“Süper izin yasası” ile taşınan zeytinliklerin ekolojik boyutunu Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Gündem Fethiye’ye anlattı. Tolunay; “Tartışılması gereken konu ağaçların taşınıp taşınmayacağı değil, Yatağan ve Milas’ta 1980’li yıllardan itibaren hava kirliliğine yol açan, iklim değişikliğinin başlıca nedenleri arasında ilk sırada yer alan kömür için zeytinlerin taşınması olmalıdır” dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin imzasını taşıyan ve enerji ile maden yatırımlarına ilişkin düzenlemeler içeren “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 19 Temmuz 2025’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda oylanarak kabul edilmişti.
Kanun, zeytinlik alanlarda, ormanlarda ve meralarda madencilik faaliyetlerinin yapılmasını, enerji yatırımları izinlerinin kolaylaştırılmasını ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin hızlandırılmasını öngördüğü için kamuoyunda, özellikle emek, demokrasi ve çevre örgütlerinin tepkisi ile karşılaşmıştı.
Türkiye’nin farklı bölgelerinden çevre örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve yerel yaşam savunucuları “Süper izin yasası” olarak bilinen 7554 Sayılı Kanun’a karşı bir araya gelerek “Toprağımızı Vermiyoruz Kampanyası”nı başlattı.
Diğer yandan, 7554 Sayılı Kanunu’nda doğrudan koordinatları verilen ve Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda bulunan zeytinliklerin 15 Eylül sabah saatlerinde jandarma ve iş makineleriyle sökümü yapılmıştı.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Profesör Doktor Doğanay Tolunay, Gündem Fethiye muhabiri Songül Karadeniz’in zeytinliklerin taşınıp taşınamayacağı, taşındığında ise ne tür risklerle karşı karşıya kalabileceğine dair sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Tolunay, “Teorik olarak her ağacın taşınması mümkündür. Ağaçların taşınmasında ağaç türü, ağacın boyu ve çapı, tepe genişliği, toprağın tür ve taşlılığı gibi özellikler ile arazinin eğimi, taşımanın gerçekleşeceği mevsim ve taşıma yöntemleri taşıma sonrasında ağacın yaşaması açısından önemlidir” dedi.
Tolunay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Örneğin kışın yaprağını döken türlerde tepe tacı geniş ağaçların taşınmadan önce budanması gerekmektedir. Çok taşlı topraklarda yetişen, kökleri kaya çatlakları arasında gelişmiş ağaçların taşınması ise oldukça zordur. Yaşlı ve boylu ağaçların taşınmasında ise birkaç yıl sürebilecek hazırlık gerekmektedir.
Aksi halde yaşlı ağaçlarda kökler çok geniş alana yayıldığından kökler çok fazla zarar görebilmektedir. Taşıma işleminin ağaçların büyüme döneminin dışında yapılması önerilmektedir. Zeytin için bu zaman Ocak-Şubat aylarıdır. Taşıma esnasında kök bölgesindeki toprağın nemli olması, gerekiyorsa sulanması gerekmektedir.”
Ağaçların taşınma sürecinde hayatta kalma şansını artıran faktörlere değinen Tolunay, şunları kaydetti:
“Ağaç topraktan çıkarıldıktan sonra köklerin güneşten zarar görmemesi ve toprağın dağılmaması için köklerin bezle sarılması ağaçların taşıma sonrasındaki yaşama şansını arttıracaktır. Ağaçların taşındığı yerdeki toprak özellikleri de önemlidir. Taşınana ağaçların taşlı, çok killi, sıkı, besin maddelerince fakir topraklara dikilmesi de önerilmez.
Taşınan ağaçların bakımı da önemlidir. Sulama, gübreleme, zararlılarla mücadele gibi bakım ve koruma önlemlerinin eksiksiz yapılması gereklidir. Bu gibi faktörler dikkate alınmadan yapılan uygulamalarla ağaçlar taşınsa dahi büyük çoğunluğu yaşamaz.”
Zeytin ağaçlarının diğer türlere göre nispeten daha kolay taşınabileceğini belirten Tolunay, “Ancak bu nedenle bilimsel ve teknik bir işlem olan ağaç taşımanın açıklanan esaslarına dikkat edilmezse zeytinler yaşamaz” şeklinde konuştu.


“AĞAÇ TAŞIMA TEKNİKLERİNE ÇOK FAZLA UYULMADIĞI GÖRÜLMEKTEDİR”
Muğla’da gerçekleştirilen taşımanın tekniğiyle ilgili bilgilerin kamuoyuna fazla yansımadığına değinen Tolunay, “Daha çok bilimsel olarak gerçekleştirildiği şeklinde kamuoyunu fazla ikna etmeyen açıklamalar yapılmıştır. Basına yansıyan görüntülerden yapılan değerlendirmelerde taşımanın aceleyle gerçekleştirildiği ve ağaç taşıma tekniklerine çok fazla uyulmadığı görülmektedir” dedi.
Zeytin ağaçlarının üzerinde meyve varken ve büyüme dönemindeyken taşındığını vurgulayan Tolunay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Budama yaralarının kapatılması için macun sürülmemiştir. Bu durum çeşitli hastalık ve zararlıların taşıma sonrasında ağaçlara zarar vermesine yol açabilecektir. Ayrıca taşınan yerin zeytin ağaçları için uygun olup olmadığı bilinmemektedir. Sadece ocak içindeki bir alan olduğu bilinmektedir.
Buradaki toprakların kötü olması halinde taşınan ağaçların yaşama oranı azalacaktır. Diğer yandan aynı anda çok sayıda ağacın taşınması da bakım işlemlerinin aksaması nedeniyle taşınan ağaçların yaşama şansını düşürmektedir.”
“YAŞAMA ŞANSI DA AZALACAKTIR”
Ayrıca Tolunay, “İlk etapta 151 ağaç taşınsa da ilerleyen dönemlerde aynı anda binlerce ağaç taşınmaya çalışılırsa bunların yaşama şansı da azalacaktır” şeklinde konuştu.
Esas sorunun ağaçların taşınmasından ziyade tarım alanlarının yok edilmesine gerekçe olarak kullanılması olduğunun altını çizen Tolunay, taşınan her ağacın yaşayacağı gibi bir algı oluşturulduğunu belirterek şunları aktardı:
“Bu noktada tartışılması gereken konu ağaçların taşınıp taşınmayacağı değil, Yatağan ve Milas’ta 1980’li yıllardan itibaren hava kirliliğine yol açan, iklim değişikliğinin başlıca nedenleri arasında ilk sırada yer alan kömür için zeytinlerin taşınması olmalıdır.
Taşınan zeytin ağaçlarının tümü yaşasa dahi ülkemizin iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkelerden biri olarak enerjide kömür kullanımından vazgeçmesi gerekmektedir.”
Taşınan ağaçlar yaşasa da meyve vermesinin zaman alacağını ifade eden Tolunay, “Taşıma öncesinde budanan ağaçların, öncelikle tepe tacının yeniden genişlemesi gerekir. Çok şiddetli budanmış ağaçlarda tepe tacının yeniden oluşması üç, beş yıl gibi bir süre alabilmektedir. Taşıma öncesindeki verim durumuna ulaşması ise sekiz, 10 yıl alabilmektedir. Ancak fazla budanmayan genç ağaçlarda taşıma öncesi verime iki, üç yılda ulaşılması mümkündür” dedi.


Taşıma işleminin teorik olarak meyve kalitesine fazla etkisi olmasının beklenmediğine değinen Tolunay, şunları kaydetti:
“Muğla özelinde taşınan ağaçların rehabilite edilmiş kömür ocaklarına yapıldığı ve buralardaki toprakların verim gücü düşük olduğu için verim azalması beklenmelidir. Ancak bu değerlendirmelerin yapıldığına dair kamuoyuyla bir bilgi paylaşılmamıştır.
Taşınan zeytin ağaçlarının yakınlarında kömür çıkarma işlemleri nedeniyle toz oluşması durumunda da bu tozlar ağaçların yaprakları ve meyveleri üzerinde birikerek kaliteyi ve verimi düşürmesi mümkündür.”
Ayrıca zeytinliklerin farklı ekolojik özelliklere sahip olduğunu aktaran Tolunay, “Bazı zeytinlikler delicelerin aşılanmasıyla oluşturulmuştur. Bu zeytinlikler maki bitkileriyle birlikte bulunduğu ve genellikle eğimli oldukları için zeytin ağaçları ve maki bitkileri toprağın erozyonla taşınmasını önlemektedir” diyerek ekledi:
“Bu zeytinliklerde tür çeşitliliği de nispeten yüksektir. Ancak bahçe özelliğindeki zeytinliklerin taşınmasının ekolojik etkisinin düşük olduğu söylenebilir.”
“BELLİ KİŞİLERE VE ZÜMRELERE ÖZEL KANUN ÇIKARILMAMASI GEREKMEKTEDİR”
Zeytinliklerin taşınmasının sadece Muğla’da gerçekleştirileceğini hatırlatan Tolunay, bu durumun hukuksal olarak tartışmalı olduğunu vurgulayarak nedenini şöyle açıkladı:
“Anayasa’mıza göre belli kişilere ve zümrelere özel kanun çıkarılmaması gerekmektedir. Ancak herkesin bildiği üzere Muğla’da taşınacak zeytinler kömürlü termik santralleri işleten şirketlerin kömür ihtiyaçlarının karşılanması için çıkarılmıştır.
Kömür madenlerinin üzerindeki zeytinliklerinin kamulaştırılmasının ve zeytin ağaçlarının taşınmasının önünü açan kanun öncelikle Muğla’daki onlarca köyü ve binlerce ağacı etkilemektedir.”
En önemli sorunun, bütün geçimini zeytinliklerden sağlayan köylülerin geçim kaynaklarından mahrum kalması olduğuna değinen Tolunay, “Ayrıca sosyolojik olarak da olumsuz etkileri olması beklenmelidir. Bunların başında yabancılaşma olarak tanımlanan vatandaşların devlete karşı güven ve aidiyet duygusunun azalması gelmektedir” ifade etti.
Zeytinciliğin son yıllarda özellikle iklim değişikliği nedeniyle büyük baskı altında olduğunu vurgulayan Tolunay; kuraklık, sıcak hava dalgaları ve aşırı sıcaklıkların zeytin üretimini olumsuz etkilediğini belirtti.
Son olarak Tolunay, “Özellikle son iki yıldır kuraklıklar zeytin üretimini olumsuz etkilemektedir. Tarımdaki girdi maliyetlerinin yükselmesi, dövizin baskılanması gibi diğer sorunlar zeytin üreticilerini halihazırda olumsuz olarak etkilemektedir” dedi.
NE OLMUŞTU?
Teklif, 13 Haziran’da TBMM Başkanlığı’na sunuldu. 19 Haziran’da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşmeler başladı.
Muğla başta olmak üzere farklı kentlerden gelen yurttaşların komisyona alınmaması, AK Parti ve muhalefet partileri arasında fiziksel tartışmalara yol açtı. Avukat Yakup Okumuşoğlu Meclis’te yerde sürüklendi.
26 saat süren görüşmelerin sonunda teklif, 20 Haziran’da komisyon tarafından kabul edildi.
Ardından torba yasa kapsamında TBMM Genel Kurulu’na geldi. Bu süreçte Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nı korumak için bir araya gelen ve Akbelen Ormanı’nın kesilmesinden sonra da köyleri maden tehdidi altında olan İkizköylüler, 3 Temmuz’da Ankara’daki Cemal Süreyya Parkı’nda nöbete başladı.
Köyleri yasadan doğrudan etkilenecek olan İkizköylüler görüşmelerin devem ettiği sırada, 16 Temmuz’da “süper izin yasasına” karşı açlık grevi başlattı. Açlık grevi, 19 Temmuz akşam saatlerinde yurttaşların sağlık problemleri nedeniyle hastaneye kaldırılmalarının ardından sona erdi.
Yasanın Genel Kurul’da görüşülmesi ise 8 Temmuz’da başladı. Görüşmeler sırasında muhalefet vekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında arbedeye varan tartışmalar yaşandı.
4 Ağustos 2025’te yayımlanan “Maden Kanunu’nun Geçici 45. Maddesinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar” hakkında Danıştay 8. Dairesi’nde yürütmenin durdurulması talebiyle 77 zeytin üreticisi, iptal davası açtı.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda bulunan zeytinliklerin 15 Eylül 2025 sabah saatlerinde jandarma ve iş makineleriyle sökümüne başlandı.
Zeytinlikleri savunmaya giden İkizköy Mahallesi Muhtarı Nejla Işık, Halil Şallı, Seçil Şallı ve Serpil Şallı gözaltına alınarak; Milas Jandarma Komutanlığı’na götürüldu. Gözaltına alınan dört köylü, “iş yeri konut dokunulmazlığını ihlal” ve “şirketi maddi zarara uğratma” suçlamalarıyla ifadelerini verdikten sonra serbest bırakıldı.
7554 sayılı Kanuna karşı 17 Eylül 2025’te de 260 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapıldı.
YASA NE GETİRİYOR?
İlk maddeye göre, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinde “ÇED gerekli değildir” kararının yanlış yorumlandığı öne sürülerek şirketlerin, gerekli izinleri alabilmesi için ÇED sürecinin tamamlanması gerekliliği ortadan kaldırılıyor.
İkinci maddeyle maden sahalarının çevresel rehabilitasyonu için ödenen çevre uyum teminatlarının yerine “rehabilitasyon bedeli” sistemi getiriliyor.
Üçüncü maddede ise madencilik faaliyetleri için izin süreçleri yeniden yapılandırılıyor. İlgili kurumlar izin başvurularına üç ay içinde yanıt vermezse ek bir aylık sürenin ardından “izin verilmiş” sayılıyor.
Diğer yandan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) talebiyle devlet ormanlarında madencilik faaliyetleri için 24 ay süreyle bedelsiz izin veriliyor; bu süre gerektiğinde 12 ay daha uzatılabiliyor.
Dördüncü maddeyle stratejik veya kritik madenler tanımı değişiyor, acele kamulaştırma uygulanabiliyor ve zorunlu maden stoku tutma yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor.
Beşinci maddeyle ruhsat bedelinde yüzde 30 oranında indirim yapılıyor. Bunun yanında rehabilitasyon bedeli ruhsat bedelinden ayrıştırılarak ruhsat bedeli kadar bir tutarın rehabilitasyon bedeli olarak ödenmesi zorunlu hale getiriyor.
Ayrıca, ruhsat bedelinin devlet bütçesine giden pay yüzde 50’den yüzde 70’e çıkarılıyor. Bedellerin ödenmesine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde madencilik faaliyetine son verilmesi öngörülüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, izin sahibi kamu kurum ve kuruluşunun bütçesinde ayırdığı ödenekleri rehabilitasyon amacıyla kullanabiliyor.
Altıncı maddeyle Teklif ile ruhsat sahiplerinin işletme ruhsat bedeli kadar rehabilitasyon bedeli ödemesi zorunlu hale getiriliyor. Tahsil edilecek işletme ruhsatı bedelinde yapılan indirim, asgari devlet hakkı miktarı da ruhsat bedelinin yüzde 50 fazlası kadar artırılıyor.
Diğer yandan krom madeni, Londra Metal Borsası’nda işlem görmediğinden, 3213 sayılı Maden Kanunu’na ekli 3 sayılı tablodan çıkarılarak genel hükümlere tabi oluyor.
Yedinci maddeyle arama ruhsatı düzenlenebilmesi için yatırım teminatı zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca, IV. Grup madenlerin bent olarak ayrı ayrı ruhsatlandırılmasına imkân tanınabiliyor.
Sekizinci maddeyle arama döneminin sonuna kadar, üç boyutu ve miktarıyla rezervin belirlenmesi yükümlülüğü ve projede sunulan taahhüde uyulmaması hâli için teminatın iradı yaptırımı, asgari faaliyetlerin yapılmaması hâlinde ise ruhsat iptali yaptırımı öngörülüyor.
Ayrıca, programın iki yıl üst üste yüzde 50’nin altında gerçekleştirilmesi durumunda ruhsat iptal ediliyor. İşletilebilir rezerv bulunamayan durumlar için ruhsat bedeli ve ihale bedeli iade ediliyor.
Dokuzuncu maddeyle ruhsat süresinin uzatılması taleplerinin uygun bulunabilmesi için asgari üretim faaliyeti yapılması şartı getiriliyor. Bu asgari üretim şartının detaylarının ise yönetmelikle belirlenmesi bekleniyor.
Diğer yandan vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair belge ibrazına, rehabilitasyon bedeli iadesi başvuruları da dâhil ediliyor.
10’uncu maddeyle herhangi bir sebeple hükümden düşmüş, terk edilmiş veya taksir edilmiş bütün alanların; ihaleyle ruhsatlandırılması yerine, rezerv varlığına ilişkin herhangi bir verinin bulunmaması durumlarında alanların genel hükümlere tabi olarak ruhsatlandırılabiliyor.
Ancak, II. Grup (b) bendi ve IV. Grup maden alanlarının sahayla ilgili konum, rezerv ve geçmiş bilgiler doğrultusunda Genel Müdürlük kararıyla ihaleyle verilebiliyor.
AK Parti’nin verdiği önergeyle teklifin 11’inci maddesindeki yeni değişiklikle ise 3213 sayılı Maden Kanun‘a eklenen geçici 45’inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan “öncelik verilmek suretiyle” ibaresinden sonra gelmek üzere, “taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacı ile oluşan” ibaresi eklendi.
Yapılan değişiklikle zeytinliği taşınacak olan köylülere; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından uygun görülen ya da maden sahalarının bulunduğu il sınırlarındaki KİT’lere ait taşınmazlarda yer alan zeytinlikler, değerinin yüzde biri üzerinden 20 yıl süreyle doğrudan kiralanabilecek.
Diğer yandan teklifin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi olan şirketlere, elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla yürüttükleri madencilik faaliyetleri için zeytinlik sahalarında izin verilebilecek. Bu iznin verilebilmesi için madencilik faaliyetinin başka bir alanda yürütülmesinin mümkün olmadığının tespiti gerekiyor ve “kamu yararı” şartı aranıyor.
Faaliyetin yürütüleceği alandaki zeytin ağaçlarının mümkün olduğunca aynı il veya ilçe içerisinde başka bir alana taşınması gerekiyor. Ancak taşınması mümkün olmayan zeytin ağaçları olması halinde bile madencilik faaliyetine izin verilebilecek. Madencilik faaliyetlerine izin verilen şirketler, taşınan veya zarar gören ağaçlar için eşdeğer büyüklükte yeni bir zeytinlik tesis etmekle yükümlü tutuluyor.
MUĞLA NASIL ETKİLENECEK?
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), kanun teklifi ile ilgili yazılı bir açıklama yayımladı ve Muğla’da 48 köy ve mahalle acele kamulaştırma ve yerinden edilmeyle karşı karşıya kalabileceği belirtildi.
MUÇEP’in araştırmasına göre, Muğla’da etkilenecek köy ve mahalleler ile nüfusları şu şekilde:
Mahalle/Köy | Nüfus |
Kuzyaka | 756 |
Kısırlar | 462 |
Söğütçük | 1631 |
Çiftlikköy | 492 |
Karacahisar | 708 |
Pınararası | 189 |
Çamköy | 775 |
İkizköy | 218 |
Karacaağaç | 144 |
Bağdamları | 1654 |
Sekköy | 44 |
Bayırköy | 338 |
Akçakaya | 294 |
Fesleğen | 791 |
Hasanlar | 367 |
Çakıralan | 237 |
Gürceğiz | 188 |
Türkevleri | 826 |
Yoğunoluk | 348 |
Dereköy | 267 |
Pınarköy | 517 |
Hüsamlar | 346 |
Çamlıca | 254 |
Kalem | 526 |
Alatepe | 362 |
Kultak | 392 |
Çaybükü | 321 |
Gökpınar | 732 |
Bozüyük | 1060 |
Bağyaka | 337 |
Kapabağ | 546 |
Eskihisar | 560 |
Bencik | 1751 |
Köklük | 479 |
Kafaca | 1511 |
Akçaova | 1708 |
Salihpaşalar | 384 |
Bayır | 6301 |
Bahçeyaka | 624 |
Hisarardı | 397 |
Hacıbayramlar | 588 |
Yeniköy | 349 |
Şahinler | 633 |
Yeşilbağcılar | 849 |
Kırık | 201 |
Gökgedikköyü | 402 |
Yayla | 249 |
Yava | 238 |