Muğla’nın Bodrum ilçesinde, 38 yaşındaki M.A.B’nin çocuğa karşı cinsel saldırı ve nitelikli olarak kişiyi hürriyetinden mahrum bırakma suçundan yargılandığı davada, sanığa “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçundan iki yıl altı ay ceza verildi. Karara itiraz edileceği açıkladı.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde dün (17 Şubat) Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki cinsel saldırı davasının duruşması görüldü. Dans okulu sahipleri F.D.I ile E.Ü’nün bir kadına cinsel saldırıda bulundukları gerekçesiyle devam eden davanın dördüncü duruşmasının ardından, 17 yaşındaki çocuğa cinsel saldırı suçundan 38 yaşındaki M.A.B’nin yargılandığı davanın dördüncü duruşması başladı.
Davada, bir önceki duruşmada Cumhuriyet Savcısı mütalaada bulunmuş, olayın şikayette bulunma tarihini geç olarak nitelendirerek delil yetersizliği nedeniyle iddianamede belirtilen suçlardan sanığın beraatini talep etmişti.
Savcı, suç vasfının değişmesi sonucunda reşit olmayanla cinsel ilişki ve sanığın çektiği video nedeniyle müstehcen görüntü üretiminde çocukları kullanmak suçundan dolayı Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmasına yönelik mütalaada bulunmuştu.
“GEÇ ŞİKAYETTE BULUNMASI ÇOCUĞUN ALEYHİNDE DEĞERLENDİRİLEMEZ”
Duruşmada cinsel saldırıya maruz bırakılan çocuğun avukatları mütalaayı kabul etmediklerini belirterek, sanığın ilk günden itibaren çelişkili ifadelerde bulunduğu, ayrıca sanığın çocuğu ve ailesini tehdit ettiğini belirtti.
Sanığın suçu işlediğinin sabit olduğu söylenerek en üst hadden cezalandırılması talep edildi. Diğer yandan, dosyanın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na iletilmediği dile getirilerek dosyanın Bakanlık’a ihbar edilmesi talep edildi.
Suçtan zarar gören çocuğun geç şikayette bulunmasının aleyhte değerlendirilemeyeceğini belirten avukatlar, bir önceki duruşmada olduğu gibi Yargıtay 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16 Ekim 2020 tarihli kararını yeniden hatırlattı.
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesi gereğince, kararlarına uyulması gereken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), cinsel saldırı suçlarını inceleme kriterlerini belirlemiştir;
Bu kriterlere göre;
-Mağdurun beyanları çok önemlidir.
-Öyle ki, AİHM mağdurun beyanlarını ana delil olarak kabul etmiş ve bu bağlamda da davayı gören mahkemeye bunu test etme yükümlülüğü getirmiştir (P.S/Almanya kararı 04.09.2011)
-Tecavüz, saldırı ve istismarın sadece fiziksel bulguları değil, psikolojik bulguları da dikkate alınmalıdır.
-Mağdurun olay anlatımı ağırlıklı olarak değerlendirilmelidir.
-Bu değerlendirme esnasında; mağdur eylemlerine değil, fail eylemlerine odaklanmalıdır.
– Mağdurun yaşadığı travmaya bağlı psikolojik durumunu göz önünde bulundurulmalıdır.
-Mağdurun travmaya bağlı tutarsız, karmaşık yahut eksik anlatımı olabileceği gözetilmeli, ayrıntılarda değil, genel olay örgüsünde tutarlılık aranmalıdır.
-Mağdurun olayın tek tanığı olduğunu unutmamak önemlidir
Şükran Aydın/Türkiye kararında; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13. Maddesi uyarınca tecavüz (saldırı/istismar) iddialarıyla ilgili eksiksiz bir soruşturmanın, bağımsız tıp uzmanlarınca yapılacak psikolojik muayeneyi de içermesi gerektiğini özellikle belirtilmiştir.
Öte yandan tanıdık kişiler (akraba, komsu, öğretmen, arkadaşı, amir v.b) tarafından gerçekleştirilen cinsel istismar ve saldırı vakalarında, mağdurların bu kişilerle olan geçmiş ilişkileri, yakınlık düzeyleri, olay öncesi ilişkilenme biçimleri ve daha sonra mağdur ile aynı çevrede kalmaya devam etmeleri, sebebiyle ivedi biçimde şikayette bulunmamaları mağdurun aleyhine yorumlanmamalıdır. Çünkü bu kişiler hakkında yasal müracaatta bulunma konusunda tereddüt yasadıkları ve yabancı failler konusunda gösterdikleri kararlılıkları kimi zaman gösteremedikleri bilinen bir gerçeklik olarak kabul edilmiştir.”
Kararın tamamını okumak için buraya tıklayın.
“SANIĞIN REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİ SUÇUNDAN CEZALANDIRILMASI HUKUKA AYKIRI”
Müşteki avukatları tarafından, karşı tarafın kendisini olmadığı biri gibi göstermesinin Medeni Kanun’da bile mağduru koruduğuna değinilerek, ağır cezanın korumamasının kabul edilemez olduğu belirtildi. Sanığın “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçundan cezalandırılmasının hukuka aykırı olduğu ifade edilerek sanığın “çocukların cinsel istismarı” suçundan cezalandırılması talep edildi.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD) gönüllüsü Avukat Evrim İnan da sanığın kendisini çocuğa ve ailesine mesleği olan bahçıvan değil doktor olarak tanıttığını hatırlattı ve şikayetin süresinin uzun olmadığına değindi. İnan, çocuğun cinsel şiddet konusundaki cezasızlıktan dolayı adalete güvenmediğini dile getirdi ve mağduru suçlayarak sanık aklama görüşüne katılmadığını belirtti.
SANIK: “DEPREM BÖLGESİNDEN GELDİM PSİKOLOJİM BOZUK”
Sanık M.A.B. ise, deprem bölgesindeki çalışmalara katıldığını ve deprem bölgesinden geldiğini, psikolojisinin iyi olmadığını, suçtan zarar gören çocuğu ve ailesini tehdit etmediğini iddia etti.
Sanık avukatı ise 17 yaşındaki çocuk ve sanık arasındaki ilişkinin rızaya dayalı olduğunun belli olduğunu ile sürdü ve sanığın beraatini, ya da asgari oranda ceza verilmesini talep eti.
Mahkeme heyeti, sanığa Türk Ceza Kanunu’nun “reşit olmayanla cinsel ilişki” suçunu düzenleyen 104’üncü maddesinden iki yıl altı ay ceza verdi ve “müstehcen ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması” suçundan soruşturma açılmasına karar verdi.
“KARARI TANIMIYORUZ”
Duruşmanın ardından Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nden (BKD) kadınlar ve davanın avukatları basın açıklaması yaparak karara itiraz edeceklerini ve dosyayı istinafa taşıyacaklarını belirtti.
Açıklamada konuşan BKD gönüllü avukatı Evrim İnan, “Sanık M.A.B, kendisinden 20 yaş küçük olan bir genç kıza karşı kendisini hekim olarak tanıtmış, bahçıvanlık işi yaptığı için kendisine ait olmayan konuta genç kızı götürmüş, orada cinsel saldırıda bulunmuş” ifadelerini kulandı ve cinsel saldırı esnasında sanığın video görüntüsü kaydı aldığını belirtti.
Savcı mütalaasının cinsel saldırı değil reşit olmayanla cinsel ilişki suçu işlendiği yönünde verildiğini belirten İnan, “Mahkeme de bu yönde mütalaaya göre karar vererek sanığın iki yıl altı ay ile cezalandırılmasına karar vermiş, hükmün açıklanması geri bırakılma hükümlerinin uygulanmamasını ve başka herhangi bir indirim hükmünün uygulanmamasına dair karar vermiştir” dedi.
Kararı tanımadıklarını belirten İnan, “İtiraz edeceğiz bu karara karşı. Neticede sanığın yaşını ve güven telkin eden bir meslek grubuna mensup olma durumunu kullanıp, hileyle ve cebirle cinsel saldırıda bulunduğu suçu bizce sabittir. Ayrıca kararda müstehcen video görüntüsü üretme sonucu, sanık hakkında soruşturma açılmasına yönelik karar verilmiştir. Biz bu karara karşı, yani iki yıl altı aylık bir cezaya karşı tabii ki İstinaf Mahkemesi’ne başvuracağız. Müstehcen görüntü üretimi suçuna ilişkin de dosyanın tabii ki takipçisi olacağız ve o soruşturma dosyasında da kovuşturmaya geçilmesi ve ceza almasına yönelik takipçi olacağız” dedi.