Muğla’nın Yatağan ilçesindeki termik santrale kaynak sağlayacak güneş enerji santrali projesine karşı halkın ÇED sürecinde olumsuz görüş bildirmesine rağmen, halkın görüşleri dikkate alınarak ÇED olumlu kararının verildiği söylendi.
Yatağan Termik Santrali’ne kömür sağlamak üzere işletilen Kafaca’daki pasa sahalarında açılması planlanan “Yatağan Termik Enerji Santrali Yardımcı Kaynak Güneş Enerji Santrali”ne, halkın olumsuz görüş bildirmesine rağmen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu” kararı verildi.
“HALKIN GÖRÜŞLERİ DİKKATE ALINARAK ÇED OLUMLU KARARI VERİLDİ”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yaptığı duyuruda, “Proje ile ilgili olarak ÇED Yönetmeliğinin 14. maddesi gereğince Komisyon çalışmaları ve halkın görüşleri dikkate alınarak Bakanlığımızca ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ Kararı verilmiş olup; MUĞLA Valiliği (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü) tarafından kararın halka duyurulması gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.
Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan proje ile ilgili 25 Mayıs’ta Kafaca’da Halkın Katılımı Toplantısı yapılmıştı. Muğla Çevre Platformu’nun (MUÇEP) aktardığına göre, toplantıda katılanların hiçbiri yapılmak istenen tesis hakkında olumlu görüş bildirmedi. Katılanlar, güneş enerjisi santraline karşı olmadıklarını fakat maden sahasını ve termik santrali işleten şirketin önce pasa sahalarının rehabilite etmesi ve eski haline getirilmesi gerektiğini özellikle belirttiler.
Yine aynı toplantıda, projenin Yatağan Termik Santrali ile bütünleşik, entegre bir proje olması nedeniyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği söylendi. Köy halkından bir maden mühendisi de termik santrale dair büyük ÇED yapılmadan yalnızca güneş enerji santraline dair küçük ÇED’in yapılamayacağını ifade etti.
Toplantıya katılanlar, toplantının usulüne uygun olmadığını ve yapılmaması gerektiğini söylemelerine rağmen itirazlar ise Bakanlık yetkilileri tarafından kabul edilmedi.
18 Ekim’de ise Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş’nin (YK Enerji) iki termik santraline kaynak oluşturması amacıyla kurulması planlanan güneş enerjisi santrali projelerinin Halkın Katılımı Toplantısı düzenlenmişti. Yurttaşlar bu toplantıda da, toplantının yapılmasının hukuksuz olduğunu, entegre bir tesis olan Kemerköy Termik Santrali’nin ÇED sürecinin dışında tutulamayacağını söylemişti.
“GÜNEŞ ENERJİSİ İÇİN EVET FAKAT ÖNCE AYNI LİSANSLA ÜRETİM YAPACAK PROJENİN TÜMÜNÜN ÇED SÜRECİNE GİRMESİ GEREK”
Sandrası Koruma Platformu’ndan Neşe Yüzak, Gündem Fethiye ile paylaştığı ve hibrit santrallerle ile ilgili 18 Ekim öncesindeki yazısında şu ifadelere yer vermişti:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kazanılan davalar gereği Yatağan Termik Santrali’nin kapatılması gerekirken, kapatılmamasını hukuksuz bulması ile açılan davaları kazanan vatandaşlara devletin tazminat ödemesi kararı verildi ve santralin kapatılması gereğine önerildi. Buna rağmen bakanlar kurulu kararı ile santral devam etti. Şimdilerde ölçümler ‘bacada filtre var’, ‘ölçüm istasyonu arızalı’ türünde bahanelerle sağlıklı yapılmıyor. Santrallerin zorunlu ölçümleri ise bilgi edinme ile bile halkla paylaşılmıyor.
Kömür için kazdıkları, köylüden veya ormandan kamulaştırdıkları alanlardaki toprakları rehabilite etmeden güneş enerjisine geçme işlemini yapmak istiyorlar. Adına da Hibrit santral diyorlar. İki proje için ÇED süreci başlatılmış. Hibrit özellik kazanmayı hedeflemişler. Güneş enerjisi için evet fakat önce Çevre Kanunu uyarınca entegre tesis olan, aynı lisansla üretim yapacak projenin tümünün ÇED dosyasına konulması gerek. Böylece bölgenin yıllarca merak ettiği Yeniköy Kemerköy Santrallerinin çevre etkisi de ortaya konmuş olacaktır.
Aynı proje Yatağan için de geçtiğimiz aylarda yapıldı. Bu toplantıya katılıp bakanlığa itirazlar yapıldı. İnceleme değerlendirme kuruluna gitti proje. Oysa ki çevre mevzuatına aykırı olarak işletilen sürecin durdurulması gerektiğini halkın katılımı toplantısında belirtmiştik. Bu uyarılar değerlendirilmediği için savcılığa toplantıyı düzenleyenler hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bakanlığa sesimizi duyuramadık ve çevre mevzuatına göre hakkımızı anlatamadık şimdi adaletin sesimizi duymasını bekliyoruz.”