Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde, Eti Elektrometalurji A.Ş’nin krom ocağı projesi için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararına karşı yurttaşlar mücadele başlattı. Gündem Fethiye’ye konuşan Dağ Taş Aş Bizim Platformu gönüllülerinden Devrim Furkan Kavcar, orman mühendisliği bilirkişisi raporunun çok net bir şekilde projenin geri döndürülemez tahribat yaratacağını ortaya koyduğunu vurguladı.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde Eti Elektrometalurji A.Ş. tarafından yapılması planlanan Krom Konsantre Tesisi projesine Muğla Valiliği 3 Ağustos 2022 tarihinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verdi.
Proje tanıtım dosyasında projenin amacı şöyle açıklanıyor: “Mevcut haliyle sanayi de kullanım imkanı bulunmayan Krom cevherinin işlenerek konsantre hale getirilmesidir. Üretilen konsantre krom, firmanın Antalya merkezde kendi bünyesinde kurulu bulunan ferrokrom tesislerinde işlenecektir.”
Bölgede yaşayan yurttaşlar ise proje tanıtım dosyasının eksik ve hatalı bilgilerle hazırlandığı, projenin çevresine vereceği geri döndürülemez zararların hesaplanmadığı gerekçesiyle karara dava açtı. Bölgede krom konsantre tesisi istemeyen yurttaşlar, tesisin etkilerinin doğru ve bilimsel şeklide değerlendirilmesi için ÇED raporu hazırlanmasını istedi.
ÇED ALANINDA 10 BİN AĞAÇ KESİLECEK
Proje tanıtım dosyasına göre ise ÇED sahasının tamamı devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve orman sayılan alanlardan oluşuyor. Bölgede ise kızılçam ormanları hakim. Proje anıtım dosyasında projenin hayata geçirilebilmesi için yaklaşık olarak 10 bin ağacın kesileceği belirtildi.
Fethiye’nin yüzölçümü 875 kilometrekare, yani 87 bin 500 hektar. Şirkete verilen maden ruhsatı bölgesinin büyüklüğü ise 11 bin 239 hektar. Bu büyüklük Fethiye’nin yaklaşık olarak sekizde birine denk geliyor.
Gündem Fethiye bu süreçte bilim insanları ve bölgede yaşayan yurttaşların görüşlerini almak amacıyla bir röportaj dizisine başlamıştı.
Serinin dördüncü röportajında bölgede yaşayan Dağ Taş Aş Bizim Platformu Gönüllüsü ve Makine Mühendisi Devrim Furkan Kavcar, projeyi orman varlığı açısından değerlendirdi.
Röportajların tamamına ulaşmak için buraya tıklayın.
“10 BİN AĞAÇ SAYISI ÇOK FAZLA GELİYOR BAZEN AMA GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ ÇOK YANİ DOĞRU.”
Açılan dava sürecinde mahkemeye sunulan bilirkişi raporuna değinen Kavcar, orman mühendisliği bilirkişisi görüşünden şunları aktardı:
“Proje için yaklaşık 10 bin ağaç kesilecek deniyor. Bu alanımız 10 hektar. Gördüğünüz orman çok sık zaten, ağaçlar dip dibe. Hesap açısından 10 hektar 100 dönüm yapıyor, yani 100 bin metrekare. Ona da kabaca 300’e 300 metre, üç metreye de gördüğünüz gibi iki metrede bir ağaç var zaten çok sık, üç metrede bir ağaç olsa 100’e 100, 10 bin ağaç yapıyor. Yani bu şekilde çok fazla geliyor bazen bu sayı ama gördüğünüz gibi çok yani doğru.”
“EKOSİSTEME ETKİSİ GÖZ ARDI EDİLMİŞ BU TESİSİN”
Kavcar, 10 bin ağacın kesilecek olmasının, proje planlanırken ekosisteme olan etkilerinin göz ardı edildiğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.
Proje tanıtım dosyasında, bitkisel toprağın sıyırılması ve depolama işleminin usulüne uygun planlanmadığını, rüzgar ve erozyonunu riski için tedbir öngörülmediğini, tahrip edilecek alanın daha sonra nasıl rebailite edileceğinin açıklanmadığını belirtti.
“HAZIRLANAN PROJENİN ORMANCILIK DİSİPLİNİ AÇISINDAN TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN EKSİKLİKLER BARINDIRDIĞI GÖRÜLMÜŞTÜR”
Orman yangınlarının son yıllarda en büyük problemlerden biri olduğuna değinerek, orman yangını riski ile ilgili de mücadele yöntemlerine dair etkin bir planlamanın söz konusu olmadığını söyledi. Yangın riskinin dar kapsamda ele alındığını, tıpkı bir bina yangınına karşı önlem alınıyormuş gibi planlama yapıldığına dikkat çekti.
Bu konuda bilirkişi raporunda şu ifadelerin yer aldığını aktardı:
“Hazırlanan projenin ormancılık disiplini açısından telafisi mümkün olmayan eksiklikler barındırdığı görülmüştür. Yangına birinci derecede hassas bir alanda yer aldığı önemle belirtilmiştir.”
Tüm bu noktaların bilirkişi raporunda yer aldığını söyleyen Kavcar, orman açısından raporun çok net olduğunu dile getirdi.
“BÖLGE TANINMAZ HALE GELEBİLİR”
Yine bilirkişi raporundan alıntı yapan Kavcar, sözlerine şöyle devam etti:
“Bazı gerçekler vardır ki tekrarlana tekrarlana anlamını yitirir demişler. Ormanın anlamı da bu şekilde zaman zaman gözden kaçırıyoruz. Bu ağaçları kesilen alanda süregiden olayları şöyle özetleyebiliriz demişler. Üst toprak erozyonla taşınır, döngüler bozulur, mineraller akıp gider. Toprak üretim gücünü kaybeder, su döngüsü bozulur, yağışlar azalır ve iklim değişir. Direkt iklime etkisi var. Mikro klimaya etkisi var. Bütün Üzümlü için, yaşayanlar için kısaca bölge artık tanınmaz hale gelir.”
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın konu ile ilgili görüşlerine de değinen Kavcar şu alıntıyı aktardı: “Ormanlar bizi serinletmenin, bize huzur vermenin ötesinde atmosferden emdiği karbondioksit ile insanlığın yarattığı kötü etkileri azaltır.”
NE OLMUŞTU?
Eti Elektrometalurji A.Ş tarafından yapılmak istenen proje için 4 Mart 2022 tarafından ÇED süreci başlatılmıştı. Bu kapsamda hazırlanan proje tanıtım dosyasını Muğla Valiliği uygun bularak projeye 3 Ağustos 2022 tarihinde ÇED gerekli değildir kararı vermişti.
Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği ve Yeşilüzümlü’de yaşayan yurttaşlar, eksik olarak hazırlandığını savundukları proje tanıtım dosyası üzerinden verilen ÇED gerekli değildir kararına karşı Muğla Valiliği’ne dava açmış, dava kapsamında 20 Ekim 2022’de bölgede bilirkişi keşfi yapılması karar verilmişti.
13 Haziran 2023 tarihinde bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişilerin raporu ise 12 Eylül 2023 tarihinde mahkemeye sunulmuştu. Raporun ardından 15 Ocak 2024 tarihinde davanın duruşması Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde görülmüştü.
İlk bilirkişi raporunun mahkemeye sunulmasının ardından mahkeme, 18 Ocak 2024 tarihli kararında projenin maden mühendisliği ve çevre mühendisliği açısından yeniden değerlendirmesini ve ek rapor hazırlanmasını istemişti.
Bu raporda, maden mühendisliği bilirkişisi bölgede krom tesisine karşı olumlu görüş verirken orman mühendisliği bilirkişisi ise olumsuz görüş vermişti. Raporu inceleyen mahkeme, 7 Mart 2024 tarihinde verdiği kararda maden mühendisi bilirkişisinin raporunu yetersiz bularak yeniden rapor düzenlemesini istemişti.