Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı’nın, Theoretical and Applied Climatology dergisinde yayınlanan yeni araştırması, iklim krizinden dünya ortalamasına kıyasla daha hızlı etkilenen Akdeniz’de sıcaklık aşırılıklarının arttığını ortaya koydu. Araştırma, Türkiye’nin de içinde olduğu Doğu Akdeniz’de “nemli ve bunaltıcı” günlerin arttığına ve halk sağlığı sistemlerinin, nemin ağırlaştığı koşullara göre hazırlanması gerektiğine vurgu yapıyor.
Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli – (IPCC — Intergovernmental Panel on Climate Change) 2021 yılı raporuna göre, Akdeniz Havzası, iklim krizine karşı en kırılgan bölgelerden biri. Bölgede, sıcaklık artışı küresel ortalamanın üzerinde gerçekleşiyor.
Aynı rapora göre iklim krizi, bölgede daha sık ve daha uzun süreli sıcak hava dalgalarına yol açıyor.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi’ne göre de Akdeniz’de ortalama sıcaklık artışı küresel ortalamadan yaklaşık yüzde 20 daha fazla.
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nden Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı’nın, 25 Temmuz 2025 tarihinde yayınlanan ve 1950-2024 dönemini inceleyen yeni araştırmasına göre Akdeniz’de 1950’den bu yana hem kavurucu sıcak günlerin hem de bunaltıcı gecelerin sayısı ve şiddeti belirgin şekilde yükseldi.
Türkiye’nin de içinde olduğu Doğu Akdeniz’de yazlar artık daha “nemli ve bunaltıcı” geçiyor.
Araştırmanın bulguları, Akdeniz ülkelerinin iklim krizine uyum politikalarını belirlerken bu farklılıkları dikkate alması gerektiğine dikkat çekiyor.
İklim krizinin halk sağlığı üzerindeki etkilerine de işaret eden araştırmada, Türkiye’de halk sağlığı sistemlerinin artan nem koşullarına göre hazırlanması gerektiği, kentlerde yeşil alanların artırılması ve serinleme merkezleri kurulmasının öncelikli adımlar arasında yer aldığı söylendi.
SICAKLIK ANOMALİLERİ HANGİ YÖNTEMLE ANLANIYOR?
Yavaşlı’nın aktardığına göre, araştırmada bir bölgedeki sıcaklık anomalisini anlamak için yenilikçi bir yöntem olan “h-indeksi” kullanıldı. Bu indeks, en sıcak günün sıcaklığını ölçmek veya belirli bir eşiği, örneğin 35°C’yi, aşan gün sayısını belirlemek gibi geleneksel yöntemlerden daha bütüncül bir yaklaşım sunuyor.
h-indeksi, “en az h gün boyunca, sıcaklığın h°C’ye ulaştığı veya onu aştığı” en yüksek h değerini bulmaya dayanıyor. Böylelikle sıcaklığın hem ne kadar şiddetli hem de ne kadar sık yaşandığı tek bir sayıyla özetleniyor.
Örneğin, bir bölgenin h-indeksinin 40 olması, o bölgede bir yıl içinde en az 40 gün boyunca sıcaklığın 40°C veya üzerine çıktığı anlamına geliyor.
“DOĞU AKDENİZ’DE İSE ISI STRESİ, SICAKLIKLARDAN ZİYADE NEM ORANINDAKİ ARTIŞLA İLGİLİ”
Theoretical and Applied Climatology dergisinde yayınlanan araştırma, Akdeniz’in ısı haritasını çiziyor ve bölgenin iklim değişikliğine karşı ne kadar hassas olduğunu ortaya koyuyor.
Çalışmaya göre Orta Doğu’nun iç kesimlerinde, Kuzey Afrika’daki çöl bölgelerinde ve güneydoğu Akdeniz’de sıcaklıklar, yılda ortalama en az 41 gün boyunca 41 santigrat derece (°C) ve üzerinde sıcaklıklar yaşanıyor.
Türkiye’de ise Ege Bölgesi’nin kıyı kesimlerinde, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sıcaklıklar en az 30 gün boyunca 30°C’yi geçiyor. Bu değerler, her geçen yıl artıyor.
Son 74 yıllık değerler ise Akdeniz’deki farklı bölgelerin farklı türlerde ısı stresleriyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Buna göre, günlük maksimum sıcaklıklardaki en güçlü artışlar Batı Akdeniz (İber Yarımadası ve Kuzeybatı Afrika) bölgesinde gözleniyor. Bölge giderek daha sık ve daha yoğun “kuru sıcak” hava dalgalarına maruz kalıyor.
Çalışmanın verilerine göre, Türkiye’nin de içinde yer aldığı Doğu Akdeniz’de ise ısı stresi, sıcaklıklardan ziyade nem oranındaki artışla ilgili.
Yükselen deniz suyu sıcaklıkları ve artan buharlaşma nedeniyle havadaki nem oranının yükselmesi, ısı stresini tetikliyor. Kısacası Doğu Akdeniz, daha “nemli ve bunaltıcı” bir geleceğe doğru ilerliyor.
“YÜKSEK GECE SICAKLIKLARI, GÜNDÜZ YAŞANAN SICAKLAR KADAR BÜYÜK SAĞLIK RİSKİ OLUŞTURUYOR”
Araştırma, yüksek gece sıcaklıklarının da en az gündüz sıcaklıkları kadar büyük sağlık riskleri oluşturduğunu söylüyor.
Geceleri serinleme imkânın azalması; özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar için ciddi sağlık riskleri taşıyor.
Bu riskler “ısı adası” etkisiyle katlanıyor. Isı adası, kentlerdeki bina ve yolların güneşten gelen ısıyı emip geri yaymasına ve böylelikle şehirlerin kırsal alanlara kıyasla daha sıcak olmasına neden olan bir etken.
Gece sıcaklıkları, vücudun gün içi ısı yükünü atmasına engel oluyor. Araştırma, 2022 yılında yaşanan ve onbinlerce hayat kaybına neden olan Avrupa sıcak dalgasının, gece serinliğinin kritik önemini gösterdiğini söylüyor.
GECE SERİNLİĞİ HALK SAĞLIĞI VE EKONOMİ İÇİN NEDEN KRİTİK ÖNEMDE?
Yavaşlı, gece sıcaklarına dair şunları aktarıyor:
Yüksek gece sıcaklıkları, uyku bozukluklarına sebep oluyor; kalp-damar ve solunum hastalıkları artıyor.
Gece sıcaklığı yüksekliği, tahıl dolumunu ve yağ-protein sentezini baskılayarak tarımsal verimi düşürüyor.
Soğutma talebinin yılın daha uzun bölümüne yayılması, elektrik şebekesini zorluyor.
“Akdeniz yazı” kavramı ilkbahar ve sonbahara doğru genişledikçe, konfor eşiği düşebilir ve turizm olumsuz etkilenebilir.
“ISI STRESİNİN BÖLGESEL FARKLILIK GÖSTERMESİ YÜZÜNDEN “STANDART” ÇÖZÜMLER YETERSİZ KALIYOR”
Çalışmanın bulguları son olarak, ısı stresinin bölgesel farklılık göstermesi yüzünden “standart” çözümlerin yetersiz kaldığını söylüyor ve Akdeniz bölgesinde iklim değişikliğine uyum için etkili adımlar atılmasının “aciliyet” taşıdığını dile getiriyor. Çözüm öneri ise şöyle anlatılıyor:
Batı Akdeniz için su kaynaklarının yönetimi ve kuraklığa dayanıklı tarım gibi “kuru sıcaklara” yönelik stratejiler öncelik kazanıyor.
Doğu Akdeniz’de ise halk sağlığı sistemlerinin, nemin ağırlaştığı koşullara göre hazırlanması gerekiyor. Kentlerde yeşil alanların artırılması ve serinleme merkezleri kurulması, “nemli sıcaklıklara” uyum sağlanabilmesi için hayati önemde.
Akdeniz’in geleceğini korumak, bilimsel kanıtlara dayalı, proaktif ve bölgeye özel uyum politikaları geliştirmekten geçiyor.
YAZAR HAKKINDA
Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesidir.


Lisans eğitimini Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini Ege Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri programında ve doktorasını Ege Üniversitesi Fiziki Coğrafya programında tamamlamıştır.
Yüksek lisans ve doktora süresince birçok kez NASA Goddard Uzay Uçuş merkezinde davetli araştırmacı olarak bulunmuştur.
2010-2011 yılları arasında Fulbright Bursu kapsamında Maryland Üniversitesi (ABD) Coğrafi Bilimler bölümünde misafir araştırmacı olarak çalışmıştır.
2007-2016 yılları arasında Ege Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde çalışmıştır. 2016’dan itibaren ise çalışmalarını, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nde sürdürmektedir.
Tanınmış uluslararası dergilerde uzaktan algılama, iklim değişikliği gibi konularda yayınları bulunmaktadır.
Uzmanlık Alanları: Coğrafi Bilgi Sistemleri, Uzaktan Algılama, Veri Analizi, İklim Değişikliği
İKLİM MASASI HAKKINDA
İklim Masası, basına bilimsel temelli iklim haberleri servis etmek amacıyla kurulmuştur. İklim değişikliğini, ekonomiden tarıma, biyoçeşitliliğe etkilerinden toplumsal sonuçlarına, tüm yönleriyle ele almayı hedefleyen bir haber servisidir.
Bilim insanları tarafından İklim Masası için kaleme alınan haber metinleri, gazetecilere ve basın kuruluşlarına ücretsiz sunulur.
Gazeteciler, haberi hazırlayan bilim insanını ve İklim Masası’nı referans göstermek kaydıyla, metinlerin tamamını veya bir kısmını kullanabilir ve metinlerden alıntı yapabilir.
İklim Masası, iklim değişikliğiyle ilgili basında yer alan haberlerin nicelik, nitelik ve konu çeşitliliği bakımından gelişmesini hedefler. İklim değişikliği konusundaki çalışmaları daha görünür kılmayı, yeni araştırmalara ilham vermeyi ve iklim değişikliği konusunda üretilen akademik bilgiyi bir araya getirerek gazeteciler için güvenilir bir bilgi kaynağı oluşturmayı amaçlar.