Yargıtay, kıyı işgallerine karşı emsal niteliğinde bir karar verdi. Çeşme’de bir yurttaşın plajda havlu sermesine engel olan işletme yetkilileri, bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, denize erişimin engellenemeyeceğine hükmetti. Konuya ilişkin KIYIDA bir açıklama yayımladı.
İzmir Çeşme’de, bir yurttaşın özel işletmenin şezlonglarının önüne havlu sermek istemesi üzerine işletme yetkilileriyle yaşanan tartışma sonucu açılan dava karara bağlandı.
Yargılama sonucunda sanıklar bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay, emsal niteliğinde bir karar vererek deniz kıyısındaki plajların herkesin eşit şekilde yararlanabileceği kamusal alanlar olduğunu belirtti.
Ayrıca, işletme yöneticileri ve çalışanlarına verilen cezaları onaylayarak, şezlong kiralama zorunluluğunun hukuka aykırı olduğunu ve yurttaşların denize girmesinin engellenemeyeceğini hükme bağladı.
Konuya ilişkin Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA), Kıyı Kanunu: Evet, bu bir örnek ama gerçek mücadele daha bambaşka” başlıklı bir açıklama yayımladı.
Türkiye’de ekolojik yıkımın ve kamusal alanların işgalinin, siyasi iktidarın sermayeye daha fazla alan açma politikalarıyla giderek arttığı vurgulanan açıklamada, “Memleketin dört bir yanında, madenlere, taş ocaklarına, enerji santrallerine karşı, yaşam savunucuları mücadele ediyor. Havaya, suya, toprağa, ormana, zeytine, hayvana, özetle bir bütün olarak yaşama sahip çıkanlar, tüm bu devlet destekli sermaye saldırılarına karşı yılmadan mücadele ediyor” denildi.
KIYIDA’nın deniz, göl ve akarsu gibi sucul alanların kıyılarında yaşanan işgallere karşı mücadele ettiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Örneğin Anayasa 43. Madde ve Kıyı Kanunu’nun hayata geçirilmesini ve gerçek anlamda uygulanmasını istiyoruz, çünkü artık pek çok yerde kıyıya bile ulaşamıyoruz. Hatta kıyılara erişimi engellemek için, kanunu tamamen ihlal ederek, barikatlar, teller, duvarlar ve jiletli teller gibi engellerle, çitleme pratikleriyle karşılaşıyoruz. Durum o kadar kötü ki, bazı bölgelerde şezlongsuz bir sahilde vakit geçirmek bile lüks haline gelmiş durumda. Bazı kıyılarda, kıyının doğal kum örtüsü değiştiriliyor, deniz içinde taban değiştirmesi yapılıyor, her yere mevzuata tamamen aykırı iskeleler yapılıyor ve deniz / kıyı canlılığı ve cansız varlıklarına geri dönüşsüz zararlar veriliyor. Kıyılar; işgal ediliyor, yok ediliyor. “
Açıklamada, İzmir’in Çeşme ilçesinde yaşanan ve bir yurttaşı işletme çalışanlarının engelleme çabalarına karşı açtığı davada, işletme görevlileri hakkında ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan bir yıl sekiz ay hapis cezası verildiği ve karar Yargıtay tarafından onaylandığı ifade edildi. Yargıtay kesin kararın gerekçesinde, Anayasa ve Kıyı Kanunu ilgili hükümlerine işaret ederek, kıyıların ‘herkesin eşit şekilde yararlanabileceği alanlar’ olduğunu ve kiralama ya da şezlong bulunması durumunun da, bu hakkın kullanımını engelleyemeceğine dair bir açıklama yaptığı hatırlatıldı.
Kıyıların kullanım özgürlüğünü tesis eden bir yargı kararı daha olmasının önemli olduğu ifade edilen açıklamada, “Bununla birlikte bu durumun haberleştirilmesinde, aslında kıyı mücadelesine katkı sağlamak yerine sorunun kökünü göz ardı eden, yanlış bir yönlendirme olarak karşımıza çıktığına inanıyoruz. Çünkü gerçek sorun, kıyıların kullanımında kamu yararının öncelikli olduğu güvence altına alınmışken, kıyıların hala oteller, restoranlar gibi işletmelerce hukuksuz olarak kiralanması ve imar planlarına turizm tesis alanı olarak işlenip, konut olarak satılması gibi yollarla, işgallerin sürüyor oluşudur” sözleri kullanıldı.
Açıklamada, öncelikle Anayasa 43. Madde ve Kıyı Kanunu bir bütün olarak uygulandığında, kıyı kiralamalarına dair yargı kararlarına uyulduğunda (örneğin Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş, eski adıyla MUÇEV ile ilgili iptal kararları vb..), yerel yönetimler kanun dışılıklara dair yetki ve görevlerini etkin biçimde uyguladığında, sorunun çözüme kavuşacağı ifade edildi.
“KIYILAR İÇİN MÜCADELEMİZ DEVAM EDİYOR”
Kıyı Kanunu’nda kıyıların kullanım hakkının devletin hükmüne bağlı olması nedeniyle oluşan belirsizliğin giderilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Tüm bunlarla söylemek mümkün ki; Yargıtay kararı dahil, bu daha başlangıç ve kıyılar için mücadelemiz devam ediyor. Turizm amaçlı kamu kurumlarına ve özel şirketlere kiralanan ve/veya satılan kıyılara ücretsiz erişim sağlanması yasal olarak mümkün olsa da, uygulamada ne yazık ki bu hakkın karşılığı bulunmuyor.“
Kıyıların yurttaşlara açık olması ve herkesin eşit şekilde yararlanabilmesi gerektiği ifade edilen açıklamada, “Sadece insanların tahakkümüne bırakılmadan, bir bütün olarak canlı ve cansız varlıkların ortak yaşam alanı olarak kalabilmesi için mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Kıyıların sermaye için peşkeş çekilmesine son vermek ve ‘Kıyılar hepimizin!’ demek için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğimizi tüm kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”