Muğla’nın Bodrum ilçesinde üçüncüsü görülen toplu tecavüz davasında duruşmanın ardından açıklama yapan avukatlar, mahkeme salonlarında failden çok cinsel saldırıya maruz bırakılan kadınların yargılandığını ifade ederek bu durum ile mücadele etmeye devam edeceklerini bildirdiler.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde bir kadına tecavüz ettikleri gerekçesiyle dans okulu sahibi F.D.I ile E.Ü’nün yargılandığı davanın üçüncü duruşması 21 Aralık’ta Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Tanıkların dinlendiği duruşmada mahkeme heyeti cinsel saldırıya maruz bırakılan kadının telefonunun HTS kayıtlarına dair yeniden istenen bilirkişi heyeti raporunun gelmesine, diğer tanıkların dinlenmesine ve duruşmanın 17 Şubat 2023’e ertelenmesine karar verdi.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği’nin (BKD) ve çok sayıda kadının izlediği duruşma sonrasında cinsel saldırıya maruz bırakılan kadının avukatları Bodrum Adliyesi önünde açıklama yaptı.
AV. FUNDA EKİN: “KENDİMİZ İÇİN DE MÜCADELE EDİYORUZ ÇÜNKÜ ERKEKLİK ÜZERİNDEN SALDIRIYLA KARŞI KARŞIYA OLDUĞUMUZ BİLEN KADINLAR VE AVUKATLARIZ”
Avukat Funda Ekin, duruşmada özellikle cinsel saldırıya maruz bırakılan kadınların hangi şartlarda ve zorlukla şikâyet etmekte zorlandıklarını ve ne koşullarda suçu şikayet edebildiklerini göstermek üzere tanıkları dinlettiklerini belirtti.
Ekin karşı tarafın tanıkları ile ilgili şunları söyledi: “Zaten dosyanın tarafı olan kişilerin yakınları olan, olaya dair hiçbir görgü ve beyanı olmayan, bu manada da dosyaya hiçbir katkısı olmayan tanıklardı.”
Kendilerine göre dosyanın cinsel saldırıya uğrayan kadının beyanlarıyla ve bu beyanları doğrular şekilde ilerlediğini belirten Ekin, şunları belirtti: “Önemli bir suç tipi. Kadınların ağırlıkla maruz kaldığı, çoğu kez yakınları tarafından gerçekleştiği için şikayet edemedikleri, geç şikayet edebildikleri, bu yüzden de delil yokluğu sebebiyle cezasızlıkla sonuçlanan bir suç tipinden bahsediyoruz. O yüzden bu dosya bizim için önemli. Bundan sonraki aşamalarda da diğer tanıkların dinlenmesi ve eksik delilerin tamamlanmasıyla ilerleyecek.
Bizim de dosyadaki mücadelemiz hem bu kadın adına ve kendimiz adımıza, çünkü hepimiz bu suçlardan ari olmadığımızı her zaman, her aşamada başımıza gelebileceğini, bir erkeklik ve cinsellik üzerinden saldırıyla karşı karşıya olduğumuz da bilen kadınlar ve avukatlarız.”
AV. MELTEM ANAYAROĞLU: SAVUNMA HAKKI ADI ALTINDA CİNSEL İSTİSMARA MARUZ BIRAKILAN KADIN İTİBARSIZLAŞTIRILIYOR
Avukat Meltem Anayaroğlu ise “Bu dava tam da kadınların adalete erişiminin aslında nasıl mümkün olmadığını gösteriyor” dedi.
Bir kadının bütün toplumu karşısına alarak bir hak mücadelesine girdiğinde duruşma salonlarında savunma hakkı adı altında itibarsızlaştırıldığına ve ötekileştirildiğine dikkat çeken Anryaoğlu, “Olaydan önceki yaşantısı, sonraki yaşantısı, bütün bunlar sorgulanıyor ve adeta deyim yerindeyse tutuklanmasını talep edebilecek hale geliyor sanıklar mağduru, suçtan zarar gören kadını. Tam da bu noktada aslında çok önemli ve yanan bir konu. Mahkeme salonlarında aslında zaten toplumda var olan bu eşitsizlik var ya kadın ve erkek arasında, mahkeme salonlarında savunma hakkı altında meşrulaştırılıyor. Fiilen var olan eşitsizlik meşru bir hale geliyor mahkeme salonlarında. Bu dosyada birebir, savunmalardan ifadelerden cımbızlanan ifadelerden tam da bunu yaşıyoruz ve bununla mücadele edilmesi gerekiyor. Mücadeleye de devam edeceğiz” dedi.
FİGAN EROZAN: “MAHKEMELERİN CİNSİYETÇİ BİR YERDEN KADINLARA YAKLAŞTIĞINI BİLİYORUZ”
BKD’den Figan Erozan ise erkeklerin cinsel olarak işledikleri her eylemi normal saydıklarını, buna tecavüzün de dahil olduğunu söyledi. Erozan, “Mahkeme salonlarında da bu normallik gündeme getiriliyor ve bu normallik içinde kadının orda olma hali sorgulanıyor. Oysa çok açık söylüyorum ikisi de tecavüzü gerçekleştiren adamlar, kadının en yakın bildiği, 10 yıllık bir ahbaplık üzerinden güvenli bir alanda gerçekleştiriyorlar” ifadelerini kullandı.
Kadınlar için güvenli alan diye bir kavramın olmadığını söyleyen Erozan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu olayda şunu da görüyoruz, içinde olan kadınlar da o kadını orada erkeklerin insafına terk ediyor ve bunu da erkekleri savunmak üzerinden ifade vererek meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Kadının bedenine dokunulması hiçbir şart altında meşru değildir. Kadınlar kimsenin şişme bebeği değil. Şişme bebek olmadığımız için de mahkeme salonlarında hak mücadelesi veriyoruz.
Faillerin yanında herkes var. Onlar için çok üzülüyorum. Tecavüzü gerçekleştiriyorlar ve ‘evet yaptık’ diyorlar ama ‘kadının rızası vardı’ diyorlar. Geçiniz rızayı, kendini kaybetmiş bir kadının rızasından bahsedemezsiniz. İkincisi tecavüzü savunmak için de iş yerine yönelik bir saldırı diye, parasal hayata yönelik ekonomik bir saldırı var diye açıklamayı da bu davada görüyoruz.
Dolayısıyla şunu söylüyoruz: Ne derlerse desinler, mahkemelerin cinsiyetçi bir yerden kadınlara yaklaştığını biliyoruz. Evet Anayasa’da yazıyor kadın ve erkek eşittir diyor ama bu mahkeme salonlarında yargılanırken “kadın niye oradaydı”yla yargılanıyoruz. Fail neden bunu yaptı diye sormuyor mahkeme salonları. Evet bunu diyebilirler ama şunu unutmasınlar, bu bedensel saldırıya maruz kalmış kadınların örgütleri var. Yarın örgütleri de olmayabilir ama kadınlar var. Dolayısıyla biz her erkeği bu mahkeme salonlarına taşıyacağız. Kamuoyuna da bu erkeklerin ne yaptığını anlatacağız.”