Sinpaş GYO’nun Kızılkum’da milli park içinde dinamit patlatmasının ardından, çevre savunucularının “Kızılbük Resort Otel ve Devremülk” projesi inşaat alanında yaptıkları inceleme sırasında Marmaris Kent Konseyi’nden Halime Şaman Gündem Fethiye’ye konu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Şaman, “Herkes görevini layıkıyla yapsaydı şu an bu mücadeleye gerek olmayacaktı” diyerek yurttaşları dayanışmaya yetkileri ise görevlerini yapmaya çağırdı.
Marmaris Kent Konseyi üyeleri, Tarım Orman-İş Sendikası üyeleri, Halk Sağlığı Uzmanı Ali Osman Karababa ve Gündem Fethiye ekibi dün (29 Mayıs 2022) Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın (GYO) Kızılkum Koyu’nda, milli park alanı içinde inşa ettiği “Marmaris Kızılbük Resort Otel ve Devremülk” projesi inşaat alanını ziyaret ederek incelemelerde bulunmuştu.
Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman inceleme gezisi sırasında Gündem Fethiye’ ekibinin sorularını yanıtlayarak proje hakkında bilgi verdi.
“FİRMA KAMUYA AİT BİR ALANDA GİRİŞ ÇIKIŞLARI YASADIŞI ŞEKİLDE KONTROL EDİYOR”
Şaman konuşmasının başında firma tarafından Aşıklar Tepesi’ne koyulan kapıdan girişlerinin Sinpaş yetkileri tarafından engellenmeye çalışılması ile ilgili şunları ifade etti: “Bugün buraya gelişimiz sizin de tanık olduğunuz biçimde bayağı güçlükle gerçekleşti çünkü firma kendine ait olmayan, kamuya ait olan milli park alanına yetkililerin gözü önünde bir kapı çekmiş durumda ve o kapıdan giriş çıkışları yasadışı şeklide kontrol ediyor. Ancak Orman İş Sendikası’nın başkanının iletişim kuruması, kurumlarla görüşmesi ve onların devreye girmesiyle biz bugün hakkımız olan yere girebildik.
Nereye girebildik? Kızlıkum mevkiine. Burada bir entegre, devasa doğanın varlığını hiçe sayan onu yok etmek pahasına faaliyetlerini yürüten bir inşaat alanına.”
“İZİN, RUHSAT ALMADAN KAÇAK BİR BİÇİMDE BURAYA İNŞAAT BAŞLATILDI”
Projenin geçmişi hakkında bilgi veren Şaman, “Buranın hikayesi 1988 yılında turizm tahsisiyle Hema Grup’a veriliyor. O zaman 550 odalı bir otel projesi olarak başlıyor burası fakat sonrasında firma iflas ediyor ve şu anki inşaat firmasına geçiyor. 2019 yılına kadar bu inşaat burada bekliyor. Hatta deprem tatbikatlarının yapıldığı bir alandı. O kadar ıssız ve terk edilmiş durumdaydı. 2019 yılında biz firmanın kendi açık kaynaklarında henüz herhangi bir izin, ruhsat almadan kaçak bir biçimde buraya inşaata başladığını görüyoruz” dedi.
Marmarislilerin projeden geç haberinin olmasını ise Şaman şu şekilde değerlendirdi: “Peki neden Marmarisliler görmedi bunu sormak mümkün. Neden bizim kontrolümüzden kaçtı? Çünkü burası tam bir dirsek noktaya denk geliyor. Ancak kapıdan içeri yürüyüp, sizinle birlikte kat ettiğimiz yaklaşık 850 metrelik yolu geçince bu koyu görebilir hale geliyorsunuz.
Yani kamuoyuna ait alan maalesef o kapı nedeniyle kamunun denetiminden kaçırılmış oldu. Biz burada bir projenin yürüdüğünü, yangınların yeni yaşamıştık henüz yeni bitmişti, 13 Ağustos 2021 tarihinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilan sayfasından gördük.”
“PROJE 4 ETAP’TAN OLUŞMASINA RAĞMEN ÇED İÇİN GEREKEN PROJE TANITIM DOSYASINDA SADECE 2 ETAPTAN BAHSEDİLDİ”
Projeyi incelediklerinde ciddi problemler gördüklerini ifade eden Şaman süreci şu şeklide açıkladı: “Buraya ÇED, yani çevresel etkiler açısında değerlendirilmesi gerek yoktur kararının verildiğini gördük. Dosya, proje kurallara uygun olabilirdi, bir bakalım dedik. Baktığımızda ciddi problemlerle karşılaştık. En temel problem şuradaydı; burası entegre proje olmasına rağmen, sundukları rapor dışında kendilerine ait kaynaklarda 4 etaptan bahsedilmesine rağmen, proje tanıtım dosyasında sadece 2 etap vardı. Yani denetime girdiğiniz yerde eksik bilgiyle çıkıyorsunuz eksik bilgiyle de size ÇED gerekli değildir kararı veriliyor. Çünkü 4 etapla girdiği zaman o zaman ÇED sürecine girecekti.
Bunu görünce hemen hukuk sürecini başlattık. Dosyayı incelemeye devam ettik. Çok yoğun okumalar, çalışmalar yaptık. Ruhsatlarında da kusurlar olduğunu gördük. Bunun üzerine ruhsat iptal davasını belediyeye açtık.”
“TELAFİSİ İMKÂNSIZ AĞIR TAHRİBATA YOL AÇILIYOR”
Şaman, başlattıklarını davanın yürüdüğünün ve hakların korunması açısından bu sürecin çok önemli olduğunu fakat bu süreçte doğaya verilen zararın geri döndürülemez boyutlara geldiğini dile getirdi: “Hukuki süreç, haklarımızın korunması, bize ait olanın yeniden kazandırılması konusunda çok önemli fakat çok ağır. O ağırlık da sizin de şu anda çekimlerinizle tanıklık yapacağınız, geri döndürülemez çok yoğun bir çevre katliamına ve tahribatına yol açıyor. Burada yer alan endemik bitkilere bir daha rastlamayacağız. Buradan sökülen ağaçları bir daha göremeyeceğiz. Buranın kayalarının dinamitle patlatılarak şeklinin değiştirilmesini, morfolojisinin değiştirilmesini bir daha geri döndüremeyeceğiz. Kanunlarla geç geliyor ama telafisi imkânsız ağır tahribata yol açılıyor.”
“HALKIMIZI DAYANIŞMAYA ÇAĞIRMANIN YANINDA YETKİLERİ DE GÖREVLERİNİN HAKKINI VERMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
Şaman Marmaris’in bir turizm bölgesinde yer aldığını ifade ederek bir proje yapılmasına karşı olmadıklarını fakat kurallara ve hukuka uygun olarak yapılması gerektiğini savunduklarını ifade etti ve şunları söyledi: “Bir tesis yapacağınız zaman o kentin en başta siluetini bozamazsınız yani kentin görüntüsünü bozamasınız. Bulunduğunuz bölgenin yasal statülerine uymak zorundasınız. Burası bir milli park. Kendilerinin tapulu arazisi olsa da resmi olarak bize belgelendiği biçimde milli park. Milli parklarda inşaat alanını ve faaliyet alanını genişletici bir tasarrufta bulunamazsınız. Tasarrufu bırakın bunlar dinamitle milli parkı değiştiriyorlar. Kayaları indiriyorlar. Ve ne yazık ki bu hepimizin gözü önünde, yetkililerin gözü önünde oluyor.
Biz halkımızla çok kalabalığız. Onların bizim imdat sesimizi, Twitter üzerinden ‘#Marmaristenİmdat’ etiketiyle çıktığımızda çok güzel duydular ve bizim kalabalıklığımızı çok güzel hissettirdiler. Ama şunun da altını çizmek gerekiyor; bu mücadele niye var? Bu mücadele yetkililer görevlerini yapmadıkları için var. Herkes görevini layıkıyla yapsaydı şu an bu mücadeleye gerek olmayacaktı. O yüzden halkımızı da dayanışmaya çağırmanın yanında yetkileri de görevlerinin hakkını vermeye çağırıyoruz.”