Fethiye’nin Göcek Mahallesi’ne bağlı Osmanağa Koyu’nun MUÇEV tarafından kiraya verilmesi ve bölgedeki yapılaşmaya Fethiye Belediyesi’nin yapı ruhsatı vermesine karşı Osmanağa Koyu’nda basın açıklaması ve piknik yapılmıştı. Yurttaşlar bölgede neden yapılaşma istemediklerini Gündem Fethiye’ye anlattı.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Fethiye ilçesinde bağlı Göcek Mahallesi’ndeki Osmanağa ile İnceburun koylarındaki kiralamalar ve günübirlik tesis alanı için yapılaşmanın başlatılmasına karşı çıkan yurttaşlar, dün (3 Aralık 2023) saat 13.00’te piknik ve basın açıklaması için Osmanağa Koyu’nda bir araya geldi.
Açıklamada taleplerini dile getiren yurttaşlar, Muğla Turizm Çevre Vakfı (MUÇEV) Turizm Ticaret Anonim Şirketi üzerinden yapılan kiralamalar ile tahsislerin iptal edilmesini ve Fethiye Belediyesi tarafından verilen yapı ruhsatlarının askıya alınmasını talep etti.
Basın açıklamasının ardından bölge halkı Gündem Fethiye’ye konuşarak durumu değerlendirdi.
Göcek Halk Meclisi Başkan Yardımcısı ve Göcek Kültür ve Turizm Derneği Başkan Yardımcısı Onur Ugan, çocukluklarından beri koruyarak kullandıkları Göcek’teki koyların gelecek nesillere aktarılmasını ve bu şekilde bakir kalmasını istediklerini söyledi.
MUÇEV’in kiralama yaptığı alanda Fethiye Belediye’nin de yapı ruhsatı verdiğine dikkat çeken Ugan, “Bu çok tehlikeli bir konu çünkü yapı ruhsatı bildiğiniz gibi verildiği zaman, orada yapılaşma başladığı zaman önünü alamıyorsunuz. Çok daha büyük yapılara emsal oluyor” dedi.
ONUR UGAN: “BURAYI YAPILAŞMAYA TESLİM ETTİĞİMİZ ZAMAN ÇOK BÜYÜK BİR BİYOLOJİK TAHRİBATA YOL AÇACAĞIZ”
Osmanağa Koyu’ndaki endemik türlerin varlığını vurgulayan Ugan, şöyle konuştu:
“Bu koy Osmanağa diye geçiyor ama asıl ismi Günlüklü’dür. Gördüğünüz gibi günlük ağaçları var, endemik tür bu bölgede. Yani Türkiye’de sadece Marmaris-Fethiye bölgesinde ve Amerika’da bir yerde var, endemik bir tür.
Ayrıyeten sazlıklar var, ayrıyeten buradan su çıkıyor. Yani burada balıklar yumurta bırakıyor, burada kuşlar yumurta bırakıyor. Burada canlılık, hayat devam ediyor. Biz burayı yapılaşmaya teslim ettiğimiz zaman çok büyük bir biyolojik tahribata yol açacağız.
Yani insanların kullandığı alanların ötesinde doğa için, dünyamız için önemli bir nokta. Bu tip noktaları kaybetmememiz gerekiyor. Zaten birçok yerde turizm tesisi var. Çok az sayıda bakir yerimiz kaldı. Bakir koyumuz kaldı. O bakımdan biz buraları korumanın önemli olduğunu düşünüyoruz.”
“İSTİYORUZ Kİ BU ALANLAR TÜM İNSANLIĞA FAYDALI OLSUN, DİĞER TÜRLÜ SADECE BİR KESİM PARA KAZANACAK”
Yapılaşma ile kamu menfaati yaratılacağı yönündeki söylemleri eleştiren Ugan, uzun vadede yapılaşmanın alanın kaybına neden olacağını söyledi.
Bu tür alanların bakir kalmasını ve tüm insanlığa faydalı olmasını istediklerini söyleyen Ugan, “Diğer türlü sadece bir kesim kullanacak, bir kesim para kazanacak” dedi.
Ugan son durumun turizme karkısı boyutunu değerlendirerek, “Dünyanın başka yerlerinde bunlar böyle yapıldı ve bunlar kayboldu. Zaten buralar bakir kaldığı için bu kadar turist, bu kadar tekne, bu kadar insan burayı turizm amaçlı tercih ediyor ve buraya geliyor” ifadelerini kullandı.”
CEYDA KANUG GÜÇLÜ: “GÖCEK’TE DENİZE GİREBİLECEK, HATTA DENİZİ SEYREDEBİLECEK EN UFAK BİR ALANIMIZ MAALESEF KALMADI”
Göcek’te yaşayan Ceyda Kanug Güçlü ise, Göcek halkı olarak Osmanağ Koyu’nda yapılaşma istemediklerini söyledi. “Göcek hepimizin ve başka bir tane daha Göcek yok” diyen Güçlü sözlerine şöyle devam etti:
“Burası halkın halk kullanımına açık ve şu anda şöyle bir şey var. Yıllar önce Göcek’te yaşayan insanların anlattığı şeylerden diyorum ki keşke yıllar önce Göcek’te yaşayabilseydim. Çünkü şu an Göcek’te denize girebilecek, hatta denizi seyredebilecek en ufak bir alanımız maalesef bizim kalmadı. Her yer tekne, her yer marina her yer özelleşmiş durumda. Benim üç yaşında bir bebeğim var. Ben bunu diyorsam benim bebeğime bırakabileceğim Göcek’te hiçbir şey kalmayabilir. Ben kendim için değil ben buraya gelebilecek herhangi bir insan için bunu istiyorum.”
Konunun tamamen partiler ve siyaset üstü olduğunu söyleyen Güçlü, “Bu tamamen doğanın olayı. Biz doğayı korumakla yükümlüyüz” dedi.
Bölgenin ekosistemine verilecek zararlara dikkat çeken Güçlü, “Buradaki ağaçlar biliyorsunuzdur sığla ağacı, koruma altında bir tür. Bu ağaçlara yuva yapan kuşlar, bu denizdeki canlı ekosistemi, bunların her birine zarar verebilecek her türlü oluşumun karşısındayız” ifadelerini kullandı.
CHANGE.ORG’DA İMZA KAMPANYASI BAŞLATILDI
Doğayı korumanın herkesin görevi olduğuna değinen Güçlü, yurttaşları kendilerine destek olmaya çağırdı. Change.org’da başlattıkları imza kampanyasını hatırlatan Güçlü son olarak şunları söyledi:
“Change.org’da bu konuda bize destek verdi ve bu haberi paylaştı. Lütfen herkesten ricam bu imzayı atarak bize destek olmaları. Yasal bir yükümlülüğü tabii ki yok imzanın ama bizim tüm Türkiye’de sesimizi duyurabilmemiz için böyle bir desteğe ihtiyacımız var. Bunu izleyen, dinleyen herkesten rica ediyorum bizim sesimizi duyurmamıza, doğayı korumamıza lütfen yardım edin.”
Şimdiye kadar 986 kişinin imzaladığı kampanyaya ulaşmak ve imzalamak için buraya tıklayın.
AV. BORA SARICA: “ÖZELLİKLE MEVZU MUÇEV OLUNCA BİZ İSTEDİĞİMİZ BİLGİLERE ULAŞAMIYORUZ”
Avukat Bora Sarıca ise bölgedeki yapılaşmayı ve kiralamaların hukuki boyutunu değerlendirdi. Yaklaşık bir yıldır buradaki kiralamadan haberdar olduklarını ve bilgi edinme başvuruları yaptıklarını söyleyen Sarıca, “Kurumlar artık bize bilgiyi paylaşmıyor. Özellikle mevzu MUÇEV olunca biz istediğimiz bilgilere ulaşamıyoruz” dedi.
Edinmek istedikleri bilginin kamuya açık olduğuna dikkat çeken Sarıca, yurttaşlar olarak hukuki süreçleri başlatabilmek için de kritik önemdeki bilgilere ulaşamadıklarını belirtti ve şöyle konuştu:
“Bunlar ticari sır değil, bunlar devlet sırrı değil. Kamuya açık bir alanın tahsis edilmesi söz konusu ve bu tahsisin hangi şartlarda, ne içerikle edildiğini; nasıl bir sözleşme imzalandığını biz öğrenemiyoruz. Tahsis edildiğini biliyoruz ancak ne yönde, nasıl bir yapılaşmayla, hangi sit alanı içerisinde?”
Kamusal bilgiye ulaşamamalarına rağmen yine de hukuki sürecin başlatılacağını söyleyen Sarıca, “Ama yine halihazırdaki eldeki verilerle buradaki yapılaşmanın önüne geçmek için hukuk süreç başlatacağız. Bununla ilgili yürütmenin durdurulması istemli dava açılacak, belediyenin vermiş olduğu yapı ruhsatının iptali için dava açılacak” ifadelerini kullandı.
MUÇEV TURİZM TİCARET ANONİM ŞİRKETİ NEDİR?
MUÇEV, 4 Nisan 2014 tarihinde Muğla’ya Hizmet Vakfı” ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Türkiye Çevre Koruma Vakfı (TÜÇEV) ortaklığı ile kuruldu. Adı Muğla Turizm Çevre Vakfı (MUÇEV) olmasına rağmen başta limited şirketi olan MUÇEV, 13 Ekim 2022’de ise tür değiştirerek MUÇEV Turizm Ticaret Anonim Şirketi adını aldı.
Şirket, pek çok defa Muğla kıyılarındaki faaliyetlerini ihalesiz olarak yürütmesi ile ilgili eleştirildi ve çevre örgütleri tarafından da başlatılan hukuki mücadelelerle bazı faaliyetleri engellendi.
Örneğin, Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Tuzla Mahallesi’nde, şirket tarafından yapılmak istenen “Tekne Bağlama İskelesi Projesi”ne verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir” kararının iptali için Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği’nin açtığı dava sonucunda karar iptal edildi.
Marmaris’e bağlı Karacasöğüt Koyu’nda arkeolojik buluntuların bulunması ve bölgede yapılan araştırmalarda projenin ekosisteme vereceği zararın ortaya koyulmasına rağmen şirket tarafından yapılmak istenen “Yat Limanı, Yat ve Tekne Bağlama İskelesi Kapasite Arttırımı Projesi”ne karşı hukuki süreç başlatıldı. Muğla Valiliği tarafından Eylül 2020 tarihinde projeye verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir’ kararı, açılan dava sonucunda Muğla 3. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi.