Bu yıl “Yaşamda ısrar” temasıyla 23’üncüsü düzenlenen İstanbul Onur Haftası Yürüyüşü’ne yönelik polis müdahalesine, gözaltılara ve tutuklamalara tepki göstermek amacıyla Muğla Pride’ın da dahil olduğu sekiz ilçede Onur Yürüyüşü bildirisi okundu.
Bu yıl “Yaşamda ısrar” temasıyla 23’üncüsü düzenlenen İstanbul Onur Haftası kapsamında; dün (29 Haziran) İstanbul’un Ortaköy ilçesinde gerçekleştirilen yürüyüşe polis müdahale etti.
Konuya ilişkin İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın sosyal medya üzerinden yayımladığı açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Yürüyüşümüz için Nişantaşı, Beyoğlu, Kadıköy, Beşiktaş ve Şişli başta olmak üzere birçok ilçe polis ablukasına alındı; devlet, Üsküdar’ı bile insansızlaştırmaya çalıştı. Yaklaşık 55 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında en az altı avukat ve dört basın mensubu var. “
Bununla birlikte, gözaltına alınan üç kişi hakkında tutuklama kararı verildiği ifade edildi.
“YARALARIMIZI ÖFKEMİZLE SARDIK, KAYIPLARIMIZI İSYANLA UĞURLADIK, YAŞAMI YENİDEN VE YENİDEN ÖRDÜK, BURADAYIZ”
Olaya ilişkin Muğla Pride’ın sosyal medya hesabı üzerinden yayımladığı açıklamaya göre; Muğla, Mersin, Ankara, Adana, İzmir, Çanakkale, Eskişehir ve Antalya’da Onur Yürüyüşü ortak bildirisi okundu.
İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nda 2025 yılı temasının “Yaşamda ısrar” olarak seçtiklerinin hatırlatıldığı açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Varoluşumuzun inkârına, yaşamlarımızın değersizleştirilmesine, kimliklerimizin kriminalize edilmesine; sokakta, evde, okulda, iş yerinde maruz bırakıldığımız şiddete karşı ‘Yaşamda ısrar ediyoruz’ dedik.”
LGBTİ+ların yok sayıldığı yerlerde kendilerini var etmeye geldiklerinin vurgulandığı açıklamada, “Geri çekilmiyoruz, görünmez kalmıyoruz, sessizliğe razı olmuyoruz. Yaralarımızı öfkemizle sardık, kayıplarımızı isyanla uğurladık, yaşamı yeniden ve yeniden ördük, buradayız” denildi.
“SUSMAMIZ, KABULLENMEMİZ BEKLENDİ AMA YİNE DE ÇATLAKLARDAN SIZMAYI BAŞARDIK”
Geçen yıl; her gün yeni bir yasakla, saldırıyla ve yeniden yok sayılmakla mücadele ettiklerinin altının çizildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“’Aile Yılı’ ilanlarıyla, sansürlerle, tutuklamalarla, baskılarla sinmemiz, susmamız, kabullenmemiz beklendi ama yine de çatlaklardan sızmayı başardık. Her sene olduğu gibi bu sene de yine buradayız. Her yasaktan sonra yeniden toplanan, her saldırıdan sonra birbirine tutunan, her kayıptan sonra daha da kenetlenen bir lubunya direnişi ile sokaklardayız.”
Busene sadece hayatta kalmayı değil, yaşamı birlikte dönüştürmeyi seçtiklerinin belirtildiği açıklamada, şunlara dikkat çekildi:
“Kimi zaman öfkeleniyor, kimi zaman cesaretleniyor kimi zaman da korkuyoruz. Korkunun, en az yaşamda ısrar etmek kadar insani bir duygu olduğunu biliyoruz. Korkuya, yoksulluğa, ayrımcılığa, nefrete karşı biz bugün, burada, sokakta, evinde, okulunda, işyerinde tüm lubunyalar yaşamda ısrar ediyoruz.”
“KENDİ BEDENİMİZİ TANIMLAMA, YAŞAMA VE İFADE ETME HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ”
Açıklamanın devamında ise “Beden bizimdir. Ne devletin ne ailenin ne de toplumun denetimine, müdahalesine açık bir alan değil; bizim irademiz, bizim özneliğimizdir. Rıza olmadan hiçbir temas meşru değildir. Bize biçilen rollerin, kalıpların, normların ötesinde, kendi bedenimizi tanımlama, yaşama ve ifade etme hakkımızdan vazgeçmiyoruz” denildi.
Eşitliği yalnızca yasalarda değil; sokakta, evde, okulda, hastanede, ilişkilerde talep ettikleri açıklamada, “Eşitlik, sadece haklara erişim değil; aynı zamanda hayatlarımızın, bedenlerimizin ve arzularımızın saygıyla tanınmasıdır. Biz bu eşitliği söke söke alacağız” ifadeleri kullanıldı.
“TÜM LUBUNYALARI KENDİLERİYLE ONUR DUYMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Mücadelelerinin yalnızca sloganlardan ibaret olmadığının vurgulandığı açıklamada şunlara dikkat çekildi:
“Birbirimize tuttuğumuz ışıkla, gösterilmeyen emeğimizle, gündelik hayatta kurduğumuz dayanışmayla örülüyor. Lubunyalar olarak bakım emeğini omuzluyoruz, yaralarımızı birbirimize sararak sarıyoruz, kriz anlarında birbirimizi ayakta tutuyoruz. Devletin yok saydığı, sistemin dışına ittiği her yerde biz varız: hastane kapısında, mahkeme salonunda, cezaevi önünde, mutfakta, sokakta, sokakta. Yaşamı sürdürülebilir kılan bu görünmeyen emek bizim ve bu emeği birbirimize, kendimize, kolektif geleceğimize adıyoruz.”
Açıklamanın devamında, “’Aile Yılı’nıza karşı Onur Yılımızda tüm lubunyaları kendileriyle onur duymaya çağırıyoruz” denildi.
“‘AİLE YILI’NIZA RAĞMEN, SİZLERE RAĞMEN BURADAYIZ”
Eşit, birlikte onurlu bir yaşam için mücadeleyi bırakmayacaklarının altının çizildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Kaybettiğimiz tüm trans yol arkadaşlarımızı ve Sırrı Süreyya Önder’i bir kere daha anıyoruz bugün Hande Kader için, zirve soylu için buradayız. Okyanus Efe, Eylül Cansın, Didem Akay, Palmiye Deniz, Dilan Guliyev için buradayız. ‘Aile Yılı’nıza rağmen, sizlere rağmen buradayız. Geri adım atmıyoruz. El yükseltiyoruz. Madem ‘Aile Yılı’ diyorsunuz biz de önümüzdeki her yılı ‘Onur Yılı’ ilan ediyoruz.”
Açıklamada, son olarak “Bizleri her hedef gösterdiğinizde, bizlere dair her sesi kapatıp her şeyi sansürlemeye çalıştığınızda biz daha da sıkı sıkı sarılıyoruz birbirimize, daha da fazla örgütleniyoruz. 23. İstanbul Onur Yürüşümüz kutlu olsun” denildi.
ONUR AYI VE ONUR YÜRÜYÜŞÜ NEDİR?
Onur Ayı, dünya genelinde Haziran ayında kutlanan ve LGBTİ+ bireylerin hak mücadelesini, görünürlüğünü ve dayanışmasını simgeleyen bir dönem.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrinde 28 Haziran 1969’ta Stonewall Inn adlı bir barda, LGBTİ+’lar tarafından bir polisin uyguladığı baskı ve şiddete karşı çıkılması, ayaklanma ve eylemlilik sürecine dönüştü.
Ardından, New York’ta tam bir yıl sonra ilk Onur Yürüyüşü gerçekleşti.
Türkiye’de ise Onur Yürüyüşü ilk kez 1993 yılında yapılmaya çalışıldı fakat Taksim’de yapılması planlanan yürüyüş, İstanbul Valiliği tarafından ‘‘Örf ve adetlerimize, toplumumuzun değer hükümlerine aykırı’’ olduğu gerekçesiyle yasaklandı.
1993 yılında engellenen Onur Yürüyüşü, 29 Haziran 2003’te ilk kez yaklaşık 40 kişiyle gerçekleştirildi.
21’inci Onur Haftası etkinlikleri sonunda düzenlenen 11’inci Onur Yürüyüşü, Gezi Parkı Direnişi’nin de etkisiyle 30 Haziran 2013’te Türkiye’de gerçekleşen en kalabalık Onur Yürüyüşü oldu.
23’üncü Onur haftası kapsamında, 28 Haziran 2015’te gerçekleşen 13’üncü Onur Yürüyüşü Ramazan ayı gerekçe gösterilerek yasaklandı ve polis tarafından yürüyüşe katılanlara biber gazı ve tazyikli suyla müdahale edildi.
LGBTİ+’ların etkinliklerine yönelik yasaklama ve kısıtlayıcı kararlar, 2015’ten itibaren artmış durumda.
2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesi kapsamında ise Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı genel müdürlüklere ve 81 ilin müdürlüğüne “Toplumsal cinsiyet ve bazı kavramların kullanımı hk.” konulu, LGBTİ+’ların hedef alındığı bir yazı gönderildiği ortaya çıktı.