Öğrenci Veli Derneği olan Veli-der, 8 Eylül 2023’te Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi önünde açıklama yaptı ve eğitimde yaşanan sorunlara karşı 16 Eylül 2023 yılında yapılacak mitinge çağırdı. Açılamada, “Çocuklarımızın sağlık, beslenme, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçları ücretsiz olarak karşılanmalıdır.”
Muğla’nın Fethiye ilçesinde Öğrenci Veli Derneği tarafından 8 Eylül’de Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi önünde ‘Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) çocuklarımıza kahvaltı, su ve öğle yemeği verilmesini talep ediyoruz’ adı altında toplanıp açıklama yapıldı.
“Yaşadığımız derin bir yoksulluk değil artık derin bir çıkmaz” sözlerinin yer aldığı açıklamada, “Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşamakta deniyor. Temel tüketim maddelerinden kiralara, soframızdaki ekmeğimizden tüm ihtiyaçlara inanılmaz zam kasırgası sürüyor” ifadeleri kullanıldı.
“AÇLIK SINIRI TUTARI AĞUSTOS 2023 İÇİN 11 BİN 658 TL FAKAT ASGARİ ÜCRET 11 BİN 402 TL”
Dört kişilik bir ailenin zorunlu aylık harcamalarının Ağustos 2023 için 37 bin 974 TL olduğu belirtilen açıklamada, “Dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama yani açlık sınırı tutarı Ağustos 2023 için 11 bin 658 TL. Fakat asgari ücret 11 bin 402 TL. Bu rakamlarla yoksulluğun değil açlığın çıkmazını yaşıyoruz açıkçası” sözlerine yer verildi.
Açıklamada; velilerin, çocuklarının eğitim masraflarını karşılayamaz hale geldikleri belirtildi. Eğitim sisteminin her geçen yıl daha da paralı hale gediğine değinildi ve milyonlarca öğrenci velisinin çocuklarını okutabilmek için çok yüksek rakamlarda harcama yapmak zorunda bırakıldığı vurgulandı.
“PARASIZ OLARAK YARARLANMASI GEREKEN EĞİTİM HAKKINI PARA İLE SATMAYA ÇALIŞANLAR BU DURUMUN ÖNCELİKLİ SORUMLUSUDUR”
Açıklamada, “Ödemiş olduğumuz vergileri, bizlerin ihtiyaçları için harcamaktan kaçınanlar, herkesin eşit ve parasız olarak yararlanması gereken eğitim hakkını para ile satmaya çalışanlar bu durumun öncelikli sorumlusudur” denildi.
Okula başlayan bir çocuğun eğitim masrafları hakkında ise şu sözlere yer verildi:
“Kıyafet, kırtasiye olarak ele aldığımızda beş-altı bin liraya kadar masraflar yükselmektedir. Servis ücretleri ise; devlet okullarında yüzde 70, özel okullarda ise yüzde 200’lere varan zamla velinin ödeyemeyeceği miktara yükselmiştir. Beslenme, su, fotokopi, belirli gün ve hafta kutlamaları vb. harcamalar bu harcamaların dışında.”
“EN TEMEL HAK OLAN EĞİTİM HAKKI, ARTIK BİZ VELİLER İÇİN LÜKS HALİNE GELDİ. BU, EĞİTİM HAKKININ FİİLEN ENGELLENMESİDİR”
En temel hak olan eğitim hakkının veliler için artık bir lüks haline geldiği dile getirilen açıklamada bunun eğitim hakkının fiilen engellenmesi olduğu belirtildi.
Açıklamada velilerden istenen bağışlara dair ise şunlar söylendi:
“Eğitim masrafların artmasının yanı sıra, çocuklarımızın okula kaydını yaptırırken bağış adı altında fahiş ücretler talep edilerek bizlere yaşatabilecekleri en sıkıntılı anları reva görüyorlar. Yoksulluğun görece yüksek olduğu semtlerde okula kayıt için istenen bağış miktarı 5-10 bin lira arası olurken, görece daha varsıl kesimlerde 100-120 bin liralara kadar bu ücretlerin çıktığını duymaktayız.”
Okullara yeteri kadar eğitim ödeneği verilmediği için velilerden zorunlu olarak bağış toplandığı sözlerine yer veren açıklamada, “Okullara yeterli ödenek göndermeyen MEB, tavşana kaç tazıya tut misali, bir taraftan okul yönetimlerine ‘kendi kaynağınızı kendiniz bulun, kendi yağınızla kavrulun’ derken diğer taraftan velilere ‘bağış yapmak zorunda değilsiniz’ diyerek okul idareleriyle velileri karşı karşıya getirmektedir” denildi.
“MUTLAK SURETTE OKULLARIN EĞİTİM ÖDENEKLERİ ARTIRILARAK VELİLERDEN BAĞIŞ TOPLAMA UYGULAMASINA SON VERİLMELİDİR”
Eğitime ayrılan bütçenin büyük bir bölümünün personel giderleri olarak harcandığını da bildiklerini dile getirdikleri açıklamada şu sözlere yer verildi: “Bu yüzden mutlak surette okulların eğitim ödenekleri artırılarak velilerden bağış toplama uygulamasına son verilmelidir.”
Açıklamada, çocukların okulda olduğu süre boyunca beslenme ve sağlıklı suya erişim sorunlarıyla karşı karşıya kaldıkları belirtilirken, “Kantinden beslenme ücretleri geçen yılın en az iki katı olacağını varsayarsak bir öğrencinin günlük harcanması 90-100 liralara çıkması çok olasıdır” ifadeleri kullanıldı.
“KARNI DOYMADAN OKULA GELEN MİLYONLARCA ÇOCUĞUMUZUN DERSLERDE BAŞ DÖNMESİ, BAŞ AĞRISI SORUNU YAŞADIĞINI DA BİLİYORUZ”
Velilerin yüzde 50’sinden fazlasının asgari ücretle çalıştığı ve o koşullarda bu masrafların karşılanmasının mümkün olmadığı dile getirilen açıklamada, “Velilerin yaşadığı işsizlik, yoksulluk, sosyal yardımlara muhtaç olma hali özellikle tam zamanlı okullarımızda eğitim gören çocuklarımızda çok daha ciddi sorunlara yol açmaktadır. Karnı doymadan okula gelen milyonlarca çocuğumuzun derslerde baş dönmesi, baş ağrısı sorunu yaşadığını da biliyoruz” denildi.
Açıklamada Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘öğrencilere ücretsiz yemek verilsin, temiz içme suyu sağlansın’ şeklinde karar almasına rağmen uygulanmadığı ifadelerine yer verilirken şu talepler dile getirildi:
“Gelişim çağındaki bu çocuklarımızın süt içmesi, yumurta, sebze, meyve, protein tüketmesi lazım. Beslenme yetersizliği nedeniyle sağlık sorunu yaşayan çocuklarımızın sayısı her geçen gün artarken okullarda bir an önce yemekhaneler açılarak okul yemeği programı başlatılmalıdır.”
“AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI ALTINDA MAAŞ ALAN VELİLERE MUTLAKA OKULLAR BAŞLAMADAN ÖNCE EĞİTİM ÖDENEĞİ VERİLMELİDİR”
Açlık ve yoksulluk sınırı altında maaş alan velilere mutlaka okullar başlamadan önce eğitim ödeneği verilmesi gerektiğine değinilen açıklamada, “Birazda olsun nefes almaları sağlanmalıdır” sözleri kullanıldı.
Veli-der, okullar açıldığında da bu konuda mücadele edeceğini şu cümlelerle anlattı: “Ayrıca bu konuda 11 Eylül’de okulların açılması ile her türlü mücadeleyi tüm velilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve tüm sosyal paydaşlarınızla birlikte yapacağımızı buradan belirtmek isterim.”
“GEÇEN YIL 105 BİN 772 ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ ÜNİVERSİTEYİ KAZANMASINA RAĞMEN EKONOMİK İMKÂNSIZLIK NEDENİ İLE KAYIT YAPTIRMADI”
Üniversitelerde de benzer durumların geçerli olduğu belirtilen açıklamada, geçtiğimiz yıl 105 bin 772 üniversite öğrencisinin üniversiteye kayıt hakkı kazanmasına rağmen ekonomik imkânsızlık nedeni ile kayıt yaptırmadığı dile getirildi. Bu yıl bu sayının katlanarak artacağının ön görüldüğü bildirildi.
Açıklamada yurt sayılarının yetersiz olduğu, var olanların ise niteliksiz olduğu söylenirken, “Yurt sayılarını artırmak yerine, yurtlardaki ranza sayılarını artırarak soruna çözüm aramak sorunu çözmeyecektir. Yurtta kalamayan çocuklarımız özellikle büyük şehirde bir üniversite kazanmışsa vereceği kiralarda geçen yılın iki katına yani 30-35 bin liralara çıkan ücretler talep edilmektedir. Bu kiralara beslenme ve diğer giderlerini de eklediğinizde nelerle karşılaşacağını tahmin bile edemezsiniz” denildi.
MEB’in yurt istatistiklerine değinen açıklamada, “2021’de 4 bin 406 özel yurt var, bunlardan 3 bin 331’i vakıf ve derneklere ait. Yaptığımız araştırmada da özel yurtların üçte birinin tarikat ve cemaatlere ait olduğunu saptamıştık. Mahalle aralarındaki tarikat evlerinin sayısını tahmin bile edemiyoruz” ifadeleri kullanıldı.
“ÜÇ MİLYONA YAKIN ÖĞRENCİ NEREDE KALACAK?”
Devlet yurtları hakkında ise şu sözler kullanıldı: “Devlet yurtlarının kapasitesi ise 2021’de 695 bin. Örgün öğretim gören üniversite öğrenci sayısı 2021-2022’de üç milyon 400 bin civarında iken geriye kalan üç milyona yakın öğrenci nerede kalacak?”
Açıklamada, ekonomik durumu biraz iyi olan ailelerin çocuklarının birleşerek ev kiralayacağını, geri kalan büyük bir çoğunluğun ise muhtemelen tarikat ve cemaat yurtlarına yönlendirileceği belirtildi.
Konuya ilişkin “Tarikat ve cemaatlerin yurtlarına yönlendirme politikalarınızı çok iyi biliyoruz. Gençlerin tüm bu yaşadıkları sorunları bilen, özellikle çok cüzi ücret alan veya hiç ücret almayan ve her türlü ihtiyaçlarını karşılayan tarikat ve cemaatler, Anadolu’dan gelen yoksul halkın çocuklarına tüm olanakları seferber ederek, kendi yurtlarına almaktalar” ifadeleri kullanıldı
“TARİKAT YURTLARINDA VE EVLERİNDE KALAN BU ÇOCUKLAR DENETİM YAPILMADIĞI VE DENETİMİ YAPACAK OLANLAR DA TARİKAT ÜYESİ OLDUĞU İÇİN HER TÜRLÜ İSTİMARA AÇIKLAR”
Tarikat ve cemaatlerin yurtları hakkında ise şu sözlere yer verildi: “Tarikat yurtlarında ve evlerinde kalan bu çocuklar denetim yapılmadığı ve denetimi yapacak olanlar da tarikat üyesi olduğu için her türlü istimara açıklar. Sonrası malum. Herkesin bildiği gibi yurt sorumlularının dini baskısı altında yaşanan psikolojik sorunlar, atlatılamayan ağır bunalımlar sonucu intihar eden gençler, taciz ve cinsel istismar olayları.”
MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik hakkında ise şu ifadeler kullanıldı: “Yapılan değişiklik ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) döneminde özel okullara sağlanan ayrıcalıklara bir yenisi daha eklendi. Değişiklik ile özel öğretim kurslarının dershane gibi çalışmasının önü açılırken belediyeler üzerinden kamu kaynaklarının kurs adı altında özel okullara aktarılmasının da önü açılmıştır. Son yapılan düzenleme ile destekleme ve yetiştirme kurslarının 8’inci 11’inci 12’inci sınıflarla sınırlı tutulması yaşanılan eşitsizliği daha da derinleştireceği çok açıktır.”
“KAMUSAL EĞİTİM GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKİRKEN PARAN KADAR EĞİTİM ANLAYIŞINA GEÇİLMİŞTİR”
Anayasa’nın 42’nci maddesine göre parasız olan zorunlu eğitimi devletin sağlaması gerektiğine değinilen açıklamada, “Bırakın bunları karşılamayı, kademe kademe eğitimden çekilmiştir. 2002’de özel okulların devlet okullarına oranı yüzde 2 iken, bugün bu oran yüzde 20’lerin üzerine çıkmıştır. Kamusal eğitim güçlendirilmesi gerekirken paran kadar eğitim anlayışına geçilmiştir” denildi.
“13 YAŞINDAN KÜÇÜK ÇOCUKLARA DİNİ EĞİTİM VERİLMESİNİN BİLİMSEL VE PEDAGOJİK OLMADIĞI BİLİNMESİNE RAĞMEN SİYASAL İSLAM İDEOLOJİSİ İKTİDARINI KALICILAŞTIRMA ÇALIŞMALARINA HIZLA DEVAM ETMEKTEDİR”
Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi hakkında ise şu ifadelere yer verildi: “Yine Siyası iktidar dört, altı yaş çocuklara dini eğitim verilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yüzlerce anaokulu açarak, ÇEDES adı altında bir projeyi uygulamaya sokarak, seçmeli derslerde yaptığı son değişikliklerle 13 yaşından küçük çocuklara dini eğitim verilmesinin bilimsel ve pedagojik olmadığı bilinmesine rağmen ‘Dinine ve kinine sahip çıkan nesiller yetiştireceğiz’ söylemleriyle siyasal İslam ideolojisi iktidarını kalıcılaştırma çalışmalarına hızla devam etmektedir.”
“ADETA TÜM OKULLAR İMAM HATİP PROGRAMINA DÖNÜŞTÜRÜLEREK ÇOCUKLARIMIZIN GELİŞİMİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN DERSLER SEÇMELİ OLMAKTAN ÇIKARILMIŞTIR”
Açıklamada okullardaki seçmeli dersler hakkında, “Ayrıca seçmeli derslerde yapılan değişikliklerle hafta da 16 saate kadar çıkarılmış, adeta tüm okullar İmam Hatip programına dönüştürülerek çocuklarımızın gelişimi açısından önemli olan dersler seçmeli olmaktan çıkarılmıştır” denildi.
“NE YAPMAK İSTİYORSUNUZ? ÇOCUKLARIMIZ SANATTAN, SPORDAN, MÜZİKTEN TAMAMEN UZAKLAŞSIN MI İSTİYORSUNUZ?”
Ayrıca kaldırılan seçmeli dersler hakkındaysa şu ifadeler kullanıldı: “Ortaokullardaki seçmeli Satranç, Görsel Sanatlar, Zeka Oyunları dersleri neden kaldırılır? Bunun gerekçesi nedir? Liselerdeki seçmeli Müzik, Görsel Sanatlar, Drama gibi derslerin kaldırılmasının anlamı var mı? Ne yapmak istiyorsunuz? Çocuklarımız sanattan, spordan, müzikten tamamen uzaklaşsın mı istiyorsunuz?”
Öğrenci Veli Derneği taleplerini ise şu ifadelerle açıkladı:
- ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçin, yapılan tüm protokolleri iptal edin.
- Önceliğiniz çocuklarımız olmalıdır. Kamu kaynakları çocuklarımızın sağlık, beslenme, barınma, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarına aktarılarak ücretsiz bir şekilde karşılanmalıdır.
Eğitim sistemini ve toplumu kendi dünya görüşleri ve ihtiyaçları doğrultusunda dönüştürmek isteyenlere karşı bizler çocuklarımız için; eşit, kamusal, laik ve bilimsel bir eğitim verilmesini savunuyoruz.
Öğrenci Veli Derneği açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “Laiklik yoksa demokrasi, adalet, özgürlük, insan hakları da yok! ÇEDES ve benzeri uygulamalara karşı, eğitimde yaşanan tüm bu sorunlara karşı 16 Eylül Cumartesi günü ‘Laik Eğitim, Laik Yaşam’ şiarıyla yapılacak mitinge; öğrencilerimizi, velilerimizi ve tüm kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz.”