Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen Ormanı’nda maden işletme ruhsatı ile işletme izninin yürütmesinin durdurulması ve iptali için, yerel mahkemenin verdiği ret kararına karşı istinaf başvurusu yapıldı. Başvuruda, Akbelen Ormanı ekosisteminin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu vurgulanarak “Bugün koruyamazsak, daha sonra davayı kazansak bile o karar yok olan Akbelen ekosistemini geri getiremeyecektir” dendi.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nı içine alan 230 bin dönümlük alanda, Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş’ye (YK Enerji) verilen kömür madeni işletme ruhsatının iptali için Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne karşı açılmıştı.
Davanın son duruşması 12 Ekim 2023 tarihinde görülmüş, Gündem Fethiye de duruşmayız izlemişti. Yerel mahkeme ise 12 Ekim 2023 tarihinde davayı reddetmişti.
Bunun üzerine davacı İkizköylüler, 20 Kasım 2023 tarihinde Muğla 1.İdare Mahkemesi’nin kararının hukuka açıkça aykırı olduğu ve telafisi mümkün olmayan ekolojik yıkıma neden olacağı gerekçesiyle derhal yürütmesinin durdurulması için istinaf, yani bir üst derece mahkeme tarafından incelenmesi başvurusunda bulundu.
İkizköylülerin vekilleri Avukat İsmail Hakkı Atal ve Avukat Arif Ali Cangı’nı kaleme aldığı dilekçede, YK Enerji’ye 2014 yılında işletme hakkı devredilen ruhsat sahalarında elektrik üretme ve kömür madeni faaliyetlerindeki kapasite artışına ilişkin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinden muaf tutulmasına itiraz edildi.
“MAHKEMEDEN BİLGİ GİZLENDİ”
Diğer yandan, Abelen Ormanı’nda kömür madeni işletme ruhsatının Aralık 2021’de sona ermesine rağmen, 24 Temmuz 2023’te kömür madeni için ormanın kesildiği hatıldı ve bu süreçte hukuki süreç devam etmesine rağmen kendilerine bilgi verilmediğini söylendi. Bu süreçte ise ruhsat süresinin uzatıldığın öğrenildiği belirtildi.
Süre uzatım işlemine dair ise hiçbir bilgi ve belgenin dava dosyasında mevcut olmadığına işaret edildi. Bunun ise davayı yürüten Mahkeme’den ve davanın taraflarından bilgi gizlenmesi anlamına geldiği belirtildi.
“HUKUKİ DİNLEME HAKKIMIZ YOK SAYILDI”
İstinaf başvurusu dilekçesinde mevcut duruma dair bilgi verildikten sonra, istinafın gerekçesi olan hukuki aykırılıklar sıralandı. Bunlardan ilki, İkizköylülerin hukuki dinleme haklarının yok sayılması oldu.
Duruşmada İkizköylülerin vekili Avukat Arif Ali Cangı, Akbelen Ormanı’nın Temmuz ve Ağustos aylarında kesilmesinden sonra keşif yapılması için dilekçe verdiklerini fakat keşif yapılmadığına değinmiş, keşif yapılmadan verilecek bir kararda yurttaşların yargıya güveninin zarar göreceği yönündeki endişesini dile getirmişti.
Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin bilirkişi talebini reddetmesi üzerine ise dilekçede şu ifadeler yer aldı: “Davamızda keşif deliline dayanmış olmamıza ve defalarca talepte bulunmamıza rağmen, keşif yapılmadan davanın sonuçlandırılması, en son yürütmeyi durdurma talebi konusunda hiçbir karar verilmeden davanın reddedilmesi hukuki dinlenilme hakkını yok sayılması anlamına gelmektedir.”
Muğla 1. İdare Mahkemesi kararının öncelikle bu nedenle hukuka aykırı olduğu dile getirildi ve İzmir Bölge İdare Mahkemesi tarafından bu hukuka aykırılığın giderilmesi talep edildi.
“RUHSAT SAHASI ZEYTİNLİKLER VE TARIM ALANLARIYLA KAPLIDIR”
İkinci olarak, “Dava konusu ruhsat sahası zeytinlikler ve tarım alanlarıyla kaplıdır. Bu durum tek başına işlemin iptalini gerektirir” dendi.
Dilekçe Türkiye’deki zeytin varlığının Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun kapsamında korunduğuna vurgu yapıldı. Ruhsat sahası içinde yer alan Akbelen Ormanı’nda planlanan maden sahası çevresinde ise İkizköy, Karacahisar ve Çamköy mahalleleri sınırlarında bin 354 dönümlük alanda 35 bin civarında zeytin ağacı bulunduğu belirtildi.
Bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan talep edilen soruşturmanın tamamlanmadan Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin karar verdiğine vurgu yapıldı. Maden işletme ruhsatına dayanılarak bölgede madencilik faaliyetlerinin zeytinlere zarar vereceği açıkça ortada olduğu bilimsel verilerle dilekçede ortaya koyuldu. Prof. Dr. Doğan Kantarcı tarafından hazırlanan “Güneybatı Anadolu’da (Muğla) Açık Kömür Ocakları ve Termik Santrallardan Atmosfere Salınan Tozların Arıcılık Ve Zeytinciliğe Etkileri Üzerine Ekolojik Bir Değerlendirme” başlıklı bilimsel çalışmasına dilekçede atıfta bulunuldu.
“AÇIK MADEN İŞLETMECİLİĞİNİN ZEYTİNLİKLER VE TARIM ALANLARI BAKIMINDAN HUKUKA UYGUN OLUP OLMADIĞI DENETLENMESİ GEREKİRKEN, HİÇBİR ARAŞTIRMA YAPILMADI”
Bölgedeki tarım alanlarına ilişkin ise, “Şimdiye kadar açılan dava dosyalarından edinilen bilgiler kapsamında söz konusu tarım alanları üç ayrı etap halinde kamulaştırılacak ve açık kömür ocağı işletmesi olarak kullanılacaktır” dendi.
Tarım alanlarını, ruhsat alanındaki açık kömür işletmeciliğinin tehdidi altında olduğu vurgulanarak, “Bu tehlikeli gidişin önüne geçilebilmesi için açılan eldeki davada mahallinde bilirkişi incelemesi ve keşif yapılarak dava konusu işlemin zeytinlikler ve tarım alanları bakımından hukuka uygun olup olmadığı denetlenmesi gerekirken, bu konuda hiçbir araştırma yapılmamıştır” dendi.
“HİÇBİR FAALİYET ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİNDEN MUAF TUTULAMAZ”
Bir diğer maddede ise “Dava konusu işlem, çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan madencilik yapılmasını sağlamaktadır” dendi.
Muğla 1. İdare Mahkemesi’ni verdiği kararda ÇED’E ilişkin şu ifadeler yer almıştı:
“Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ne göre davaya konu açık ocak kömür madencilik faaliyetinin Yönetmelik hükümlerinden muaf durumda olduğu ve hakkında ‘ÇED KAPSAM DIŞI’ kararının bulunduğu…”
Dilekçede ise Çevre Kanunu’na göre faaliyetin çevresel etki değerlendirmesinden muaf tutulamayacağı söylendi.
Çevre Kanunu Madde 10’a göre; “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler….”
Ayrıca bu konuda Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereğince de Türkiye’nin bu konuda taraf olduğu uluslararası sözleşmeler bakımından ÇED’den muaf tutulamayacağı vurgulandı.
Yerel mahkemenin bu yöndeki yaklaşımı ise gelecek kuşakların da hakkını da korumayı hedefleyen çevre hukukunun yok sayılması olarak nitelendirildi. “Dava konusu işlem sonucunda ÇED’den muaf tutulacak maden işletmesi yapılacak olması, dava konusu işlemin daha titiz incelenmesini gerektirmez mi?” diye soruldu.
Dördüncü maddede ise Aydın İdare Mahkemesi’nin Muğla’daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kapatılması için 1997 yılında verdiği kararın Danıştay tarafından onaylanması ve Türkiye’nin Danıştay kararını uygulamaması üzerine 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkûm edilmesine işaret edildi.
AİHM kararlarının iç hukuk açısından bağlayıcı olduğuna vurgu yapılarak, “2005 yılından bu yana sözü edilen AİHM kararı uygulanmamaktadır. Sözü edilen AİHM kararına göre; dava konusu ruhsat alanı içerisinde yapılacak olan madencilik faaliyeti sonucunda yakıt sağlanan termik santrallerin çalışmaya devam etmesi, insan haklarının ihlali sonucunu doğuracağından dava konusu işlem açıkça hukuka aykırılık taşımaktadır” dendi.
“DAVASI SONUÇLANMADAN AKBELEN ORMANI, OLDUBİTTİYE GETİRİLEREK JANDARMA KORUMASINDA YOK EDİLDİ”
Dilekçede sonuç olarak henüz davalar sonuçlanmadan Akbelen Ormanı’nın jandarma korumasında oldu bittiye getirilerek kesildiği belirtilerek, “Ancak henüz orman toprağı ve bitki örtüsü yerinde duruyor, açık maden ocağı açılmasının önüne geçilebilirse orman ekosisteminin korunması mümkün olacaktır” dendi.
“BUGÜN KORUYAMAZSAK, DAHA SONRA DAVAYI KAZANSAK BİLE O KARAR YOK OLAN AKBELEN EKOSİSTEMİNİ GERİ GETİREMEYECEKTİR”
Dilekçede davacı taraf olarak bugün yaşayan kuşağın ve gelecek kuşakların sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkının sağlanması için açılan davanın haklı olduğunun altı çizilerek, “Öyle ya da böyle, önünde sonunda davayı kazanacağımızı biliyoruz. Şimdi önümüzde duran en büyük sorun, dava süreci içinde Akbelen Ormanı ekosisteminin yok olması tehlikesidir. Bugün koruyamazsak, daha sonra davayı kazansak bile o karar yok olan Akbelen ekosistemini geri getiremeyecektir” ifadeleri kullanıldı.
İkizköylüler bu nedenle öncelikle açık maden ocağı için verilen ruhsatın tarihinin uzatılması işleminin yürütmesinin durdurulmasını, yerel mahkemenin verdiği kaldırılmasını ve duruşmalı yapılacak yargılamada eksik tahkikatın istinaf mahkemesi tarafından tamamlanarak maden işletme ruhsatı ve işletme izninin iptaline karar verilmesini talep etti.