Muğla’nın Datça ilçesinde, yurttaşların kıyıları kullanma hakkının ihlal edilmesine karşı nöbet başlatan Şezlongsuz Datça İnisiyatifi’nden üç kişiye Anayasa ve Kıyı Kanunu’na aykırı biçimde “zilyetliğin tecavüzü” iddiasıyla açılan soruşturmada, sahile masa ve sandalye koyma yasağı getirildi.
Muğla’nın Datça ilçesinde, yurttaşların kıyıları kullanmakla ilgili haklarının engellenmesine yönelik girişimlere karşı nöbet tutan Şezlongsuz Datça İnisiyatifi üyesi üç kişi hakkında, “zilyetliğe tecavüz”den açılan soruşturmada bugün (4 Ağustos 2023) saat 14.00’te karar açıklandı.
Nöbetin 148’inci gününde yurttaşlara, Datça Kaymakamlığı tarafından “masa ve sandalye koymak suretiyle yapılan müdahaleden men” cezası verildi.
Zilyet, Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre, “Sahibi kendisi olsun olmasın bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kimse; eldeci” anlamına geliyor.
3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun, kıyılarla ilgili genel esasların belirtildiği beşinci maddesine göre ise kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu belirtiliyor.
Verilen kararda, 264,11 metrekarelik alanın günübirlik kıyı kullanım amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından Palaia Otel’e 5 Ekim 2022 tarihinde üç yıllığına günübirlik kullanım alanı olarak kiralandığı belirtildi.
Mütecaviz olduğu iddia edilen Melda Omay, Sedat Yağcıoğlu ve Baki Sarıkaya’nın ise günübirlik kıyı alanlarının kullanımını engellemek amacıyla sahilde şirketlerin kiraladıkları alanlarda pankart asmak, slogan atmak ve tabela koymak gibi faaliyetlerde bulundukları söylendi.
Kararın ekinde bulunduğu söylenen fakat yurttaşlara verilmeyen bir krokide belirtilen alana, üç yurttaş tarafından masa ve sandalye koyulduğu, otel müşterilerinin ise kiralanan alanı kullanmalarının engellendiği öne sürüldü. Bu nedenle yararlanıcıların zilyedinde olduğu öne sürülen kıyıya üç yurttaş tarafından masa ve sandalye koyulması yasaklandı.
Tahkikat gideri olan 812 TL’nin ise yurttaşlardan tahsil edilmesine karar verildi.
NE OLMUŞTU?
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Özbel Sahili’nde 264 metrekarelik kıyı alanını kiralamış ve kıyıya ahşap bir platform yapmaya başlamıştı. Kıyı Kanu’na aykırı olması nedeniyle yurttaşların mücadelesi sonucunda platform sahilden kaldırılmış, otelin kıyıya koyduğu şezlongların önünde yurttaşlar nöbete başlayarak kıyıyı, hakları kapsamında kullanmaya başlamıştı.
128 gündür Datça’nın farklı bölgelerindeki kıyı işgallerine karşı çıkan yurttaşlar “Şezlongsuz Datça İnisiyatifi”ni oluşmuştu. Otel sahipleri ise yurttaşların kıyıdan eşit ve serbestçe denize girmeleri karşısında şikayette bulunuş ve üç kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı.
“AKBELEN’DE NASIL ORMANLARIMIZDAN BİZİ ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLARSA, DATÇA’DA DA KIYILARIMIZDA ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Kararın ardından açıklama yapan Şezlongsuz Datça İnisiyatifi’nden Sedat Yağcıoğlu, “Akbelen’de nasıl ormanlarımızdan bizi çıkarmaya çalışıyorlarsa, Datça’da da Türkiye’nin her yerinden de kıyılarımızda çıkarmaya çalışıyorlar. Kıyılar yaşam alanımız. Buradayız terk etmiyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz” dedi.
Şezlongsuz Datça İnsiyatifi’nden Ümit Kırcalı ise bazı günler Özbel Sahili’ne yüzlerce kişinin geldiğini hatırlatarak “Neden üç kişiye ceza veriliyor. Büyük saçmalık. Burası bizim plajımız, onlar bizim plajımıza el koydu, Onlar çekecek şemsiyelerini ve şezlonglarını” dedi.
Datça’da bir parodi yaşandığını ifade eden Yağcıoğlu verilen kararın hukuksuz olduğunu açıklamak için şunları söyledi:
“Çok iyi biliyoruz ki Anayasa açık hükme bağlar; kıyılar kamu yararına kullanılmak zorundadır. Kamu kim şüphesiz ki biziz. Kıyı Kanunu açık bir şekilde halkın, yurttaşların kıyıya ulaşması, hiçbir araç gereçle engellenemez der. Buna ek olarak bugüne kadar bu süreçte alınmış mahkeme kararları şuna işaret ediyor: Velev ki kıyı kiralanmış olsa bile, ki biz az önce açıkladığımız hukuki gerekçelerle bu kiralamaların hukuksuz olduğunu söylüyoruz, kiralanmış olsa bile sandalyesi dahil olmak üzere kıyıda oturmanın önünde hiçbir engel yoktur. Bu konuda Datça Sulh Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu bir karar da var elimizde.”
“BU HUKUKSUZ MENETMENİN HANGİ SINIRLAR İÇİNDE OLDUĞU BİLE BİLDİRİLMİYOR ÇÜNKÜ BU SÜRECİN HUKUKSUZ OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORLAR”
Nereye masa ve sandalye koymalarının yasaklandığını bilmediklerine dikkat çeken Yağcıoğlu şöyle konuştu: “Elimizde bir infaz kararı var. Burada 264,11 metrekarelik kiralanmış alana sandalye ve masa koyamazsınız deniyor. Bu kararda ‘Ekte kroki var, o krokiye göre koymayacaksınız’ deniyor. Bu kararın ekinde kroki yok. Bize bu kararı tebliğ eden resmi görevliden kroki talep ettiğimizde ‘Orada yazıyor’ cevabını aldık ama burada yazmıyor. Yani bize sözde bu hukuksuz menetmenin hangi sınırlar içinde olduğu bile bildirilmiyor. Çünkü bu şikâyette bulunanlar da bu kararı verenler de bu sürecin hukuksuz olduğunu çok iyi biliyor.”
Bugüne kadar yaptıkları gibi karara itiraz ederek hukuki mücadelelerine devam edeceklerini söyleyen Yağcıoğlu, Özbel Sahili başta olmak üzere bütün kıyılardaki kiralamaların suç teşkil ettiğine dikkat çekti.
“BURADAYIZ, KIYILARI TERK ETMİYORUZ”
Kararın ardından yalnızca üç kişinin masa ve sandalye koymasının engellendiğini fakat halkın kıyılarını özgürce kullanmaya devam edeceğinin altını çizen Yağcıoğlu, son olarak şunları söyledi:
“Datçalılar burada, halk burada. Günlerdir buradayız. Benim evim buraya 100 metre. Benim evimin önündeki plajı istediğim gibi kullanmamın önünde hiçbir hukuki engel yok, hiçbir güç yok. Ben her gün buradan denize girmeye devam edeceğim. Şunu unutmayalım arkadaşlar, kıyılar hepimizin yaşam alanı. Burada nasıl vakit geçiriyorsak aynı şekilde vakit geçirmeye devam edeceğiz. Bir kamu kurumunun hukuksuz kiralaması bir sermaye grubunun kendi karı için kiralaması bizi ilgilendirmez. Biz halkız, kıyılar hepimizin, kıyılarda olmaya devam edeceğiz. Buradayız, kıyıları terk etmiyoruz.”
KANUNLA NE SÖYLÜYOR?
Milas Kaymakamlığı “Taşınmaz Mal Zilyetliğine Tecavüz” başlığı altındaki “Fuzuli İşgal” bölümünde şu açıklamayı yapıyor:
“Bir taşınmazı, sahibinin izin ve rızası olmayarak işgal etme, başka bir deyişle; bir taşınmazın maliki veya onun yerine bu konuda işlem yapmaya yetkili vekil veya mümessil gibi kimselerle hukuki bir bağlantı kurmadan rıza dışı, henüz boşaltılmamış veya herhangi bir suretle boşalan damlı bir yapıya, eylemli bir durum yaratarak kendiliğinden girme durumudur.”
Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun’un birinci maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor:
“Bu Kanun; gerçek veya tüzelkişilerin zilyed bulunduğu taşınmaz mallarla kamu idareleri, kamu kurumları ve kuruluşları veya bunlar tarafından idare olunan veya Devlete ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlere veya menfaati umuma ait olan taşınmaz mallara yapılan tecavüz veya müdahalelerin, idari makamlar tarafından önlenmesi suretiyle tasarrufa ilişkin güvenliği ve kamu düzenini sağlar.”
Kıyı Kanunu’nun beşinci ve altıncı maddesinde şu ifadeler yer alıyor:
Madde 5: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.
Madde 6: Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamaz. Kıyılarda, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz; kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez. Kıyılara moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici etkisi olan atık ve artıklar dökülemez.”
NEDEN ŞEZLONGSUZ DATÇA?
İnisiyatif, 28 Nisan 2022 tarihinde yaptıkları basın açıklamasında “Peki, neden Şezlongsuz Datça istiyoruz?” sorusuna şöyle yanıt vermişti:
“Şezlongun hem kıyıların işgalinin simgesi hem de somut olarak işgalin aracı olduğunun farkındayız. Önce şezlonglar geldi, sonra kıyıların metal- ahşap platformlarla kaplanması. Kıyı, kıyı olmaktan çıktı inşaat oldu. Deniz kumları platformların, şezlongların altında kaldı. Bugün burada bir kez daha tekrar ediyoruz: kıyıların işgal edilmesini, parayla girilen yerler haline getirilmesini kabul etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz! Yine havlularımızı kıyılara sereceğiz. Kıyı şarkımızda ifadesini bulan ‘Biz halkız…’ ibaresini sonuna kadar savunacağımızı, mücadelemizin Datça şezlongsuz olana kadar süreceğini kamuoyuna deklare ediyoruz.”