Türkiye’de yaşayan kadın göçmenlerin hikayelerinin anlatıldığı video haber portalı Göçmen Kadınlar Anlatıyor Platformu, kurulma süreçlerini ve şimdiye kadar neler yaptıklarını ve kadın göçmenlerin güncel durumlarını anlattı.
Haber: İhsan Birgül
Son yıllarda Türkiye’de en çok tartışılan konulardan biri de göçmen sorunu, yani Türkiye’ye çeşitli Ortadoğu ülkelerinden gelen mülteciler tartışması. Özyeğin Üniversitesi tarafından 2022 yılında hazırlanan ve Heinrich Böll Vakfı Türkiye Temsilciliği tarafından desteklenen “Göçmen karşıtı tutumların siyasi parti temsili: Türkiye örneği” başlıklı rapora göre, “Türkiye’de seçimler yaklaşırken, göç politikası, Türkiye’nin en hararetli tartışma gündemi haline geldi. Ülke, son on yıldır büyük bir mülteci grubuna ev sahipliği yapıyor olsa da seçmenlerdeki artan göçmen karşıtlığı son iki yılda daha belirgin bir hal aldı. (…) 2021 yılında yalnızca göçe odaklanan ve bir anlamda Avrupa’daki göçmen karşıtı uç sağ partilerin Türkiye versiyonu olan bir siyasi parti Zafer Partisi kuruldu.”
Göçmen karşıtlığı, 2023 ve 2024 yılındaki seçimlerin ardından Türkiye gündeminin başlıca konularından biri olmaya devam etti. Raporda göçmen karşıtlığının sebeplerine dair şunlar söyleniyordu: “Göçmen karşıtı duyguların yükselişi, birçok etkenle birden alakalıdır. Baş gösteren ekonomik kriz, göçmenleri hem bir günah keçisi hem de giderek daralan işgücü piyasasında vatandaşlara rakip bir grup haline getirdi.”
Genel göçmen kitlesi sorunsalı dışında bir de konunun “göçmen kadınlar” boyutu var. İran ve Afganistan gibi baskıcı rejimlere sahip ülkelerdeki kadın hak ihlalleri ve baskılardan kaçan kadınlar ile Suriye’deki savaştan kaçan çok sayıda kadın çareyi Türkiye’ye kaçmakta buluyor. Kimileri transit geçiş rotası olarak kullanırken kimileri de Türkiye’de kalarak yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Bu illerin başında da Van geliyor. İran ile uzun bir sınır hattına sahip olması Van’ı bu konuda cazibe merkezi haline getiriyor.
Birçok önyargı ile anılan göçmenler hakkında genelin tersi bir düşünceye sahip bir grup gazeteci ve aktivist 2023 yılında “Göçmen Kadınlar Anlatıyor Platformu”nu kurarak çoğunluğu İran ve Afganistanlı onlarca kadının hikayelerini anadillerinde ve objektif bir şekilde sunuyor. Göçmenlerin hikayelerini anlatmanın yansıra ihtiyacı olan göçmenler ile bu ihtiyaçları giderebilecek kurum ve kişiler arasında köprü olma misyonunu da üstlenmiş olan platform, şimdi Kadın Göçmenler ve Medya Araştırmaları Derneği olarak çalışmalarına devam ediyor.
Van merkezli Kadın Göçmenler ve Medya Araştırmaları Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hacer Taşdemir ile Derneğin kuruluş amacı, çalışmaları ve kadın göçmenlerin hikayelerini konuştuk.
“KENDİLERİNİ KENDİLERİ ANLATSIN İSTEDİK”
Var olan yanlış algıların aksine göçmenleri kendilerinden dinlemek için yola çıktıklarını belirten Taşdemir, bugüne kadar yaklaşık 25 kadının hikayesini anlattıklarını söylüyor:
“Kadın Göçmenler Anlatıyor Platformu 2023 yılında Van’da kuruldu. 2001 yılında Amerika’nın Afganistan’daki hakimiyeti tamamen Taliban’a devretmesi ile beraber artan ve kitlesel bir hal alan göçler sınır boyunca büyük bir hareketlilik oluşturdu. İnsanlar kitlesel olarak geçişler yapıyordu. Bu tabii Türkiye’nin gündeminde de sık sık tartışıldı. Gelenler neden sadece erkek, neden kadın yok, bunlar ne yapacak, militarize mi edilecekler şeklinde bir sürü manipülasyon vardı.
Biz de burada haklarında konuşulan ama kendilerinin konuşamadığı, hedef gösterilen ötekileştirilen, nefret öznesi haline getirilen insanların kendilerini doğrudan anlatmaları gerektiğini düşündük ve bir platform kurduk ki bu insanlar özellikle kadınlar, kendilerini anlatsınlar. Hakkında bilgi erişimi sorunu olan ve yerel halkla olan uçurumun her geçen gün derinleştiği bu insanların kendilerini direk ve anadillerinde anlatabilmelerinin zeminini oluşturmaya çalıştık. Neden geldiler, niye göç yollarına düştüler, geldikleri ülkelerde neler yaşıyorlar, yollarda nelerle yüz yüze kalıyorlar en önemlisi burada nasıl yaşıyorlar gibi konuları kendilerinin bakışından anlatmak istedik.
2023’te kurduğumuz bu platformla şu ana kadar farklı etnisitelerden 20-25 kadının hikayesini anlattık. Dernek üyemiz ve yayın koordinatörü arkadaşımız Şenol Bali yönetiminde, haber-belgesel formatındaki bu videolarla hikayeleri daha saf, müdahalenin daha az olduğu şekilde kamuoyuna duyurmaya çalıştık. Kadınların hem geldiği yerlerde hem de burada yaşadıklarına projeksiyon tutarak göç olgusunu farklı bir açıdan ele almaya çalıştık. Aslında göçmenlerin yaşadıkları ve devam eden göç hareketlerine baktığımızda bugün ihtiyaç duyulan şey tam da bu.”
“SADECE HİKAYELERİNİ ANLATMIYORUZ, SOSYAL DESTEK DE SUNUYORUZ”
Göçmen kadınlar için yalnızca onların hikayelerini anlatmakla yetinmediklerine dikkat çeken Kadın Göçmenler ve Medya Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hacer Taşdemir, köprü görevi de gördüklerini ekliyor ve şunları söylüyor:
“Daha sonra 2024 yılının başında bu platformu, Kadın Göçmenler ve Medya Araştırmaları Derneği adıyla dernekleştirdik. Farklı kentlerden farklı meslek gruplarından üyelerimiz var. Kadın göçmenlerle ilgili çalışmalar yapıyoruz. Kendilerini ifade etmeleri dışında buradaki entegrasyona katkı sunacak çalışmalar da yapıyoruz. Bunun yanı sıra ihtiyaç sahibi göçmenlerle, ihtiyacı giderebilecek kurumlar arasındaki koordinasyon ve köprü görevini de görüyoruz. Örneğin; bir danışmanlığa ihtiyaç varsa onunla ilgili kurumla irtibat sağlamada, bir ihtiyacı varsa bunu tespit ve tedarik etmede köprü olma gibi bir misyonumuz da var.”
“GÖÇMEN KARŞITLARI ONLARIN HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ DEĞİLLER”
Göçmen karşıtlarnın onlardan bihaber olduğunu da söyleyen Taşdemir, var olan bakış açısını değiştirmeye çalıştıklarını da belirtiyor:
“Yaptığımız çalışmalar sonucu aslında kamuoyunda muhalefetiyle, iktidarıyla göçmenleri hedefe koyan, nefret diliyle anan kişi ve çevrelerin göçmenlerle ilgili doğrudan bir temasları ve bilgilerinin olmadığını gördük. Bu açıyı kapatmak için yaptığımız çalışmalar karşılık buluyor ve sahipleniliyoruz. Çalışmalarımız dikkat çekip referans alınıyor. Yine birçok akademik çalışmada ya konu olduk ya da konu hakkında deneyimlerimize yer verildi”
“UZUN BİR SINIRA SAHİP OLMAK VAN’I GEÇİŞ İÇİN CAZİBE MERKEZİ HALİNE GETİRİYOR”
Uzun İran sınırının Van’ı bir transit geçiş rotası haline getirdiğine vurgu yapan Taşdemir, göçmenlerin yaşadığı izole hayata da dikkat çekiyor:
“Neden Van peki? Van aslında bir transit bölge. Yani son 30-40 yıldır farklı Ortadoğu ülkelerinden insanların sınırı geçerek Türkiye’nin batısına oradan da Avrupa’ya gitmek isteyen büyük kitlelerin kullandığı bir sınır. 300 kilometrelik İran sınırından söz ediyoruz. Elbette bu insanların bir kısmı Van’da kalıyor ama büyük bir kısmı burayı transit geçerek geçiyor. Geçtikleri süreçlerde kazalardan tutun işkenceye kadar taciz ve tecavüz gibi hak ihlalleriyle karşı karşıya kalıyorlar. Burada kaldıklarında ise eğitimden ekonomiye istihdamdan sağlığa kadar birçok hakka erişememe sorunu ile izole bir şekilde yaşamlarını sürdürüyorlar. Yani yerel halkla herhangi bir temasları olmuyor. Elbette dil bariyerinin burada bir etkisi var ama daha çok toplumun onlarla ilgili kayıtsızlığından kaynaklanıyor. Toplum ilgilenmiyor. Yani üst katında oturuyor ama görmezden geliyor. Sokakta görüyor ama bir gölge gibi bakıyor. Dolayısıyla bu insanların hikayelerini anlatırken bu durumlar üzerinde duruyoruz.”
“EN ÇOK İRAN VE AFGANİSTANLI VAR”
Van’da bulunan göçmenlerin etnisiteleri hakkında ise Taşdemir şu örnekleri veriyor:
“Tabii Van’da yaşayanlar için daha çok Afgan ve İran ağırlıklı etnik kökenden söz edebiliriz. Suriyeliler de var ama hani Suriyeliler ülkenin genelinde yaşadığı için karakter olarak İran ve Afganistan’dan gelen göç süreçlerinden biraz ayrılan bir tarafı var. Afganistan’daki kadınların durumu daha kötü ve daha iç acıtıcı bir durumda çünkü neredeyse ailelerinden Taliban’a kurban vermemiş kimse yok. Eş, kardeş, baba, çocuk vs. Kendileri kadın olarak hakları her gün ellerinden alınıyor, yaşam alanları bırakılmıyor. Dolayısıyla bu kadınlar ekonomik sıkıntının da derinleştirdiği bu kriz ortamından bir gece yarısı yaşadığı evi, köyü, artık nerede yaşıyorsa terk etmek durumunda kalıyorlar.”
İran’dan gelenler için durumun daha farklı olabileceğini şöyle açıklıyor:
“İranlılar için ise daha çok ekonomik olarak orta sınıf diyebileceğimiz fakat rejimle bir sorun yaşamış, rejimin onun hakkında verdiği bir ceza veya karar, kıskaca alma durumundan dolayı çıkıp gelmek zorunda kalan hikayeler ağır basıyor. Aslında buna göç etme denmez. Çünkü göç belirli bir süreç dahilinde olur. Nereye nasıl gideceğini planlarsın. Bunlar genelde göç etmiş insanlar değil göçertilmiş insanlar. Yani bir gece ansızın sadece bir sırt çantasıyla elinde küçük çocuğu, ailesiyle beraber çıkıp gelmek zorunda kalmışlar. Dolayısıyla bu bir göçertilme hikayesidir ve evrensel bir sorundur. Sadece Van ile sınırlı değil, dünyanın şu an temel sorunlarından birisidir”.
“GÖÇ SORUNU EVRENSEL BİR SORUNDUR VE EVRENSEL ÇÖZÜMÜN TEMEL MERKEZİ DE VİCDAN”
Göç sorununun sadece Van ile sınırlı olmadığına işaret eden Taşdemir, evrensel bu sorunun çözümünün de evrensel bir bakış açısında görüyor:
“Şu an hareketli halinde 170 milyon dolaylarında insanın olduğundan söz ediliyor. Bu evrensel sorunun çözümü ya da minimize edilmesi de biraz evrensel olmalı ve bu evrensel çözümün temel merkezi de vicdan. Yani bu göç olgusunu bir kere kabul etmemiz lazım ve aslında göçlerin en zayıf halkasının göç etmek zorunda kalan bu insanların olduğunu bilmemiz lazım. Bu insanlar sebep değil sonuç. Ülkelerinde yaşanan kaoslardan, rejimin kadınlara dönük artan yok etme girişimlerine karşı göçertilmiş masum insanlar. Buraya dikkat çekmek lazım. Bu da vicdan, adalet ve hukukla olacak.”
“SEYRANTEPE MAHALLESİ’NDEKİ ‘KİMSESİZLER MEZARLIĞI’ HER GÜN SESSİZCE BÜYÜYOR”
Her kadının farklı ama trajik bir hikâyeye sahip olduğunu ekleyen Taşdemir, Van’da bulunan kimsesizler mezarlığı örneği ile sözlerini tamamlıyor:
“Tabii bu göç edenler arasında farklı farklı hikayeler var ama hepsinin özünde bir direnme veya mücadele arayışı var. Toplumsal olarak da bu böyle bireysel olarak da. Bu kadınlar bir şeylere karşı direniyorlar bir şeyleri kabul etmiyorlar. Bu yüzden ölümleri pahasına göçüyorlar. Ölümleri pahasına diyorum çünkü biliyorsunuz Van İran sınırında Afganistan’dan çıkıp Van’a gelmek isteyen bir insan 20-25 gün gün gibi bir yolculuk yapıyor. Neredeyse ölmemesi işkenceye maruz kalmaması, taciz ve tecavüze uğramaması, vahşi hayvanlar tarafından parçalanmaması, sınır hattında bir hendeğe düşmemesi bir mucize aslında. Şanslı olanların aşabildiği bir göç rotası. Bu hattaki ölümlerin yaralanmaların ardı arkası kesilmiyor. Hele ki kış aylarında bu daha çok artıyor.”
Hayatını kaybeden göçmen kadınlar için definlerin yapıldığı Seyrantepe Mahallesi’nde kimsesizler mezarlığından bahseden Taşdemir şöyle konuşuyor:
“Şuradan bakmak lazım, Van’da Seyrantepe Mahallesi’nde kimsesizler mezarlığı diye bir yer var. Burası her geçen gün sessizce büyüyor. Hepsinde göçmenler yatıyor. Sıra numaraları ile bulundukları yerlerin kodlanması ile veya uyruklarıyla işaretlenip defnedilen ve aslında kimsenin görmediği sadece sayılarla ifade edilen yığınca göçmen burada yatıyor. Bu nedenle aslında hepsinin hikayesi birbirinden trajik.”
“ÇOK ZOR BİR YOLCULUK SONRASI VAN’A ULAŞTIK”
Van’da bulunan yüzlerce kadın göçmenden biri olan Afganistanlı 34 yaşındaki F.K. hikayesini kısaca şöyle anlatıyor:
“Ben ailemle beraber dört yıl önce Afganistan’dan geldim. Yaşadığımız bölgede Taliban hâkim olunca bizim için cehennem gibi günler başladı. Tüm topluma kan kusturan Taliban, kadınlara ekstradan bir eziyet uyguluyordu. Belli bir süre dayandıktan sonra artık bunun böyle devam edemeyeceğini anladık. Ya orada kalıp Taliban’a boyun eğecektik ya da ölümü göze alıp yollara düşecektik. Göç etmeyi seçtik çünkü Taliban baskılarını her geçen gün arttırıyordu. Ona karşı gelecek gücümüz de tükeniyordu. Bizi nelerin beklediğini bilmediğimiz bir yola çıktık. Çok zor geçen bir yolculuğun ardından Van’a ulaştık.
Buraya çok zor şartlardan sonra ulaştık. Göç sırasında birçok sorun yaşadık. Buraya geldiğimizde de kimseyi tanımıyorduk. Bilmediğimiz bir yerde sıfırdan bir hayat kurduk. Bu zor tabi. İşsizlik en büyük sorunumuz. Bir de çocukların okul sorunu. Tüm bu sorunlara karşın hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Buradaki insanlar iyi davranıyor ama dışlayanlar da var.”
Not: F.K’nin talebi üzerine ismi kısaltma ile verildi.
Göçmen Kadınlar Anlatıyor Platformu kanalın sosyal medya hesapları şu şekilde: Instagram, Twitter, TikTok, YouTube.
*Bu haber, bir Avrupa Birliği projesi olan Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi projesi kapsamında Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla Gündem Fethiye‘nin sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir
YAZAR HAKKINDA
İhsan Birgül
Serbest gazeteci. Biri şiir biri öykü olmak üzere iki tane yayınlamış kitabı var. Çeşitli medya mecraları için telifli içerikler ve köşe yazıları hazırlıyor.