Muğla’nın Fethiye ilçesinde, siyasi parti ve STK’ların çağrısıyla toplanan yurttaşlar, tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini belirten Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 17 Aralık’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı konuşmada tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini beyan etmişti.
Muğla’nın Fethiye ilçesinde siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının çağrısıyla yurttaşlar, Bakan Tekin hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere bugün (9 Ocak) saat 11.00’de Fethiye Adliyesi önünde toplandı.
Grup adına yapılan basın açıklamasını Atatürkçü Düşünce Derneği’nden Filiz Topçu okudu. Açıklamada, Bakan Tekin’in konuşmasının Anayasa’ya ve yasalara aykırı olduğu vurgulanarak, şu ifadeler kullanıldı:
“Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, tarikat ve cemaatlerle yaptığı ve yapacağı işbirliklerine dair açıklamalarını, Türkiye Cumhuriyet’in temel ilkelerine açık bir saldırı, Anayasa ve yasalara karşı alenen aykırı bir durumdur.
Türkiye Cumhuriyet’in temel ilkelerine sahip çıkmak, tüm yurttaşlarımızın ortak sorumluluğudur. Bu noktada sorumluluğumuzun bilinciyle, bireysel olarak suç duyurusunda bulunuyoruz.
Ortak mücadelemizle laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yeniden kazanacağız. Gücümüz, birlikteliğimizdedir.”
Çağrıcı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları:
Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şubesi, Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye İlçe Örgütü, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Fethiye Şubesi, Eğitim-İş Fethiye Temsilciliği, Eğitim-Sen Fethiye Temsilciliği, Fethiye Hayvanseverler Birliği Platformu, Fethiye Kadın Platformu, Fethiye Yerel Tohumlar Derneği, Öğrenci Veli Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Fethiye Şubesi, SOL Parti Fethiye İlçe Örgütü, Tüm Emeklilerin Sendikası Fethiye Temsilciliği, Türkiye İşçi Partisi Fethiye İlçe Örgütü.
Açıklama sonrası Bakan Tekin hakkında suç duyurusunda bulunulurken, suç duyurusu metninde de şu ifadeler yer aldı:
“2709 Sayılı Anayasa’nın BAŞLANGIÇ bölümü 5. Fıkrası ‘Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı; …’ hükmünü içermektedir.
Cumhuriyetin Niteliklerini düzenleyen 2. Maddesi ‘Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.’ şeklinde bir tanım yapmıştır. Bu hükümler ile laikliğe yapılan gönderme ve vurgu biçiminden seküler bir devlet yönetiminin esas alındığına açıkça değinilmiş ve Anayasal güvence altına alınmıştır. Zira ‘IV. Değiştirilemeyecek hükümler
Madde 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.’ hükmü ile bu çizgi kesin hatları ile çizilmiş bulunmaktadır.
2709 Sayılı Anayasa’nın Madde 42 /8 Fıkrasında ‘Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür.’ şeklinde bir belirlemede bulunduğu görülmektedir.
677 Sayılı TEKKE VE ZAVİYELERLE TÜRBELERİN SEDDİNE VE TÜRBEDARLIKLAR İLE BİR TAKIM UNVANLARIN MEN VE İLGASINA DAİR KANUN ile cemaat ve tarikatlar kapatılmıştır. 677 Sayılı Kanun’un 1/2 Maddesinde ‘…Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa veya kıyafet iktisa eyleyen kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdi ile cezalandırılır.’ hükmünü içermektedir.
1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu 2/1 Maddesinde eğitimin amacını
‘Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa’da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek’ şeklinde belirlerken 56 Maddesi ile bu görevi Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakmıştır. ‘Eğitim ve öğretim hizmetinin, bu kanun hükümlerine göre Devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Milli Eğitim Bakanlığı sorumludur.’
Şüpheli Milli Eğitim Bakanı olup kamu görevlisidir. ÇEDES protokolü ile Anayasa’nın 42/8 Maddesine aykırı bir şekilde eğitim ve öğretim kurumlarına cemaatler ve tarikatlar dahil edilmiş ve bakan olarak yaptığı konuşmasında ‘…Bunların içerisinde sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz…’ şeklinde 677 Sayılı Kanun amir hükmüne aykırı davrandığını ve davranmaya devam edeceğini açıklamıştır.
Yaptığı görev nedeniyle kamu görevlisi konumundadır. TCK’nın 257/1 Maddesi ‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ hükmünü içermektedir.
Şüpheli yukarıda bahsi geçen yasa maddelerini ihlal etmiştir. Hakkında soruşturma başlatılarak cezalandırılması amacıyla aleyhine Kamu Davası açılmasına karar verilmesi talep olunur.”