Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) tarafından Datça’da gerçekleştirilen basın açıklamasında; Muğla’daki ekolojik saldırılara dikkat çekilerek, “En büyük halkın katılımı toplantısını seçimde yapacağız” denildi.
Muğla Çevre Platformu, (MUÇEP) 4-5 Mart tarihlerinde Datça’da Genel Meclis Toplantısı’nı gerçekleştirdi. Toplantının Hızırşah Kültür Merkezi’ndeki ilk gününde; deprem dayanışmasına ilişkin konuşmalar yapılırken, film gösterimleri gerçekleştirildi. Toplantı “Mücadele Alanlarından Kadınlar” isimli panelle devam etti.

Toplantının ikinci gününde ise; Datça’daki ekolojik saldırıların gerçekleştiği bölgeler ziyaret edildi ve bilgilendirmeler yapıldı. Bu kapsamında; Yat Limanı Projesi, Ilıca Kamping’de kaçak yapılaşma, Deniz Arıtma ve Deşarj Projesi, Kargı Koyu Özelleştirme ve Mevzii İmar Planı bölgelerinde incelemelerde bulunuldu.




Ekolojik saldırı bölgelerinde yapılan bilgilendirmeler sonrasında MUÇEP tarafından “Ekolojik varlıklara saldırılar sürüyor” başlıklı bir açıklama yapılırken, basın açıklamasını MUÇEP Gökova Eş Sözcüsü Candan Susoy okudu.
Ekoloji Hareketler Konferası’na atıf yapılan açıklamada, “Ekoloji Hareketleri Konferansı’nda, Konferans gününe giden süreçte gerçekleşen webinarlarda dile getirilen ekoloji ve siyasi özne olma yaklaşımı Tutum Belgesi’ne yansımıştı. Ardından, hala içinden çıkamadığımız deprem olgusuyla yüz yüze kaldık. Yaşamını yitirenler önünde saygıyla eğiliyoruz.
Konferansta, bugün yaşanan ekolojik krizin temelinde insanın doğayla ilişkisinin niteliğinin dönüşmesinin yattığı, kapitalizmin doğayı metalaştırarak var olduğu, canlı cansız her varlığın metalaştırıldığı bir süreç yaşadığımız çok yerinde bir tespit olarak dile getirildi” denildi.
“EKOLOJİK VARLIKLARA KARŞI İŞLENEN SUÇLARIN SİSTEM TARAFINDAN YARATILDIĞINI BİLİYORUZ”
Ekolojik varlıklara karşı işlenen suçların sistem tarafından yaratıldığı belirtilen açıklamada, “Tutum Belgesi’nde; ekokırımın, cinskırımının, işçi kırımının olmadığı başka bir dünyanın mümkün olduğu; bir avuç zenginin doğaya, yoksullara, kadınlara, Kürtlere, LGBTİ+’lara, mültecilere, engellilere karşı suç işleyenlerden hesap sorulacağı belirtiliyor. Ekolojik varlıklara karşı işlenen suçların sistem tarafından yaratıldığını biliyoruz” ifadelerini kullanıldı.
“OHAL; HUKUKU, TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ YOK SAYIYOR”
Deprem sonrasında ilan edilen OHAL’in temel hak ve özgürlükleri yok saydığı ifade edilen açıklamada, “Ekolojinin insanı da kapsadığına, toplumsal sonuçlarına, en açık biçimde yakın zamanda yaşadığımız depremde yaşananlarla tanık olduk, olmaya devam ediyoruz. İlan edilen OHAL; hukuku, temel hak ve özgürlükleri yok sayıyor; halkın geçinme olanaklarını elinden alıyor. İmar Kanunu’nun kamuya açıklık ilkesiyle uyuşmayan sonraki kararnameler deprem bölgesinde insan dahil tüm canlı varlıkların kar mantığıyla görüldüğünü; kendi geleceği hakkında söz hakkı tanınmadığını ortaya koydu” denildi.

“BU SALDIRI GİDİŞATINI DURDURMAK, DEĞİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ”
Muğla’da yaşanan ekolojik saldırıların durdurulması gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, “Felaketin fırsat bilindiğinin, yok olan hayatların hiç umursanmadığının, felaketi yaratanlara benzer uygulamalara ülkenin her yanında devam edileceğinin farkındayız. Ekolojik yıkımın birkaçını göreceğimiz örnekleri Datça’da gerçekleşiyor. Bu ekolojik yıkımlar Covid-19 pandemisinde de sürdürüldü; deprem felaketinde de ara verilmeden devam ediyor. Ekolojik varlıklara saldırılar karşısında hayatı, yaşam alanlarımızı ırk, cins, ulus demeden savunmaya devam edeceğiz. Doğaya/insana karşı insan eliyle suç işlendiğini biliyoruz. Muğla’da yoğun biçimde süren bu saldırı gidişatını durdurmak, değiştirmek zorundayız” ifadelerine yer verildi.
“YAPMAYA ÇABA HARCADIĞIMIZ ŞEY YAŞAMI SAVUNMAKTIR”
Açıklamada, Datça’daki ekolojik saldırılara dikkat çekilerek, “Örneklerini gördüğümüz/göreceğimiz kaçak yapılaşma, yat limanı, desalinasyon uygulamaları, Kargı Koyu’nu asgari ölçüde koruyan planların değiştirilmesi, doğanın sermaye biriktirme aracı olarak görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu anlayışa meşru her yolla karşı çıktık, çıkmayı sürdüreceğiz. Yapmaya çaba harcadığımız şey yaşamı savunmaktır. Ortak varlıklara saldırıların sürdüğüne, kar güdüsünün insan olarak bizlerin dışında olmadığımız canlı-cansız hiçbir şeyi umursamadığına daha görünür biçimde tanık oluyoruz” ifadeleri kullanıldı.
“Yürünmesi gereken yolun uzun olduğunun farkındayız” ifadeleri kullanılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Enerji, maden vb. ‘ihtiyaç’ diye önümüze koyulanlara aslında ihtiyacımız olmadığını biliyoruz. Toplum olarak en önemli sorunumuzun gerçekten ihtiyacımız olan enerji, gıda, kent hayatının yaşamı sürdürme mantığıyla üretilmesi gerektiğinin; doğayla barışık bir insan hayatının mümkün olduğunun farkında olarak birlikte yaşamayı başaracağız.”
“BAŞKA BİR DÜNYA, BAŞKA BİR HAYAT MÜMKÜN”
Açıklamanın son bölümünde, en büyük halkın katılımı toplantısının seçimde yapılacağı belirtilerek, “Sadece ekmeği değil gülü de istiyoruz. Ekoloji Hareketleri Tutum Belgesi’nde söylendiği gibi, Bizi enkaz altında bırakanları unutmayacağız ve en büyük halkın katılımı toplantısını seçimde yapacağız. Başka bir dünya, başka bir hayat mümkün” denildi.