Muğla’nın Datça ilçesinde, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla Türkiye İşçi Partili (TİP) kadınlar basın açıklaması yaptı. Açıklamada, erkek-devlet şiddetine, yoksulluğa, savaş politikalarına ve 11. Yargı Paketi’ne karşı mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında Muğla’nın Datça ilçesinde kadınlar, bugün (25 Kasım) Demokrasi Evi önünde bir araya geldi.
Yürüyüş öncesi TİP’li kadınlar ortak basın açıklamalarını okudu.
Açıklamada, kadınların dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de 25 Kasım’da erkek-devlet şiddetine, güvencesizliğe ve yoksulluğa karşı sokakta olduğu ifade edildi.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da öldürülen kadınların adlarının tek tek haykırmak için alanlarda bulundukları ifade Edilen açıklamada, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da öldürülen kız kardeşlerimizin adlarını tek tek haykırmak için, birbirimizin sesine ses katmak için, ‘bir kişi daha eksilmeyelim’ diye alanlardayız. İktidar ise tam da bu yüzden bizden korkuyor; çünkü biliyorlar ki kadınlar sustuğunda değil, konuştuğunda ve örgütlendiğinde bu düzenin temelleri sarsılıyor” denildi.


“25 YILLIK İKTİDARINIZ BİZİM SAÇIMIZIN TELİNİ OYNATAMAZ”
Geçen yıl 25 Kasım’da Şişhane’de gözaltına alınan kadınlara açılan davaların hatırlatıldığı açıklamada, “Davalarınız bizi mücadelemizden bir adım geri düşüremez. Alanları da birbirimizi de mücadelemizi de binlerce yıllık patriyarkal düzeninize karşı terk etmediysek, 25 yıllık iktidarınız bizim saçımızın telini oynatamaz” sözleri kullanıldı.
25 KASIM 2024’TE VE DAVA SÜRECİNDE NE OLDU?
24 Kasım 2024 gecesi İstanbul Valiliği, 25–26 Kasım’da Beyoğlu sınırları içinde (Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve çevresi) yapılacak tüm 25 Kasım etkinliklerini yasakladığını duyurdu. Gerekçe olarak “kamu düzeni”, “teröre müzahir şahısların eylemleri suistimal etme ihtimali” gibi ifadeler kullanıldı. Aynı kapsamda M2 metro hattının bazı durakları, Kabataş–Bağcılar tramvay hattının bir bölümü ve Taksim–Kabataş füniküleri geçici olarak kapatıldı.
İstanbul 25 Kasım Kadın Platformu’nun çağrısıyla kadınlar ve LGBTİ+’lar Şişhane, Asmalımescit, Tünel ve Karaköy civarında küçük gruplar halinde buluşmaya başladı. Polis ekipleri, Tünel Meydanı’nı eylemden önce tamamen ablukaya aldı ve Taksim yönüne geçişe izin verilmedi. Polis barikatlarını aşmaya çalışan gruplar, Galip Dede Yokuşu, İstiklal girişleri, Tünel ve ara sokaklarda durduruldu ve bir kısmı burada gözaltına alındı.
Ablukayı aşabilen kadınlar, Karaköy İskelesi önünde bir araya geldi ve burada ortak basın açıklaması okudu. Eylem fiilen sonlandırıldıktan sonra, polis ablukasında tutulan grupların yanına gözaltı araçları getirilip toplu gözaltılar yapıldığı aktarıldı.
Eylemlerde 11 ay sonra iddianame, hazırlandı ve İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. T24’ten Can Öztürk’ün haberinde göre eylemlere katılan 161 kişi hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” iddiasıyla üç yıla kadar, yedi kişi hakkında da “2911 Sayılı Kanun’a muhalefet” ve “Polise mukavemet” iddiasıyla altı yıla kadar hapis cezası istendiği ortaya çıktı.
Dosyada iki polis memuru şikâyetçi olarak yer aldı. Polisler ifadelerinde, eylemcilerin Taksim’e yürümek istediğini, barikat kurdukları sırada kalabalık içinden itildiklerini, yere düştüklerini, bir memurun “ellerine vurularak yaralandığını”, kalabalıktan kimin vurduğunu göremediğini anlattı.
Açıklamada; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, 6284 sayılı kanunu zayıflatma girişimleri, nafaka hakkına müdahaleler, kürtajın fiilen yasaklanması ve LGBTİ+ karşıtı söylemlerin iktidarın kadın politikalarının parçası olduğu belirtildi.
“BİZ, ERKEK YARGININ DEĞİL, KADINLARIN VE EMEKÇİLERİN ADALETİNİN PEŞİNDEYİZ”
Yapılan uygulamaların kadınları aile içine hapsetmeyi, erkeklere ve devlete daha bağımlı hale getirmeyi hedeflediği söylenen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Bugün önümüze konulan 11. Yargı Paketi de bu ideolojinin bir devamıdır. Kadınları, çocukları, işçileri, muhalifleri korumak yerine; cezasızlığı büyüten, şiddeti görünmez kılan, hak arayanı ‘suçlu’ ilan eden bir yargı rejimi kurmak istiyorlar. İyi hal indirimleriyle, tutuksuz yargılamalarla, delil yok sayan mahkemelerle erkek şiddetine kalkan olan bu düzen, yasaları da mahkemeleri de erkek egemenliğinin hizmetine veriyor. Biz, erkek yargının değil, kadınların ve emekçilerin adaletinin peşindeyiz.”


“BİZİ DAVALARLA, YASAKLARLA, POLİS BARİKATLARIYLA YILDIRAMAZSINIZ”
Açıklamada, kadınları ve toplumu yoksullaştıran, savaş ve rant politikalarıyla yaşam alanlarını daraltan düzenin tesadüf olmadığı belirtildi. Bu düzeni değiştirmenin yolunun örgütlü kadın mücadelesinden geçtiği ifade edildi.
Her 25 Kasım’da, 8 Mart’ta, 1 Mayıs’ta ve yıl boyunca mücadeleyi büyüteceklerini söylenen açıklamada, “Bizi davalarla, yasaklarla, polis barikatlarıyla yıldıramazsınız. Daha dün Kızılay davasından beraat ettik, yarında 25 Kasım davasından edeceğiz. Mahkeme salonlarını, adalet ve hakkını arayanlarla değil sokakta onlarca sus kaydıyla gezen katilleri, çeteleri, uyuşturucu baronlarını yargılayarak meşgul edin. Öldürülen kız kardeşlerimizin ismini haykırmaktan, erkek-devlet şiddetini teşhir etmekten, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden bir gün bile vazgeçmeyeceğiz” denildi.
Bu ülkenin geleceğini, örgütlü kadınların mücadelesi belirleyeceği vurgulanan açıklamada, “Buradayız, el ele, omuz omuzayız. Korkmuyoruz. Buradayız. Biz varız” sözleriyle açıklama sonlandı.












