Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, “Süper izin yasası” olarak bilinen 7554 Sayılı Kanunu’nun yürürlüğünün durdurulması ve iptali için devam eden hukuki süreçlere rağmen Akbelen’deki zeytin ağaçlarının sökülmesine ilişkin soru önergesi verdi: “Bu durum hukuk devleti ilkesini ve kamu yararı gerekçelerini tartışmalı hale getirmektedir.”
“Süper izin yasası” olarak bilinen 7554 Sayılı Kanunu’nda doğrudan koordinatları verilen ve Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda bulunan zeytinliklerin 15 Eylül 2025 sabah saatlerinde jandarma ve iş makineleriyle sökümüne başlanmıştı.
Zeytinlikleri savunmaya giden İkizköy Mahallesi Muhtarı Nejla Işık, Halil Şallı, Seçil Şallı ve Serpil Şallı gözaltına alınarak; Milas Jandarma Komutanlığı’na götürülmüşlerdi. Gözaltına alınan dört köylü, “iş yeri konut dokunulmazlığını ihlal” ve “şirketi maddi zarara uğratma” suçlamalarıyla ifadelerini verdikten sonra serbest bırakılmıştı.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, yasanın yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Danıştay süreçleri devam ederken İkizköy’deki zeytin ağaçlarının sökülmesini Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı.
Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını da içeren 7554 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un kamuoyunun tepkisine rağmen yürürlüğe girdiğini vurgulayan Şık, şu ifadeleri kullandı:
“Bu kanuna dayanarak IC İçtaş-Limak ortaklığında kurulan YK Enerji, 15 Eylül 2025 tarihinde Milas’ta ağaç sökümüne başlamıştır. Halihazırda hukuki süreçler devam etmektedir.”
Şık, 4 Ağustos 2025’te yayımlanan “Maden Kanunu’nun Geçici 45. Maddesinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar” hakkında Danıştay 8. Dairesi’nde yürütmenin durdurulması talebiyle 77 zeytin üreticisinin iptal davası açtığını hatırlatarak şunları aktardı:
“Ayrıca, 7554 sayılı Kanuna karşı 17 Eylül’de de 260 milletvekilinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yapılmıştır. Tüm bu hukuki süreçler devam ederken ağaç kesim ve söküm işlemleri sürmüş, demokratik haklarını kullanan yurttaşlara yönelik şiddet ve gözaltı olayları yaşanmıştır. Bu durum hukuk devleti ilkesini ve kamu yararı gerekçelerini tartışmalı hale getirmektedir.”


Şık, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
Hukuki süreçler devam ederken gerçekleşen kesim ve söküm işlemlerinde nasıl bir kamusal yarar oluşmaktadır?
Bakanlığınız, zeytinliklerin tarımsal, ekolojik ve kültürel faydalarını gözeterek, kömür madeni genişlemesiyle elde edilecek geçici enerji faydasının zeytinliklerin sağladığı kalıcı kamu yararına üstün tutulmasını hangi gerekçeyle meşru görmektedir?
7554 sayılı Kanuna ilişkin Danıştay’daki iptal davası sürerken yapılan söküm İşlemleri hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmakta mıdır?
Bölge halkına ve yerel idarelere kesim yapılacağı önceden bildirilmiş midir? Bildirilmediyse gerekçesi nedir?
Zeytin ağaçlarını taşıma işlemi için gerekli izinler verilmiş midir?
Taşınması mümkün olmayan zeytin ağaçları için Maden Kanunu’nun Geçici 45. Maddesi gereği nerede ve ne kadarlık yeni zeytin sahası tesis edilmiştir?
Ağaçların taşınacağı alanın mülkiyeti kime aittir?
Söküm yapılan alanın koordinatları ve mülkiyet durumu nedir?
Şu ana kadar kaç zeytin ağacı sökülmüştür?
Sökülen ağaçlar nereye taşınmıştır, nasıl bir işlem uygulanmaktadır?
Sökülen ağaçlara ilişkin bir işaretleme, kayıt veya dokümantasyon yapılmış midir?
Şirketin söküm için görevlendirdiği heyete ilişkin sözleşme detayları, çalışanların ücretleri ve söküm öncesi/sonrası raporlar Bakanlığınıza ulaşmış midir?
Zeytin ağaçlarının kesilmesi/sökülmesi nedeniyle kaybedilen tarımsal üretim, karbon yutak kapasitesi ve kültürel değerler için Bakanlığınızca bir kamu zararı hesaplaması yapılmış mıdır?
3573 Sayılı Zeytincilik Kanunu, Anayasa, ilgili mevzuatlar ile Türkiye’nin taraf olduğu Paris Anlaşması ve iklim politikaları dikkate alındığında zeytinliklerin madencilik için yok edilmesi hukuka aykırılık teşkil etmekte midir?
Kömür madeni genişlemesi için zeytinlik dışında alternatif alanlar değerlendirilmiş midir? Değerlendirilmediyse gerekçesi nedir?
Türkiye’nin toplam kömür üretim ve elektrik arz güvenliği dikkate alındığında, Milas’taki zeytinliklerin sökülmesi ülke enerji ihtiyacına ne kadar katkı sağlayacaktır?
NE OLMUŞTU?
Teklif, 13 Haziran’da TBMM Başkanlığı’na sunuldu. 19 Haziran’da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşmeler başladı.
Muğla başta olmak üzere farklı kentlerden gelen yurttaşların komisyona alınmaması, AK Parti ve muhalefet partileri arasında fiziksel tartışmalara yol açtı. Avukat Yakup Okumuşoğlu Meclis’te yerde sürüklendi.
26 saat süren görüşmelerin sonunda teklif, 20 Haziran’da komisyon tarafından kabul edildi.
Ardından torba yasa kapsamında TBMM Genel Kurulu’na geldi. Bu süreçte Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nı korumak için bir araya gelen ve Akbelen Ormanı’nın kesilmesinden sonra da köyleri maden tehdidi altında olan İkizköylüler, 3 Temmuz’da Ankara’daki Cemal Süreyya Parkı’nda nöbete başladı.
Köyleri yasadan doğrudan etkilenecek olan İkizköylüler görüşmelerin devem ettiği sırada, 16 Temmuz’da “süper izin yasasına” karşı açlık grevi başlattı. Açlık grevi, 19 Temmuz akşam saatlerinde yurttaşların sağlık problemleri nedeniyle hastaneye kaldırılmalarının ardından sona erdi.
Yasanın Genel Kurul’da görüşülmesi ise 8 Temmuz’da başladı. Görüşmeler sırasında muhalefet vekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında arbedeye varan tartışmalar yaşandı.
YASA NE GETİRİYOR?
İlk maddeye göre, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinde “ÇED gerekli değildir” kararının yanlış yorumlandığı öne sürülerek şirketlerin, gerekli izinleri alabilmesi için ÇED sürecinin tamamlanması gerekliliği ortadan kaldırılıyor.
İkinci maddeyle maden sahalarının çevresel rehabilitasyonu için ödenen çevre uyum teminatlarının yerine “rehabilitasyon bedeli” sistemi getiriliyor.
Üçüncü maddede ise madencilik faaliyetleri için izin süreçleri yeniden yapılandırılıyor. İlgili kurumlar izin başvurularına üç ay içinde yanıt vermezse ek bir aylık sürenin ardından “izin verilmiş” sayılıyor.
Diğer yandan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) talebiyle devlet ormanlarında madencilik faaliyetleri için 24 ay süreyle bedelsiz izin veriliyor; bu süre gerektiğinde 12 ay daha uzatılabiliyor.
Dördüncü maddeyle stratejik veya kritik madenler tanımı değişiyor, acele kamulaştırma uygulanabiliyor ve zorunlu maden stoku tutma yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor.
Beşinci maddeyle ruhsat bedelinde yüzde 30 oranında indirim yapılıyor. Bunun yanında rehabilitasyon bedeli ruhsat bedelinden ayrıştırılarak ruhsat bedeli kadar bir tutarın rehabilitasyon bedeli olarak ödenmesi zorunlu hale getiriyor.
Ayrıca, ruhsat bedelinin devlet bütçesine giden pay yüzde 50’den yüzde 70’e çıkarılıyor. Bedellerin ödenmesine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde madencilik faaliyetine son verilmesi öngörülüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, izin sahibi kamu kurum ve kuruluşunun bütçesinde ayırdığı ödenekleri rehabilitasyon amacıyla kullanabiliyor.
Altıncı maddeyle Teklif ile ruhsat sahiplerinin işletme ruhsat bedeli kadar rehabilitasyon bedeli ödemesi zorunlu hale getiriliyor. Tahsil edilecek işletme ruhsatı bedelinde yapılan indirim, asgari devlet hakkı miktarı da ruhsat bedelinin yüzde 50 fazlası kadar artırılıyor.
Diğer yandan krom madeni, Londra Metal Borsası’nda işlem görmediğinden, 3213 sayılı Maden Kanunu’na ekli 3 sayılı tablodan çıkarılarak genel hükümlere tabi oluyor.
Yedinci maddeyle arama ruhsatı düzenlenebilmesi için yatırım teminatı zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca, IV. Grup madenlerin bent olarak ayrı ayrı ruhsatlandırılmasına imkân tanınabiliyor.
Sekizinci maddeyle arama döneminin sonuna kadar, üç boyutu ve miktarıyla rezervin belirlenmesi yükümlülüğü ve projede sunulan taahhüde uyulmaması hâli için teminatın iradı yaptırımı, asgari faaliyetlerin yapılmaması hâlinde ise ruhsat iptali yaptırımı öngörülüyor.
Ayrıca, programın iki yıl üst üste yüzde 50’nin altında gerçekleştirilmesi durumunda ruhsat iptal ediliyor. İşletilebilir rezerv bulunamayan durumlar için ruhsat bedeli ve ihale bedeli iade ediliyor.
Dokuzuncu maddeyle ruhsat süresinin uzatılması taleplerinin uygun bulunabilmesi için asgari üretim faaliyeti yapılması şartı getiriliyor. Bu asgari üretim şartının detaylarının ise yönetmelikle belirlenmesi bekleniyor.
Diğer yandan vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair belge ibrazına, rehabilitasyon bedeli iadesi başvuruları da dâhil ediliyor.
10’uncu maddeyle herhangi bir sebeple hükümden düşmüş, terk edilmiş veya taksir edilmiş bütün alanların; ihaleyle ruhsatlandırılması yerine, rezerv varlığına ilişkin herhangi bir verinin bulunmaması durumlarında alanların genel hükümlere tabi olarak ruhsatlandırılabiliyor.
Ancak, II. Grup (b) bendi ve IV. Grup maden alanlarının sahayla ilgili konum, rezerv ve geçmiş bilgiler doğrultusunda Genel Müdürlük kararıyla ihaleyle verilebiliyor.
AK Parti’nin verdiği önergeyle teklifin 11’inci maddesindeki yeni değişiklikle ise 3213 sayılı Maden Kanun‘a eklenen geçici 45’inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan “öncelik verilmek suretiyle” ibaresinden sonra gelmek üzere, “taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacı ile oluşan” ibaresi eklendi.
Yapılan değişiklikle zeytinliği taşınacak olan köylülere; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından uygun görülen ya da maden sahalarının bulunduğu il sınırlarındaki KİT’lere ait taşınmazlarda yer alan zeytinlikler, değerinin yüzde biri üzerinden 20 yıl süreyle doğrudan kiralanabilecek.
Diğer yandan teklifin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi olan şirketlere, elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla yürüttükleri madencilik faaliyetleri için zeytinlik sahalarında izin verilebilecek. Bu iznin verilebilmesi için madencilik faaliyetinin başka bir alanda yürütülmesinin mümkün olmadığının tespiti gerekiyor ve “kamu yararı” şartı aranıyor.
Faaliyetin yürütüleceği alandaki zeytin ağaçlarının mümkün olduğunca aynı il veya ilçe içerisinde başka bir alana taşınması gerekiyor. Ancak taşınması mümkün olmayan zeytin ağaçları olması halinde bile madencilik faaliyetine izin verilebilecek. Madencilik faaliyetlerine izin verilen şirketler, taşınan veya zarar gören ağaçlar için eşdeğer büyüklükte yeni bir zeytinlik tesis etmekle yükümlü tutuluyor.
MUĞLA NASIL ETKİLENECEK?
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), kanun teklifi ile ilgili yazılı bir açıklama yayımladı ve Muğla’da 48 köy ve mahalle acele kamulaştırma ve yerinden edilmeyle karşı karşıya kalabileceği belirtildi.
MUÇEP’in araştırmasına göre, Muğla’da etkilenecek köy ve mahalleler ile nüfusları şu şekilde:
Mahalle/Köy | Nüfus |
Kuzyaka | 756 |
Kısırlar | 462 |
Söğütçük | 1631 |
Çiftlikköy | 492 |
Karacahisar | 708 |
Pınararası | 189 |
Çamköy | 775 |
İkizköy | 218 |
Karacaağaç | 144 |
Bağdamları | 1654 |
Sekköy | 44 |
Bayırköy | 338 |
Akçakaya | 294 |
Fesleğen | 791 |
Hasanlar | 367 |
Çakıralan | 237 |
Gürceğiz | 188 |
Türkevleri | 826 |
Yoğunoluk | 348 |
Dereköy | 267 |
Pınarköy | 517 |
Hüsamlar | 346 |
Çamlıca | 254 |
Kalem | 526 |
Alatepe | 362 |
Kultak | 392 |
Çaybükü | 321 |
Gökpınar | 732 |
Bozüyük | 1060 |
Bağyaka | 337 |
Kapabağ | 546 |
Eskihisar | 560 |
Bencik | 1751 |
Köklük | 479 |
Kafaca | 1511 |
Akçaova | 1708 |
Salihpaşalar | 384 |
Bayır | 6301 |
Bahçeyaka | 624 |
Hisarardı | 397 |
Hacıbayramlar | 588 |
Yeniköy | 349 |
Şahinler | 633 |
Yeşilbağcılar | 849 |
Kırık | 201 |
Gökgedikköyü | 402 |
Yayla | 249 |
Yava | 238 |