Türkiye’de ilk defa, yurttaşlar tarafından ve Türk Ceza Kanunu kapsamında belirtilen “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar” başlığının “Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar” olarak değiştirilmesini talep eden ekokırım yasası teklifi, 28 bin 880 yurttaşın ıslak imzası ile Meclis’e sunuldu.
Türkiye’de ilk defa, “Yurttaş Ekokırım Yasasını Yapıyor” kampanyası kapsamında hazırlanan ekokırım yasa teklifi 28 Kasım 2023’te, yurttaşlar tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunuldu.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 88’inci maddesine göre yasa teklifleri milletvekilleri tarafından verilebilir.
Ekokırımın Türkiye’nin iç hukukunda suç olarak tanımlanması amacıyla hazırlanan ekokırım yasası kanun teklifi için Türkiye genelinde toplamda 28 bin 820 ıslak imza toplandı. Yurttaşlar gün boyunca Meclis’te siyasi partiler ve milletvekilleri ile bir araya gelerek ekokırım yasa teklifi hakkında bilgi verdi.
Yasa teklifi, gerekçeleri ve yapılan çalışmalarla ayrıntılı bilgiye ulaşmak için buraya tıklayın.
Ardından ise Meclis önünde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Ekolojiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Akın ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Kayıhan Pala eşliğinde yurttaşlar basın açıklamasını okudu. Açıklamada, öncelikle ekokırım kavramı tanımlanarak şunlar söylendi:
“Ekokırım, Yunanca’daki ‘oikos’ yani, ev kelimesinin Türkçe’deki karşılığı olan, ‘yerleşilen yer ve yaşam alanı’ anlamına gelen ‘eko’ ile ‘yok etmek, öldürmek, varlığını sistematik biçimde ortadan kaldırmak’ anlamını taşıyan ‘kırım’ sözcüklerinden oluşmuş bir kavramdır.”
“Yeryüzünde o kadar uzun süreli ve ağır tahribatlara yol açtık ki, gelecek artık doğanın inisiyatifinde” denilen açıklamada, doğanın korunmasına ilişkin yasal düzenlemelerin ise yetersiz oldu belirtildi.
“AVRUPA BİRLİĞİ, ÇEVREYE KARŞI İŞLENEN EN AĞIR SUÇLARI CEZALANDIRMAYI AMAÇLAR NİTELİKTE YENİ BİR SUÇ TANIMI OLUŞTURMAYI KABUL ETTİ”
Mevcut hukuk sistemindeki yetersizliğe ilişkin ise şunlar söylendi:
“Yaşadığımız coğrafyada Marmara Denizi, Akbelen Ormanı, Cudi Dağı, İkizdere, Erzincan-İliç, Van Gölü, 6 Şubat depreminin etkilediği iller ve benzeri pek çok yerde gördüğümüz üzere doğayı ‘insanın çevresi’ olarak tanımlayan hukuk sistemi ve ‘kirleten öder’ ilkesi, ekolojik tahribatları önlemekte yetersiz kalıyor.
Bu nedenle; doğal ve kültürel varlıkların telafisi mümkün olmayacak şekilde tahrip edilmesine sınır koyan; hukuki boşluklara düşmeden, doğanın kendi başına var olma hakkının olduğunu bildiren ve buna dayanarak gelecek kuşaklara olduğu gibi aktarılmasını güvenceye alan yeni bir cezai yükümlülüğün düzenlenmesine acilen ihtiyaç var.”
Dünyada pek çok ülkenin Anayasal ve yasal düzenlemelerle, çeşitli mahkeme kararları ile doğanın haklarını tanımaya başladığı belirtilerek, “Avrupa Birliği, çevreye karşı işlenen en ağır suçları cezalandırmayı amaçlar nitelikte yeni bir suç tanımı oluşturmayı kabul etti” dendi.
Açıklamada, Roma Statüsü tarafından belirlenen ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanına giren dört temel suça, beşinci olarak ekokırım suçunun eklenmesi ile ilgili çalışmaların sürdüğü belirtildi.
Roma Statüsü Nedir? Roma Statüsü 15 Haziran 1998 – 17 Temmuz 1998 tarih aralığında toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı’nın İtalya’nın başkenti Roma’da karara bağladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kuruluş Statüsü’dür.
Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nün belirttiğine göre, Roma Statüsü’nün en önemli özelliği, uluslararası hukukun ağır ihlâlini oluşturan suçları belli bir sistem içerisinde düzenlemesi ve bir sistematiğe tâbi tutmasıdır. Bu çerçevede, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanın giren suçlar soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçudur.
“DOĞRUDAN DEMOKRASİNİN DENEYİMLENDİĞİ TARİHİ BİR AN YAŞIYORUZ”
Doğrudan demokrasinin deneyimlendiği tarihi bir anın yaşandığı belirtilen açıklamada, “Bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ‘Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar’ maddesinin başlığını ‘Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar’ olarak değiştirilmesini öneren ve ekokırımın ceza hukukunda suç olarak tanınmasını sağlayacak bir yasa teklifi sunduk” dedi.
Türkiye’de ilk kez yurttaşların Meclis’e açık yasa teklifi getirdiğine vurgu yapan yurttaşlar, bu durumu daha önce örneği görülmemiş demokratik bir irade beyanı olarak nitelendirdi.
Açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı:
“Bu demokratik girişimimiz, sesini duymadığımız ama her gün ölen ağaçların, balıkların, simsiyah akan nehirlerin, çocuklarımızın geleceğinin hakkını savunmak içindir. İç hukukumuzda ekokırımın suç olarak tanınmasının mecliste yasalaştırılması için tüm siyasi partileri gecikmeksizin ortaklaşmaya davet ediyoruz.”
“ELİMİZDEN GELEN HER TÜRLÜ ÇALIŞMAYI YAPACAĞIMIZIN SÖZÜNÜ BİR KEZ DAHA SİZİN HUZURUNUZA VERİYORUZ”
İbrahim Akın ise, yurttaşları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Erzurum Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ile karşıladıklarını ve yürütülen mücadeleyi taktir ettiklerini belirtti. Avrupa Birliği Parlamentosu’nun da 16 Kasım’da ekokırım yasasını kabul ettiğine işaret eden Akın, TBMM’nin de tarihi bakımdan böyle bir karar almanın sorumluluğunu taşıdığını belitti.
Türkiye’de yaşam yakkı ihlalinin ağır bir şekilde gerçekleştiğini söyleyen Akın, “Bu yaşam hakkı ihlali karşısında bütün canlıların haklarını korumak için ekokırım yasasının burada güncellenmesi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de bunu geçirmesi gerektiği konusunda biz elimizden gelen her türlü çalışmayı yapacağımızın sözünü bir kez daha sizin huzurunuza vermek istiyoruz” dedi.
“BAŞKANIMIZ ÖZGÜR ÖZEL CHP’NİN 130 MİLLETVEKİLİNİN İMZASIYLA BU YASA TEKLİFİNİN MECLİS’E SUNACAĞININ SÖZÜNÜ VERDİ”
Kayıhan Pala ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile konuyu değerlendirdiklerini ve CHP’nin 130 milletvekilinin tamamının imzasıyla yasa teklifinin Meclis’e sunulacağının sözünü verdiğini açıkladı.
Önümüzdeki günlerde bu sözün hayata geçişine herkesin tanık olacağını belirten Pala sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir yandan iklim krizi, bir yandan doğaya karşı bütün saldırıların büyük ölçüde gerçekleştiği ülkemizde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak insana doğaya, ekolojiye verdiğimiz desteği burada da yurttaşın inisiyatifi ile gösterme kararlılığındayız. Bu 28 bin imzayı Meclis’e getiren, emek veren ekoloji mücadelesi veren herkesi de saygıyla selamlıyoruz.”
Ekokırım yasası teklifi ise şu şeklide:
YASA TEKLİFİ
MADDE 1- 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Birinci Kısım- Birinci Bölümün “Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar” başlığı “Soykırım, İnsanlığa ve Gezegene Karşı Suçlar” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 2– 5237 sayılı Kanunun 77’nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 77/A maddesi eklenmiştir.
Ekokırım Suçu
MADDE 77/A
(1) Doğal veya kültürel çevrede insan veya diğer canlıların hayatını tehlikeye atmak, doğal veya kültürel varlıklar üzerinde ağır tahribata yol açabilecek davranışlarda bulunmak yahut hukuka aykırı diğer bir fiili işlemek suretiyle bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran kişiye müebbet hapis cezası verilir, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın on katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(2) Birinci fıkradaki suçun taksirle işlenmesi halinde ise on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın beş katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(3) Ekokırım suçunun işlenmesi sonucu bütün bir ekosistemde kısa vadede telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelmişse, fail hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; suçun taksirle işlenmesi halinde yirmi yıl hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın yirmi katı kadar adli para cezasına hükmedilir.
(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.
(5) Bu suçlardan dolayı zamanaşımı işlemez.
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
GEREKÇE:
Doğanın korunmasına ilişkin yasal düzenlemeler yetersizdir. Var olanların ise uygulan-a-mama kaynaklı sorunlar nedeniyle tam ve etkili bir koruma sağlayamadıkları görülmektedir. Doğal ve kültürel varlıkların telafisi mümkün olmayacak şekilde tahrip edilmesine sınır koyan; hukuki boşluklara düşmeden, doğanın kendi başına var olma hakkının olduğunu bildiren ve buna dayanarak gelecek kuşaklara olduğu gibi aktarılmasını güvenceye alan yeni bir cezai yükümlülüğün düzenlenmesine acil bir şekilde ihtiyaç bulunmaktadır. İkincil hukuk kaynakları ile düzenlenen hususlar ise insan ve sanayii faaliyetleri, doğanın aleyhine ve özellikle de şirket kârlılıklarının artırılması amacıyla kolaylıkla değiştirilebilmektedir. Bunun sonucunda ise kişi veya kuruluşların caydırıcı cezai tedbirlerle karşılaşmamalarının önü açılmaktadır. Uluslararası antlaşma, sözleşme ve düzenlemeler ile tarafların bir araya geldiği uluslararası konferansların sonuç bildirgeleri, toplumda geçici bir ümit yaratmakta ve ilgili devletler tarafından iç hukuklarına aktarılsa bile, bu yeni düzenlemeler netice itibariyle kâğıt üstünde kalmakta, etkili bir hukuksal koruma sağlanamamaktadır.
Hukuk sistemini, doğayı ve gelecek kuşakların üstün yararını koruyacak şekilde değiştirebilmek ve yeni nesil hakların oluşumu için öncelikle, tıpkı insan öldürmenin evrensel bir suç olarak tüm dünyada kabul edilmesi gibi, doğa katlinin de ortaklaşılmış bir tanımının olması ve bu tanımın suç statüsüne girmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, doğanın yaşam hakkının korunması yükümlülüğünün asla yerine getirilmediği, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin normal kabul edildiği, doğa tahribatının sınırsızca ve akıl almaz boyutlarda gerçekleşmesi halinde bu fiilleri işleyen kişilerin toplum önünde en ufak bir yaptırımla dahi karşılaşmadığı mevcut durum asla sonlanmayacaktır. Bu gidişe dur diyen, dünya çapında, bağımsız, gücünü bilinçli-örgütlü ulusal ve uluslararası toplumdan ve alanları savunan aktivistlerden alan uluslararası bir değişim hareketinin kazanımı olarak yeni bir suç tanımı ortaya çıkmaktadır. 16 Kasım 2023 tarihi itibariyle Avrupa Birliği (AB), çevreye karşı işlenen en ağır suçları cezalandırmayı amaçlar nitelikte yeni bir suç tanımı oluşturmayı kabul etmiştir. Yeni yasa “ekokırım niteliği taşıyan vakaların” önlenmesini ve cezalandırılmasını amaçlamaktadır. Avrupa Konseyi, Komisyon ve Parlamento arasında aylar süren müzakerelerin ardından alınan bu önemli karar, Avrupa Parlamentosu’nun bu yılın başlarında “ekokırım düzeyindeki suçlarla” mücadele edilmesi yönündeki tavsiyesini yansıtmaktadır ve önümüzdeki aylarda resmen kabul edilecek metinle ilgili tamamlanması gereken tüm siyasi uzlaşılara varılmıştır. AB üyesi ülkeler bir sonraki aşamada, Roma Statüsü tarafından belirlenen ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanına giren dört temel suça ilave olacak şekilde beşinci suç olarak “ekokırımın” eklenmesi için çalışmalara başlayacaklardır.
Halen 45 ülkede, ekokırımın suç olarak ulusal hukuk sistemlerine geçirilmesi için gönüllü çalışmalar devam etmektedir. Türkiye’de ise son iki yıldır aralıksız süren çalışmaların sonucu olarak, dünyanın hemen her yerinde aynı felaket öyküleri üreten doğa tahribatına ve içine hızla sürüklendiğimiz iklim krizine karşı yavaşlamayı, tahribatı durdurmayı ve ardından onarmayı tetikleyecek şekilde, özellikle şirketlerin ve mülki idari amirlerin özen ve koruma yükümlülüğü ve doğanın yaşam hakkının korunmasına dair evrensel yükümlülükleri yerine getirecekleri bir hukuki koruma ve düzenleme yaratmak mecburidir. Hukukun yaptırım gücünü kullanmak, bu yaptırımın sınırlarını belirlemek ve genel bir suç tipi tayini yerine özel bir suç tanımı ve tayini ile gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetlerinin yasa karşısında hukuki sınırlarını düzenlemek için diğer yasa ve yönetmelikleri de olumlu yönde etkileyecek kaldıraç nitelikli bir yasa teklifini, tamamen yurttaşların bağımsız iradeleri ve çalışma azmi ile meclisteki tüm partilerin vekillerine sunmakta; hem ülkemizde hem de dünyada gerçek bir değişim ve çözüm yaratacak sürecin başlatılması amacıyla bu yasa teklifinin meclis genel kurullarında incelenmesini görüşlerinize sunmaktayız.