Muğla’daki üç termik santral hakkında 1996 yılında verilen ve bugün hala uygulanmayan kapatma kararının uygulanması talebiyle 20 Ekim’de Datça’da yola çıkan “Muğla Adalet Kervanı” dokuzuncu gününde Akbelen’e geldi.
Haber: Burak Necip Başar
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu ve Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), Muğla’daki üç termik santralin kapatılması kararının uygulanması için başlattıkları “Muğla Adalet Kervanı” dün (28 Ekim 2023) Akbelen’e geldi.
Datça’dan 20 Ekim 2023 tarihinde yapılan basın açıklaması ile başlayan Kervan’ın; sırasıyla Marmaris, Akyaka, Menteşe, Yatağan, Milas, Bodrum ve Ören duraklarının ardından 28 Ekim’de Akbelen Ormanı’nda basın açıklaması ile sonlanması planlanmıştı.
Gündem Fethiye, Akbelen Ormanı’nda sona erecek dokuz günlük süreci izlemek ve okuyucusu ile buluşturmak için kervana katıldı.
Saat 11.00’de Akbelen Ormanı nöbet alanında toplanan yurttaşlar, saat 12.30’da Yeniköy Termik Santrali önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklamasının ardından yurttaşların Akbelen’de kesilen alanın uzaktan görülebilmesi ve yarattığı tahribatın daha iyi anlaşılabilmesi için alanda keşif yapıldı.
Keşifte KARDOK Başkanı Nejla Işık, İkizköylü yurttaş Ayşe Çoban konuşma yaptı ve İkizköylü Tuncer Saraçoğlu son bir yılda İkizköy’de kanser vakalarından hayatını kaybeden yurttaşların isimlerini okudu.
“HER ŞEYİMİZİ BU TERMİK SANTRALLERE VERDİK YILLARDIR, ARTIK VERMEK İSTEMİYORUZ”
Işık, Muğla Adalet Kervanı’nın 20 Ekim’de Datça’da başladığını ve 28 Ekim’de Akbelen’le sonlandığına değinerek, “Akbelen nöbet alanımızda, yeni nöbet alanımızda bugün buluştuk ve 12.30’da Yeniköy Termik Santrali önünde basın açıklamamızı yaptık” sözlerine yer verdi.
Yaptıkları açıklamadan bahseden Işık, “Artık dedik 1996 yılında verilen mahkeme kararını uygulayın ve bu üç termik santrali ve diğerlerini de kapatın. Köylerimizi, tarihimizi, geçmişimizi, su kaynaklarımızı, zeytinliklerimizi, her şeyimizi bu termik santrallere verdik yıllardır. Artık vermek istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Aydın İdare Mahkemesi’nin Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kapatılması için 1997 yılında verdiği karar Danıştay tarafından onaylanmıştı. Türkiye, Danıştay kararını uygulamadığı için 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkûm edilmişti.
“ÜÇ BEŞ AĞAÇ MESELESİ DEĞİL BİZİM SAVUNDUĞUMUZ; BURADA GEÇMİŞİMİZ, SU KAYNAKLARIMIZ, TARIM ALANLARIMIZ VE NİCE YOK EDİLECEK KÖYLERİMİZ VAR”
Işık, Muğla Adalet Kervanı’nın termik santraller kapatılsın diye yola çıktığını hatırlatarak, “Buraya şunu demek için çıktık en başta; biz İkizköylüler bu mücadeleyi bırakmadık diyoruz dört senedir. 24 Temmuz’da arkamızda görmüş olduğunuz Akbelen Ormanı’na devletin gücüyle, jandarmasıyla, baskısıyla, TOMA’sıyla, tüfeğiyle girildi, altı günde kesildi. Buna rağmen köylüler ve yaşam savunucuları olarak nöbetimizi ve mücadelemizi bırakmadık” sözlerini dile getirdi.
Savundukları şeyin üç beş ağaç meselesi olmadığına değinen Işık, “Her zaman şunu söyledik ve söylemeye devam edeceğiz inatla; üç beş ağaç meselesi değil burada bizim savunduğumuz, burada bir yaşam meselesi, burada geçmişimiz, tarihimiz, su kaynaklarımız, zeytinliklerimiz, tarım alanlarımız ve nice yok edilecek köylerimiz var” dedi.
“İKİZKÖYÜ, AKBELEN’İ AŞARSA EĞER 40 BİN ÜZERİNDE ZEYTİN AĞACI TEHLİKEDE”
Işık, Milas’ın zeytincilikle geçindiğini belirterek, “Biz, İkizköy bunun önünde bir setti, dört senedir. İkizköy’ü, Akbelen’i aşarsa eğer 40 bin üzerinde zeytin ağacı -sadece İkizköy için bahsediyorum, geri kalan köyleri hesaplamadık- ne yazık ki zeytinliklerimiz tehlikede” sözlerine yer verdi.
Halıcılığı, tütüncülüğün ve pamukçuluğun bitirildiğini dile getiren Işık, “Bizim termik santrallere artık verecek hiçbir şeyimiz kalmadı. Ölüyoruz da bitiyoruz dedik” ifadelerini kullandı.
“BURADA YOK EDİLMEK İSTENEN BİZİM ANILARIMIZ, GEÇMİŞİMİZ AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZ”
Işık, çocukluğunu anlatarak, “Biz öğrenciyken hemen aşağıda okulumuz vardı. O okulda abur cubur bilmezdik, o okulda suyumuz yoktu. Aşağıda hemen kanlı dere dediğimiz deremiz akardı. Dereye inerdik şu mersinden karnımızı doyururduk, dereden su çıkan bir yer vardı; Küçük küçük gözler oradan da karnımızı suyumuza, doldurur, okula girerdik. Yani burada yok edilmek istenen bizim anılarımız, yok edilmek istenen bizim geçmişimiz aynı zamanda geleceğimiz, çocuklarımızın da geleceği” sözlerine yer verdi.
“AKBELEN ORMANI KESİLDİ, İŞ BİTTİ DİYE DÜŞÜNMEYİN”
Daha mücadele edilecek çok şeyin olduğunu belirten Işık, “Şunu yine üstüne basa basa söylüyorum. Burada Akbelen Ormanı kesildi, iş bitti diye düşünmeyin. Daha kazanacak bir yığın köylerimiz var, tarım alanlarımız var. Bu mücadele daha da büyüyecek. Biz köyler mücadeleyi bırakmadık, siz de desteğinizi çekmeyin diyoruz. Akbelen için adalet, iklim için adalet, Muğla için adalet, Türkiye için adalet, hepimiz için adalet diyoruz” ifadelerini dile getirdi.
“TOPRAK DEMEK: NEFES DEMEK, SU DEMEK; TERMİK DEMEK: YOK OLMAK DEMEK, BİTMEK DEMEK”
Işık’ın ardından konuşma yapan İkizköylü yurttaş Ayşe Çoban, “Karadam Mahallesi’nin üstündeyiz. Sadece Akbelen değil gidecek olan yer; şu an ovamız var, bundan sonra Karacahisar, Çamköy, öyle gidiyor ama bu termik memleketimiz yok oluyor. Toprak demek, nefes demek, su demek, ekmek demek çok önemli şey. Termik demek yok olmak demek, bitmek demek” sözlerini dile getirdi.
Çoban; toprağın, suyun, havanın çok önemli olduğunu belirterek, “Ovamız gidecek, sadece Akbelen’le kalmayacak yani. Sadece Akbelen değil, sadece orman değil, ovamızda var. Memleketimiz gidiyor, gitmesin” ifadelerini kullandı.
“KANSERDEN BİR SENEDE ALTI KİŞİ ÖLDÜ BİZİM KÖYÜMÜZDE”
Termik santraller nedeniyle kanser vakalarından insanların hayatını kaybettiğine değinen Çoban, “Nefes alamıyoruz, kanserden bir senede altı kişi öldü bizim köyümüzde. Aniden öldü, bir ay içinde öldü, iki kişi. Diğerleri bir sene içinde iki sene içinde gidiyor yani. Kanser oluyor; astım, koah hepsi var yani. Sadece biz insanlar değil, hayvanlarımız da aynı hasta oluyorlar. Biz üretmek istiyoruz, böyle yaşamak istiyoruz. Başka bir derdimiz yok” sözlerine yer verdi.
İkizköylü yurttaş Tuncer Saraçoğlu, son bir yılda İkizköy’de kanser vakalarından hayatını kaybedenleri sayarak şu ifadeleri dile getirdi;
“Kadir Çoban boğaz kanserinden öldü. Nuran Çoban akciğer kanserinden öldü. Yaşar Üstün akciğer kanserinden öldü. Ahmet Onur pankreas kanserinden öldü. Hasan Özkan lenf kanserinden öldü. Vedat Şimşek akciğer kanserinden öldü, en son ölendi”
Ayrıca, kanserden hayatını kaybedenler hakkında, “Sadece bu köyden bunlar civar köyleri sayamıyoruz bile” denildi.
Kervanın örgütleyicileri “Muğla’daki Termik Santraller Neden Kapatılmalı?” sorusuna 10 maddede şöyle yanıt veriyor:
- Hukuk devleti ilkesi yargı kararlarının uygulanmasını gerektirir. Mahkemelerin verdiği kapatma kararı uygulanmıyor
- Türkiye’nin Muğla’daki santrallerin ürettiği elektriğe ihtiyacı yok
- Kamu kaynakları termik santrallere aktarılıyor
- Termik santraller usulsüz çevre izinleri ile çalıştırılıyor
- Termik santraller aşırı hava kirliliğine yol açıyor
- Termik santraller aşırı su tüketiyor
- Kömür sahaları köylerimizi yok ediyor, insanları göçe zorluyor
- Kömür sahaları ormanlarımızı yok ediyor
- Kömür sahaları zeytinliklerimizi, tarım alanlarımızı yok ediyor
- Termik santraller Muğla’da 68.000’den fazla insanın erken ölümüne neden oldu
Diğer yandan, MUÇEP’in Muğla’daki termik santrallerin kapatılması için 23 Ağustos 2023 tarihinde Change.org üzerinden başlattığı imza kampanyası hala aktif.
Kampanyaya imza vermek için buraya tıklayın