Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD), 1 Kasım’dan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne kadar “25 Gün – 25 Gerçek” başlığıyla her gün bir bilgi yayımlayacağını duyurmasının ardından 5 Kasım’da cinsel şiddete ilişkin açıklama yayımladı.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği (BKD), 1 Kasım’dan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne kadar sosyal medyadan “25 Gün – 25 Gerçek” başlığıyla her gün bir bilgi ve bir “ifşa” yayımlayacağını açıklamıştı.
Bu kapsamda ekonomik şiddet, psikolojik şiddet ve dijital şiddete dikkat çekilmişti.
BKD’nin 5 Kasım’da yayımladığı açıklamada ise cinsel şiddete değinildi. Açıklamada özellikle tetikleyici içerik uyarısı yapılırken gönderinin cinsel şiddet, cinsel saldırı ve rıza ihlali konularına değineceği vurgulandı.
“Bedenimiz, tercihimiz, mücadelemiz bizim” denilen açıklamada kadının iradesi, rızası ve özgür seçimi dışında gerçekleşen her türlü cinsel eylemin cinsel şiddet olduğu vurgulanarak cinsel şiddetin neleri içerdiği şöyle sıralandı:
Tecavüz ve cinsel taciz
Rızasız her türlü cinsel temas
Cinsel ilişkiye zorlama ve ikna etme
Korunmasız cinsel ilişkiye zorlama
Kürtaja ve doğum kontrolüne müdahale
Cinsel sömürü, istismar ve insan ticareti
Cinsel organların kontrolü ve müdahalesi
Zorla evlendirme


“VAKALARIN YÜZDE 89’U RAPOR EDİLMİYOR”
Açıklamada ayrıca, “Türkiye’de kadınların yüzde 38’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Evli kadınların yüzde 30’u eşlerinden cinsel şiddet görüyor. Vakaların yüzde 89’u rapor edilmiyor” ifadesine yer verildi.
Cinsel şiddetin sistematik bir sorun olduğu vurgulanırken “Ataerkil düzen kadın bedenini kontrol ederek iktidarını sürdürür” denildi.
Sorunun ise fiziksel, psikolojik, ekonomik ve sosyal boyutuna değinilirken savaşlarda cinsel şiddetin bir savaş silahı ve soykırım aracı olarak kullanıldığının altı çizildi.
“BU BİR VAR OLMA MÜCADELESİDİR”
Cinsel şiddetin önlenmesinde feminist mücadelenin neden önemli olduğu ise şöyle anlatıldı:
“Rıza kavramı erkeklerin İktidarını tehdit eder, bu yüzden saldırırlar. Kadın bedeni ‘fethedilecek toprak’ değildir. Feminist mücadele olmadan şiddet ‘özel alan’, ‘aile içi mesele’, ‘kişisel sorun’ olarak kalır. Biz onu siyasallaştırıyor, sistemik bir sorun olarak ifşa ediyoruz.
Kadınlar tek başına değil, kolektif güçle dayanışırız. Dayanışma hayat kurtarır. Hiçbir kadın yalnız değildir. Şiddet kadınların yaşam hakkına doğrudan saldırıdır. Yaşamımızı savunmak için örgütleniyoruz. Bu bir var olma mücadelesidir.”












