Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), ‘süper izin’ yasası olarak bilinen torba yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruya müdahillik talebinde bulundu.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin imzasını taşıyan ve enerji ile maden yatırımlarına ilişkin düzenlemeler içeren “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 19 Temmuz 2025’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda oylanarak kabul edilmişti.
Kanun, zeytinlik alanlarda, ormanlarda ve meralarda madencilik faaliyetlerinin yapılmasını, enerji yatırımları izinlerinin kolaylaştırılmasını ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin hızlandırılmasını öngördüğü için kamuoyunda, özellikle emek, demokrasi ve çevre örgütlerinin tepkisi ile karşılaşmıştı.
Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası, 260 muhalefet partisi milletvekili ile 17 Eylül 2025 tarihinde söz konusu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. Anayasa Mahkemesi (AYM) ise 8 Ekim’de ilk incelemeyi yapacağını duyurmuştu.
Öte yandan, Muğla’nın Menteşe ilçesinde 28 Eylül Pazar günü Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Odası (TTB) tarafından miting gerçekleştirilmişti.


MUÇEP, 8 Ekim’de görülmeye başlanacak davaya müdahillik talebinde bulundu. Fethiye Hukuk Mahkemeleri ön büro kanalıyla bugün (7 Ekim) yapılan başvuruda, 7554 Sayılı Kanun’un Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu çevre koruma sözleşmelerini, Anayasa ve koruma yasaları ile doğa yasalarını yok saydığı, müşterek doğal varlıklara fütursuzca saldırıların önünü açtığı, yasanın getirdiği düzenlemelerin geri dönüşü olanaksız ekolojik yıkımlara yol açacak nitelikte olduğu, davanın sonucunun başvurucunun kuruluş amaçları doğrultusunda yapacakları hukuksal başvuruları derinden etkileyeceği belirtildi.
Müdahillik dilekçesinde, MUÇEP’in davacılar yanında müdahil olarak katılması ve dava konusu kanunun uygulanmasının yaratacağı geri dönüşü olmayan ekolojik yıkımların önüne geçilmesi için yürürlüğü durdurma istemi konusunda bir an önce karar verilmesi istendi.


Yapılan açıklamada, torba yasaya neden karşı çıkıldığı ile ilgili şunlar söylendi: “Hem temel haklarımıza yapılan saldırıları meşrulaştırmaya çalıştığı, hem de Milas ve Yatağan ilçelerini kapsayan koordinatlardaki zeytinliklerin enerji ve maden projeleri için sökülebileceğine dair bir madde içermesi ve bu koordinatlar içindeki 52 köyün zorunlu göç tehlikesi altında olması nedeniyle de, MUÇEP olarak bu kanuna karşı çıktık.”
Ayrıca açıklamada, 28 Eylül’de gerçekleştirilen ve binlerce kişinin katıldığı ‘Toprağımızı Vermiyoruz’ mitingi hatırlatılarak “Bu süper talan yasasının meşru olmadığını bir kez daha ilan ettik” denildi.
Tüm gönüllülerinin müdahillik başvurusu yapmaları yönünde çağrıda bulundukları ifade edilen açıklamada, “Muğla’nın pek çok ilçesinden AYM’ye başvurular yapılıyor” denildi.
NE OLMUŞTU?
Teklif, 13 Haziran’da TBMM Başkanlığı’na sunuldu. 19 Haziran’da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşmeler başladı.
Muğla başta olmak üzere farklı kentlerden gelen yurttaşların komisyona alınmaması, AK Parti ve muhalefet partileri arasında fiziksel tartışmalara yol açtı. Avukat Yakup Okumuşoğlu Meclis’te yerde sürüklendi.
26 saat süren görüşmelerin sonunda teklif, 20 Haziran’da komisyon tarafından kabul edildi.
Ardından torba yasa kapsamında TBMM Genel Kurulu’na geldi. Bu süreçte Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nı korumak için bir araya gelen ve Akbelen Ormanı’nın kesilmesinden sonra da köyleri maden tehdidi altında olan İkizköylüler, 3 Temmuz’da Ankara’daki Cemal Süreyya Parkı’nda nöbete başladı.
Köyleri yasadan doğrudan etkilenecek olan İkizköylüler görüşmelerin devem ettiği sırada, 16 Temmuz’da “süper izin yasasına” karşı açlık grevi başlattı. Açlık grevi, 19 Temmuz akşam saatlerinde yurttaşların sağlık problemleri nedeniyle hastaneye kaldırılmalarının ardından sona erdi.
Yasanın Genel Kurul’da görüşülmesi ise 8 Temmuz’da başladı. Görüşmeler sırasında muhalefet vekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında arbedeye varan tartışmalar yaşandı.
4 Ağustos 2025’te yayımlanan “Maden Kanunu’nun Geçici 45. Maddesinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar” hakkında Danıştay 8. Dairesi’nde yürütmenin durdurulması talebiyle 77 zeytin üreticisi, iptal davası açtı.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda bulunan zeytinliklerin 15 Eylül 2025 sabah saatlerinde jandarma ve iş makineleriyle sökümüne başlandı.
Zeytinlikleri savunmaya giden İkizköy Mahallesi Muhtarı Nejla Işık, Halil Şallı, Seçil Şallı ve Serpil Şallı gözaltına alınarak; Milas Jandarma Komutanlığı’na götürüldu. Gözaltına alınan dört köylü, “iş yeri konut dokunulmazlığını ihlal” ve “şirketi maddi zarara uğratma” suçlamalarıyla ifadelerini verdikten sonra serbest bırakıldı.
YASA NE GETİRİYOR?
İlk maddeye göre, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinde “ÇED gerekli değildir” kararının yanlış yorumlandığı öne sürülerek şirketlerin, gerekli izinleri alabilmesi için ÇED sürecinin tamamlanması gerekliliği ortadan kaldırılıyor.
İkinci maddeyle maden sahalarının çevresel rehabilitasyonu için ödenen çevre uyum teminatlarının yerine “rehabilitasyon bedeli” sistemi getiriliyor.
Üçüncü maddede ise madencilik faaliyetleri için izin süreçleri yeniden yapılandırılıyor. İlgili kurumlar izin başvurularına üç ay içinde yanıt vermezse ek bir aylık sürenin ardından “izin verilmiş” sayılıyor.
Diğer yandan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) talebiyle devlet ormanlarında madencilik faaliyetleri için 24 ay süreyle bedelsiz izin veriliyor; bu süre gerektiğinde 12 ay daha uzatılabiliyor.
Dördüncü maddeyle stratejik veya kritik madenler tanımı değişiyor, acele kamulaştırma uygulanabiliyor ve zorunlu maden stoku tutma yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor.
Beşinci maddeyle ruhsat bedelinde yüzde 30 oranında indirim yapılıyor. Bunun yanında rehabilitasyon bedeli ruhsat bedelinden ayrıştırılarak ruhsat bedeli kadar bir tutarın rehabilitasyon bedeli olarak ödenmesi zorunlu hale getiriyor.
Ayrıca, ruhsat bedelinin devlet bütçesine giden pay yüzde 50’den yüzde 70’e çıkarılıyor. Bedellerin ödenmesine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde madencilik faaliyetine son verilmesi öngörülüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, izin sahibi kamu kurum ve kuruluşunun bütçesinde ayırdığı ödenekleri rehabilitasyon amacıyla kullanabiliyor.
Altıncı maddeyle Teklif ile ruhsat sahiplerinin işletme ruhsat bedeli kadar rehabilitasyon bedeli ödemesi zorunlu hale getiriliyor. Tahsil edilecek işletme ruhsatı bedelinde yapılan indirim, asgari devlet hakkı miktarı da ruhsat bedelinin yüzde 50 fazlası kadar artırılıyor.
Diğer yandan krom madeni, Londra Metal Borsası’nda işlem görmediğinden, 3213 sayılı Maden Kanunu’na ekli 3 sayılı tablodan çıkarılarak genel hükümlere tabi oluyor.
Yedinci maddeyle arama ruhsatı düzenlenebilmesi için yatırım teminatı zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca, IV. Grup madenlerin bent olarak ayrı ayrı ruhsatlandırılmasına imkân tanınabiliyor.
Sekizinci maddeyle arama döneminin sonuna kadar, üç boyutu ve miktarıyla rezervin belirlenmesi yükümlülüğü ve projede sunulan taahhüde uyulmaması hâli için teminatın iradı yaptırımı, asgari faaliyetlerin yapılmaması hâlinde ise ruhsat iptali yaptırımı öngörülüyor.
Ayrıca, programın iki yıl üst üste yüzde 50’nin altında gerçekleştirilmesi durumunda ruhsat iptal ediliyor. İşletilebilir rezerv bulunamayan durumlar için ruhsat bedeli ve ihale bedeli iade ediliyor.
Dokuzuncu maddeyle ruhsat süresinin uzatılması taleplerinin uygun bulunabilmesi için asgari üretim faaliyeti yapılması şartı getiriliyor. Bu asgari üretim şartının detaylarının ise yönetmelikle belirlenmesi bekleniyor.
Diğer yandan vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair belge ibrazına, rehabilitasyon bedeli iadesi başvuruları da dâhil ediliyor.
10’uncu maddeyle herhangi bir sebeple hükümden düşmüş, terk edilmiş veya taksir edilmiş bütün alanların; ihaleyle ruhsatlandırılması yerine, rezerv varlığına ilişkin herhangi bir verinin bulunmaması durumlarında alanların genel hükümlere tabi olarak ruhsatlandırılabiliyor.
Ancak, II. Grup (b) bendi ve IV. Grup maden alanlarının sahayla ilgili konum, rezerv ve geçmiş bilgiler doğrultusunda Genel Müdürlük kararıyla ihaleyle verilebiliyor.
AK Parti’nin verdiği önergeyle teklifin 11’inci maddesindeki yeni değişiklikle ise 3213 sayılı Maden Kanun‘a eklenen geçici 45’inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan “öncelik verilmek suretiyle” ibaresinden sonra gelmek üzere, “taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacı ile oluşan” ibaresi eklendi.
Yapılan değişiklikle zeytinliği taşınacak olan köylülere; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından uygun görülen ya da maden sahalarının bulunduğu il sınırlarındaki KİT’lere ait taşınmazlarda yer alan zeytinlikler, değerinin yüzde biri üzerinden 20 yıl süreyle doğrudan kiralanabilecek.
Diğer yandan teklifin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi olan şirketlere, elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla yürüttükleri madencilik faaliyetleri için zeytinlik sahalarında izin verilebilecek. Bu iznin verilebilmesi için madencilik faaliyetinin başka bir alanda yürütülmesinin mümkün olmadığının tespiti gerekiyor ve “kamu yararı” şartı aranıyor.
Faaliyetin yürütüleceği alandaki zeytin ağaçlarının mümkün olduğunca aynı il veya ilçe içerisinde başka bir alana taşınması gerekiyor. Ancak taşınması mümkün olmayan zeytin ağaçları olması halinde bile madencilik faaliyetine izin verilebilecek. Madencilik faaliyetlerine izin verilen şirketler, taşınan veya zarar gören ağaçlar için eşdeğer büyüklükte yeni bir zeytinlik tesis etmekle yükümlü tutuluyor.