TEHİS Başkanı Tolga Kubilay Çelik, AK Partili milletvekillerinin imzasını taşıyan ve turizm emekçilerinin, izin hakkını 11 güne çıkaran yeni düzenlemeden işçilerin nasıl etkileneceğini Gündem Fethiye’ye anlattı. Çelik, “Meclis, işçilerin yararına değil; patronların yararına karar alıyor” dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin imzasını taşıyan “Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 30 Haziran 2025’te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunulmuştu.
Yeni düzenlemeyle birlikte; İş Kanunu’na göre altı gün çalışan işçiler yedinci gün tatil yapabiliyorken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan turizm işletme belgeli konaklama tesislerinde çalışan işçiler, 10 gün çalışıp 11’inci gün tatil yapacak.
Diğer yandan 11’inci günde tatil yapacak şekilde çalıştırılan turizm çalışanlarının çalıştıkları sürenin, mesai olarak sayılmayacağı yeni düzenleme bugün (14 Temmuz) Resmî Gazete’de yayımlandı.
“10 GÜN ARALIKSIZ ÇALIŞMAK, TURİZM İŞÇİLERİNİN ÇALIŞMA VE YAŞAM KOŞULLARINI OLUMSUZ ETKİLEYECEKTİR”
Yeni düzenlemeden turizm emekçilerinin nasıl etkileneceğini Gündem Fethiye’den Duru Şevval Ayyüce’ye anlatan Turizm Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) Başkanı Tolga Kubilay Çelik, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Turizm işçilerinin çalışma yaşamının devamlılığı için altı gün çalıştıktan sonra bir gün izin yapılan haftalık izin, böylelikle turizm ruhsatlı işletmelerde kaldırılmış olundu. 10 gün aralıksız çalışmak, turizm işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını olumsuz etkileyecektir.”
İşçi sağlığı ve güvenliği açısında yeni düzenlemenin riskler barındırdığına dikkat çeken Çelik, şunları aktardı:
“İşe dinlenemeyerek gelen işçilerin, çalışırken iş kazaları ve cinayetleri yaşama olasılığı artmakta. Sezonda yüz binlerce işçinin çalıştığı iş kolunda, güvencesiz ve esnek çalışma koşulları bütün turizm işçilerini bekliyor.”
“TÜRKİYE’DE, MECLİS’TE PATRONLARIN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA KANUNLARIN GEÇTİĞİ AÇIKTIR”
Diğer yandan, pandemi sürecinde ilk gözden çıkarılan meslek grubunun turizm sektörü olduğunu vurgulayan Çelik, şunların altını çizdi:
“Oteller, barlar, kafeler kapatılarak buradaki işçiler; açlığa, sefalete ve hastalığa terk edilmişti. Hayatlarını devam ettirebilmek için kimse sahip çıkmamıştı. Bugün yine çalışma koşulları, turizm işçileri açısından kötüleşiyor. Meclis, işçilerin yararına değil; patronların yararına karar alıyor.”
PANDEMİ SÜRECİNDE NE OLMUŞTU?
Koronavirüs (COVİD-19) salgını, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edilmişti. Türkiye’de ilk Covid-19 kaynaklı ölüm ise 17 Mart 2020’de gerçekleşmişti. Türkiye’de salgınla mücadele kapsamında düzenlemeler yürürlüğe girmişti.
Bununla birlikte eğitime ara verilmişti; kafe, bar, restoran, alışveriş merkezleri, kütüphaneler, ibadethaneler gibi mekânlar geçici süreyle kapatılmıştı; kamuya açık etkinlikler ise iptal edilmişti.
‘Kontrollü sosyal hayat’ döneminde; berberler, kuaförler ve güzellik merkezleri, alışveriş merkezleri, pazar yerleri, restoranlar ve kafeler, belirlenen tedbirleri uygulamak kaydıyla faaliyete geçmişti. Sonrasından ise oteller ve pansiyonlar tedbirler alarak misafir kabul etmeye başlamıştı.
Ardından 2021 yılında ‘Normalleşme Dönemi’ne geçilmesiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı için yabancı turistler için hazırlanan reklamda; turizm çalışanlarına “Keyfini çıkarın, ben aşılıyım” yazılı maskeler taktırılmıştı. Reklam, sosyal medyadaki eleştiriler üzerine kaldırılmıştı.
“Türkiye’de, Meclis’te patronların çıkarları doğrultusunda kanunların geçtiği açıktır” diyen Çelik, konunun patronların çıkarları olunca işçileri koruyan yasaların ve uluslararası sözleşmelerin devre dışı bırakıldığını dile getirdi.
“BU YASA, ILO SÖZLEŞMELERİNİ İHLAL EDİYOR”
Bugün turizm işçileri açısından gerçekleşen durumun, yakında birçok meslek grubu açısından da geçerli olacağını ifade eden Çelik, “Asıl istenen uzun süredir işletilen Türkiye işçi sınıfının, uluslararası sermayeye ucuz iş gücü olarak sunulmasıdır” dedi.
Öbür yandan, İş Kanunu’nda haftalık 45 saat çalışma ve üzerinin mesai olarak ödenmesinin esnetildiğini belirten Çelik, şunlara dikkat çekti:
“Turizm işçileri, her geçen gün emeklerinin karşılığını daha düşük almaya devam ediyor. Bu yasa, aynı şekilde ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmelerini ihlal ediyor. Dolayısıyla turizm çalışmasında örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme hakkı, eşit ücret, ayrımcılık yapılmaması, çocuk işçiliğinin olmaması, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması gibi hususların garanti altına alınması gerekmektedir.”
Kabul edilen yeni düzenlemeyle birlikte, turizm işçilerinin çalışma yaşamındaki kötü koşullarının düzeltilmesinin, ancak işçilerin söz sahibi olacağı mücadele hattından geçtiğini belirten Çelik, şunların altını çizdi:
“Taban örgütlenmesi, iş yeri örgütlenmesi ve turizm işçilerinin birlikte mücadelesini örecek birleşik bütünlüklü bir mücadele hattına ihtiyaç var. Birleşik ve söz sahibi işçilerin olduğu bir örgütlü zemin ancak bu kötü gidişe dur diyebilir.”