TİP Muğla İl Örgütü, “Muğla dört bir yandan işgal ediliyor” başlığıyla basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Bu doğal cennet, dört bir yandan kuşatılmış; doğal zenginlikleri tahrip edilmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Muğla İl Örgütü, dün (5 Şubat) “Muğla dört bir yandan işgal ediliyor” başlığıyla, sosyal medya hesapları üzerinden basın açıklaması yayımladı.
Yapılan açıklamada, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2022 yılında yayınladığı rapora göre; Muğla’daki bitki türlerinin yüzde 18’inin endemik olduğuna dikkat çekilerek, “Bu doğal cennet, dört bir yandan kuşatılmış, doğal zenginlikleri tahrip edilmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Muğla’nın, yüzde 60’ının maden şirketlerine ruhsatlandırıldığına vurgu yapılan açıklamada; “Muğla’nın yüzde 60’ı maden şirketlerine ruhsatlandırılmış durumda. Ormanlarımızı yangınlarla ya da maden sahalarına tahsis edildikleri için kaybediyoruz” denildi.
Açıklamada; Muğla’da marina, otel veya site yapılmamış koyun nerdeyse kalmadığını belirtilerek, “Yandaş şirketler sahilleri ele geçirirken, yurttaşlar denize girmek için havlusunu bile serecek yer bulamıyor” ifadeleri kullanıldı.

“NESİLLER BOYU AKTARILAN GELENEKLER, FOLKLOR VE YAŞAM BİÇİMLERİ YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA”
Açıklamada; Muğla’nın tüm ilçelerindeki ormanların, denizlerin, koyların, tarım alanlarının, zeytinliklerin, tarihi ve doğal alanların; özelleştirme politikaları, madencilik faaliyetleri, Hidroelektrik Santralleri (HES), Rüzgâr Enerji Santralleri (RES) ve Güneş Enerji Santralleri (GES) gibi enerji projeleriyle tahrip edildiğine vurgu yapıldı.
Açıklamanın devamında, bu alanların doğal sit dereceleri düşürülerek, birer ticari sermaye kaynağı olarak görülüğünü ve halkın elinden alındığı ifade edildi.
El koyma sürecinin; yurttaşların tüm itirazlarına, protestolarına ve hukuki girişimlerine rağmen her geçen gün daha da arttığı belirtilen açıklamada, bu konuyla ilgili şu sözlere yer verildi:
“Muğla’nın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, doğal varlıkları ve yerel halkı sömürülmekte. Tüm bunlar köylünün ve yerel halkın mülksüzleşmesine, fakirleşmesine, zorunlu göçe ve kültürel erozyona yol açıyor. Nesiller boyu aktarılan gelenekler, folklor ve yaşam biçimleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.“

“DOĞANIN VE YAŞAMIN SESİ OLMAK İÇİN: DİRENİYORUZ!”
Açıklamada, “Kıyı işgalleri, sömürge madenciliği, suyu ticarileştiren tüm plan ve yaklaşımlar, enerjiyi bir sermaye transfer aracına dönüştüren tüm projelerle alanlarda mücadele etmeye devam edeceğiz” denildi.
Yapılan açıklamanın sonunda ise şu sözlere yer verildi:
“Yıllardır bizi korku politikalarıyla yönetmeye çalışanlara, ormanlarımıza, tarlalarımıza, emeğimize el koyanlardan hesap sormak için buradayız! Doğanın ve yaşamın sesi olmak için: Direniyoruz!”