Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen Ormanı’nda, İkizköylüler ve destek için gelen doğa savunucularından oluşan heyet, 9 Aralık buluşmasının ardından kesilen ve dinamit patlatılan alanda keşif yaptı. Görülen manzaranın içler acısı olduğu söylendi.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Milas ilçesinde bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı, 24 Temmuz 2023 tarihinde jandarma ekiplerinin koruması altında kesilmiş, bölge orman vasfını korumasına rağmen 15 Kasım’dan itibaren alanın açık kömür madeni işletmesine dönüştürülmesi için dinamitler patlatılmaya başlanmıştı.
Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş’ye (YK Enerji) verilen maden ruhsatına karşı açılan iki dava ise Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin verdiği ret kararına rağmen İkizköylüler tarafından istinafa taşınmıştı.
Patlamaların, hukuki sürecin tamamlanmamış olmasına rağmen aralıksız ve şiddetini artırarak devam etmesi üzerine, İkizköylüler ve doğa savunucuları 9 Aralık 2023’te “Her gün dinamitlerin patlatıldığı Akbelen yaşamak istiyor” diyerek bir araya geldi ve basın açıklaması düzenledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) heyeti de İkizköylülerle dayanışmak için yeni nöbet alanındaydı.
Basın açıklaması ve açıklamaların ardından yurttaşlar, Akbelen Ormanı’nda kesilen ve dinamitlerin patlatıldığı alanda keşif gezisi yapmak amacıyla, yeni nöbet alanından eski nöbet alanının girişine doğru yürüyüşe başladı. Alanın girişinde ise yurttaşlar jandarma barikatıyla karşılaştı. İkizköylüler aynı zamanda evlerine gidiş yolu olan alanın barikatla kapatılmasına tepki göstererek barikatın açılmasını istedi.
Jandarma ekiplerinin yurttaşların geçişine izin vermemesi üzerine, İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı ile jandarma ekiplerinin görüşmesi sonucunda keşif için barikattan yalnızca 50 kişinin geçmesine izin verileceği açıklandı.
CHP Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Gülşah Deniz Atalar, CHP 27. Dönem Muğla Milletvekili Burak Erbay, İkizköylüler, desteğe gelen doğa savunucuları ile gazetecilerden oluşan 50 kişilik heyet alanda keşif yaptı. Gündem Fethiye de heyetle birlikte keşfe katıldı.
ATALAR: “DÜNYADA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NEDENİYLE HEM ZEYTİN HEM ZEYTİNYAĞI KITLIĞI YAŞANIRKEN BİZ YEREL MİRASLARIMIZI İŞTE BÖYLE MAHVEDİYORUZ”
Atalar, keşfin başında maden ruhsatı verilen alan ile zeytinliklerin iç içe olduğuna işaret ederek, “Her şeyin hukuka uygun olduğu iddia ediliyor ama hukuka aykırı olduğunu hep beraber içeriye girdiğimizde gördük. Zeytin Kanunu’na göre en az üç kilometre bir ara olması lazıma ama görüyorsunuz zeytinlikler alanın içerisinde kalmış. Bütün dünyada iklim değişikliği nedeniyle hem zeytin hem zeytinyağı kıtlığı yaşanırken biz yerel miraslarımızı işte böyle mahvediyoruz” dedi.
Kesimin ve patlatmaların yapıldığı alanın çok yakınında yaşayan İlkay Demir de ailesinin mezarına giden yolun jiletli ve dikenli tellerle kapatıldığını anlattı. Demiz, tel yerine kapı yapılmasını istediklerini ve izin alarak mezarlara ulaşmak istediklerini söylemelerine rağmen yolun kapatıldığını söyledi.
“PATLAMALAR YÜZÜNDEN EVLERİMİZ SALLANIYOR, ÇATLAKLAR OLUŞTU”
Bir başka yurttaş ise patlatmalar nedeniyle evlerinin sallandığını ve depreme benzer bir etki yarattığını söyledi. Binaların çatladığını söyleyen yurttaş, evlerdeki yaşlı insanların bir bina çökmesi durumunda ne yapacaklarını bilmediklerini ve mağdur olduklarını söyledi.
“AÇIKÇA ORMAN KANUNU’NA MUHALEFET VAR”
Arif Ali Cangı ise orman tahsis izni ile yapılan ağaç kesimi sınırlarına dikkat çekti. Tel örgü çekilen tahsis izni sınırının ötesinde de ağaçların kesildiğini gösteren Cangı, “Açıkça Orman Kanunu’na muhalefet var” dedi.
Levent Büyükbozkırlı ise alanda madenden önce yapılan arkeolojik buluntu çalışmaları sırasında, sondajların kaya bulunana kadar yapılması gerektiğini, bunun da arkeolojik buluntu olup olmadığının ispat edilebilmesi için gerekli olduğunu dile getirdi. Fakat prosedürlerin alanda tam olarak uygulanmadığını anlattı.
Bölgedeki kazılarda muhtemel arkeolojik buluntulara ilişkin ise şu fotoğraflar paylaşıldı:
“ZEYTİN KANUNU ÜÇ KİLOMETRE MESAFE DİYOR, NEREDE ÜÇ KİLOMETRE?”
Akbelen Ormanı’nın tepesindeki zeytinlik alanda ise Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) Başkanı İkizköy’de yaşayan Nejla Işık, cehennem çukuru olarak adlandırdıkları açık maden alanında, büyük bir piste benzeyen tepenin daha önce zeytinlik olduğunu söyledi. Hali hazırda var olan zeytinlikleri gösteren Işık, Zeytin Kanunu’nun uygulanmadığına vurgu yaptı.
Işık, “Derenin yönü değişti, kanyonun ağzını tıkamışlar, zeytinliklerin üstüne moloz dökmüşler, köylülerin tepesinde dinamit patlatıyorlar, evleri başımıza göçürecekler. Zeytin Kanunu üç kilometre mesafe diyor. İşte burada, nerede üç kilometre?” diye sordu.
“EKONOMİK ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ TERMİK SANTRAL İÇİN NEDEN BU KADAR BÜYÜK BİR MADEN OCAĞI RUHSATI VERİLDİĞİNİ SORACAĞIZ”
Keşfin sonunda, yurttaşların evlerindeki çatlakların incelenmesinin ardından açıklama yapan Gülşah Deniz Atalar, Akbelen Ormanı’nda hukuk tanımazlığın var olduğunu söyledi. Maden ruhsatının dışında da ağaç kesimi yapıldığına işaret eden Atalar, “Bu ağaçların suçu ne? Burada neden kesildiği belli olmayan ağaçlar var, maden sahası içerisinde değil, bir sürü hukuk tanımazlık var” dedi.
Gerekli tespitlerini yaptıklarını belirten Atalar, “Hem bir basın açıklamasıyla hem de milletvekillerimizin aracılığıyla soracağız burada neden hukuksuzluk yapıldığını. Ekonomik ömrünü tamamlamış termik santral için burada neden bu kadar büyük bir maden ocağı ruhsatı verildiğini de soracağız. Biz vatandaşlarımızın yanındayız. Bundan sonra da ne zaman burada olmamız gerekiyorsa da o zaman burada olacağız” diye konuştu.
“AĞAÇLARI KATLEDENLER HIZLARINI ALAMAMIŞLAR, MADEN İŞLETME SAHASI DIŞINDA KESİM YAPMIŞLAR”
Keşfin ardından ise jandarma barikatının önünde Avukat Arif Ali Cangı bir açıklama yaptı.
Keşif sırasında gördükleri manzaranın içler acısı olduğunu söyleyen Cangı şöyle konuştu:
“Bizim nöbet alanımız karakol alanı olmuş. Sanki düşman işgalinden kurtarılmış bir alan gibi bir düzenleme yapılmış. Ardından köye çıktık. Köye giderken tel örgüler zeytinliklerin kıyısında, bitişiğinde. Dinamitler patlıyor köydeki evlere 100 metre mesafede. Daha yukarıda tel örgünün dışında kalan yerlerin de tıraşlandığını gördük. Yani ağaçları katledenler hızlarını alamamışlar, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın şirkete maden işletme izni verdiği sahanın dışında kesim yapmışlar. Bu açıkça Orman Kanu’na aykırı hareket etmektir, suçtur. Bunu şayet orman işletmesi yaptıysa o görevliler de bu suçu işlemiştir. Bunun soruşturulması gerekiyor.”
“AKBELEN’DE YAPILAN KATLİAMA BUGÜN DUR DİYEMEZSEK YARIN DOĞANIN BİZE BİÇECEĞİ CEZANIN ALTINDAN KALKAMAYIZ”
Meselenin yalnızca İkizköylülerin problemi olmadığına dikkat çeken Cangı, “Akbelen Ormanı’nda yapılan katliam, burada yaşanan hukuksuzluklar, geleceğimize ilişkin, yaşamımıza ilişkin, çocuklarımızın geleceğine ilişkin bir katliamdır. Buna dur demek zorundayız. Bugün dur diyemezsek yarın doğanın bize biçeceği cezanın altından kalkamayız” diye konuştu.
“AKBELEN’İ SAHİPSİZ BIRAKMAYIN”
Akbelen’deki kalabalığa vurgu yapan Nejla Işık ise, kalabalık sayesinde makinaların durduğunu ve patlamaların yapılmadığına işaret etti.
“Biz hep buradayız, bu köydeyiz, yaşamımız burası. Mücadeleye devam edeceğiz” diyen Işık, köyleri, toprakları, zeytinlikleri için inat ettiklerini dile getirdi.
Akbelen Ormanı’nda Zeytin Kanunu’na uyulmadığını bir kez daha tekrar eden Işık, “Zaten Zeytin Kanunu uygulansa burada bu patlatmaların da yapılmaması lazım, bu madenin de açılmaması lazım. Kanun açık ve net söylüyor. Avukatımız burada benim söylemeye gerek yok kanunu, kanunlar uygulansın biz başka bir şey istemiyoruz. Burada bir kişinin canına bir şey geldiği zaman kim verecek?” diye sordu. Nöbete devam ettiklerini belirten Işık, son olarak “Biz bu mücadeleyi bırakmadık, bırakmayacağız. Nöbete de devam, mücadeleye de devam. Akbelen’i sahipsiz bırakmayın” dedi.