeceği anlamına gelmiyor fakat bir kişinin uyguladığı zorbalık ya da şiddet, genellenemeyecek kadar da daraltılmalı diye düşünüyorum. Öbür türlü sadece LGBTİ+ bireylerin değil, kadınların, çocukların da aynı şekilde güvende olabileceğini; aynı zamanda erkeklerin de tehlikede olabileceğini hatırlamamız gerekiyor.”
Bodrum’da bir müttefiklik olduğunu ama bir komünite ya da kolektif bir yapılanma görmediğini dile getiren Seven, “Çünkü burası biraz daha sezonluk. Yazın bir, iki milyona kadar çıkan nüfus, kışın yüz binlere yani neredeyse üçte birine kadar düşüyor. Bu nedenle Bodrum’da komünite oluşturmak daha zordur” şeklinde açıkladı.
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
Komünite kurmak gibi bir hevesinin de olmadığını belirten Seven, şöyle devam etti:
“Sanat cenahının ve entelektüel kesimin Bodrum’a göç etmesi, biraz daha konforlu ya da güvenli alan olması, marjinalleştirilmiş grupların daha rahat nefes almasını sağlıyor. Fethiye bu konuda biraz daha milliyetçilik yönünden tutucu bir yer olduğu izlenimini bende oluşturmuştu. Elbette siz Beyoğlu’nda da yürüseniz, Fethiye’de de yürüseniz karşı çıkacak insanlar var.
Köktenci ya da radikal bir birey olmadığımızı, bizim de Türk bayrağı altında, bir ulusun parçası olduğumuzu hatırlatmak gerekiyor bu insanlara çünkü LGBTİ+’lar bir doktor da olabilir, benim gibi onları tedavi eden bir psikolog da olabilir, bir garson da olabilir. Nihayetinde ona teşekkür ettikten ve minnet duyduktan sonra bir LGBTİ+ birey olduğunu öğrenip bunun dışlanması tamamen inanç temelli bir durumdur.”
“İNANCIN HİÇBİR ZAMAN BİTMEYECEK BİR MERMİSİ VARDIR”
“Ben her zaman inançtan korkarım” diyen Seven, “Nihayetinde bunun içine tetrafobi de dahildir, İslamofobi de homofobi de. Bir silahın altıpatlarında altı tane mermi varsa, inancın hiçbir zaman bitmeyecek bir mermisi vardır. Size zihnimde yapılandırdığım şekilde bir inanç gösterirsem, bu inancın yükü kadar size yaklaşımım olur; pozitifse pozitif, negatifse negatif” ifadesinde bulundu.
Seven, ayrıca şunları kaydetti:
“Özellikle LGBTİ+ bireylerin görünürlüğünün ve tanıklığının artmasının, aslında bizim de bu toplumun bir parçası olduğumuzu hatırlatmak açısından önemli olduğunu düşünüyorum fakat Anadolu LGBTİ+ örgütlerinin ya da bireylerinin özellikle İstanbul lubunya kültürüne karşı bir duruşu olduğunu gördüm. Bunun üzerinde konuşmak isterim.
Özellikle Anadolu’da, yani İstanbul harici taşra dediğimiz yerlerde bir temsiliyet sorunu yaşandığını gözlemledim. Özellikle görünürlük ve hak savunuculuğu konusunda belki Anadolu’yla İstanbul’un tekrar birleşmesi ve temas kurmasıyla, temsiliyetin güçleneceğini düşünüyorum.”
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
LGBTİ+ bireylerin “direniş”ten ziyade erdem ve tanıklık temelinde bir “varoluş” sergilemesinin, toplumsal tanınırlığı ve sağlıklı bir ortak zemini güçlendireceğini ifade eden Seven, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yargı, deneyim ve aktarımla gerçekleşir. Biz, eğer yemeğini yemezse köpeklere vereceğini söyleyen annelerin çocuklarıysak eğer bir köpeğin ya da bir hayvanın bizdeki inanışsal kalıp olarak algılanışı negatif olur. Çünkü bu durumda infazcı oluyor köpek ve hiç kimse infazcısını sevmez.
Bu hususta, bazı gazetelerin sağ tandanslı ya da yapısal olarak daha muhafazakâr olan kişilerin, grupların bu denli bir yargı ithali, yargı ithalinden sonra bu denli saldırılar çok tabiidir. Nihayetinde birçok bizim komüniteden insanın Avrupa’ya, Amerika Birleşik Devletleri’ne ya da başka ülkelere konforlu yaşamak için gittiğini biliyorum. Fakat bu gitmemiz gerektiği ve mücadele etmememiz gerektiği anlamına gelmez.”
“Biz heteroseksüellerle mücadele etmiyoruz, biz inanışla mücadele ediyoruz” şeklinde konuşan Seven, geçmişte olduğu gibi günümüzde de sağ popülist yaklaşımların farklı toplum kesimlerini düşmanlaştırdığını, oysa karşılıklı anlayışın toplumsal kutuplaşmayı azaltacağını vurguladı.
“BEN DE GÜLÜYORUM, BEN DE AĞLIYORUM, BEN DE ACIKIYORUM; SİZDEN NE FARKIM VAR?”
Biraz daha barışçıl bir yerden baktığını belirten Seven, “Özellikle LGBTİ’lerin bir mağdur ya da maktul olarak algılanması zaten bizim özsaygımızı yıkan bir şey” ifadesinde bulundu. Seven, Shakespeare’in Venedik Taciri eserindeki şu sözlerine atıf yaptı: “Ben de gülüyorum, ben de ağlıyorum, ben de acıkıyorum; sizden ne farkım var?”
Seven, Türkiye’de insanların farklı kimlikler karşısında refleksif ve önyargılı tepkiler verebildiğini, bunun altında düşünme biçimindeki telaş ve korku temelli alışkanlıkların yattığını belirtti. Toplumun bir “aile” gibi işlediğini ifade eden Seven, bu yapı içinde kadınların ve LGBTİ bireylerin de mağdur olabildiğine dikkat çekti.
Erillik ve dişilliğin kötü kavramlar olmadığını, asıl tehlikenin radikalizm ve katı düşünce yapıları olduğunu vurgulayan Seven, makbul iktidar yerine “makul” iktidarın toplumsal ihtiyaçlara daha sağlıklı cevap vereceğini dile getirdi.
“HATIRDA KALACAK OLAN ŞEYLER PRATİKLERDİR, DENEYİMLERDİR”
Ayrıca görünürlük ve tanışıklığın önyargıları kırabileceğini belirten Seven, farklı kimliklerin toplumda daha aktif ve görünür olmalarının toplumsal mutabakata katkı sağlayacağını ifade ederek şunları söyledi:
“Ben radikal ya da fundamental, yani köktenci uçlara karşıyım. Bunun içerisinde eğer bir inanç varsa, tanrı inancından bahsetmiyorum, bu inanç her zaman sizde zaten bir konum belirleyecektir. Ya saldırma konumu belirleyecek ya da kaçma. Bu mutabakatlarla birlikte aslında tehlikenin olmadığını birbirimize göstermemiz gerekiyor.
Anlatmak, kifayetsiz sözcüklerle olmaz çünkü hatırda kalmaz. Hatırda kalacak olan şeyler pratiklerdir, deneyimlerdir, teşebbüslerdir. Bu teşebbüsler sayesinde tutarlılık gösterirsek, ben bir mutabakat sağlanacağına inanıyorum.”
Seven; Londra taksi sürücülerinin beyin plastisitesinin yüksek olduğu, siyasi eğilimlerin ise beyindeki farklı bölgelerle ilişkilendirilebildiğinin ortaya koyulduğunu hatırlattı.
“İNANÇ KATIDIR VE KATI OLAN BİR ŞEY KIRILDIKTAN SONRA ARTIK ESKİSİNE DÖNMEZ”
Bu bulguların doğuştan gelen eğilimler kadar bireyin yaşam tanıklıkları ve sorumluluklarının da beyin yapısını etkilediğini belirten Seven, şunları kaydetti:
“Özellikle kişilerin müteşebbis (girişken, girişimci) halde ilerledikten sonra aynı yoldan gitmezlerse muhakkak ki başka pencereler açılır ve başka pencerelerden daha çok ışık gelir. Fakat tek pencereden gelmiş bir F tipi zihinle ilerlememiz mümkün değildir.”
Eğer amigdalan büyükse, amigdalanın büyüklüğüne göre davranırsın; yani saldırgan, korku dolu ve yeniliğe karşı toleranssız olursun. Fakat bunu ilk kıracak olan şey de tekrar tekrar söylüyorum, kişilerin adımlarıdır. Atılan her adım bir kırılmaya sebep olur, bir inanç katıdır ve katı olan bir şey kırıldıktan sonra artık eskisine dönmez.”
Seven, “aile” kavramının yalnızca heteroseksüel ve belirli sosyoekonomik yapılarla sınırlandırılmasının toplumda dışlayıcı bir anlayış yarattığını belirtti. Toplumsal mutabakatın, karşılıklı kabullenme ve esneklikle sağlanabileceğini vurguladı.
“TANIKSAN, SORUMLUSUNDUR”
Kendisinin açık bir eşcinsel olarak aile ve çevresi tarafından kabul gördüğünü, görünürlüğün önyargıların kırılmasında önemli bir adım olduğunu ifade eden Seven, son olarak şunları söyledi:
“Konfüçyüs’ün bir deyişi vardır: ‘Senin bir yumurtan var, benim bir yumurtam var. Sen yumurtanı bana versen, ben de yumurtamı sana versem, yine senin bir yumurtan benim de bir yumurtam olmuş olur. Ama senin bir bilgin var, benim de bir bilgim var. Sen, bilgini bana versen, benim bilgimle birlikte iki bilgim olmuş olur. Ben de bilgimi sana versem senin bilginle birlikte iki tane bilgin olmuş olur.’
Önemli olan epistemik bilgidir. Dolayısıyla bilgi paylaşma konusunda cömert olursak o zaman muvaffaka erebiliriz diye düşünüyorum. Çünkü bilgi eğer paylaşılmazsa, muhafaza edilir ve kişi kendine saklarsa inancın kırılması mümkün değildir. O yüzden ‘Tanıksan, sorumlusundur’ diyorum.”
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!













