Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, Akbelen Ormanı’ndaki çadırlı nöbeti ziyaret ederek, Bodrum’u da susuz bırakacak kömür madenine karşı, İkizköylülerin mücadelesinin yanında olduklarını diye getirdi.
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, bu sabah İkizköy’e bağlı Akbelen Ormanı’ndaki çadırlı nöbeti ziyaret etti.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de, yaklaşık dört yıldır Akbelen Ormanı’nın kömür madeni için kesilmesine karşı mücadele eden İkizköylüler yılbaşından önce ormanda kesim yapılacağına dair duyum aldıklarını söylemiş ve herkesi desteğe çağırmıştı.
Aras nöbet alanında yaptığı açıklamada neden burada olduğunu anlatmak istediğini dile getirerek şunları söyledi: “İki yıldır köylülerimiz yaşam haklarını, köylerini, zeytinliklerini korumak için, ormanlarını korumak için iki termik santrale karşı büyük bir mücadele veriyorlar. Açık maden sahalarının iznini alıp bu ormanları keserek buralarda madencilik yapmaya çalışan, buradan çıkan kömürle elektrik üretmeye çalışan bu şirkete karşı arkadaşlarımızın verdiği mücadele bugüne kadar devam başarıya ulaştı. Ancak bugünden sonra da bu mücadele sürmek zorunda çünkü karşı taraf hiçbir zaman bu iddiasından vazgeçmiyor. Biz de bugün onlara destek vermek için buradayız.”
“KONU SADECE SU KONUSU DEĞİL, BU BİR YAŞAM MÜCADELESİ”
Akbelen Ormanı’nın kesilmesi durumunda Bodrum’un, Milas’ın ve civar köylerin su kaynağının, yani Karacahisar Çamköy havzasının yeraltı sularını besleyen damarların yer değiştireceği veya kaybolacağını söyleyen Aras bölgede çok ciddi bir su kaybının yaşanacağını belirtti.
Aras, konunun sadece su olmadığının da altını çizerek, “Bu bir yaşam mücadelesi. Bu köylülerimizin bütün geçmişleri, mezarları, evleri, köyleri bu bölgede ve bu köylülerimizin bu gölgeden gitmesini istiyorlar, yaşam haklarını ellerinden almak istiyorlar” dedi.
“MUĞLA BÖLGESİNDE VERİLEN MADEN İZİNLERİ TURİZM POTANSİYELİNE VURULAN AĞIR BİR DARBEDİR”
Akbelen Ormanı’nın kömür madeni için kesilebileceğini söyleyen üçüncü bilirkişi raporuna değinen Aras, Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) 2013 yılında Hacettepe Üniversitesi’ne hazırlattığı rapora değindi ve şöyle konuştu: “Rapora göre eğer bu bölgede açık maden sahası işletilirse Karacahisar Çamköy havzasının yeraltı sularının rejimin değişeceği ve artık buradan yeraltı sularının kullanılamayacağı öngörülüyor. Bu öngörülen raporu dahi bilirkişiler ya da mahkeme demek ki dikkate almıyor.”
Bodrum’da yılladır turizmle uğraştıklarını ve turizm gelirinin bacasız sanayi olduğunu belirten Aras, “Eğer bu maden sahalarına izin verilirse, bu ormanlar yok edilirse, bu termik santraller çalışmaya devam ederse ne suyumuz kalacak ne ormanımız kalacak ne hayatımız kalacak ne turizm kalacak. Muğla bölgesinde verilen maden izinleri turizm potansiyeline vurulan ağır bir darbedir” dedi.
“YATAĞAN TERMİK SANTRALİ’NİN SOĞUTMADA KULLANDIĞI SU BELKİ MUĞLA’NIN BİR YILLIK SU İHTİYACINI KARŞILAYACAK”
İklim krizinin önümüzdeki değil şu anda yanı başımızdaki en büyük tehdit olduğunu dile getiren Aras, bu krizin etkilerini şu anda çok net bir şeklide yaşadıklarını söyledi. Geçtiğimiz yıl Mazı, Çökertme ve Ören’de çıkan orman yangınlarında 18 bin hektarlık alanı kaybettiklerini belirten Aras, “Arıcılık artık yapılamıyor, zeytinlerimiz yandı, topladığımız doğal ürünler yok oldu, otlaklarımız yok oldu” dedi.
Bölgenin yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynakları açısından zengin olduğuna dikkat çeken Aras, “Bir an önce Yatağan’ın, Kemerköy ve Ören termik santrallerinin belli bir planlama programlama sonucunda devreden çıkması lazım. Artık yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmamız lazım. İşte görüyorsunuz, hem ormanları yok ediyor bu yöntem aynı zamanda yeraltı sularıyla soğutma da yapıyor.
Yatağan Termik Santrali’nin soğutmada kullandığı su belki Muğla’nın bir yıllık su ihtiyacını karşılayacak. Ayrıca Geyik Barajı’ndan da bölgedeki termik santrallerin soğutması için su ayrılıyor. Ama biz Milas, Muğla, Bodrum’da özellikle iklim krizi sonucunda, yer altı kaynaklarının azalmasıyla çok büyük bir su kriziyle karşı karşıya kalacağız” ifadelerini kullandı.
“DÜŞÜK KALORİLİ KÖMÜR ÇIKARACAĞIZ DİYE ORMANLARI ORTADAN KALDIRIRSAK ORADAN KAZANACAĞIMIZ İKİ LİRAYI YAŞAMLA DEĞİŞTİRMİŞ OLACAĞIZ”
Aras, “Evet enerji gereklidir ancak bu enerjiyi bir an önce yenilenebilir enerji kaynakları ile değiştirmemiz gerekiyor. Düşük kalorili kömür çıkaracağız diye ormanları ortadan kaldırırsak oradan kazanacağımız iki lirayı biz yaşamla değiştirmiş olacağız. Çok daha büyük zararlara gireceğimiz aşikardır. O yüzden buradaki mücadelenin sadece 700 hektar orman mücadelesi olmadığını herkesin görmesi ve bilmesi lazım” dedi.
Ormanı, hayatı, yaşamı, suyu, insanı ve turizmi korumaya çalıştıklarını belirten Aras, herkesi İkizköylülerin mücadelesine destek vermeye ve kamuoyu yaratmaya çağırdı.
NE OLMUŞTU?
Muğla’nın Milas ilçesinde bağlı İkizköy’de, bölge halkı YK Enerji’nin termik santrallerine yakıt sağlayan linyit madeni sahasını Akbelen Ormanı’na doğru genişletilmesine karşı çıkmıştı. 29 Nisan 2021’de ise İkizköylüler YK Enerji’ye Tarım ve Orman Bakanlığı’nın olur kararına istinaden Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından YK Enerji’ye Akbelen’de ağaç kesme izni verilmesine karşı hukuki süreç başlatmıştı.
17 Temmuz 2021’de Orman İşletmesi kesim ekibinin mahkeme kararını beklemeden Akbelen Ormanı’nda 30’a yakın ağaç kesmesine karşın İkizköylüler ormanda 24 saatlik bir nöbete başlamıştı.
8 Ağustos 2021’de şirket yangın sıçrama ihtimali olduğu gerekçesiyle yeniden kesime gelmiş ve 100’ün üzerinde ağaç kesmişti fakat İkizköylüler daha fazla ağacın kesilmesine yeniden engel olmuştu.
Bunun üzerine orman yangınları nedeniyle ormanlara giriş yasağı gerekçe gösterilerek 10 Ağustos gecesi Jandarma ekipleri özel bir mülke ait nöbet alanında, mülk sahibinin izin belgesi olması rağmen, 11 kişiyi sürükleyerek dışarı çıkarmış, Füsun Kayra ve Edibe Demir hakkında kamu görevlisine mukavemet suçundan dava açılmıştı.
Akbelen Ormanı’nın kesim izninin iptali için açılan davada mahkeme tarafından atanan bilirkişi heyeti 7 Eylül 2021’de bölgede keşif gerçekleştirmişti. Bölgede ilk yapılan keşifte hakimin avukatlara hakaret etmesi nedeniyle avukatlar Arif Ali Cangı, İsmail Hakkı Atal ve Şiar Rişvanoğlu reddi hakim başvurusunda bulunmuştu.
1 Mart 2022’deki ikinci bilirkişi inceleme öncesi Resmi Gazete‘de yayınlanan maden yönetmeliğindeki değişiklikle birlikte tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlarında madencilik faaliyetlerinin önü açılmıştı.
Mayıs 2022’de hazırlanan bilirkişi raporunda madencilik faaliyetlerinin orman ekosistemini tamamen yok edeceği kabul edilmiş ama aynı zamanda bölgedeki tüm kömürün çıkarılabilmesi için Akbelen Ormanı’nın madenciliğe açılması gerektiği de savunulmuştu.
8 Ağustos 2022’de ise üçüncü bilirkişi keşfi yapılmıştı. İkizköylüler 23 Ekim 2022 tarihinde Milas’ta bir yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirerek, bilirkişilerin üzerindeki baskılara son verilmesini istemişti. Karadam ve Karacahisar Mahalleleri Doğayı ve Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) Başkanı, İkizköylü Nejla Işık, “Biliyoruz ki vicdanlarının sesiyle yazılmış bilirkişi raporları Akbelen’in kurtuluşu olacak! Akbelen’i koruyacak bilirkişi raporunu umutla bekliyoruz” demişti.
Üçüncü bilirkişi raporu ise Akbelen Ormanı’ndan kömür madencilik yapılabileceğini söylemiş, İkizköy Çevre Komitesi, raporun gerçeği yansıtmayan bilgiler içerdiği gerekçesiyle rapora itiraz etmişti. Komite, heyette yer alan altı bilirkişi hakkında ‘‘görevi kötüye kullanma’’ gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş ve bu bilirkişilerin hazırladığı raporun karar esas alınamayacağını söyleyerek yeniden keşif talep etmişti.
10 Aralık 2022’de AK Partili 29 milletvekilinin imzasıyla, zeytinliklerin madencilik faaliyeti için kesilmesinin yeniden önünü açmak amacıyla “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunulmuştu.
14 Aralık’ta ise İkizköy ve Deştin köylüleri ile Muğla’dan çok sayıda çevre ve sivil toplum örgütü, teklifin Meclis komisyonunda görüşüleceği gün Ankara’ya giderek teklifteki maddenin geri çekilmesini istemişti.