Muğla’da yargı kararlarına rağmen çalıştırılmaya devam eden üç termik santralin kapatılması talebiyle, “Muğla Adalet Kervanı” başlatıldı. Kervan’a katılan yurttaşlardan Levent Büyükbozkırlı, Yatağan’da yaptıkları çalışmayı, taleplerini ve Kervan’a katılma gerekçelerini Gündem Fethiye’ye anlattı.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu ve Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Muğla’daki üç termik santralin kapatılması kararının uygulanması için “Muğla Adalet Kervanı”nı başlattı.
Datça’dan 20 Ekim 2023 tarihinde yapılan basın açıklaması ile başlayacak Kervan’ın; sırasıyla Marmaris, Gökova, Menteşe, Yatağan, Milas, Bodrum ve Ören duraklarının ardından 28 Ekim’de Akbelen Ormanı’nda basın açıklaması ile sonlanması planlandı.
Yurttaşlar taleplerini ve etkinliklerini, süreci izlemek ve okuyucularına aktarmak için Kervan’a katılan Gündem Fethiye’ye anlattı.
“İKLİM KRİZİ DEDİĞİMİZDE DE İLK AKLA GELEN KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALLER”
İklim Adaleti Koalisyonu Gönüllüsü Levent Büyükbozkırlı, dünyanın bir numaralı gündeminin ekolojik yıkımlar olduğuna değinerek, “Ekolojik yıkımlar, iklim krizi adı altında zaten tartışılıyor diyebiliriz ve iklim krizi dediğimizde de ilk akla gelen kömürlü termik santraller” sözlerine yer verdi.
Büyükbozkırlı; dünyadaki tüm ülkelerin kömürlü santralleri kapatmak için tarihler verdiğinden bahsederek, “Bu yönde yoğun çabalar harcıyorlar ya da harcar görünüyorlar ama Türkiye bir takım vaatlerde bulunmasına karşın, Paris İklim Anlaşması’nı imzalamasına ve 2050’lerin başında net sıfır hedefi koymasına karşın, enerjideki uygulamalara baktığımızda bunun tam tersi yönünde ilerliyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de ise kapatma tarihi verilmemesinin yanı sıra açma planları olduğunu söyleyen Büyükbozkırlı, “Geçen sene sonunda yayınlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı’nda, Enerji Bakanlığı’nın yayınladığı plana baktığımız zaman bırakın kapatmayı ve kapatmak için tarih vermeyi kömürlü termik santralleri, bin megavattaki çok yüksek bir miktar, dört bin megavatlık daha yeni kömür, termik santral açma iradesi var” sözlerini dile getirdi.
Büyükbozkırlı, bir yandan linyit madenlerinin inanılmaz bir hızla açılma telaşesi içinde olduğunu söyleyerek, “Bir yandan ithal kömür devamlı geliyor Türkiye’ye. Dolayısıyla tam bir kömür bağımlılığından bahsediyoruz. Muğla burada en çok zarar gören illerden bir tanesi” dedi.
“SANTRALLER 80’LERİN BAŞINA DEVREYE GİRDİĞİNDEN BERİ, YANİ 40 YILI AŞKIN BİR SÜREDE 68 BİN ERKEN ÖLÜMDEN BAHSEDİLİYOR”
Muğla’da termik santrallerin çalışmaya başlamasından bu yana erken ölümlerin çok yükselmesine değinen Büyükbozkırlı, “HEAL’in yani sağlık ve çevre birliğinin raporlarına baktığımız zaman Muğla’da termik santraller 80’lerin başına devreye girdiğinden beri yani 40 yılı aşkın bir sürede 68 bin erken ölümden bahsediyor ki çok yüksek bir rakam bu ve şu anki iradeye baktığımızda yani verilen maden ruhsatlarına, termik santralinin uzatmalarına baktığımızda Bu daha uzun yıllar onlarca yıl böyle devam edecek” sözlerine yer verdi.
Büyükbozkırlı, pratikte uygulamalara bakıldığında kömürden çıkış için hiçbir şeyin olmadığını, hiçbir çabanın olmadığını vurgulayarak, “Hatta tam tersi bir kararlılık, bir irade var hükümette. Dolayısıyla bizim temel gerekçelerimizden birisi bununla mücadele etmek” ifadelerini kullandı.
“AMACIMIZ İNSANLARIN VE EKOLOJİK SİSTEMLERİN NE KADAR ZARAR GÖRDÜĞÜNÜ HALKLA PAYLAŞMAK”
Kervan’ın amacının farkındalık yaratmak olduğunu belirten Büyükbozkırlı, amaçlarını şu sözlerle dile getirdi:
“İlk önce insanların ve ekolojik sistemlerin ne kadar zarar gördüğü; havaya, toprağa, suya karışan bütün bu ağır metallerden tutun, tüm kimyasal maddelere çözeltilere kadar bunların ne kadar yıkıcı etkileri olduğunu vurgulamak, halkla bunları paylaşmak, onların tepkilerini almak ve adil bir geçişin yani işçileri mağdur edilmeden, sağlık risklerine maruz kalmadan ekolojik koşullarda yaşayabilecekleri istihdam imkanlarının çok makul bütçelerle pekala mümkün olduğunu anlatarak, ispatlayarak, onlarla tartışarak ve halkın görüşlerini alarak ortak çözümler üretmek. Kervan’ın amacını genel olarak böyle özetleyebiliriz.”
“İNSANLAR BİRAZ KARARSIZLAR, BİRAZ TEDİRGİNLER, KENDİLERİNİ ÇARESİZ VE EZİLMİŞ HİSSEDİYORLAR”
Büyükbozkırlı; tepkilerin genel olarak olumlu olduğunu, çabalarının takdir edildiğini söyleyerek, “En azından duygusal olarak bizim yanımızda olduklarını dile getiriyorlar. Ama başka başka mücadelelerden edindiğimiz tecrübe aslında burada da karşımıza çıkıyor. Yani insanlar biraz kararsızlar, biraz tedirginler, ne yapacaklarını bilmiyorlar. Kendilerini çaresiz ve ezilmiş hissediyorlar. Böyle bir izlenim var” ifadelerini kullandı.
Bildiri dağıtıp detaylı bilgiler verirken halktan gelen tepkilerde çok az argüman olduğuna, çok az gerekçe olduğuna değinen Büyükbozkırlı, eleştirenlerle bir iki yerde denk geldiğini onların azınlıkta olduğunu söyledi.
“YATAĞAN’DA TERMİK SANTRALİN ZATEN KAPATILDIĞINI ZANNEDENLER VAR”
Eleştirenler arasında bunlar için çok geç kalındığını söyleyenlerin olduğunu dile getiren Büyükbozkırlı, “Yani haklı olabilirler ve bu çabanın artık anlamsız olduğu konusunda. ‘Zaten çok geç kaldınız’, ‘Zaten yakında kapatılacak’, ‘Santral kapatılmadı mı?’ diyenler de var. Yani tam çalışıp çalışmadığını ilginç bir şekilde bilmeyenler de var, kapatıldığını zannedenler…” dedi.
“OLUMSUZ YÖNDE GELEN TEPKİ BİRAZ ÇARESİZLİKTEN GELİYOR FAKAT BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUK GÖRDÜKLERİ ZARARIN FARKINDA”
Büyükbozkırlı, olumsuz yönde gelen tepkilerin biraz çaresizlikten geldiğini söyleyerek, “Yani ‘artık çok geç kaldınız bu santral zaten ömrünü doldurmak üzere yakında kapanacak’ diyorlar. Fakat büyük bir çoğunluk gördükleri zararın farkında ve onlara birtakım rakamlarla sabit somut verilerle karşılarına çıktığınızda bunu takdir ediyorlar, çabamızı takdir ediyorlar. Bizim yanımızda olduğunu söylüyorlar ve anlıyorlar aslında genel olarak tepkiler olumlu” sözlerini dile getirdi.
Bu konuda hazırlanmış nitelikli raporların olduğuna, ekonomik yönünü belirten raporlar olduğuna değinen Büyükbozkırlı, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Mesela bu raporlara baktığımızda; biz, az sonra başlayacak forumda da halka şunu anlatmaya çalışacağız diğer şeylerin yanında yani termiklerin zararları yanında: Bu kömür termik santralleri işleten firmaların patronların her sene sabit fiyattan alım garantisi ve kapasite mekanizması adı altında iki tane teşvik var diyebiliriz ki daha pek çok teşvikler aslında. Rezerv özelleştirmeler, kredi vermeler, restorasyon paraların ödenmesi… Bizlere yansımayan çok fazla şeyler de var aslında ama bu söylediğim iki rakama iki kalemdeki rakama ulaşabiliyoruz. Bunlar devasa boyutlarda.
Bir örnek verirsem, 2021 yılında bu iki kalemden sabit fiyattan alım ve kapasite mekanizmasından ürettikleri elektriğin maliyetine ek olarak ilaveten, yani ekstradan bu üç santralin Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy’ün işletmecilerden aldıkları para 220 milyon doları buluyor yıllık.”
“MUĞLA ZATEN BİR TARIM CENNETİ, EKOLOJİK İŞ İMKANLARI İSTİHDAMLARI BURADA YARATMAK HİÇ DE ZOR DEĞİL”
Muğla’nın turizm ve tarım cenneti olduğunu vurgulayan Büyükbozkırlı, termik santrallerin kapatılması durumunda onlara iş istidam edilebileceğini ifade ederek, “Basit olarak şunu söylüyoruz yapılan ekonomik çalışmalara da dayanarak; Muğla zaten bir turizm cenneti, bir tarım cenneti. Zeytincilikten tutun aracılığa kadar turizmden tutun balıkçılığa kadar vesaire organik tarıma kadar çok nitelikli ekolojik iş imkanları istihdamları burada yaratmak hiç de zor değil” dedi.
Büyükbozkırlı; kömür sektöründe, madenler artı termik santrallerde çalışan Muğla’da toplam 5 bin civarında işçi olduğunu söyleyerek, “Bunları aileleriyle birlikte kattığınızda 20 binlik bir nüfus aşağı yukarı karşımıza çıkıyor. Bu hiç yüksek bir rakam değil ve Muğla’nın tarım, turizm potansiyeline bakıp buralarda bu termik santrallere verilen krediler iptal edilerek, bunların az bir kısmıyla çok nitelikli işçilerin sağlıklarının kaybetmeyecekleri, emeklerinin sömürülmeyeceği, ekolojik koşullarda ve yüksek katma değeri olan sektörlerde pekala bu iş istihdam edilebilir. Bunu rakamları halkla paylaşmak istiyoruz. Bu pekala mümkün adil bir geçiş” ifadelerini kullandı.
“SANTRALLERİN ÇEVRE İZİNLERİNDE BÜYÜK BİR USULSÜZLÜK VAR”
Bu çağrının çok önemli bir çağrı olduğunu, çünkü genel olarak halk tarafından bilinmeyen bir çağrı olduğunu dile getiren Büyükbozkırlı, işin hukuksal boyutunun burada vurgulandığını söyleyerek, şu sözleri dile getirdi;
“1997 yılında Muğla’daki köylüler ve avukatlar vasıtasıyla dava açıyorlar İdare Mahkemesi’ne, diyorlar ki ‘bizim tarımımız, yaşam koşullarımız bu termik santraller nedeniyle olumsuz etkileniyor.’ İdare Mahkemesi buna bakıyor ve incelemeler sonucunda, bilirkişi raporları sonucunda şunu tespit ediyor açık bir şekilde; Bu termik santrallerin her üçü de Yatağan, Yeniköy, Kemerköy, her üç termik santral de baca gazı arıtma tesisleri yani toz tutuculardan tutun kükürtoksitlere kadar, azotoksitlere kadar tamamen uygunsuzluk var. Kül depolamaları uygunsuz, katı atıkları uygunsuz. Yani çevre izinlerinde büyük bir usulsüzlük var.”
Büyükbozkırlı, usulsüzlüklerin belgelendiğine değinerek, “Bunu belgeliyor ve bu santralleri kapatma kararı veriyor bu uygunluklar sağlanana kadar yani süresiz kapatma kararı. Ardından Danıştay’a gidiyor. Danıştay onuyor bu kararı, kapatılmalı diyor ve ardından 2005 yılına kadar bekleniyor ve hala çalıştırılıyor çünkü arada bir Bakanlar Kurulu var” sözlerine yer verdi.
Bakanlar Kurulu toplandığını ve gerçekçi olmayan gerekçeler sunduğunu belirterek, “Aslında gerçekçi olmayan, gerçeği yansıtmayan gerekçelerle ‘bizim bunların çalışmasına ihtiyacımız var’ deyip hukuk kararının üstünde, hukuk kararını tanımayan bir şekilde çalışmaya devam ettiriyorlar santralleri” ifadelerini kullandı.
“2005 YILINDA AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KAPATMA KARARINI ONADI”
Büyükbozkırlı, kapatma kararının 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gittiğine ve onların da kapatma kararını onadıklarına değinerek, “AİHM, kapatılması gerektiğini Türkiye’ye belirtiyorlar, Türk hükümetine ceza kesiyorlar bununla ilgili” dedi.
Cahange.org’da başlattıkları kampanyanın bu hukuksal boyutun bir an önce uygulanması gerektiği için düzenlendiklerini belirterek “Yani acilen bu termik santrallerin kapatılması gerektiği konusunda bir imza topluyoruz. Halktan da bu yönde destek bekliyoruz. Biz de tabii ki bunu destekliyoruz” sözlerine yer verdi.
Ayrıca Büyükbozkırlı, 40 yılı aşkın süredir Yatağan Termik Santrali’nin çalıştığını, hala uygunsuz ve usulsüz bir şekilde bu çevre izinlerinin devamlı uzatıldığını vurgulayarak sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“En son 2019’da Bakanlar Kurulu kararıyla gene tekrardan uzattılar. Mesela Yatağan için 2025 yılının sonuna kadar bu çevre izni uzatıldı. Yeniköy ve Kemer köyü için 2027’nin Şubat ayına yanılmıyorsam uzatıldı. Yani bir yandan bu yatırımları yapmıyorlar, pahalı yatırımlar bunlar, bir yandan usulsüz bir şekilde çalışmaya devam edip çevre izinleri uzatıyorlar. Dolayısıyla buna bir dur demek ve santralleri acilen kapatmak lazım.”