Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Sekköy’de; Yeniköy Termik Santrali’ne kaynak sağlayan kömür madeninin bir bölümü, İliç’teki madende yaşanan toprak kaymasının ardından kapatıldı. İkizköylülerden Esra Işık ve İkizköy Çevre Komitesi’nin avukatı İpek Sarıca konuyla ilgili açıklama yaptı.
Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 2010 yılından beri altın üretimi yaptığı Çöpler Maden Sahası’nda istiflenen toprağın kayması sonucu 13 Şubat’ta dokuz işçi kaybolmuştu.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’e komşu olan Sekköy’de; YK Enerji’ye ait Yeniköy Termik Santrali’ne kaynak sağlayan kömür madeninin bir bölümü, İliç’teki madende yaşanan toprak kaymasının ardından kapatıldı.x
İkizköylülerden Esra Işık ve İkizköy Çevre Komitesi’nin avukatı İpek Sarıca 29 Şubat’ta konuyla ilgili açıklama yaptı.
Işık, Yeniköy Termik Santrali’nin karşısında bulunduklarından bahsederek, “Burada yığılan toprak yığınını görüyoruz; işlenen toprakların, alınan toprakların yığınını görüyoruz. Ne kadar devasa olduğu yeterince görünmüyor çünkü ormanın arka tarafında yapıyorlar” dedi.
“İLİÇ’TE MEYDANA GELEN O KATLİAMDAN SONRA BURADAKİ ÇALIŞMALAR DURDURULDU”
Işık; alanın ne kadar büyük olduğu görünmemesi, gözlerden saklanması için ormanın arka tarafında yapıldığı belirterek, şu sözleri dile getirdi:
“Dokuz madencinin liç yığını altında kaldığı katliama kadar aslında burada çalışmalar devam ediyordu. İliç’te meydana gelen o katliamdan sonra buradaki çalışmalar durduruldu. Burası çalışmaya kapandı. Sonra da burada çalışan iş arkadaşlarımızdan duyduk ki aslında burada da çatlaklar meydana gelmiş.”
Alanın çok geniş olduğunu vurgulayan Işık, “Burası aslında işçiler için güvenli bir yer değilmiş. Herhangi bir önlem alınmamış bununla ilgili. Şimdiye kadar bu çatlaklarla birlikte çalışmalar devam etmiş” ifadelerini kullandı.
“YA İLİÇ’TEN ÖNCE BURADA TOPRAK KAYMASI OLSAYDI?”
İliç’te meydana gelen toprak kaymasından sonra Sekköy’de madenin bir bölümünün kapatıldığını ise Işık, şu sözlerle anlattı: “Oradaki madenciler o liç yığının altında kaldıktan sonra hemen burada apar topar iş kamyonları, işçiler vesaire bunlar çıkartılıp burası kapatılmış.”
Ayrıca Işık, “Yani illaki birilerinin can mı vermesi lazım? Ya İliç’ten önce burada toprak kayması olsaydı? Burada işçiler toprak yığını altında kalsalardı ne olacaktı? Canımızın bu kadar mı kıymeti yok” sözlerini dile getirdi.
Gözlerinin ve kulaklarının Sekköy’de, İliç’te ve maden alanlarında olduğunu vurgulayan Işık, “Çünkü biliyoruz ki bu patronların genel tavrı; işçinin canının kıymeti yok. Toprağını aldığı, evini gasp ettiği, toprağını gasp ettiği köylünün de canının bir kıymeti yok” dedi.
“ÇATLAK EVLERİMİZİN ALTINDA YAŞAMAK ZORUNDA KALIYORUZ”
Işık, İkizköylülerin de can güvenliğinin olmadığını belirterek, şu sözlere yer verdi:
“Biz İkizköylüler de defalarca kez söylediğimiz üzere çatlak evlerimizin altında yaşamak zorunda kalıyoruz. Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin açmak istediği kömür madeninde patlattığı dinamitler sebebiyle evlerimizin duvarları çatladı.”
Sekköy’de çalışan işçilerin de can güvenliğinin olmadığını dile getiren Işık, “İliç’te de aynı şekilde can güvenliği olmadan insanlar aylarca yıllarca çalıştırıldı. Neden? Bir avuç insanın cebi dolsun, bir avuç insan zengin olsun diye. İşte bizim canımızın bu kadar kıymeti yok” ifadelerini kullandı.
Işık, İkizköylüler olarak 25 Şubat’ta İliç için suç duyurusunda bulunduklarını aktararak, “Bizler bu işlerin peşini bırakmayacağız. Bizler bunlarla, bu insanlarla bugün para hırsı yüzünden aç gözlülük yüzünden gözü dönmüş insanlarla mücadelemizi sonuna kadar devam edeceğiz” dedi.
“İLİÇ’TE YAŞANAN KATLİAMDAN SONRA KAPATILDIĞI SÖYLENDİ”
İkizköy Çevre Komitesi’nin gönüllü avukatı İpek Sarıca konuyla ilgili yaptığı açıklamada, şu sözlere yer verdi:
“Buraya gelirken bir zeytin tarlasının içinden girdik ve zeytin tarlasının içi şu an papatyalarla dolu ama sağına baktığımız zaman termik santalin bacasını, diğer tarafa baktığımız zaman da yığın tepesini görüyoruz.”
Sekköy’deki maden hakkında yurttaşlarla konuştuklarını anlatan Sarıca, “Yığın tepesiyle ilgili köylülerle ve işçilerle konuştuğumuz zaman; İliç’te yaşanan katliamdan sonra kapatıldığı, buranın taşındığı ve burada işlemlerin yapılmadığı söylenmişti” sözlere yer verdi.
“ÖNLEM ALINMASI İÇİN İLLA BİRİLERİNİN CANI YANMASI GEREKİYOR”
Sarıca bir önlem alınması için birilerinin canının yanması gerektiğini söyleyerek, “Umarım bir daha böyle bir şey yaşanmaz” dedi ve şu ifadeleri dile getirdi:
“Burada çok yoğun bir şekilde ekokırım suçu işlenmekte. Burada üretim varken, burada yaşam varken; buradaki insanların yaşam alanları katlediliyor ve yüzyıllar boyunca etkileri sürecek bir katliamdan bahsediyoruz.”
“YAŞANAN HİÇBİR ŞEY FARKLI DEĞİL, HEPSİ AYNI”
İliç’te yaşanan toprak kaymasının ve kaybolan dokuz işçinin ardından Türkiye’de eş zamanlı suç durusu yapıldığını belirten Sarıca, “İkizköylüler için de burada suç durusunda bulunduk çünkü yaşanan hiçbir şey farklı değil, hepsi aynı” dedi.
Sarıca yaşanan her şeyin ortak bir kader olduğunu belirtti ve son olarak şu sözleri dile getirdi:
“Yarın öbür gün burada bir köyünün başına ev yıkılmasıyla olacak veya burada toprakta kayma olarak yaşanacak veya işçi toprakta kamyon sürerken kayarak vefat ettiğinde olacak. Hiçbir şey farklı değil. Her şeyimiz ortak.”