Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme karının iptali için davalarda verilen ret kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından onaylanması üzerine açıklama yapan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, “Kadınlara biçilen ve kader diye dayatılan erkeklerin şiddetini Danıştay’ın kararlarına rağmen reddedeceğiz” dedi.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı kararıyla “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan davada verilen ret kararını onadı.
Karara dair açıklama yapan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD) kararın hukuki değil siyasi bir karar olduğunu söyledi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Danıştay’ın gerekçeli kararının, dava açan taraflara yani kadın örgütlerine ve barolara tebliğ edilmeden ve hatta ve hatta Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) dahi taranmadan, kaynağı belirsiz olup haber kanalları vasıtasıyla kamuoyuna yönelik açıklanması, hukuk sisteminin ve hatta Danıştay’ın dahi geldiği yeri göstermesi açısından oldukça önemli bir süreç.
Öyle ki, İstanbul sözleşmesinden tek bir imza ve tek bir erkeğin kararıyla çekilme kararına itiraz eden kadın örgütlerini ve dahi kadınları yok sayarak, muhatap bile almayacak bir yerden kamuoyuna, yani sözleşmenin şiddeti durdurmak ve önlemek ve dahi yargılama yükümlülüğünü, devletin üstlenmemesi kararı uygundur dendi! Bu kararın, hukuki değil siyasi olduğunun çok açık göstergesidir.”
Açıklamada sistemin kadın ve çocukları uysallaştırdığı ve erkek egemenliğine mahkum bıraktığı belirtilerek, “Ancak bu kararlara imza atanlar kadınların tarihini bilmemektedir” dendi.
Kadınların yaşam hakkı, yasal kazanım, hayata ve siyasete eşit katılım mücadelesine geçmişte olduğu gibi bugün de devam edecekleri belirtilerek, “Kadınların bu duruma tıpkı evdeki, sokaktaki, işyerindeki ve siyasetteki şiddete biat etmeyecekleri gibi kadınlara biçilen ve kader diye öğretilen ve dayatılan erkeklerin şiddetini Danıştay’ın kararlarına rağmen reddedeceğiz” ifadeleri kullanıldı.
NE OLMUŞTU?
Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden ayrıldığını duyurmuştu.
Fakat karar uluslararası sözleşmelerden çıkışın Meclis’in alacağı karar ile gerçekleşebileceğini savunan çok sayıda hukukçu, kadın örgütü, baro, çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve siyasi partiler tarafından karara karşı hukuki süreç başlatmıştı.
28 Nisan, 7, 14 ve 23 Haziran 2022 tarihlerinde davalardan bir kısmı için duruşmalar yapılmıştı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Fesih kararının” nedeni olarak “Sözleşme’nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması” iddia edilmişti.
Danıştay 10. Dairesi, açılan davalarda yürütmenin durdurulması istemlerini reddetmiş, iptal istemlerini ise duruşmalı olarak ele almıştı.
Duruşmalarda, Danıştay Savcısı, “Bir işlem hangi usule uygun tesis edilmişse aynı usule uyularak feshedilmesi gerekmektedir. TBMM’nin uygun bulma kanunuyla yürürlüğe giren bir anlaşmanın feshi ancak TBMM’nin uygun bulma kanunuyla kaldırılması kararı ve cumhurbaşkanının uygun bulmasıyla yürürlükten kaldırılacaktır. Sadece cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez” görüşünü dile getirerek, işlemin iptaline karar verilmesini istemişti.
Danıştay 10. Dairesi 19 Temmuz 2022 tarihinde ikiye karşı üç hâkimin oyu ile davaları reddetmiş, çekilme kararını “hukuka uygun” bulmuştu.