Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Nif, Yayla Koru ve Karanfilli Yaylası’nda yapılmak istenen ‘Krom Ocağı’ projesine verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararına karşı açılan davada, dün (27 Ekim) bilirkişi keşfi gerçekleştirildi. Gündem Fethiye keşfi yerinde takip etti.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Nif, Yayla Koru ve Karanfilli Yaylası’nda Mehmet Emin Yılmaz tarafından yapılmak istenen “Krom Ocağı” projesine 31 Ekim 2023’te “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararı verilmişti.


Kontrolsüz ve iyi planlanmamış bir krom ocağının, suları ve havayı kirletebileceği, heyelana neden olabileceği ve toprağı kullanılamaz hale getirebileceği gerekçesiyle yurttaşlar, “ÇED gerekli değildir” kararına karşı dava açmıştı.
836,77 hektar ruhsat alanında altı ayrı poligonda 21,48 hektarlık ÇED alanını içeren projeye ilişkin davanın bilirkişi keşfi dün gerçekleştirildi. Keşfi Gündem Fethiye’den Burak Necip Başar takip etti.
Keşfe; davacı yurttaşlar, proje sahibi Mehmet Emin Yılmaz ve taraf avukatları katıldı. Heyet 1. Poligon bölgesindeki inceleme öncesi tarafların beyanını aldı.
Mehmet Emin Yılmaz, beyanında bölgede açık madencilik yapmayacaklarını sondajla tespit yapacaklarını belirtti.


Bölgede galeriler açacaklarını belirten Yılmaz, ağaç kesme derdinde olmadıklarını söyledi. Yılmaz, bölgedeki yurttaşların projeye karşı olmalarını eleştirdi.
Davacı ve TEMA Vakfı Fethiye Sorumlusu Zeynep Ebru Aksoy, 2021 yılında aynı bölgede yapılmak istenen ve yerel mahkeme ile Danıştay tarafından durdurulan projenin ÇED alanının bu projenin ÇED alanı aynı olduğunu ifade etti.
Bir önceki davanın bilirkişi raporunda, bölgede kireç taşı tespit edildiğini ifade eden Aksoy, proje alanındaki yeraltı sularının çevredeki birçok bölgenin su kaynağı olduğunun altını çizdi.
Aksoy, Mehmet Emin Yılmaz’ın beyanında yalnızca sondaj yapacaklarını belirtmesi hakkında konuşarak “Eğer sondaj projesiyse neden proje tanıtım dosyasında maden eleme tesisi maddesi yer alıyor?” diye sordu.
Beyanların dinlenmesinin ardından 14.35’te keşif başladı. ÇED alanının 1. Poligon’undan başlayan keşifte bölgede daha önce aktif olan galerilerde incelemeler yapıldı. Şirket yetkilisi bu galerilerde sondaj yapacağını belirtti.
Daha sonra 2. Poligon’a geçilerek bölgedeki pasa alanı incelendi. Pasanın dere yatağına döküleceği belirtildi. Davalı taraf derenin kuru olduğunu savundu.
Keşif 4. Poligon alanı olan ve ‘kışlak’ olarak adlandırılan bölgede devam etti. Burada yer alan pasif bir ocakta inceleme yapıldı. Maden Mühendisi Gökhan Türkmen, burada ocağın bulunduğu yerin etrafının kireç taşlarından oluşan tepelerle çevrili olduğuna dikkat çekti.
4. Poligon alanına yakın olan 3. Poligon alanına geçildi. Davalı taraf burada çıkacak olan pasanın 2. Poligon alanındaki pasa alanına götürüleceği bilgisini verdi.


MADEN OLAN BÖLGELERDE ORMAN YANGINI ÇIKMADIĞINI İDDİA ETTİ
Arazi araçları ve yer yer yürüyerek yapılan keşfe dikkat çeken Mehmet Emin Yılmaz, burada maden olması halinde yolların ‘düzgün’ ve imarlı olacağını öne sürdü. Yılmaz, maden olan bölgelerde orman yangını çıkmayacağını iddia etti.
5. Poligon bölgesine doğru gidilirken heyet bölgedeki kavak ormanında (Akkavak bölgesi) durdu ve bölgenin fotoğrafını çekti. Ağaçların endemik tür olduğu ve koruma altında olduğu bilgisi paylaşıldı.


5. Poligon bölgesinde pasa alanı ve ocaklar incelendi. Davalı taraf burada krom madeni ön tespiti yaptı ve bilirkişi heyetiyle paylaştı.
5. Poligon bölgesi ve son bölge olan 6. Poligon bölgesi arasında karayolu ile doğrudan ulaşımın olmaması sebebiyle heyet, Koruköy Yaylası tarafından araçlarla son bölgeye giderek incelemelerini yaptı.


Keşif sonrası Zeynep Ebru Aksoy, Gündem Fethiye’den Burak Necip Başar’a açıklamalarda bulundu.
Aksoy, 2021 – 2023 sürecindeki davanın tekrarı niteliğinde bir dava olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Biz bu ikinci davanın bilirkişi aşamasındayız. Bu defa daha kapsamlı bir bilirkişi heyeti geldi ve çok güzel, detaylı bir şekilde bütün poligon noktalarını tek tek gezdik. Alanın zaten sıkıntısı şu; 830 hektar ruhsat alanı içerisinde, altı farklı noktada ÇED alanı yani işletme alanı var. Bu işletme alanları da hep çok farklı noktalarda.”
“DÖRT BUÇUK SAAT KEŞİF OLDU”
Altı farklı noktadaki alanların toplamının 25 hektarın altında olduğunu ve bu yüzden ‘ÇED gerekli değildir’ kararı verildiğini vurgulayan Aksoy, şöyle devam etti:
“Fakat arada yapılacak yollar, oradan oraya taşınacak malzeme… Zaten önceki bilirkişi raporunda da maden bilirkişisinin görüşü bu farklı noktaların sadece toplanmasıyla değil, bir bütün alan olarak değerlendirilmesi yönündeydi. Zaten gezerken de bunu gördük. Başka bir madene gittiğinde o sahayı gezersin inersin ama biz altı noktaya farklı farklı gittik. 2.30’dan akşam 7.00’ye kadar ana yola inmiş değildik, dört buçuk saat keşif oldu.”


“HUKUK YÖNÜNDEN VE BİLİM YÖNÜNDEN YANLIŞ BİR PROJE OLDUĞU GÖRÜŞÜNDEYİZ”
Bilirkişi heyetinin alanda kapsamlı bir inceleme yürüttüğüne değinen Aksoy, şu ifadelere yer verdi:
“Bilirkişilerin ilgisinden, her konuyu titizce incelemelerinden çok memnunuz. Kapsamlı bir bilirkişi heyeti gelmesinden de çok memnunuz. Bilirkişiler çok titiz bir şekilde incelediler. Bundan dolayı mutluyuz. Hukuk yönünden ve bilim yönünden özellikle buranın su havzası olması, su kaynaklarının tepesi olması yönünden yanlış bir proje olduğu görüşündeyiz.”
Aksoy, raporun ‘ÇED gerekli değildir’ kararının uygun olmadığı yönünde olmasını umduklarını belirtti.
Projenin su havzaları yönünden önemine dikkat çeken Aksoy, “Gezdiğimiz alanın tamamı su kaynaklarının gözlerinin tam üstünde bulunuyor. Hatta iki numaralı pasa alanında krom işleme yeri var ve pasanın atıldığı yer var” dedi.
“HER YERDEKİ SUYA KROMUN KARIŞMA İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK”
Bu bölgeye ilişkin şirket sahibinin ‘Bu dere tabanı pasa alanı olacak’ dediğinin altını çizen Aksoy, şöyle devam etti: “O kadar derin bir eğim var ki efendim burayı teraslayacaklarmış. Yani buradaki teraslama ile hiçbir pasanın orada durma ihtimali yok. Zaten yağmurla sulara karışacak. Söz konusu yer de Nif çeşmesinin tam üstü. Yani bu proje gerçekleşmesi halinde bu yaylanın yamaçlarından kaynayan her yerdeki suya kromun karışma ihtimali çok yüksek.”


“SONDAJ YAPTIĞI ZAMAN O AKİFERİN NASIL DAVRANACAĞINI KESTİRMEK İMKANSIZ”
Üst bölümlerde kireçtaşı tabakası bulunduğunu söyleyen Aksoy, “Kireç taşına da sondaj yapıldığı zaman altında ve içinde bulundurduğu akiferler yer değiştiriyor. Bunun nereye gideceğini bilemiyorsunuz. Kapalı ocak sistemiyle, sondaj sistemiyle yapacağını ısrarla söylüyor ancak o sondajı yaptığı zaman o akiferin nasıl davranacağını kestirmek imkansız” dedi.
“HEM O SULARI KULLANACAK HEM DE YERALTI SU KİRLİLİĞİNE NEDEN OLACAK”
Bölgede farklı noktalarda su kaynakları olduğunu söyleyen Aksoy, “Bu mevkilerin hepsinde farklı farklı suların olduğu bölgede krom yaparsanız bütün sularda o kromun arıtması mümkün olmayacaktır. Hem o suları kullanacak hem de yeraltı su kirliliğine neden olacak. Bütün havzanın suyu bitecektir” ifadelerine yer verdi.
Son olarak Nif halkının projeye karşı çıkmasına değinen Aksoy, şunları söyledi:
“Bizim için diğer önemli olan bir konu da Nif halkının konuya katılımı, ilgisi ve sahiplenmesiydi. Bu yönden çok mutluyuz. Dolayısıyla tepkiden, ilgilerinden, bize sağladıkları destekten çok memnunuz.”


BÖLGE HALKI NEDEN KARŞI ÇIKIYOR?
Projenin Proje Tanıtım Dosyası’nın (PTD) çok sayıda teknik ve etik yetersizlik içerdiği belirtiliyor. PTD’de eksik veya belirsiz bırakılmış olan ve hayati öneme sahip pek çok konunun “taahhüt edilmiştir” ifadesiyle geçiştirildiği ifade ediliyor.
Projenin halkın ekonomisinde olumsuz etkiler yaratacağı belirtilerek ‘Kontrolsüz ve iyi planlanmamış bir krom ocağı, suları ve havayı kirletebilir, heyelana neden olabilir, toprağı kullanılamaz hale getirebilir’ deniliyor.
Öte yandan Yeşilüzümlü bölgesinde yapılmak istenen krom kırma ve eleme tesisi ile birlikte bu projenin aynı hava ve su akım aksında yer aldığı belirtiliyor. Her iki projenin bölgede kümülatif bir şekilde hava ve su kirliliği ile trafik ve toprak tahribatı yaratacağı ifade ediliyor.
2021 YILINDA ENGELLENMİŞTİ
Yine Nif (Arpacık) bölgesinde 2021’de yapılan proje başvurusuna “ÇED gerekli değildir” kararı verilmişti. Bölge halkı karara karşı dava açmıştı.
Dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda Jeoloji Mühendisliği, Maden Mühendisliği, Şehir Planlama, Orman mühendisliği ve Çevre Mühendisliği alanında projeye olumsuz rapor verilmişti.
Muğla İdare Mahkemesi’nde iptal edilen kararın, Eylül 2023’te Danıştay’da iptali kesinleşmişti.












