Heinrich Böll Stiftung Derneği ve Yeşil Düşünce Derneği tarafından düzenlenen 2. Yerelde Yeşil Ekonomi Paneli dün (16 Kasım) Muğla’nın Menteşe ilçesinde gerçekleştirildi.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Menteşe Belediyesi’nin katkılarıyla Heinrich Böll Stiftung Derneği ve Yeşil Düşünce Derneği tarafından düzenlenen 2. Yerelde Yeşil Ekonomi Paneli, dün Muğla’nın Menteşe ilçesindeki Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Saat 14.00’te başlayan Panel’in ilk oturumunda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sena Akçer Ön, “İklim Değişikliğinden Afetlere Muğla Coğrafyasının Değişimi” sunumunu gerçekleştirdi.
Daha sonra Muğla Çevre Platformu’ndan Haluk Özsoy, Deştin’de yapılmak istenen çimento fabrikasına karşı yürütülen mücadeleyi anlattı.
Oturumun son bölümünde Araştırmacı Berkay Kuyzu, “Karabağlar Yaylası ve Su Kültürü” isimli sunumunu yaptı.
İkinci oturumda Menteşe Belediyesi’nden Erdem Şenel, Belediye’nin afetlere karşı yürüttüğü çalışmaları anlattı.
Daha sonra Kırsal Kalkınma Gönüllüsü Mustafa Bektaş, “Kırsal Kalkınma Bakış Açısıyla Yeşil Ekonomi Faaliyetleri” sunumunu yaptı.
Panel, katılımcıların da dahil olduğu forum ile sona erdi.
Yeşil Ekonomi Paneli, Gündem Fethiye’nin sosyal medya hesaplarından canlı yayınlandı.
“YEŞİL EKONOMİ İLE İLGİLİ GÜNCEL TARTIŞMALARI BİR ARAYA GETİRMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Panel sonrası Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtlayan Yeşil Düşünce Derneği’nden Özge Doruk, yeşil ekonomi kavramını hem gündeme getirmeyi amaçladıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Biz Yeşil Düşünce Derneği olarak Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği ile birlikte uzun zamandır yeşil ekonomi alanında çalışmalar yürütmeye çalışıyoruz. Buradaki temel amacımız aslında yeşil ekonomi altında ele aldığımız yeşil dönüşüm, adil dönüşüm, yenilebilir enerjiye geçiş biraz dallanıp budaklanan bir alan aslında. Bununla alakalı güncel tartışmaları bir araya getirmeye çalışıyoruz, hem sivil toplum üzerinde hem akademide hem de aslında kamu kurumları arasında.”
Yeşil Ekonomi Konferansı’nın bu sene 14’üncüsünü düzenlediklerini aktaran Doruk, “Önümüzdeki sene 15’incisi olacak. Bu tarz kavramların Türkiye’de ana akımlaşması, dernek olarak uzun bir süredir yürüttüğümüz çalışmalar diyebilirim.”
“HER BÖLGENİN KENDİ İHTİYAÇLARI, SORUNLARI VAR”
Muğla’nın iklim krizinden en çok etkilenen bölgelerden birisi olduğunun altını çizen Doruk, şöyle devam etti:
“Yeşil ekonomi dediğim gibi zaten geniş ölçekli bir kavram ve tartışılan çok fazla konu var. Bu bağlamda bizim derdimiz aslında biraz bölgesel olarak da her bölgenin kendi ihtiyaçları, sorunları vesaire var ve Muğla da hem iklim değişikliğinden çok etkilenen bölgelerden, şehirlerden bir tanesi hem de ekolojik tahribat projelerinin işte madencilik olsun, termik santral olsun vesaire yoğun olarak yaşandığı coğrafyalardan bir tanesi.”
“MUĞLA’NIN DÖNÜŞÜMÜNÜN ADİL BİR ŞEKİLDE OLMASI İÇİN KONUŞULMASI GEREKİYOR”
Doruk, konuşmasına şöyle devam etti: “Muğla’nın dönüşümünün adil bir şekilde olması, yeşil bir şekilde dönüşmesi için konuşulması gerekiyor. Ama konuşması gereken kişiler de burada yaşayan insanlar, buranın yerel yönetimlerinin ele alması, burada yaşayan insanların, akademide yer alan hocalarımızın vesaire bir araya gelerek -bunu yapıyorlar aslında- ama biz biraz daha perspektifi yeşil ekonomi başlığı altına getirip, burada böyle bir alan açmaya çalıştık.”
Yeşil Ekonomi Paneli’nin ilkini Çaycuma’da gerçekleştirdiklerini ifade eden Doruk, “İlk defa Çaycuma Belediyesi’nin desteğiyle birlikte Zonguldak’ta gerçekleştirmiştik. Bu sene de Muğla’da yapmak istedik. Sağ olsun Menteşe Belediyesi de zaten desteğini esirgemedi ve ortaya bir şekilde bir program çıktı” dedi.
“YEŞİL EKONOMİ ÜZERİNDE ÇALIŞMAK BİZİM İÇİN TEMEL BİR KONUDUR”
Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Direktörü Dawid Danilo Bartelt ise, iklim krizinin temel konuları olduğunu belirterek, “Biz bir Alman organizasyonu olarak Almanya’daki yeşil hareketten geliyoruz, bu yüzden iklim değişikliği, çevre koruma ve yeşil ekonomi üzerinde çalışmak bizim için ve çalıştığımız 37 ofisimizde temel bir konudur” dedi.
Her zaman işbirliği yapabilecekleri sivil toplum örgütleri aradıklarını ifade eden Bartelt, “Ben Türkiye ofisinin direktörüyüm ve Türkiye’ye 30 yıl önce geldiğimizde ortaklar aramaya başladık. Yeşil Düşünce Derneği, ekoloji ve iklim değişikliği üzerine çalışmalarımızda en önemli ortaklarımızdan biri” diye konuştu.
“YEŞİL EKONOMİ HAKKINDA OLUMLU KONUŞMAK ÖNEMLİ”
Yeliş Ekonomi Konferansı’nın 15’incisini gelecek yıl düzenleyeceklerini belirten Bartelt, şöyle devam etti:
“Yeşil Ekonomi Konferansı olarak adlandırılan bu çok başarılı formatımızı uzun yıllardır sürdürüyoruz. Bu konferansı 14 kez düzenledik, gelecek yıl 15’incisini yapacağız. Ayrıca yeşil ekonomi kavramı üzerine de çok çalışıyoruz ve iki şeyi birbirinden ayırmanın önemli olduğunu düşünüyoruz.
Yeşil ekonomi hakkında olumlu konuşmak önemli çünkü bu, kahverengi ekonomiyi sonlandırmak anlamına gelir. Kahverengi ekonomi, fosil yakıtlara, petrole ve gaza dayalı bir ekonomiyi ifade eder.”
Yeşil ekonomi teriminin suiistimal edilmesine karşı dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Bartelt, şu ifadelere yer verdi:
“Günümüzde birçok büyük şirket ve hükümet yeşil ekonomi yaptıklarını söylüyor, ancak bu faaliyetlerin gerçekten karbondioksit emisyonlarını azaltmaya ve ekonomiyi yeşillendirmeye yönelik olup olmadığını dikkatlice incelemek gerekiyor. Çünkü bu her zaman böyle olmuyor.”
“MUĞLA’YA GELMENİN VE BU YEREL KONFERANSI YAPMANIN İYİ BİR FİKİR OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
Yerel yönetimlerle çalışmanın önemine vurgu yapan Bartelt, şunları söyledi:
“Yeşil Düşünce Derneği ve bizim organizasyonumuz, yerel süreçlere odaklanmamız gerektiği konusunda ortak bir anlayışa sahibiz. Muğla ilkti, bu karar partner organizasyonumuz tarafından alındı ve etkinlik planlandı. Bu konuda karışmıyoruz. Birlikte bazı şeyleri konuştuk ama bu onların kararıydı. Ayrıca bunun çok akıllıca bir karar olduğunu düşündük. Çünkü bu bölge çevresel olarak çok önemli ve birçok çatışmanın olduğu bir bölge. Ama aynı zamanda iletişim kurulabilecek yönetimlerin olduğu bir bölge. Bu yüzden Menteşe’ye, Muğla iline gelmenin ve bu yerel konferansı yapmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyoruz.”