Fethiye Körfezi’nde Akmarin Marina tarafından yapılmak istenen220 yat kapasiteli yat limanı projesine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 27 Aralık’ta Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı verildi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Fethiye Körfezi’nde Akmarin Marina Yat Limanı ve Turizm İşletmeciliği Anonim Şirketi tarafından yapılmak istenen 220 yat kapasiteli yat limanı projesine dün (27 Aralık) Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı verdi.
ÇED süreci kapsamında yayınlanan “Nihai ÇED Raporu”na göre projenin, Karagözler Mahallesi, İmampaşa mevkisinde mülkiyeti yatırımcı firmaya ait olan parsellerde kalan 6 bin 665 metrekarelik kara alan ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nden kiralanacak 38 bin 18 metrekarelik alan içindeki 5 bin 996 metrekarelik deniz alanında yapılması planlandı.

Proje kapsamında yapılacak iskelelerin tamamının yüzer iskele tekniği ile inşa edileceği belirtildi.
Raporda projenin inşaatının iki yıl süreceği, ekonomik ömrünün ise 49 yıl olarak belirlendiği dile getirildi. Buna göre, projenin arazi hazırlık ve inşaat aşamasında 50 kişi, işletme aşamasında da 75 kişinin istihdam edilmesinin planlandığı söylendi.
Projenin yatırım bedeli ise 115 milyon TL.

YAPI RUHSATI ALINMASI GEREKİYOR
Sürecin tamamlanmasının ardından, yatırımcının, inşaata başlayabilmesi için onaylı uygulama projeleri, onaylı imar planı, alanın kullanma izni ve ilgili mevzuatı gereğince istenen diğer bilgi ve belgeler ile birlikte Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne başvuru yaparak yapı ruhsatı alması gerektiği belirtildi.
YER SEÇİMİ NEYE GÖRE BELİRLENDİ?
Nihai ÇED Raporu’na göre projenin kıyı-kenar çizgisinin kara tarafında kalan alanının tamamının mülkiyetinin yatırımcı firmaya ait olmasının yer seçiminde etkili oldu.
Proje alanının kıyı-kenar çizgisinin deniz tarafında kalan alanın ise alan “Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altında Bulunan Araziler” olarak belirlendiği söyledni. Bu duruma dair ise yatırımcı firma ile o dönemdeki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü arasında 28 Şubat 2020 tarihinde Kullanım İzin Sözleşmesi ile alanın 15 yıllığına kiralandığı belirtildi.
PROJE ALANI ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ İÇİNDE KALIYOR
Proje alanı ise Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma (ÖÇK) Bölgesi içinde kalıyor.

Ayrıca proje alanı, Aydın-Muğla İlleri 1/50.000 Ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı’nda “7. Alt Bölge”de yer alıyor. Bu plana göre ise proje alanının “Kentsel Olmayan Alanlar, 3. Derece Doğal Sit Alanı ve 3. Öncelikli Bölge” içerisinde yer aldığı görülüyor.
PROJE, DENİZ KAPLUMBAĞASI VE AKDENİZ FOKU ÜREME ALANI İÇİNDE YER ALIYOR
Raporda, Yat Limanı Projesi alanındaki hassas alanlara ilişkin ise öncelikle, projenin “Kültür Varlıkları”, “Tabiat Varlıkları”, “Sit” ve “Koruma Alanı” olarak tanımlanan alanlar içinde kaldığı belirtildi.
Diğer yandan projenin Su Ürünleri Kanunu kapsamında olan Su Ürünleri İstihsal ve Üreme Sahaları içerisinde yer aldığı söylendi.
Ayrıca, projenin Kıyı Kanunu gereğince yapı yasağı getirilen alanlar içerisinde yer aldığı fakat Kıyı Kanunu’nun 6’ncı maddesinde kıyıda imar planı kararı ile iskele yapılabileceğinin belirtildiği dile getirildi.
Projenin Türkiye’nin taraf olduğu “Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi” (BERN Sözleşmesi) ile koruma altında alınan alanlardan olan “Önemli Deniz Kaplumbağası Üreme Alanları” ile “Akdeniz Foku Yaşama ve Üreme Alanları” içerisinde yer aldığı belirtildi.
Bu duruma ilişkin olarak ise projenin biyolojik bileşenlere olan etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla; Biyolojik İzleme Raporu, Deniz Canlıları Değerlendirme Raporu, Deniz Kaplumbağaları Değerlendirme Raporu, Akdeniz Foku Değerlendirme Raporu olmak üzere dört rapor hazırlandığı söylendi.
Bu raporlardan yola çıkarak, Nihai ÇED Raporu’nda şu değerlendirme yapıldı:
“Alanın biyoçeşitlilik bağlamında değerlendirilmesi sonucunda alanın barındırdığı canlı çeşitliliği bakımından özel bir alan olmadığını söylemek mümkündür. Bunun yanı sıra yat limanının inşa edileceği alanın büyüklüğü ve işgal edeceği denizel alan düşünüldüğünde geçimini denizden sağlayan balıkçılar için herhangi bir olumsuz durum doğurma riskinin söz konusu olmadığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle yat limanının sosyo-ekonomik olarak olumsuz bir etkisinin ortaya çıkması beklenmemektedir.”
PROJENİN ÇED SÜRECİ DAHA ÖNCE DURDURULMUŞTU
Proje için ilk olarak 17 Ağustos 2015 tarihinde ÇED süreci başlatılmıştı. Fakat, 2 Ekim 2015 tarihinde Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü’nün olumsuz görüşü nedeniyle ÇED sürecinin sonlandırılmıştı.

Süreç 15 Ekim 2020 tarihinde gerçekleştirilen arazi etüdü sonrasında, şirketin 3 Aralık 2020 tarihinde yaptığı başvurunun ardından 4 Aralık 2020 tarihinde yeniden başlatılmıştı. Bu süreçte proje revizyona giderek yat limanının boyutları küçültülmüştü.
Nihai ÇED Raporu’nda, “Projede gerçekleştirilen revizyon ile alanda dolgu çalışması yapılmayacak olup aynı alanda kazıklı iskele teşkili gerçekleştirilecektir” ifadeleri kullanıldı.
“FETHİYE KÖRFEZİ SIĞLAŞMA TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA”
Diğer yandan, Fethiye Körfezi’ndeki sığlaşma problemi ve kirlilik nedeniyle, çevre örgütleri Körfez’İn daha fazla liman projesini kaldıramayacağını, bu tür projelerden önce Fethiye Körfezi’nin temizlenmesi gerektiğini dile getiriyor.
Mevcut durumda, Akmarin Yat Limanı projesinin dışında Fethiye Körfezi’nde ÇED süreci devam eden iki proje bulunuyor.
Bunlarda biri Karazgözler Mahallesi Aksazlar mevkisinde yapılmak istenen Tekne Bağlama İskelesi. Projenin ÇED süreci 11 Aralık 2023 tarihinde başlatıldı.
Bir diğer Proje ise Fethiye Kruvaziyer Liman Projesi. 28 Kasım 2023 tarihinde ÇED süreci başlatılan projeye yönelik yer seçimi ve yapım yönteminin yanlış olduğuna yönelik eleştiriler yöneltiliyor.
Konu hakkında Gündem Fethiye’ye konuşan Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği Üyesi ve Uzman Biyolog Ulaş Kiper ise Förfez’deki sığlaşma problemine dikkat çekmişti. Kiper, Fethiye Körfez’nin hemen her noktasında bir marina, liman, iskele projesinin devam etmesini eleştirmiş ve Fethiye Körfezi’nin coğrafik yapısının marina ve liman projeleri için uygun olmadığını vurgulamıştı.
Kiper, “Burası coğrafik olarak değişik bir Körfez. Türkiye’de önü adayla kapalı olan tek Körfez. Şövalye Adası’nın varlığı buradaki su sirkülasyonu diğer körfezlere göre daha kısıtlı hale getiriyor ve dolayısıyla bu dip çamuru bir yandan burayı doldururken bir yandan da Körfez’in kendini temizleyecek mekanizmaları az” ifadelerini kullanmıştı.