Muğla’nın Milas ilçesinde Akbelen savunucularından Ahmet Tatar’ın, “görevi yaptırmamak için direnme” suçuyla yargılandığı davanın bugünkü (20 Kasım) duruşmasında beraat kararı verilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Ali Furkan Oğuz, Gündem Fethiye’ye konuştu.
Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nı kömür madenine karşı korumak için yurttaşların nöbet tuttuğu alana 12 Eylül 2023 sabahı jandarma alana girmiş; bölgeye giriş çıkışlar yasaklanırken, alandaki konteyner ve çadırlar kaldırılmıştı.
İkizköy Muhtarı Nejla Işık ve Akbelen savunucularından Ahmet Tatar’ın, “orman işgali ve faydalanma” suçlamasıyla başlatılan soruşturma sonrasında açılan dava, 12 Kasım 2024’te Milas 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü ve suçlamalardan beraat etmişlerdi.
Aynı güne ilişkin Tatar’ın, Milas Orman İşletme Müdürlüğü personeline yönelik “Bu 71 ağacı nasıl kestiğinizi, bu ülkeyi şirkete nasıl peşkeş çektiğinizi ödeyeceksiniz, bütün televizyonlarda seyredeceksiniz, ne yaptığınızı göstereceğiz…” sözlerini içeren görüntüler esas alınarak, “görevi yaptırmamak için direnme” suçunu işlediği iddiasıyla dava açılmıştı.
Konuya ilişkin Tatar’ın avukatları, Tatar’a yönelik kötü muamele iddialarına dair hiçbir hukuki süreçte görüntü kaydı bulunamadığını belirtmişti. Tatar’ın yargılandığı davanın ilk duruşması, Milas 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün (20 Kasım) görüldü ve Mahkeme heyeti, Tatar hakkında beraat kararı verdi.


“AHMET BEY, BARIŞÇIL EYLEM HAKLARINI KULLANARAK ORADA BULUNUYORDU”
Davaya ve karara ilişkin Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Avukat Ali Furkan Oğuz, Gündem Fethiye’ye konuştu.
Türkiye’deki çevre ve ekoloji mücadelesi adına Akbelen’de, Cerattepe’de, Kazdağları’nda ve birçok yerde ekolojik talanların mevcut olduğunu dile getiren Oğuz, şunları söyledi:
“Bu talanlara karşı biz de Türkiye Barolar Birliği olarak Çevre Komisyonu olarak gidebildiğimiz her yerde bulunuyoruz, yıllardır. Bu kapsamda Akbelen’e de geldik. Ahmet Bey, barışçıl eylem haklarını kullanarak orada bulunuyordu. Özel mülkiyette bulunuyordu aslında.”
Kamu görevlilerinin, kamu görevi olmamasına rağmen bir ihbar olduğu iddiasıyla orada olduğunu belirten Oğuz, aynı zamanda ihbarın ispatlanamadığına dikkat çekti ve şu ifadeleri kullandı:
“Birtakım sözlerden bahsedilmişti, o sözleri söylese dahi bir suç unsuru oluşmuyordu. Barışçıl eylem kapsamında, anayasal haklar kapsamında değerlendirilmesi gerekiyordu. Nitekim öyle de oldu. Beraat kararı aldık. Olması gereken zaten buydu.”
Türkiye’deki diğer hak mücadelelerin için de örnek olmasını ve Akbelen’de kesilen zeytin ağaçlarının anısına, hatıra olmasını dilediklerini vurguladı.
“KOLLUK GÖREVLİLERİ TARAFINDAN DARBA VE ŞİDDETE MARUZ KALMIŞ”
Oğuz, Tatar’ın avukatlarının duruşmada görevlendirme yazılarına, kamu görevlilerinin olmayışına, bazı görüntülerin eksik oluşuna, Tatar’ın ormanı işgal suçuna dair yapılan ihbarın saati ile jandarma müdahalesinin saatine dair bazı uyuşmazlıkların olduğuna ve Tatar’ın da fiziksel müdahaleye maruz bırakılmasına dikkat çekmesine ilişkin şunları söyledi:
“Anayasal haklarını kullanırken barışçıl bir eylem içerisinde değerlendirdiğimizde ne yazık ki kolluk görevlileri tarafından darba ve şiddete maruz kalmış ve buna ilişkin olarak suç duyurusunda bulunulmuş ama takipsizlik verilmiş. Devamında itiraz yolları ve Anayasa Mahkemesi yolları açık olarak devamı sağlanacaktır. Biz de takipçisi olacağız.”











