Sağlık ve Çevre Birliği’nin yaptığı (HEAL) “Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” çalışmasına göre Muğla, kömür kaynaklı hava kirliliğinin yarattığı olumsuz sağlık etkisi ve maliyetinde en kötü karneye sahip bölge. Çalışmaya göre, Muğla’da işletmede olan üç termik santralin neden olduğu sağlık sorunlarının ekonomik maliyeti, tüm Türkiye’deki termik santrallerin sağlık maliyetinin neredeyse üçte birini oluşturuyor.
Sağlık ve Çevre Birliği, (HEAL-Health And Environment Alliance), “Kronik kömür kirliliği Türkiye: Kümülatif sağlık etkileri” isimli çalışmasını yayınladı. Çalışmada Türkiye’nin kömürden elektrik üretimine bağımlılığının neden olduğu sağlık etkileri ve maliyeti ortaya koyuldu.
Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre 1965-2020 yılları arasında Türkiye’de kömürden elektrik üretimi, yaklaşık 200 bin erken ölüme, 62 milyon iş günü kaybına, 11 milyon hastaneye yatışa ve 4,8 trilyon TL’ye varan bir sağlık maliyetine yol açtı. Tüm bunların yanı sıra 117.661 erken doğum, 1 milyon 247 bin çocukta bronşit vakası meydana geldi.
26 Ocak 2022 tarihinde raporun tanıtım etkinliğinde açılış konuşmasını yapan çalışmanın başyazarı, HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal sunumunda, Türkiye’de santrallerin emisyon verilerinin halka açık olmamasından kaynaklı araştırmanın uluslararası metodolojilere dayanarak hazırladığını söyledi. Sunumda “Bu nedenle gerçekleşen sağlık sorun ve maliyetlerinin çalışmanın bulgularından daha yüksel olduğu tahmin ediliyor” ifadeleri yer aldı.
“DÖRT BÖLGENİN SAĞLIK YÜKÜ TÜRKİYE TOPLAMININ YÜZDE 40’INA DENK GELİYOR”
Gacal, Dünya sağlık Örgütü’nün araştırmalarına göre, hava kirliliğinin en büyük çevresel sağlık tehdidi olduğunu ve bu nedenle hava kirliliğinin Türkiye’de de en çok sağlık sorunu ve maliyetine neden olan çevre sorunu olduğunu dile getirdi.
Gecal raporun dört ana bölgeye odaklandığını ifade etti. Bu bölgeler kömür kirliliğinin en yüksek olduğu il Muğla, madenci şehri Zonguldak, planlanan santrallerin yoğunlaştığı Çanakkale ve inşaatı devam eden santralin bulunduğu İskenderun Körfezi olarak belirlendi. Gecal, sadece bu dört bölgedeki sağlık yükünün, Türkiye toplamının yüzde 40’ına denk geldiğini söyledi.
“KİRLİLİĞİN ÜÇTE BİRİ MUĞLA BÖLGESİNDEKİ SANTRALLERDEN”
HEAL çalışmasına göre, Muğla’daki kömürlü termik santrallerin en çok sağlık sorununa yol açtığı tahmin ediliyor. Çalışmada Muğla özelinde oluşturulan dosyada, Muğla’da bulunan işletmedeki üç kömürlü termik santralin (Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santralleri) neden olduğu sağlık sorunlarının ekonomik maliyeti 1,48 trilyon Türk lirasına tekabül ettiği söylendi. Bunun ise tüm Türkiye’deki termik santrallerin sağlık maliyetinin neredeyse üçte birini oluşturduğu vurgulandı
EN KİRLİ TERMİK SANTRAL YATAĞAN TERMİK SANTRALİ
Raporda Türkiye’nin en eski Termik santralin Manisa’daki Soma B Termik Santrali olduğu, en kirli termik santralin Yatağan Termik Santrali olduğu söylendi. Yatağan Termik Santrali’nin tek basına 33 bin 129 erken ölüme sebep olduğu ve sağlık maliyetinin 709 milyar TL olduğu ifade edildi.
Gecal, termik santrallerin yarattığı kümülatif kirliliğe dair santralin ne kadar eski olup olmadığının önemli bir etken olduğunu fakat tek etken olmadığını ifade etti. Gecal, Santrallerin filtrelerinin olup olmasının da önemli bir kriter olduğunu diler getirdi.
Araştırmada hava kirliliği, yani kükürt dioksit azaltım sistemlerinin Yatağan’da 26, Yeniköy’de 22, Kemerköy’de 10 sene sonra devreye girdiği belirtildi.
Raporun tamamını okumak için buraya tıklayın. Muğla Özel Dosyası için buraya tıklayın.
“SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİ PAYLAŞMIYOR”
Tanıtım etkinliğinde konuşan Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Sebahat Genç, 1982 yılında beri termik santrallerin kurulmasıyla Muğla’nın santrallerin yarattığı kirlilikten kaynaklanan sağlık etkilerini yaşadığını söyledi.
Genç, özellikle Yatağan ve çevresindeki köylerde solunum hastalıklarının yoğun bir şeklide gözlemlediklerini söyledi. Bu durumun bilimsel araştırma şeklinde ortaya koyulmasının gerekliliğinden bahseden Genç, bunun önündeki engelleri ise şu şekilde açıkladı: “Biz de tabi kliniğimizde görüyoruz Muğla’da Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), ve astım sayıları çok fazla. Yatağandan gelen akciğer kanseri olguları da var. Ancak bunu bir bilimsel araştırma şeklinde ortaya koymak lazım. Bunun için de bir araştırma planladık. Bunun için Sağlık Bakanlığı’nın verilerine ihtiyacımız oldu. Talepte bulunduk ancak kişisel verilerin korunması kanunu gerekçe gösterilerek veriler bizimle paylaşılmadı. Başka şekillerde çalışmamızı yürütmeye çalışıyoruz. Yurtdışında yapılan bu konudaki bütün çalışmalarda ulusal veriler kullanılıyor. Bu ülkeler ulusal verilerini araştırmacılarla paylaşıyor ama Türkiye’de maalesef paylaşılmıyor.”
“YATAĞAN’DA SOLUNUM SİSTEMİ ŞİKÂYETİYLE YATAN HASTA SAYISI MUĞLA’DAN İKİ KAT DAHA FAZLA”
Genç, Türk Tabipler Birliği Muğla Tabip Odası’nın yatığı bir çalışmada Yatağan Devlet Hastanesi ile Muğla Devlet Hastanesi’ndeki solunum hastalıkları, astım, KOAH, solunum yolu enfeksiyonları nedeniyle yatan hastaların oranlarının karşılaştırıldığını söyledi. Bu çalışmanın sonucunda ortaya çıkan raporda ise Yatağan’da solunum sistemi şikâyetiyle yatan hasta sayısının, daha iyi hava kalitesine sahip Muğla’dan iki kat daha fazla olduğu ortaya çıktı.
Genç, sağlık etkilerinin yanında kömürün, çevreye, köylülere, ekonomik, tarımsal alanda da olumsuz etkilerinin olduğunu dile getirdi: “Sürekli kömür elde etmek için kömür ocakları genişletiliyor. Birçok köy yok oldu. Köylüler yerlerinde taşınmak zorunda kaldılar, başka yerlere göçtüler, yaşadıkları hayatı kendi geleneklerini bırakmak zorunda kaldılar.”
“HAVA İZLEME İSTASYONU DÖRT YIL BOYUNCA BOZUKTU”
Genç, bu tür sorunların yaşandığı bir bölgede hava kalitesinin izlenmesi gerektiğini fakat 2017 yılının nisan ayından itibaren dört yıl boyunca Yatağan’da hava izleme istasyonunun çalışmadığını ifade etti: “Geçtiğimiz yaz çok büyük bir felaket yaşadı Muğla. Hava kirliliği, iklim krizinin sonucu aşırı sıcakların 48 dereceye kadar yükseldiği görüldü. Bu yangınlardan sonra hava izleme istasyonu çalışmaya başladı. Hava kalitesi verileri o zamandan beri paylaşılıyor.”
“ÜLKEMİZDE İHTİYAÇ FAZLASI VARKEN İHRACAT İÇİN TERMİK SANTRAL GİBİ ÇALIŞAN ÇİMENTO FABRİKASI KURULMAK İSTENİYOR”
Genç, insanlar için Dünya’nın sürdürülebilir bir durumda kalabilmesi için fosil yakıtlardan vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. Buna rağmen Muğla’da ciddi bir şekilde kömür yakacak olan bir çimento fabrikasının kurulmasının planlandığını söyleyen Genç, çimento fabrikasına karşı çevre örgütlerinin mücadele verdiğini ifade etti.
Genç, “Çimento fabrikası orta çaplı bir termik santral gibi çalışacak. Günümüzde bu önlemler alınırken, bir çimento fabrikasını açılaması, üstelik ülkemizde ihtiyaç yokken, ihtiyaç fazlası varken ihracat için böyle bir yatırımın yapılması günümüz koşullarında geleceğimizi de düşünerek hiç mantıklı değil. Çevre ve insanlık için hiç sağlıklı değil” dedi.