Marmaris Kent Konseyi, Sinpaş/Kızılbük Otel ve Devremülk Projesi’nin ruhsat iptali için açılan davalar hakkında açıklama yaparak, “17 adet ruhsatın iptali için Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde açtığımız dava süreci bizlere ‘tuz da mı koktu’ endişesini yaşatıyor” ifadelerini kullandı.
Marmaris Kent Konseyi; Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı İçmeler Mahallesi’nde bulunan Sinpaş/Kızılbük Otel ve Devremülk Projesi’nde, 56 artı 17 olmak üzere 63 adet yeni ruhsatın iptali için açılan davalar hakkında açıklama yaptı.
“MARMARİS HAKSIZ VE ÇOKÇA KAZANÇ İSTEYENLERİN YOĞUN BASKISI ALTINDA”
Açıklamada Marmaris’in haksız ve çokça kazanç isteyenlerin yoğun baskısı altında olduğu belirtilerek, “Marmaris Kent Konseyi olarak uzun bir süreden beri bu çitleme heveslilerine karşı hem alanlarda hem de hukuk önünde yoğun bir mücadele sürdürüyoruz. Ödenen bedelin büyüklüğünü kentimizin doğası, yaşam alanları üzerinde yaratılan geri döndürülmez tahribattan görmek mümkün” ifadeleri kullanıldı.
Doğanın maruz kaldığı yıkımın baş aktörlerinden birinin Sinpaş/Kızılbük Otel ve Devremülk Projesi olduğu ifade edilen açıklamada, “Sinpaş’ın mevzuatları yok sayarak yürüttüğü projesine karşı önce ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptalini mahkeme yoluyla sağladık” denildi.
“17 ADET RUHSATIN İPTALİ İÇİN MUĞLA 2. İDARE MAHKEMESİ’NDE AÇTIĞIMIZ DAVA SÜRECİ BİZLERE ‘TUZ DA MI KOKTU’ ENDİŞESİNİ YAŞATIYOR”
Çevresel Etki Değerlendirmesi’nin (ÇED) iptalinin sağlanmasının ardından açılan davalar ise şu sözlerle anlatıldı:
“Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca verilen ‘ÇED olumlu’ kararı ve Marmaris Belediyesi’nce farklı tarihlerde verilen 56 artı 17 olmak üzere 63 adet yeni ruhsatın iptali için açtığımız davalar ise devam etmekte. Tuzun kokmasıyla ilgili endişemiz de tam bu noktada başlıyor.”
Açıklamada, mevzuatlar yokmuşçasına Sinpaş’ın ilerleyişine yol veren pek çok kurumun olduğu belirtilerek, “Bugüne kadar kurumların verdiği idari kararları, kamu yararı hedefine adaletin varlığında yönlendiriyorduk. Ancak 17 adet ruhsatın iptali için Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde açtığımız dava süreci bizlere ‘tuz da mı koktu’ endişesini yaşatıyor. Kamu yararı için mücadele ediyorsak o halde konuyla ilgili halkın da bilgi sahibi olması gerekiyor” ifadelerine yer verildi.
“KARŞILAŞTIĞIMIZ BİR DİZİ DURUM, HEPİMİZDE ADALETE ULAŞABİLİR MİYİZ KAYGISINI DOĞURDU”
Marmaris Belediyesi’nin verdiği 17 adet ruhsatın iptali için Marmaris Kent Konseyi’nin açtığı davalar hakkında ise, “Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde devam eden süreçte karşılaştığımız bir dizi durum, hepimizde adalete ulaşabilir miyiz kaygısını doğurdu” denildi.
Açıklamada, Konsey’in ilk kaygıyı mahkemenin bilirkişi heyeti görevlendirmesinde yaşadığı söylenerek şu ifadelere yer verildi:
“Zira bilirkişi heyeti ağırlıklı olarak konuya taraf olan kurum çalışanlarından oluşturuldu. Hem de bir defa değil iki kez aynı yöntem tercih edildi. Tarafsızlık ilkesinin sağlanması için öğretim üyelerinden oluşmuş bir heyetin görevlendirilmesi talebimiz idari mahkemece reddedildi
Daha sonra dava dilekçemizde yer aldığı halde ruhsatların mevzuata aykırı biçimde verilip verilmediğini açığa çıkaracak esas sorular mahkemece bypass edilerek (atlamak) adeta davalı kurum lehine karar çıkmasını destekleyecek vasıfta sorular bilirkişi heyetine yöneltildi.
Bilirkişilerin cevaplaması istenilen soruların hatalı olduğu, adaletin bu sorularla tesis edilemeyeceği ve bilirkişi raporunda açıklığa kavuşturulması için dava dilekçemizde de yer alan asıl soruların bulunduğu bir başka dilekçeyi mahkemeye sunduk.”
“NE MAHKEME BU DİLEKÇEYE BİR İŞLEM YAPTI NE DE AÇIKLANAN BİLİRKİŞİ RAPORU BU SORULARI İÇEREN BİR DEĞERLENDİRME YAPTI”
Açıklamada; mahkemenin dilekçeye bir işlem yapmadığı, açıklanan bilirkişi raporunun soruları içeren bir değerlendirme de yapmadığı vurgulanarak, “Açıklanan raporda, mevzuatlara göre alınması mümkün olmayan bir imar durum belgesinin, imar uygulama planlarına uygunluğu anlatılıyor. Ama hala daha mahkemenin çözmesi gereken konular yanıtlanmamış halde dava dosyasında beklemeye devam ediyor” denildi.
Ayrıca açıklamada şu sözler dile getirildi: “Şu ana kadar paylaştıklarımızı bile aratacak, neredeyse skandal sayılabilecek bir diğer olay ise davacı vekillerinden Atilla Öztürk’ün başına gelendi. Avukat Atilla Öztürk, uzun zaman dosyada vekil olarak kayıtlı, defalarca dilekçeler sunmuş, mahkeme ona vekil sıfatıyla tebligat yapmış olmasına rağmen, bir anda dosyadaki vekil kaydı yok oldu.”
Avukatın yeni vekil olarak dosyaya vekâletnamesini sunmak zorunda kaldığı ve dosyaya ancak bu şekilde erişebildiği belirtilerek, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları adına karar vermeye yetkili olan mahkeme, adalet ve eşitlik uygulanmasını talep eden dava dosyasının tarafını, sehven dahi olsa dosyadan silmek lüksüne, hak ve yetkisine sahip değildir. Adil yargılanma hakkına aykırı bir tutumdur” ifadeleri kullanıldı.
“MÜVEKKİLİNİN İSE HAKLARA ULAŞMASI, HAKLARINI YASAL VE USULE UYGUN KULLANMASININ TEMİNİ BAKIMINDAN, ‘ADİL YARGILANMA HAKKI’ İHLAL EDİLDİ”
Müvekkilin ‘adil yargılanma hakkı’nın ihlal edildiği ise şu ifadelerle anlatıldı: “Müvekkilinin ise haklara ulaşması, haklarını yasal ve usule uygun kullanmasının temini bakımından, ‘adil yargılanma hakkı’ ihlal edildi. Tebligat avukat yerine doğrudan müvekkile yapıldı. Hukuk tarihimiz zaman zaman red-i hâkim vakalarıyla karşılaşmıştır ama Muğla 2. İdare Mahkemesi böylece red-i avukat vakasıyla literatüre girdi.”
Bunların yanı sıra açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Elbette bilirkişi raporuna itiraz dilekçemizi mahkemeye sunarak dava konusunu esas alan yeni bir bilirkişi raporunu talep edeceğiz.
Sürdürdüğümüz yaşam hakkı mücadelesinde yani kurdun, kuşun, böceğin, ağacın ve insanın yaşam hakkı mücadelesinde adaletin olmazsa olmaz olduğuna yürekten inanıyoruz.
Adaletin er ya da geç kamu yararından yana sağlanması için sonuna kadar mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Biliyoruz ki hepimizin insanca bir yaşam sürebilmesi için tuzun kokmaması gerek.
Adaletin sağlanması geciktikçe Sinpaş’ın doğa yıkımı geri döndürülemez boyutlara ulaşıyor.
İşte bu sorumlu hiç kimsenin altından kalkamayacağı bir vebaldir.”
Gündem Fethiye tarafından hazırlanan ve Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Kızılkum mevkisinde Sinpaş Holding’e bağlı Kızılbük Gayrimenkul Ortaklığı tarafından yapılmak istenen otel ve devremülk projesine karşı yurttaşların mücadelesini anlatan belgesel dizisi.
NE OLMUŞTU?
Marmaris Milli Parkı sınırları içinde kalan, Sinpaş/Kızılbük GYO’nun yaptığı Kızılbük Thermal Resort Otel ve Devremülk projesine Muğla Valiliği tarafından verilen “ÇED gerekli değildir” kararının iptali istemiyle, 11 Ekim 2021’de dava açılmıştı.
7 Temmuz 2022 tarihinde Muğla 3. İdare Mahkemesi, Sinpaş GYO A.Ş./Kızılbük GYO A.Ş’ye ait projeye verilen ÇED gerekli değildir kararını iptal etmişti.
Açıklanan gerekçeli kararda 30 Aralık 2021 tarihinde yapılan bilirkişi incelemesinin sonuçlarına yer verilmiş, projenin şehir ve bölge planlama disiplini çerçevesinde incelendiği başlıkta projenin Milli Park sınırları içinde yer aldığı vurgulanarak, “Keşif sırasında çekilen fotoğraflardan da görüleceği üzere doğa ve ekosistem üzerinde ciddi bir tahribat meydana gelmiştir. Çevreyi kirletmeyecek önlemler alınmamıştır” denmişti.
Diğer yandan, keşif sırasında alanda denize sıfır beton santralinin kurulduğu, yolların açılacağı kesimlerde dağ eteklerinin tıraş edildiği, çalışmalar sırasında bölgede dinamit kullanıldığını, ancak şirketin ÇED başvurularında asla dinamit kullanmayacağını yazdığı görülmüştü.
Kararın ardından davalı Muğla Valiği ve müdahiller Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ile Kızılbük Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş, temyiz yoluna giderek kararın bozulması ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştay’a başvurmuştu.
4 Ağustos 2022 tarihinde Marmarisliler, Marmaris Belediyesi İçmeler Ek Hizmet Binası önünde toplanarak, belediye tarafından inşaata verilen yapı ruhsatlarının da iptal edilmesini iptal edilmesini istemişti.
8 Ağustos 2022 tarihinde ise Marmaris Belediyesi tarafından inşaat durdurulmuş ve mühürlenmişti.
16 Ağustos 2022 tarihinde ise Kızılbük Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Kamuoyu Aydınlatma Paltformu üzerinden bir açıklama yaparak mahkeme kararına itiraz edildiği bildirilmiş ve şu ifadelere yer verilmişti: “05.08.2022 tarihinde Danıştay’ a temyiz başvurusu yapılmıştır. Şirketimiz bir taraftan temyiz kararının sonucunu beklemekle birlikte diğer taraftan kararın aleyhimize sonuçlanması ihtimaline karşın sürecin aksamaması adına ÇED raporunun onaylanması ile ilgili gerekli hazırlıkları tamamlanarak en kısa sürede Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuru yapacaktır.”,
8 Eylül 2022 tarihinde proje için yeniden ÇED başvurusu yapılmıştı. Bu kapsamda 23 Eylül 2022’de Halkın Katılımı Toplantısı, 12 Ocak 2023 tarihinde İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) gerçekleşmişti. 10 Mart 2023 tarihinde ise projeye ÇED olumlu kararı verilmişti.
30 Kasım 2022 tarihinde ise projenin inşaatında çalışan bir işçi iş kazası geçirmişti.
Ekoloji Kolektifi Derneği’nin hazırladığı Yurttaşlar için ÇED Süreci Takip Rehberi’nde ÇED Raporu hazırlanması gereken projeler için işletilecek ÇED süreci aşamaları şu şeklide şema haline getirilmişti:

